Elektrik taahhüt sektöründe sahip olduğu 51 yıllık deneyim, uzmanlık ve güvenle birlikte, kuruluşundan bugüne birçok projeyi başarıyla tamamlayan sektörün lider firmalarından biri olan Orge Elektrik’i başarıdan başarıya götüren genç ve dinamik CEO’su ve Şirket sahibi Nevhan Gündüz’ün iş yaşamının dışında bir de çok bilinmeyen mutlu bir dünyası var. Yenilenebilir enerji sektöründe katı atıkların bertaraf edilmesi ve ekonomiye geri kazanımı konusunda 1998 yılından itibaren yoğun çalışmalarda bulunan, yurtdışında yaygın yenilenebilir enerji teknolojilerinin Türkiye’ye tanıtılması ve getirilmesi konularında çalışmalar yapan başarılı iş adamı Nevhan Gündüz özel yaşamında çocukları ve aktif spor yaşamıyla birlikte mutlu bir hayat sürüyor. 10 buçuk yaşındaki oğlu Uras ve yedi yaşındaki oğlu Aral ile kendisine mutlu bir dünya kuran Orge Elektrik CEO’su ve Şirket sahibi Nevhan Gündüz çocukluğundan bugüne süre gelen aktif spor hayatını, çocuklarıyla geçirdiği kaliteli zamanları, onlarla birlikte yaptığı sporların etkisiyle pekişen baba-oğul ilişkilerini ve profesyonel spor yaşamının iş hayatına kattıklarını Klass okurları için anlattı.
“çocukluğumda 11 yaşıma kadar Galatasaray Yüzme Okulu’nda lisanslı yüzücüydüm. 9 yaşımdan beri de kayak yapıyorum. Aynı zamanda Nazmi Bari tenis kulübünde tenis oynuyordum. Yine eş zamanlı vücut geliştirme sporlarıyla uğraştım. 20 yaşından beri Tayland Boksu yapıyorum. Son bir yıldır da cross fit yapıyorum. çocuklarımla beraber kayak yapıyorum; birlikte tenis oynuyoruz, zaman zaman amatör olarak futbol oynuyoruz. Ben fanatik Galatasaray taraftarıyım. Hiçbir maçını kaçırmam ve fırsat buldukça çocuklarımı da maça götürüp o anı onlarla paylaşmaktan inanılmaz keyif alırım.”
“çocuklarımı en çok topluma yararlı bireyler olarak yetiştirmeye çalışıyorum. Bakış açısı olarak tablet çocukları değil de daha çok hayatın içerisinde olan hayatın gerçeklerini kavrayabilecek yapıya sahip çocuklar olmalarını istiyorum. Bu günümüzde çok kolay değil. Ama elimden geldiği kadarıyla onlarla dijital ürünlerden uzak bir zaman geçirmeye çalışıyoruz.”
Nevhan Bey, başarılı bir işadamı olarak kendi sektörünüzde birçok önemli çalışmanın altına imza atıyorsunuz. Ama bir de sizin spor tutkusu olan ve yaşamını sportif faaliyetlerle renklendiren bir işadamı olduğunuzu biliyoruz. Bu tutku ne zaman ve nasıl başladı?
41 yaşındayım ve 6 yaşımdan beri spor yapıyorum. çocukluğumda 11 yaşıma kadar Galatasaray Yüzme Okulu’nda lisanslı yüzücüydüm. İstanbul’da katıldığım şampiyonalarda derecelerim var. Tabi yüzmeyle ilgilenirken kışın da kayak yapıyordum. 9 yaşımdan beri de kayak yapıyorum. O zamanlar da Vakkorama’nın yarışmaları vardı. O yarışlarda edindiğim Türkiye derecelerim var. Aynı zamanda Nazmi Bari tenis kulübünde tenis oynuyordum. Nazmi Bari öğretmenimizdi. Yine eş zamanlı vücut geliştirme sporlarıyla uğraştım. Sonra üniversite yıllarında Tayland Boksu’na başladım. 20 yaşından beri Tayland Boksu yapıyorum. Son seneler biraz daha azalsa da antrenmanlarımızı hiç kesmeden aşağı yukarı 20 yıldır düzenli olarak sürdürüyorum. Son bir yıldır da cross fit yapıyorum. Haftada üç gün bir spor eğitmeni eşliğinde birebir cross fit çalışmamız var. Onun haricinde vakit buldukça çocuklarımla beraber kayak yapıyorum; birlikte tenis oynuyoruz, zaman zaman amatör olarak futbol oynuyoruz. Bu tip sporlara da devam ediyorum. Ben fanatik Galatasaray taraftarıyım. Hiçbir maçını kaçırmam ve fırsat buldukça çocuklarımı da maça götürüp o anı onlarla paylaşmaktan inanılmaz keyif alırım.
“UĞRAŞTIĞIM SPOR DALLARI ARASINDA EN PROFESYONEL OLARAK YAPABİLDİĞİM KAYAK”
Sadece çocukluğunuz değil bütün hayatınız sporla iç içe geçmiş. Bunu hiç profesyonel boyuta taşımayı düşünmediniz mi? İş her zaman daha mı ağır bastı sizin için?
Lisanslı yüzücüydüm fakat lisanslı olarak devam etmek çok kolay değil. Haftanın 5-6 günü her gün 3-4 saat antrenman yapmanız gerekiyor. Tabi okulla beraber gitmesi bayağı zor bir durum. Ama uğraştığım spor dalları arasında en profesyonel olarak yapabildiğim kayak. Onda da profesyonel bir kayakçı hayatı düşünmedim ama Türkiye derecelerim olduğu için profesyonele en yakın olarak onu yapıyorum diyebilirim.
Şu sıralar çocuklarınızla birlikte çok fazla spor yapıyorsunuz. Onların ilgisi nasıl, nelere karşı ilgileri var?
Bilhassa büyük oğlum Uras’ın hayatı spor. 10 buçuk yaşında. O haftanın 3-4 günü tenis oynar. Okulda her teneffüste futbol oynar. Benimle de hem tenis hem de futbol oynuyor. Aynı zamanda her ikisi de kayak yapmaya başladılar. İnşallah onda da ilerleyecekler. Küçük oğlum Aral ise biraz daha hareketli bir çocuk. Tenise yeni yeni başlıyor. Yaşı daha 7 olduğu için ancak yavaş yavaş sporlara adapte olabiliyor. Ama o da müthiş çevik bir çocuk. Zaman gösterecek hangi sporlarda daha iyi olduğunu. Kayakta da teniste de başlangıç seviyesinde.
“çOCUKLARIMI EN çOK TOPLUMA YARARLI BİREYLER OLARAK YETİŞTİRMEYE çALIŞIYORUM”
çocuklarınızı yetiştirirken nelere dikkat ediyorsunuz?
çocuklarımı en çok topluma yararlı bireyler olarak yetiştirmeye çalışıyorum. Bakış açısı olarak tablet çocukları değil de daha çok hayatın içerisinde olan hayatın gerçeklerini kavrayabilecek yapıya sahip çocuklar olmalarına özen gösteriyorum. Bu günümüzde çok kolay değil. Ama elimden geldiği kadarıyla onlarla dijital ürünlerden uzak bir zaman geçirmeye çalışıyoruz. Onları da bu şekilde yetiştirip hayatın gerçeklerinden kopmamalarını sağlamak istiyorum. çünkü bir oyun oynuyorlar cep telefonunda ve tamamen sanal bir dünya ama oralarda başka karakterler var. Bunlar gerçek hayattan sapmalarına yol açabilir.
çocuklarınızla birlikteyken ağırlıklı olarak spor mu yaparsınız?
Spor dışında eğlenceli vakit geçirmek adına çocuklarımla beraber en çok yapmayı sevdiğim şey tekneyle açılmak ve denizde yapılabilecek tüm sporları yapmak. Ailemle, kardeşlerimle bir teknemiz var. çocuklarımla birlikte Jet sky ile su kayağına yavaş yavaş başlıyoruz. Bunlar da tabi güzel zamanlar geçirmemizi sağlıyor. Ama spor sanırım çocuklarımla vakit geçirirken ana eğlence kaynağım.
Peki, spor hayatınızın iş hayatınıza bir katkısı oldu mu?
Beni disipline etmesi açısından spor yapmamın iş hayatıma katkısı olduğunu düşünüyorum. çünkü spor ciddi bir iş. Hiç şakası yok. Hele kayak gibi sporların veya su sporlarının çok dikkatli yapılması gerekiyor. Disiplin açısından evet ciddi bir katkısı olmuştur. Ben iş hayatında da disiplinli bir karakterim. Sporun gerçekten iş hayatına pozitif etkisi oluyor. Bir de tabi enerjik olmanıza yardımcı oluyor. O yüzden iş hayatıma katkısı çoktur diyebilirim. Yani bizim sabah 8’de başlayan akşam 8-9’a kadar uzayan, günde 12-13 saatlik bir çalışma periyodumuz var. Her gün genelde 7-7.30 gibi kalkarım. Kondisyon açısından da faydası oluyor sporun.
“YAPTIĞIM SPORLARI DESTEKLEMEK İçİN PROTEİN AĞIRLIKLI BİR BESLENME PROGRAMI UYGULUYORUM”
Sporla birlikte beslenmenize ne şekilde dikkat ediyorsunuz?
Spor yaparken tabii ki beslenmeye de dikkat etmek gerekiyor. Ben haftada üç ya da dört gün spor yapıyorum. Yaptığım sporları desteklemek için protein ağırlıklı bir beslenme programı uyguluyorum. Böylece kaslarım çalıştığı zaman yıpranmalarını minimuma indirip tekrar sağlıklı bir hale gelmelerini sağlıyorum. Bu konuda çocuklarıma da eğitim vererek onları da sağlıklı yemekler, doğal gıdalar almaya teşvik ediyorum. Olabildiği kadar abur cuburdan, şekerli gıdalardan uzak tutup gelişimlerinin sağlıklı olabilmesi için gerekli doğal ürünlerle beslenmelerini sağlıyorum.