Bedenin Ne Kadar Nefes Alıyorsa O kadar Yaşıyorsun

Bedenin Ne Kadar  Nefes Alıyorsa  O kadar Yaşıyorsun Bedenin Ne Kadar Nefes Alıyorsa O kadar Yaşıyorsun

Ünlü nefes eğitmeni ve yaşam koçu Nevşah Fidan Karamehmet son dönemdeki çalışmalarını ve doğru nefes almanın önemini Klass’a anlattı

Bugüne kadar binlerce kişiyle çalışan ünlü Nefes ve Yaşam Koçu Nevşah Fidan Karamehmet verdiği nefes eğitimleriyle insanların hayatlarında yeni bir kapı aralamalarına yardımcı oluyor. Başarılı nefes eğitmeni, “Mucize Kursu” ve “Yaşam Dönüştürücü” seminerleriyle ünlü isimlerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin nefeslerini kısıtlayacak düşünce sistemlerinden arınmalarını sağlıyor. “Bedenin ne kadar nefes alıyorsa o kadar yaşıyorsun diyen” Karamehmet, nefes üzerine yaptığı uzun yıllara dayanan çalışmalarının ardından kaleme aldığı yeni kitabı “Altın Kitabın Sırları” ile insanları hakikati aramaya çağırıyor. Ruhsal ve fiziksel bütün sorunların temelinde yanlış nefes alışverişin yattığını belirten Nevşah Fidan Karamehmet doğru nefes almanın önemini, yeni kitabını ve danışanlarına verdiği nefes egzersizi seminerlerini Klass’a anlattı.

 

“Türkiye’de çoğu insan nefes kapasitesinin sadece yüzde 30’unu kullanıyor. Eğer kapasitenizi arttırmazsanız sadece enerjiniz tükenmekle kalmaz, hücrelerinizin ihtiyacı olan yaşam olmadığı için başta anaerobik hastalıklar olmak üzere her tür hastalığa yakalanabilirsiniz.”

 

“Hepimiz doğal bir nefesle doğuyoruz. 2-3 yaşına geldiğimizde yani egonun gelişmeye başladığı yaşlarda nefesimizi bozmaya, çarpıtmaya başlıyoruz. O yaşlarda farkında olmadan yaptığımız bu nefes limitleme davranışı, daha sonra alışkanlık haline geliyor ve çoğu insan farkında bile olmadan, gün içerisinde binlerce kez nefesini tutuyor, vücuduna yaşam enerjisinin girmesini engelliyor.”

 

“On binlerce kişi ile çalıştıktan sonra artık insanlar dünyada nerede takılıyor, yaşamlarında hangi konularda ve neden tıkanıklık yaşıyorlar benim için bulması da çözmesi de çok kolay. Altın Kitabın Sırları kitabı ile birlikte yeni bir öğretinin eğitimlerine başladım. Dünyanın en eski dönüşüm metotlarını kullanarak insanların hayatlarında takıldıkları konulara bakıp sadece 4 derste tamamen çözmelerini sağlıyoruz.”

 

Nevşah Hanım, öncelikle bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Nevşah Fidan Karamehmet kimdir?

1975 İzmir doğumluyum. İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra Yıldız Teknik üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde yükseköğrenimimi tamamladım. Akabinde amatör olarak ruhsal konular ve kişisel gelişim alanlarıyla ilgilenmeye başladım. Bu konularla ilgilendiğimi bilen Hollandalı bir arkadaşım beni nefes koçluğu sistemiyle tanıştırdı ve profesyonel olarak bu yolda ilerleme kararı aldım. İnsanların hayatını iyileştirmenin ve güzelleştirmenin bir bina veya ev yapmaktan daha anlamlı olduğunu düşündüğüm için mimarlık mesleğine önce ara vererek, sonra da tamamen bırakarak nefes koçluğu sistemini Türkiye’ye getirdim. Bugüne kadar yüzlerce nefes koçu yetişirdim. On binlerce kişiyle bizzat çalıştım. Dolayısıyla Türkiye’deki nefes koçlarının tamamını ben yetiştirdim diyebilirim. öte yandan Türkiye’de ve yurt dışında nefes ve yaşam koçluğu ile ilgili bilgileri ve birçok güçlü metodu bir arada topladığım, bana ait ‘Mucize Kursu’ adlı ‘Yaşam Dönüştürücü’ gücü olan seminerlerimi vermeye devam ediyorum.

 

“İNSANIN BİR üLKEDE YEPYENİ BİR MESLEK YARATMASI BüYüK BİR ADIMMIŞ”

Nefes Koçluğu mesleğini Türkiye’ye getiren insansınız. Bu süreçten bahseder misiniz?

öncelikle zor bir süreç olduğunu söyleyebilirim. çok çalışmam gerekti. İlk dört yıl gerçekten çalışmak dışında hiçbir şey yapmadım diyebilirim. “Bir ülkeye yeni bir mesleği getirmek ne kadar zor bir şeymiş” diye düşündüm hep. çünkü “Nefes Koçluğu” dediğimde hiç kimse neden bahsettiğimi bile bilmiyordu. Bu işe adım attığım 2003-2006 yılları arasında çok garip yorumlarla karşılaştım. Ailem bile “Ne yani insanlar sana nefes almak için para mı ödeyecekler? Güzelim mesleği bıraktın garip garip işlerle uğraşıyorsun” diyordu. İnsanlar “Ben zaten nefes alıyorum. Nesini değiştireceksin ki bu nefesin?’’ diyerek nefesin yaşamımızdaki önemini ve kapladığı yeri anlamıyorlardı. İnsanlara özellikle nefes alışveriş şeklimizin düşüncelerimizi, duygularımızı ve daha da önemlisi yaşamımızın akışını etkilediğini anlatmakta zorlandım. Herkes nefesi basit bir şey gibi algılarken, aslında nefesin bizim manyetik alanımıza etki ettiğini, yaşamın akışını etkilediğini, yaşadığımız tüm problemlerin nefesimizdeki tıkanmalar sebebiyle olduğunu anlatmak için epey emek harcadım. Hani denir ya “Ben bu işe yıllarımı verdim” diye, aynen böyle işte. El emeği, göz nuru diye bir şey varmış gerçekten. Yeni bir şeyi başlatmak, hele en baştan yepyeni bir meslek dalı oluşturmak büyük emek istiyormuş. Bunu çok net öğrendim. Nefes Koçluğu ile ilgili açıklamaları, yararları, ne olduğu, ne olmadığı ve tüm detayları tek tek yazdım; sertifika programları hazırladım; insanlara anlattım. Aklınıza gelebilecek her yerde; medyada, sosyal toplantılarda, dost toplantılarında, aile toplantılarında herkese anlattım yıllarca. Hala da anlatmaya devam ediyorum. Tabii artık birçok insan tüm bunları bilemese bile nefes koçluğunun ne olduğunu biliyor. Bu benim için büyük bir gurur kaynağı. İnsanın bir ülkede yepyeni bir meslek yaratması büyük bir adımmış. :)

 

“BEDENİN NE KADAR NEFES ALIYORSA O KADAR YAŞIYORSUN”

Doğru nefes alma teknikleri hayatımızda neleri değiştirir?

çok net söyleyebilirim ki her şeyi. Tam anlamıyla her şeyi. Bugün Türkiye’de çoğu insan nefes kapasitesinin sadece yüzde 30’unu kullanıyor. Yani vücuduna girmesi gereken yaşam enerjisinin sadece yüzde 30’u ile hayatını yaşamaya çalışıyor. Sonra insanlar “Neden yorgun hissediyorum? Neden negatifim? Neden gerginim? Neden enerjim yok? Neden hastalanıyorum?” diye kendilerine sorular soruyor. Aslında cevabı çok net. “Bu beden nefesle yaşıyor.” Herkes bunun öneminin farkında olmalı. Bedenin ne kadar nefes alıyorsa o kadar yaşıyorsun. Eğer kapasitenizi arttırmazsanız sadece enerjiniz tükenmekle kalmaz, hücrelerinizin ihtiyacı olan yaşam olmadığı için başta anaerobik hastalıklar olmak üzere her tür hastalığa yakalanabilirsiniz. Nefes fiziksel olarak tüm bedeni yenileyen, canlandıran, kasları, hücreleri gençleştiren bir şey. Duygusal ve mental olarak ise her an pozitif, dingin, huzurlu ve mutlu kalmamıza olanak sağlıyor. Ruhsal seviyeyi anlatmama gerek yok bence. Nefesi bize verenin kim olduğunu düşündüğünüzde nefesle nerelere kadar ilerleyebileceğinizi tahmin edebilirsiniz…

 

Peki, doğru nefes alıp almadığımızı nasıl anlarız?

İnsan kendisi anlayamaz. Bir nefes koçunun analiz etmesi gerekir. Ama tabii ipuçları yok değil. Mesela; merdiven çıkarken, spor yaparken, koşarken nefes nefese kalıyorsanız nefesiniz doğru değildir. Nefesi açık olan insan ne kadar hareket ederse etsin nefes nefese kalmaz.

 

ŞU AN TüRKİYE’DEKİ İLK, EN ESKİ VE TECRüBELİ NEFES KOçLUĞU EKİBİ NFS’DİR

Nefesimiz nasıl bozulur ve nasıl düzeltebiliriz?

Aslında hepimiz doğal bir nefesle doğuyoruz. 2-3 yaşına geldiğimizde yani egonun gelişmeye başladığı yaşlarda nefesimizi bozmaya, çarpıtmaya başlıyoruz. O yaşlarda farkında olmadan yaptığımız bu nefes limitleme davranışı, daha sonra alışkanlık haline geliyor ve çoğu insan farkında bile olmadan, gün içerisinde binlerce kez nefesini tutuyor, vücuduna yaşam enerjisinin girmesini engelliyor. Sonra da doğal olarak algı tıkanıyor, beyin istediğimiz kapasitede çalışmıyor, bağışıklık sistemi çöküyor. Nefesinizi düzene sokmak için iyi bir nefes koçu ile çalışmanız gerekmektedir. Şu an Türkiye’deki ilk, en eski ve ecrübeli nefes koçluğu ekibi NFS’dir. Bu konuda 14 yıldır Türkiye’nin her yerinde çalışmalar yapıyoruz.  O nedenle nefesini hızlı ve doğru şekilde düzeltmek isteyen herkesi bizi ziyaret etmeye bekliyoruz.

 

Uzun yıllara dayanan nefes üzerine gerçekleştirdiğiniz çalışmaların ardından gelen yeni kitabınız Altın Kitabın Sırları’nın konusu tam olarak nedir? Kısaca aktarabilir misiniz?

Bu kitap benim için ‘The Kitap’. Tarif etmesi çok zor... Yüzyıllardır tüm düşünürlerin, tüm aydınlanmış insanların, ruhsal öğretmenlerin, filozofların, hatta din kitaplarının anlatmaya çalıştığı tek hakikati 21. yüzyıl dili ile çok daha basit ve anlaşılır şekilde kaleme aldım diyebiliriz. çok güçlü bir kitap ve okuyanlardan aldığım geri bildirimlere göre epey yankılanacağa benziyor. Hayırlısı olsun...

 

“ALTIN GöZüN UYANIŞI ADLI PERFORMANSTAN çIKANLAR İçİN HAYAT ASLA ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK”

Ayrıca ‘Altın Gözün Uyanışı’ adı altında bir performans sergileyeceksiniz. Bu performans hakkında bilgi alabilir miyiz?

Bu performans, nefes ve yaşam konulu eğitimlerimde son 14 yıldır edindiğim tecrübelerin sonucunda ortaya çıktı. Genelde sahne performansları izleyicileri sahneye yönlendirir. İzleyiciler kendilerinden koparak sahneye odaklanırlar ve birkaç saat için kendilerini, yaşamlarında olan biteni unutur; kendilerini gösteriye kaptırırlar. Tek kişilik bir gösteri olan bu performansta ise tam tersi olacak. Performansımda izleyicileri iç dünyalarına yönlendiriyor ve iç dünyalarında, hakikati algılayış şekillerinde renkli ve derin bir yolculuğa çıkarıyor olacağım. Yıllardır ‘Mucize Kursu’ adlı seminerlerimde on binlerce kişi üzerinde denediğim ve her birinin birbirinden etkili olduğunu gördüğüm, insanları öz farkındalığa ve uyanışa yönlendirecek birçok metodu kullandım ve etkili bir performans hazırladım. ‘Altın Gözün Uyanışı’ adlı performanstan çıkanlar için hayat asla eskisi gibi olmayacak diyebilirim.

 

Altın Kitabın Sırları kitabının bir de öğretisi var. Peki, nedir bu öğreti?

On binlerce kişi ile çalıştıktan sonra artık insanlar dünyada nerede takılıyor, yaşamlarında hangi konularda ve neden tıkanıklık yaşıyorlar benim için bulması da çözmesi de çok kolay. O nedenle ‘Altın Kitabın Sırları’ kitabı ile birlikte yeni bir öğretinin eğitimlerine başladım. Dünyanın en eski dönüşüm metotlarını kullanarak insanların ilişkiler, para, sağlık gibi hayatlarında takıldıkları konulara bakıp sadece 4 derste tamamen çözmelerini sağlıyoruz.

 

Kitap ve performansın organik bir bağı var mı?

Kitap, performans ve öğreti hepsi birbirine bağlı.

 

Kitap, performans ve eğitim ‘Altın’ ismiyle başlıyor. Peki, bu bilinçli bir seçim mi?

Evet. İnsanlık yüzyıllardır bu öğretinin kullanıldığı her dönem ruhen uyanış dönemine yani altın döneme girdi. O nedenle ‘altın’ diye başlıyor hepsi...

 

Son olarak okuyucularınıza neler söylemek isterseniz? Kitabınızda bahsettiğiniz uyanışı yakalayabilecekler mi?

Kitabı okuyan herkes müthiş bir uyanış yaşayacak bu kesin. Yalnız uyanış, insanların zihinlerinde kurguladıkları veya zannettikleri şey değildir. Kitabın sloganında belirttiğimiz üzere; ‘Hakikat bildiğiniz yerde değil, bilmediğinizi bile bilmediğiniz yerdedir. Ve uyanış hiçbir zaman zannettiğiniz deneyim değildir.’