Hastalarını sağlıklı dişler ve güzel gülüşlerle buluşturmak amacıyla Diş Hekimleri Arzu Zogun ve Murat Zogun tarafından kurulan Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği tecrübeli ekibiyle birlikte Nişantaşı’nda hizmet veriyor. Geçtiğimiz yıllarda kliniklerinin sınırlarını aşarak yurtdışında da danışmanlık ve eğitimler veren Dentaluna ailesi 2017 yılında bu çalışmalarına hız vererek hem sağlık turizmine hem de sağlık eğitimi turizmine olan katkılarını arttırmayı hedefliyor. Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği kurucularından Diş Hekimi Arzu Zogun kliniklerinin 2017 hedeflerini, Diş Hekimi Murat Zogun ve Dentaluna Ailesinin genç üyelerinden Diş Hekimi Gözde Gölbaşı ise diş estetiği ve diş sıkma problemine yönelik sundukları çözümleri Klass’a anlattı..
Arzu Zogun: Kliniğimizi ekip olarak yurtiçinde ve yurtdışında eğitim veren bir enstitü haline getirmek gibi bir hedefimiz var. Bu konuda zaten başlattığımız ve Türkiye’de eğitim vermek amacıyla ağırladığımız birçok yabancı diş hekimi var. 2017 yılında ise bu rakamı arttırıp daha çok yabancı diş hekimine Türkiye’de eğitimler vermek istiyoruz. Böylelikle hem sağlık turizminin artışına hem de sağlık eğitimi turizminin artışına katkımız olacak.
Murat Zogun: “Diş sıkmanın en büyük zararı tabii ki yine dişlere oluyor. Dişler büyük bir oranda eksiliyor. Hem üst diş hem alt diş büyük bir madde kaybıyla karşı karşıya kalıyor. Dişler bizim yüz konturumuzu, yüz boyutumuzu destekler. Yani burun ile çene arasında bir diş-yüz yüksekliğimiz vardır. Dişteki aşınmalar sayesinde yüz yüksekliğinde belli kayıplar gerçekleşir. Bu kayıplarda zaman içinde kişiye yaşlı bir görünüm verir.”
Gözde Gölbaşı: “Kliniğimizde estetik anlamında yapılan uygulamalara bir bütün olarak bakıyoruz. Gülüş estetiği adı altında topladığımız bu çalışmaları sadece tek bir diş için değil tüm dişler için sağlamaya çalışıyoruz. Kişiye yakışan dişlerin ne olduğunu belirleyip bir gülüş tasarımı ortaya çıkarıyoruz.”
Arzu Hanım, Dentaluna Diş Sağlığı Kliniği olarak birbirinden değerli Diş Hekimleri eşliğinde hastalarınıza hizmet veriyorsunuz. öncelikle Dentaluna’yı kurarken nasıl hedeflerle yola çıktınız?
Arzu Zogun: Ben ve eşim Murat Zogun diş hekimliğini her şeyden önce insana hizmet imkanı olarak gören hekimleriz. Mesleğimizi çok severek icra ediyoruz ve işimizi layıkıyla ve en iyisini yapmak düşüncesiyle Dentaluna’yı kurduk. Benim için diş hekimliği tıp bilimi ile sanatın ortak alanı gibidir. Bu yüzden de evet önceliğimiz sağlık ama estetiği de sağlığın yanında hastalarımıza verme hedefiyle Dentaluna’yı kurduk. Sağlıksız bir estetiğin hiçbir faydası olmadığı gibi sağlıklı ama estetiği kötü olan bir sonuç da bizim için çok büyük bir kayıptır. İşini aşkla yapan bir ekibe sahibiz. Pozitif yaklaşımımız sayesinde her zaman iyi sonuçlara zemin sağlar ve neticede hastalarımızın güzel gülüşlerini görerek kendimizi mükafatlandırırız.
Dentaluna Ailesi olarak 2017 yılına nasıl hazırlandınız ve hedefleriniz neler?
Kliniğimizi ekip olarak yurtiçinde ve yurtdışında eğitim veren bir enstitü haline getirmek gibi bir hedefimiz var. Bu konuda zaten başlattığımız ve Türkiye’de eğitim vermek amacıyla ağırladığımız birçok yabancı diş hekimi var. 2017 yılında ise bu rakamı arttırıp daha çok yabancı diş hekimine Türkiye’de eğitimler vermek istiyoruz. Böylelikle hem sağlık turizminin artışına hem de sağlık eğitimi turizminin artışına katkımız olacak. Ayrıca 2017 yılında yurtdışı projelerine daha çok ağırlık vermeyi planlıyoruz. Yurtdışında danışmanlık ve eğitim verdiğimiz birçok nokta var ve bu noktaları yeni yıl ile birlikte daha da arttırmayı istiyoruz.
Murat Bey, çağımızın en büyük problemi stres ve stresin vücudumuza verdiği birçok hasar olabiliyor. Diş sıkma ise bunların başında geliyor. Peki, diş sıkma alışkanlığı bize ne gibi zararlar veriyor?
Murat Zogun: Diş sıkma çağımızın bilinmeyen hastalıklarının başında geliyor ve neredeyse toplumumuzun %80’ninin sahip olduğu bir problem. Geceleri uyurken genelde gün içinde yaşanılan yoğunluğumuz ve stresimiz geceleri rüyamızda karşımıza çıkar ve dişlerimizi sıkarız. Hastalarımızın büyük bir bölümü diş sıkmanın problem olmadığını veya dişlerini sıkmadığını söylüyor. Ama biz dişlere bakarak hastanın diş sıktığını çok rahatlıkla anlayabiliyoruz. Bu konuda bir istatistik yapmadık ama gelen hastalarımızın yoğunluğuna baktığımızda diş sıkmanın büyük bir problem olduğunu görüyoruz. Diş sıkmanın en büyük zararı tabii ki yine dişlere oluyor. Dişler büyük bir oranda eksiliyor. Hem üst diş hem alt diş büyük bir madde kaybıyla karşı karşıya kalıyor. Dişler bizim yüz konturumuzu, yüz boyutumuzu destekler. Yani burun ile çene arasında bir diş-yüz yüksekliğimiz vardır. Dişteki aşınmalar sayesinde yüz yüksekliğinde belli kayıplar gerçekleşir. Bu kayıplarda zaman içinde kişiye yaşlı bir görünüm verir. Bu bizim en istemediğimiz, en çekindiğimiz durumdur. Hızlı gelişen bir durum olmadığı için kişi bir dönem sonra kendini aynada yaşlı görmeye başlar. Kişi yaşlandığı zanneder oysa ki bu durumun diş aşınmasından kaynaklandığı çok açıktır. İşte bu soruna diş yükseltme yaparak çözüm getirebiliyoruz.
“DİŞ SIKMA DİŞİN AĞIZDA GöRüNEN KISMIYLA KöK ARASINDA BİR AŞINMAYA SEBEP OLUYOR”
Diş yükseltme nasıl bir işlemdir?
M.Z.: Dişin üzerine yüksekçe hafif bir dolgu yapılıyor. Hem üstten hem alttan 0.5 mm bile yükseltilse o 1 mm bir anda kişiyi eski genç görünümüne kavuşturabiliyor. Hasta hiç beklemediği bir gençlikle karşılaşıyor. Bu uygulama diş estetiğinde bize büyük bir avantaj sağlıyor. Diş sıkma dişin ağızda görünen kısmıyla kök arasında bir aşınmaya sebep oluyor. Bu da bir takım hassasiyetlerle karşı karşıya bırakıyor hastayı. Yani soğuktan hassasiyet, sıcakta bazen hassasiyet ki en tehlikelilerinden biridir. Hiç çürüğü olmayan dişe kanal tedavisi yapmak zorunda kalabiliyoruz. Ya da hiç çürüğü olmayan dişe yine o bölgelere dolgu yapmak zorunda kalıyoruz. Bunlar basit ama etkili çözümler. Bu basit çözümlerle aslında hasta sadece dişini değil yüzünü de geri kazanmış oluyor.
İmplant genelde hastaların çekindiği bir yöntem. İmplant uygulanması zor bir işlem mi?
M.Z.: Belki bir 10 sene evvel çekinilen bir işlemdi. İmplant aslında yapılması çok kolay bir tedavi. Ama aynı zamanda önemli bir cerrahi müdahaledir. Kişinin tek bir dişi eksikse on dakikada yerine yenisi koyabiliyoruz. İmplant uygulamasının cerrahi dediğimiz bölümü dediğim gibi çok kısa sürüyor. Ama implantın kemiğe kaynama süreci üst ve alt çeneye göre değişiklikler gösteriyor. Ortalama bir buçuk ay gibi bir sürede protez safhasına geçiyoruz. Bence yeni bir dişe sahip olmak için çok uzun bir süre değil. Ama bazı hastalarımızda diş kaybı çok fazla oluyor. çok fazla kayıp diş demek, çok fazla kayıp kemik anlamına geliyor. Bu da ister istemez ekstra kemik cerrahileri gerektiriyor. Gerçek implant cerrahilerini de bu tip vakalar oluşturuyor. Yani bir implant aslında korkulacak bir şey değil, ama çok sayıda diş kaybı ve çok sayıda kemik kaybı olan durumlarda cerrahi işlem uzuyor. Böylelikle protez safhasına geçme süresi de uzayabiliyor.
Dişi implant olan bir kişi bakımını nasıl yapmalı?
M.Z.: Tabii burada bakım çok önemli. Kişiye mutlaka 6 aylık rutin kontroller öneriyoruz. Bu kontroller çok önemli. Varsa aksaklıklar, sıkıntılar onları hemen yakından görmek gerekebiliyor. Kişiler dişlerimi fırçalamasam da implant oldukları için hiçbir şey olmaz gibi düşünebiliyorlar. Hasta dişine hiç bakmadığı için, hiç fırçalamadığı için kaybettiyse implantını da kaybetme riski var tabii ki. Ayrıca diş sıkma gibi sorunlarda protez dişlerde birtakım deformasyonlara yol açabiliyor.
“GüN İçİNDE DİŞ SIKMASINA ENGEL OLMAK İçİN çİĞNEME KASLARINA BOTOKS YAPIYORUZ”
Peki, kişi diş sıkmayı nasıl bırakabilir. Bununla ilgili bir tavsiyeniz veya yönteminiz var mı?
Gözde Gölbaşı: Hayatımızdan stresi direkt çıkarmak asıl çözüm. Ama çok mümkün olmadığı için maalesef sadece koruyucu tedbirler alabiliyoruz. Gece plağı dediğimiz bir plak yapıyoruz. Kişi geceleri yatarken o plağı takıyor ve böylece hem dişleri korumuş oluyoruz hem de kas ve eklemleri korumuş oluyoruz. Ama tabii bu sadece dönemsel bir çözüm oluyor. Hasta gün içerisinde de dişlerini maalesef sıkmaya devam edebiliyor. Gün içinde diş sıkmasına engel olmak için çiğneme kaslarına botoks yapıyoruz. Bu uygulama sayesinde çok güçlü olan çiğneme kaslarının gücünü azaltıyoruz. Botoks yöntemi 6 ya da 8 ay kadar etkili oluyor. Bu sürede plak kullanılması ise destekleyici oluyor.
çiğneme kasına yapılan botoks sonrasında kişinin çiğneme yapmasında bir zorluk oynuyor mu?
G.G.: Hiçbir kötü etki olmuyor, sadece o kasın gücünü azaltıyor. çünkü çok kuvvetli bir kastan bahsediyoruz ve biz botoks uygulaması ise kasın çalışmasını normal bir kuvvete indirmiş oluyoruz.
Estetiği kaybolmuş olan bir dişin eski görünümüne ya da daha da güzel bir görünüme kavuşması için neler yapıyoruz?
G.G.: Kliniğimizde estetik anlamında yapılan uygulamalara bir bütün olarak bakıyoruz. Gülüş estetiği adı altında topladığımız bu çalışmaları sadece tek bir diş için değil tüm dişler için sağlamaya çalışıyoruz. Kişiye yakışan dişlerin ne olduğunu belirleyip bir gülüş tasarımı ortaya çıkarıyoruz. Bunun içinde değişik ve birbirini tamamlayan işlemlerimiz var. Bu işlemler de kişinin ihtiyacına göre şekilleniyor. Bazen çok basit ve bir saat gibi kısa sürede yapılacak dolgularla gülüş estetiğini sağlayabiliyoruz. Bu bizim Bonding dediğimiz bir işlem ve sadece bir iki dişe yapılacak olan bu işlem sayesinde kişinin gülüşü daha güzel bir görünüm sunabiliyor. Bonding işlemi ile kişinin dişini uzatabiliyor ve genişletebiliyoruz. Kısa süren ve iki dişe uyguladığımız bu işlem ile kişi daha güzel gülüşlere kavuşabiliyor.
“MOCK-UP SONRASINDA HASTAYA UYGULANAN PROTEZLER İLE DAHA GENç BİR GöRüNüM VE SAĞLIKLI GüLüŞLER ELDE EDEBİLİYORUZ”
M.Z.: Tabi Bonding yöntemi Gözde Hanım’ın da dediği gibi tek başına yeterli olmayabiliyor. Kimi zaman kişiye estetik gülüşlü verebilmek için mock-up çalışmalar yapıyoruz. Yani ölçü alıp o diş ölçülerinin üzerine yapılacak modellemeyle bunu hastanın ağzına uygulayarak ideal gülüşü yakalamaya çalışıyoruz. İdeal gülüşü yakaladıktan sonra da protetik safhaya geçmeye çalışıyoruz. Eğer kişiye daha önce protez yapılmamışsa laminaları tavsiye ediyoruz. Bu lamineler çok estetik bir görünüm sağlayan, tamamen porselen, ışığı güzel kıran ve hastaya doğal gülüş sağlayan protezlerdir. Bizim için anahtar bir işlem olan Mock-up sonrasında hastaya uygulanan bu protezler ile daha genç bir görünüm ve sağlıklı gülüşler elde edebiliyoruz. Hastalarımızda bu işlemden çok memnun kalıyorlar. Bunun dışında eğer diş eksikliği varsa mutlaka implantı öneriyoruz. ön bölge implantları çok önemlidir. Estetik açıdan bunlara çok dikkat etmek gerekiyor. O yüzden bazen ekstra kemik uygulamaları yapmamız gerekebiliyor. Arka bölgelere herkes her şekilde implant yapabiliyor ama ön bölge implantları estetik açıdan çok dikkat gerektiren implant cerrahileridir. Diş hekimliğinin implantolojide en çok önem verdiği bölgedir ve estetik kaygıların fazlasıyla ön planda olduğu bir cerrahi uygulamadır. O yüzden fazlasıyla dikkat edilmesi gereken bir bölgedir. Aksi takdirde vahim sonuçlarla karşılaşabiliriz. Bu yüzden ön dişlerde implant yapılacağı zaman ekstra kemik uygulamasını tavsiye ediyoruz. Bunların hepsi totalde bir gülüş tasarımıdır. Dolgusuyla, laminasıyla, ful porseleniyle, implantıyla her biri totalde gülüş tasarımını oluşturur.
Fotoğraflar: Yavuz Kaynar