Türk gıda sektörünün köklü markalarından Reis Gıda, 35 yıldır alanında lider olarak hizmet veriyor. Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, 1981 yılında kurduğu ve bugün kendi segmentinde en güvenilir marka olan Reis Gıda’nın çıtasını yükseltmek için kızları Reis Gıda Yönetim Kurulu üyeleri Nilay Reis Göktürk ve Işılay Reis Yorgun ile birlikte canla başla çalışıyor. Şirketine gösterdiği özeni bir baba olarak kızlarına da gösteren ünlü iş adamı için çocukları her şeyden önce geliyor. Adeta kızlarının üzerine titreyen Mehmet Reis, kızlarıyla iş ve özel yaşamdaki ilişkisini, onları yetiştirirken nelere dikkat ettiğini ve bir baba olarak kızlarıyla aynı işi yapmaktan dolayı hissettiği duyguları Klass okurları için anlattı.
Mehmet Reis: “Reis Gıda, Türkiye’nin çok önemli bir markası. En çok güvenilen, tavsiye ve tercih edilen bir marka olmak son derece önemli bir durum. Reis Gıda’nın bünyesinde görev alan çocuklarım da bunun bilincindeler. İleride torunlarımın da üçüncü kuşak olarak markamızın bünyesine katılmasını arzu ediyorum.”
Mehmet Reis: “çocuklarıma her şeyden önce anne-baba sevgisini verebilmeye çalıştık. Onlar küçükken cumartesi günleri kendimi adeta kızlarıma adıyordum. çocuklarımın dışında hiç arkadaşım olmadı. Tabii ki çevremde görüştüğüm çok fazla insan var. Ancak çocuklarım gibi her şeyimi paylaştığım hiç arkadaşım yok.”
Nilay Reis Göktürk: “Babam işyerinde bizlere ayrı bir birey olarak davranır ve özgür bırakır. çünkü doğru ve yanlışı görmemizi ister. Yaşadığımız herhangi bir sorunda hemen müdahale etmek yerine problemi bizim çözmemiz için sonuna kadar bekler. çözemediğimiz noktada can simidi olarak devreye girer.”
Işılay Reis Yorgun: “Babam her zaman benim için rol model olmuştur. Her zaman babam gibi bir eşim olsun istemiştim. Allah’a şükürler olsun ki bu dileğim gerçekleşti. Babam hayatı öğrenmemde çok yardımcı oldu. Her zaman yanımızda bulunarak bize destek verdi.”
Mehmet Bey, Türk gıda sektörünün önde gelen markalarından biri olan Reis Gıda ile iş dünyasında başarılı bir grafik sergiliyorsunuz. Aynı zamanda iki kız çocuğunuz var. Onlar da Reis ailesinin ikinci kuşağını temsilen şirketiniz bünyesinde görev alıyorlar. Kızlarınızın baba mesleğini sürdürmesiyle ilgili duygu ve düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Mehmet Reis: Kısa süre önce Hürriyet gazetesinde “Adam Olacak çocuk ve Patronların İlk İşleri” başlıklı bir haber yayınlandı. Bu haberde Hüsnü özyeğin, Hacı Sabancı, Vehbi Koç gibi iş dünyasının önde gelen isimleri yer alıyor. Bu isimlerin yanına benim adımı da eklemişler. İş dünyasının bu önde gelen isimleriyle kendimi kıyasladığımda kulvarlarımızın farklı olduğunu söyleyebilirim. Zaten bu farklılık da yazıda bu isimlerle birlikte anılmamı sağladı. Son bir ayda Kastamonu üniversitesi, Aydın üniversitesi ve Marmara üniversitesi olmak üzere toplam üç üniversiteyi ziyaret ettim. Bu ziyaretlerimde üniversiteli gençlerle iş dünyasındaki tecrübelerimi ve hedeflerimi paylaştım. Konuşmamın bir bölümünde bu yazıyı hatırlatarak Koç ve Sabancı ailelerinin üç kuşak boyunca iş dünyasında başarılı bir şekilde yer aldıklarını ve Reis Gıda’nın torunlarımla birlikte uzun yıllar varlığını korumasını temenni ettiğimi dile getirdim. Reis Gıda, Türkiye’nin çok önemli bir markası. Son yaptırdığımız araştırmaya göre Reis Gıda’nın kendi grubunun en güvenilir markası olduğunu gördük. En çok güvenilen, tavsiye ve tercih edilen bir marka olmak son derece önemli bir durum. Reis Gıda’nın bünyesinde görev alan çocuklarım da bunun bilincindeler. Her zaman kızlarıma iş dünyasında başarılı olabilmeleri için tecrübelerimi aktarıyorum. Onlara “Bugün benimle paylaştıklarınızı yarın birbirinizle ve ileride de çocuklarınızla paylaşacaksınız. Bu sayede Reis Gıda uzun yıllar var olmaya devam edecek” diyorum. Her baba, işinin çocuklarına kalmasını ister. Böyle bir düşünceye sahip olmamama rağmen kızlarım küçük yaştan itibaren baba mesleğine çok ilgiliydiler. çocuklarım bana yardımcı olmak ve birlikte bir şeyler yapmak istedi. İleride torunlarımın da üçüncü kuşak olarak markamızın bünyesine katılmasını arzu ediyorum.
“OBEZİTEYLE MüCADELE ALANINDA YüRüTTüĞüMüZ PROJELERİ DEVAM ETTİRMEK ADINA çOCUKLARIMIN öZVERİLİ BİR ŞEKİLDE çALIŞACAKLARINDAN EMİNİM”
Peki, torunlarınız şirketiniz bünyesine dahil olduğunda onlardan neler yapmalarını bekliyorsunuz?
M.R. : Reis Gıda, kendi segmentinde Türkiye’nin en güvenilir markası olma özelliğine sahip. Bir İngiliz araştırma şirketinin geçtiğimiz yıl Ramazan ayında 600 Türk markası arasında yaptığı araştırmada Reis Gıda ilk 10’un arasında yer aldı. çocuklarımın ve torunlarımın markamızın bu başarısını koruyacağına eminim. Ancak bu başarıyı daha yukarıya çıkarmaları gerekiyor. Ayrıca Türk insanının dengeli ve sağlıklı beslenme için çeşitli sosyal sorumluluk projeleri yürüten Reis Gıda’nın bu konudaki duyarlılığını çocuklarımın ve torunlarımın sürdürmesini istiyorum. Gıda maddesi üreten bir firma olarak tüketicilerin markamıza olan güvenini sarsmamak ve obeziteyle mücadele alanında yürüttüğümüz projeleri devam ettirmek adına çocuklarımın ve torunlarımın özverili bir şekilde çalışacaklarından eminim.
Ebeveynlerin görevi çocuklarını geleceğe en iyi şekilde hazırlamanın yanı sıra onların topluma da örnek teşkil edecek bireyler olmalarını sağlamaktır. Peki, bunun için çocuklarınızı yetiştirirken nelere dikkat ettiniz?
M.R. : Kızlarımızı eşimle birlikte en iyi şekilde yetiştirmeye özen gösterdik. Aynı özeni torunlarımız için de gösteriyoruz. Evimiz kızlarımıza uzak olduğu için her sabah eşimi torunlarımıza bakması ve kızlarımıza yardımcı olması için Işılay’ın evine bırakıyorum. Akşamları da alıyorum. Annenin de babanın da kıymetini bilmek gerekiyor. Kızlarım ve damatlarım da bizler gibi çocuk sahibi insanlar. Bizim çocuklarımıza verdiğimiz sevgiyi şimdi onlar kendi çocuklarına veriyorlar. çocuklarıma her şeyden önce anne-baba sevgisini verebilmeye çalıştık. Onlar küçükken cumartesi günleri kendimi adeta kızlarıma adıyordum. Cumartesi günü öğleden sonra kimseye randevu vermezdim. Kimseyle bir yerlere gitmezdim. O zamanlar maça bile en fazla bir ya da iki kere gitmişimdir. çocuklarımın dışında hiç arkadaşım olmadı. Tabii ki çevremde görüştüğüm çok fazla insan var. Ancak çocuklarım gibi her şeyimi paylaştığım hiç arkadaşım yok. çocukların eğitiminde anne ve babanın çok büyük rolü var. öğretmenlerin de anne ve babanın çocuklara verdiği eğitimi devam ettirmeleri gerekiyor. Anne ve babası tarafından eğitilemeyen çocukların alt yapısı zayıf olacağından dolayı üzerine bir şeyler katmak zorlaşıyor. çünkü anne ve baba olmak fedakârlık gerektirir. Annelik sadece çocuğu doyurmak ya da baba olmak çocuğu sadece okula bırakmak değildir. Eşim Meral Hanım, kızlarımız okuldan geldiğinde onları güler yüzüyle karşılar, hemen sıcacık çorbalarını ikram ederdi. Ben de işten eve erken dönmeye çalışarak kızlarımı yatmadan önce görmeye özen gösterirdim. Kızlar büyüdükten sonra herkes kendi odasında vakit geçirmeyi tercih etmeye başladı. Bu durum beni üzse de onların nefeslerini hissetmem dahi bana yetiyordu.
“HER ZAMAN çOCUKLARINA SEVGİSİNİ GöSTEREN BİR BABA OLDUM”
Peki, çocuklarınızla birlikte aynı işyerinde çalışmak nasıl bir duygu?
M.R. : Her zaman çocuklarına sevgisini gösteren bir baba oldum. Ancak işyerinde profesyonelliği korumak adıma baba-kız ilişkimizi sınırlandırıyoruz. Birbirimize “siz” diye hitap ediyoruz. Bir baba olarak işyerinde kızlarıma resmi davransam da zaman zaman çocuklarıma sevgimi göstermeyi özlüyorum. Kızlarım bana işteyken “Mehmet Bey” der, asla “Baba” diye seslenmezler. Hatta bazen evdeyken bile farkında olmadan “Mehmet Bey” dedikleri olur. :) Böyle zamanlarda ben de “ Mehmet Bey demeyin de baba olduğumu hatırlayayım” diye serzenişte bulunuyorum. Herhangi bir nedenle kızlarım ya da ben işe gelemezsek birbirimizi çok özlüyoruz.
Nilay Hanım ve Işılay Hanım, sizden Mehmet Reis’in hem baba hem de patron kimliğini dinleyebilir miyiz?
Nilay Reis Göktürk: Babam iş ve özel yaşamını birbirinden profesyonel bir şekilde ayıran bir insandır. Dolayısıyla babam işte ve aile yaşantımızda farklıdır. 7-8 yaşlarındayken babamla Rami’deki ofisine giderdim. O yıllardan beri babam en iyi arkadaşımdır. Babam şu anda torunlarıyla da arkadaş gibidir. Onlarla vakit geçirmekten o kadar çok hoşlanır ki torunlarıyla birlikte adeta kendilerine ait bir cumhuriyetleri var. :) Babamın hem bizimle hem de biri 6 diğeri 2 yaşında olan torunlarıyla birlikte ayrı bir dünyası bulunuyor. İşimizin finans ve satış analizleri kısmıyla ilgileniyorum. Babam her konuda olduğu gibi işimde de bana destek veriyor. Onunla çok samimi bir baba-kız ilişkimiz olduğu için zaman zaman işyerinde duygularıma yenik düşebiliyorum. Babamla her zaman saygı çerçevesinde bir ilişkimiz oldu. Ancak birbirimize sevgimizi her fırsatta sarılarak ya da öperek göstermekten çekinmedik. Babam çok duygusaldır. çok babacandır. Evde kahvaltı masasında keyifli bir şekilde baba-kız olarak konuşurken işle ilgili bir konu devreye girdiğinde farkında olmadan birbirimize “siz” diye hitap ediyoruz. Evde birbirimize çok içten davrandığımız için işyerinde de zaman zaman birbirimize sarılma ihtiyacı hissedebiliyoruz. Babamın bize olan düşkünlüğüne örnek olabilecek bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Yıllar önce üniversite hazırlık kursuna gidiyordum. Babam o zamanlarda da çok önemli bir iş adamı olarak yoğun bir tempoda çalışmasına rağmen beni arabayla kursa bırakır sonra yine arabayla alırdı. Bir gün genel kurulda oy kullanması gerektiği için beni kurstan alamayacağını söyledi. Kurstan çıktığımda binanın önünde 6 tane araba bekliyordu. Babam beni alamayacağı için herkese haber vermiş ve “Aman Nilay’ı kurstan almayı unutmayın” demiş. :) Bu da gösteriyor ki babam için çocukları her şeyden önce gelir. Herkesin bildiği gibi kız çocuğu babaya daha düşkündür. Ben de kızımdan dolayı bunu çok iyi biliyorum. Babamın patron kimliğinden bahsedecek olursam şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Babam işyerinde bizlere ayrı bir birey olarak davranır ve özgür bırakır. Kararlarımızı asla sorgulamaz. çünkü doğru ve yanlışı görmemizi ister. Babamın gücünü her zaman arkamızda hissederiz. Allah onu başımızdan hiçbir zaman eksik etmesin. İşyerinde çalışmalarımızı uzaktan izler. Yaşadığımız herhangi bir sorunda hemen müdahale etmek yerine problemi bizim çözmemiz için sonuna kadar bekler. çözemediğimiz noktada can simidi olarak devreye girer. Babamın bu yaptığını ben de ileride kızım için gerçekleştirmek istiyorum. Babam iş yerinde bizi özgür bırakmasına rağmen iş dışındaki zamanlarda gözü hep üzerimizdedir. İşten çıktıktan sonra hemen arayıp “Eve vardınız mı?” diye sorar. Hatta evlendikten sonra bir gün beni arayıp “Nilay nerede kaldın? “diye sormuştu. :) Bu durum beni çok etkilemişti ve o an kuş olup onun yanına gitmek istemiştim.
Işılay Reis Yorgun: Babam benim için rol model olmuştur. Her zaman babam gibi bir eşim olsun istemiştim. Allah’a şükürler olsun ki bu dileğim gerçekleşti. Şu anda eşim ve iki çocuğumla birlikte çekirdek bir ailem var. Kendim de çocuk sahibi olunca anne-babanın kutsal ve gurur verici yanlarını idrak ettim. Zaten annem ve babam her zaman gurur kaynağım olmuşlardır. Babam hayatı öğrenmemde çok yardımcı oldu. Ayrıca küçük yaşta işe başlamam kendime güven duymamı sağladı. Babam hiçbir zaman arkamızda kontrol mekanizması olarak yer almadı. Her zaman yanımızda bulunarak bize destek verdi. Babamla arkadaş gibiyiz. Bu küçüklükten bu yana hep böyle oldu. Babam bize gösterdiği ilginin aynısını torunlarına da gösterir. çocuklarımız hastalandığında her saat başı arayarak durumlarını sorar.
“KüçüK YAŞLARDAN BU YANA BABAMIN İŞ DüNYASINDAKİ PROFİLİNİ KENDİME öRNEK ALDIM”
Küçük yaşlardan bu yana babanızın işyerine gidip geldiğinizi belirttiniz. Şu anda da Reis Gıda bünyesinde görev alıyorsunuz. Peki, başka bir işte çalışmayı hiç düşünmediniz mi?
N.R.G.: Babam hep idolüm oldu. Küçükken evcilik oynayıp babamla birlikte çalıştığımı hayal ederdim. Küçük yaşlardan bu yana babamın iş dünyasındaki profilini kendime örnek aldım. Bu açıdan hiçbir zaman başka bir işte çalışmayı düşünmedim.
I.R.Y.: Reis Gıda bünyesinde öncelikle babama ve ablama yardımcı olmak için varım. Torunlarla birlikte Reis Gıda uzun yıllar varlığını inşallah başarılı bir şekilde koruyacak.
Peki, babanız size iş hayatıyla ilgili ne gibi tavsiyeler verir?
N.R.G.: Babam her konuda dürüst olmamızı tavsiye eder. Ticari ve etik kurallara uymak, borcuna sadık kalmak babam için olmazsa olmazdır. Piyasada iş yaptığı kişilere ödemelerini zamanında yapar. Ona göre sözünün ve pazarladığın ürünün arkasında durmak iş dünyasında başarıyı getirir. Babamın çok ürün satmak ya da çok para kazanmak gibi hiçbir zaman hırsları olmadı. Onun için en kaliteli, en dürüst ve manevi değerleri yüksek bir insan olmak çok önemlidir.
I.R.Y.: Babamın işle ilgili söylediği ve beni çok motive eden bir sözü var. Babam “Her şeyi mutlaka ben yanınızdayken yapın. Yanlış yapacaksanız da ben yanınızdayken yapın. çünkü ben elinizde tutarım ve o sorunu birlikte aşabiliriz. O yüzden hiçbir şeyden korkmayın ve şunu unutmayın: Hiç kimse sizden üstün değildir” der.
“İŞİMİZİ DE çOCUĞUMUZ GİBİ GöRüYORUZ”
Her ikiniz de çocuk sahibisiniz. Peki, çocuklarınızla birlikte iş ve özel hayattaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
N.R.G.: çocuklarımızı işyerinde büyütüyoruz. :) İşimizi de çocuğumuz gibi görüyoruz. Dolayısıyla Reis Gıda’yı çocuklarımızla birlikte büyütüyoruz. çocuklarımızın ilk birkaç ayları bizimle birlikte işyerinde geçti. Daha sonra onların bakımı konusunda annem yardımcı oldu. Şu anda ikinci çocuğuma hamileyim. Annem ve babam hem benim hem de kız kardeşimin çocuklarına bakabilmek için büyük bir fedakârlık yaparak 20 yıllık oturdukları evden taşınarak işyerimize daha yakın bir yerde oturmaya karar verdiler.
Babanızla bir aradayken neler yapmaktan keyif alırsınız?
I.R.Y.: Karadenizli olduğumuz için babamla zaman zaman kaçamaklar yapıp balık-ekmek yemeğe gideriz. Evde olduğumuz zamanlarda da “Haydi balık yapalım” deriz ve mükellef bir sofra kurarak balık keyfi yaparız.
N.R.G.: Pazar günleri de dahil olmak üzere kahvaltıları hep birlikte yaparız. Evlenmeden önce de birlikte kahvaltı yapardık. Hatta küçükken tostumuzu babam yapardı. Bazen kahvaltı yapmak istemediğimizde gizlice evden dışarı çıkarken bizi görür ve “Kahvaltı yapmadan nereye gidiyorsun?” derdi. :) Hâlen daha babam sabahları hazırladığı tostu işyerinde bize verir.
“BİZİM İçİN HER GüN BABALAR GüNü GİBİ”
Babalar Günü sizin ailenizde nasıl geçer?
N.R.G.: Bizim için her gün Babalar Günü gibidir. Kız kardeşim ve ben evlensek de ailemizden kopmadık. Bu konuda eşlerimiz de bize çok destek oldu. Hem işte hem de evde hep beraberiz. Ailece yaptığımız pazar kahvaltıları çok meşhurdur. Babam sabahları ormana yürüyüşe gider ve çektiği doğa fotoğraflarını Whatsapp’taki aile grubumuza gönderir. Pazar sabahlarına babamın gönderdiği fotoğraflarla başlarız. Ben evlenmeden önce her pazar kahvaltıları babam hazırlardı. Şimdi de babamın gönderdiği fotoğraflarla güne başlıyoruz. :)
Fotoğraflar: Met Can Alşahin