Psikoloji, felsefe ve antrenörlük eğitimlerini ortak bir çatı altında toplayarak danışanlarına ‘Sağlıklı Yaşam Sanatçısı’ kimliği altında hizmet veren Yelda Başaran ismini daha önce ekranlardan ve sahnelerden tanıyoruz. Genç yaşlarında edindiği sahne deneyimini belli bir noktada bırakarak hayranlarını şaşırtan ve gerçekten sevdiği bir işi yaparak birçok kişiye danışmanlık veren Yelda Başaran, hem beden güzelliği hem de ruh güzelliği için çalışmalar yapıyor. Kendi yaşam tarzıyla ve dış görünümüyle danışanlarına örnek bir profil çizen Başaran, ‘Sağlıklı Yaşam Sanatçısı’ kimliğinin detaylarını, çok yakında çıkacak kitabını ve başarı sırlarını Klass’a anlattı.
“En etkili ilacın egzersiz olduğunu düşünüyorum ve danışanlarıma anti-depresan yerine düşünce egzersizleri veriyorum. O yüzden de kendimi bir sağlıklı yaşam sanatçısı olarak görebiliyorum.”
“Beslenme bozuklukları ve duruş bozuklukları benim uzmanlık alanım. Bana gelen kişiler genelde bu rahatsızlıklardan dolayı geliyorlar. Ama tabii aralarda ilişkileriyle ilgili sorunlar yaşayanlar ve kariyer anlamında problemler yaşayanlarda oluyor. Ben de her zaman şunu söylüyorum vücudu güzelleştiren zihindir, o yüzden de terapilerde kişiye özel uygulamalar yapıyoruz.”
Yelda Hanım, sağlıklı ve kaliteli yaşam sanatçısı olarak danışanlarınıza hizmet veriyorsunuz. öncelikle bizlere bunun açılımını yapabilir misiniz?
Sağlıklı olmak öncelikle düşünceyle ve merakla başlıyor. Ben psikoloji ve felsefe mezunu olduğum için bu ikisini birbiriyle karıştırıp değerlendirdiğim zaman vücudu güzelleştiren şeyin zihin olduğunu gördüm. Ben biraz da psikolojik altyapıyla giriyorum, sağlıklı ve kaliteli yaşam terapisti olarak hizmet veriyorum.
Peki, bu kimlikteki sanatçı olgusunun anlamı nedir?
üretmektir… Ben baktığımda kendimi bir egzersiz sanatçısı olarak görebiliyorum. çünkü kişiye haute couture bir şeyler dikiyorsunuz ve gelen danışanlara baktığınız zaman herkese aynı şekilde uygulamalar yapmıyorsunuz. Uygulamalarımızı kişiye özel hazırladığımız için kendimizi bir sanatçı olarak görüyoruz. çünkü onların namına da düşünüyoruz. Ben mesela en etkili ilacın egzersiz olduğunu düşünüyorum ve onlara anti-depresan yerine düşünce egzersizleri veriyorum. O yüzden de kendimi sağlıklı yaşam sanatçısı olarak görebiliyorum.
Size gelen kişinin sağlığı için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Beslenme bozuklukları ve duruş bozuklukları benim uzmanlık alanım. Bana gelen kişiler genelde bu rahatsızlıklardan dolayı geliyorlar. Ama tabii aralarda ilişkileriyle ilgili sorunlar yaşayanlar ve kariyer anlamında problemler yaşayanlarda oluyor. Ben de her zaman şunu söylüyorum vücudu güzelleştiren zihindir, o yüzden de terapilerle seanslarla kişiye özel uygulamalar yapıyoruz.
“NE KADAR çOK ZAYIFLAMAK İSTİYORSANIZ YA DA SPOR YAPIP FİT OLMAK İSTİYORSANIZ öNCE FİT DüŞüNMENİZ GEREKİYOR.”
Beslenme bozukluğuyla ilgili gelen kişiye neler yapıyorsunuz?
Beslenme bozukluğuyla ilgili gelen kişiye, psikolojik olarak sorunun ne olduğunu öğrenebilmek için 0-5 yaşına iniyorum. çünkü herkes zannediyor ki bizim beslenme bozukluklarımız, kilo alma problemlerimiz ve obezite gibi hastalıklarımız şimdi ki durumumuzla alakalı. Halbuki bu genetikle, doğduğu anda veya çocukluk yaşlarında başlayan bir şey. Ben danışanlarımla terapiye başladığımda direkt annesini, babasını sorarım ya da fotoğraflarını isterim. çünkü bir insan 5-10 sene sonra nasıl biri olacağını düşünüyorsa ya da bundan sonraki hayatında nasıl biri olacağını merak ediyorsa annesine, babasına ve akrabalarına bakmalı. O yüzden ben en başta fotoğraf albümlerine bakarım, genetik kısımlara bakarım. Bu yöntem sayesinde kişide farkındalıklar dahi yaratabiliyorum. Ardından kişiye özel hem beslenme hem de egzersizle ilgili bir liste çıkarıyorum. Ama dediğim gibi genetik altyapı, 0-5 yaş çocukluk dönemi çok önemli. çalıştığım kişilerin psikolojik ve fizyolojik durumunu birlikte değerlendiriyorum, çünkü bu vazgeçilmez bir şey. Siz ne kadar çok zayıflamak istiyorsanız ya da spor yapıp fit olmak istiyorsanız önce fit düşünmeniz gerekiyor. Fitness zaten fit düşünen dinamik hayatla alakalı olan bir şey. Aktif düşünemeyen bir insan zaten aktivite yapamaz, yani ikinci ya da üçüncü gün bırakır. Herkesin de bildiği gibi pazartesi başlayan ama çarşamba son bulan diyetler çok moda. Bir de diyetlerde gördüğüm en büyük yanlış insanların greve sokulması; ben de grev yok, yasak yok. Her şey kendi akışında gelişiyor ve hayat tarzı haline geliyor. Sanatçıyım diyorum çünkü Tarkan’dan daha etkili olduğumu söyleyebilirim. çünkü bir Tarkan şarkısıyla dört buçuk dakika kadar eğlenirsiniz ve mutlu olursunuz. Ama benim sunduğum formüllerle 48 saat boyunca mutluluk hormonu salgılayabilirsiniz. Benim zaten işim ilaç vermek değil, en etkili ilaç egzersiz diyorum ve egzersiz veriyorum. Danışanlarımla hem egzersiz yapıyoruz hem sohbet ediyoruz hem de sorular soruyoruz; böylece farkındalıkları da gelişiyor.
Size başvuran kişilerde en çok hangi problemi görüyorsunuz?
Bizim ülkemizdeki en büyük problem, insanlar ne kadar kilolu olsalar da olmasalar da spor hocaları da dahil duruş bozukluğu var. Bu da kişinin kendine olan özgüven eksikliğinden kaynaklanıyor. Annelerin çocuklarını yetiştirme tarzlarından dolayı bağımlı kişilikler oluşuyor; bunlar özellikle Türkiye’de çok fazla var ve bu konu benim de uzmanlık alanım içine giriyor. Herşey duruşla ve ona bağlı olarak da psikolojiyle başlar. önce duruş bozukluğundan başlıyoruz. Daha sonra beslenme dengesizliğinde neler var onlara giriyoruz. üçünü bir araya getirerek bir sistem uyguluyoruz.
Verdiğiniz danışmanlık ne kadar sürüyor?
Danışanlarımın hayatlarında 6 aydan fazla olmuyorum. Genellikle kendilerinden 3 ay gibi bir süre bekliyorum. çünkü 3 aydan sonra bağımlı kişilik oluşuyor ve bu da hiç hoş bir şey değil. İnsanların bu programları hayat tarzı haline getirmeleri lazım. O yüzden benimle çalışan bir insan bana çok çabuk alışır ama devamlılığını kendisi getirmeli. Bu yüzden maksimum altı ay hizmet veriyorum.
Kişiler bu süreçte istediğiniz hale geliyorlar mı?
Kesinlikle… 6 aylık süreç beslenme ya da kilo probleminde değil, bir ilişkinin de oturabilmesi için çok çok önemlidir. O yüzden 6 aydan fazla kimseyle çalışmam, 3 aylık periyodlar ortalamadır. Zaten benimle çalışan insanlar bir bakıyorum benden fazla diyet ve daha fazla dengeye sahip oluyor. Şu ana kadar sanat camiasından bir kişiyle çalıştım ve 8 saat sürdü. Onun dışında başarısız olduğum hiç kimse olmadı.
“STAR DEMEK SADECE ALKIŞLAR EŞLİĞİNDE DEĞİL, AYNANIN KARŞISINDA KENDİNİZE BAKTIĞINIZDA GERçEKTEN İYİ HİSSEDEBİLMEKTİR.”
Neden sanat camiasındaki kişiyle başarısız oldunuz?
çünkü önce bisiklete biniyordu, spor yapıyordu ve daha sonra da çikolata yiyordu. Böyle bir sisteme kesinlikle karşıydım ve dengesiz bir hayatı vardı. Sanatçılarla o yüzden çalışmıyorum. Normal insanları sanatçıymış gibi hissettirebilmek çok daha özel ve güzel. Siz sıradan bir insan olabilirsiniz ama hayatınızdaki o farkındalıklar o kadar güzel gelişir ki; sporunuzu yaparsınız, dengeli beslenirsiniz ve bir sanatçıdan çok daha güzel, star bir hayatınız olur. Star demek sadece alkışlar eşliğinde değil, aynanın karşısında kendinize baktığınızda gerçekten iyi hissedebilmektir. Ben her zaman özellikle şunu söylüyorum kadınlara; “Güzelliğin yolu gardıroptan değil buzdolabından geçer. Eğer ki siz güzel olmak, güzel giyinmek ve aynanın karşısında iyi hissetmek istiyorsanız, buzdolabı temizliği yapacaksınız gardırop değil.” çünkü gardırobunuzdaki giysilerin Xlarge ya da xsmall olacağı buzdolabınızdan belli olur. Ben mesela buzdolabı alışverişini gardıroptan daha fazla yaparım. çünkü gerçekten beslenmek kişiyi ele verir. Ne yiyip ne içtiğinizi ben karşımdaki kişiye baktığımda görebiliyorum. Karşımdaki kişi de bana baktığında görebilir ki bizim işimiz daha zor, rol model olmamız lazım. Şimdi ben bakımsız olsam, göbekli olsam, her tarafım sarkık hiç gülmeyen insan olsam, insanlar bana ne psikolojik danışmanlık için gelirler ne de egzersiz için gelirler. O yüzden rol model olmak da çok önemli. Ben hem kendime hem de danışanlarıma özellikle bunu aşılamaya çalışıyorum.
Sizin aynı zamanda birçok özelliğiniz var, sadece sağlıklı yaşam sanatçısı değilsiniz. Aynı zamanda sunuculuk da yaptınız insanların hayatlarına dokundunuz. Televizyon programcılığı yapmayı düşünseniz nasıl bir program yapmayı düşünürdünüz?
Ben insanların hayallerini gerçekleştirebildiğim ‘Sen iste yeter’ gibi bir televizyon programı yapmak istiyorum. İnsanların hayalleri nedir? Kilo vermek… gelsin ona kilo verdirelim. İnsanların hayalleri nedir? Gelsin ona iş bulalım. Farkındalıklarını geliştirebileceğimiz ya da sosyal hayatlarında fayda sağlayabileceğimiz sosyal sorumluluk projeleri yapmak istiyorum.
İnsanların psikolojilerini düzeltmek ve sağlıklı kilo vermelerini sağlamak amacıyla bir program yapabilirsiniz aslında…
Zaten bununla ilgili bir kitap çalışmam var. Ben 13 yaşında egzersize başladım. Şu an 33 yaşındayım. Psikoloji alanında master yaptım, doktoram şu an devam ediyor. Bununla ilgili bir kitap hazırlıyorum. 3 yıldır çalışmasına devam ettiğim bir kitap ve spordaki 20’inci yılım. 20’inci yıl şerefine gibi bir şey oldu bu benim için. “3 yıldır neden kitap çıkarmadın?” diye soranlar var. Bir yıl sizin için düşündüm, ikinci yıl kendim için düşündüm, üçüncü yıl da sağlamasını yaptım. Şimdi 2017’de 3 yıl bitiyor ve bu kitap gerçekten çıkacak ve bence 2017’nin en çok ses getiren kitaplarından biri olacak. çünkü ismi de farklı, içeriği de...
Peki, kitabın içeriği nedir?
Türk halkının zayıflama psikolojisi. Yani zayıflarken ya da sağlıklı yaşamakla alakalı tereddütler neler? Bunları nasıl aşabiliriz? Bu oturduğumuz yerde olabilir mi? Gerçekten aktif bir hayatla mı, aynalarda mutlu insan olabiliyoruz? Bunların hepsini anlatan çok basit ve etkili içeriği olan bir kitap hazırlıyorum. O yüzden de üzerinde 3 yıl düşündüm. Herkes de herhalde 3 yıl yazdığımı düşündü. Ben 3 yıl sadece gözlemledim neler değişecek diye; hiçbir şey değişmemiş tek bir şey haricinde, tartıdaki kilolar… çünkü obez düşünmeye başladık ve insanların zayıflama savaşıyla ilgili böyle bir meydan muhaberesi var. Bilen bilmeyen herkes anlatıyor. Mesela pilatesin kilo verdirdiği düşünülüyor ve bunun gibi birçok yanlış bilgi aksettiriliyor insanlara. Bu kitapla birlikte ben de daha büyük kitlelere anlatarak, daha geniş açılımlar yapmak istiyorum.
Kitabınız ne zaman çıkacak, ?
2017’nin Şubat ya da Mart ayında çıkacak. Yaza fit olarak girmek istiyorsak buna kış aylarında başlamamız gerekir. Bu yüzden kitabım bahar ayalarında değil kış aylarında çıkacak.
Fotoğraf: Yavuz Kaynar
Mekan: Double Tree Hilton By Piyalepaşa Hotel