Av. Ayşegül Mermer, bir kadın olarak hem cinslerinin yaşadığı şiddet, çocukların uğradığı istismar ve hayvanlara yapılan eziyetlere karşı sesini her zaman yükselten ve bu konuda elinden gelen desteği veren genç ve başarılı bir hukukçu. Suçların işlenmeden önlenmesi konusunda ve önlemediği takdirde de başvurulması gereken mercileri Klass okurları için anlatan Av. Ayşegül Mermer, ayrıca şu sıralar yeni çıkacak olan kitabının heyecanı içerisinde. Gerçek olayları referans alarak hazırladığı kitabında boşanma davaları sonrasında aldığı hayat derslerini okurlarıyla paylaşacak olan, hem mesleğinde hem de sosyal yaşamında duyarlı kimliğiyle tanıdığımız Av. Ayşegül Mermer, kadına, çocuğa ve hayvanlara karşı işlenen şiddet ve bu konuda yapılması gerekenleri, yeni kitabı ile iş ve özel yaşamına dair merak edilenleri Klass’a anlattı.
“Kim olursanız olun, eğer bir çocuğun fiziksel, cinsel ya da duygusal olarak istismara uğradığını, çocuğa karşı bir suç işlendiğini öğrendiyseniz, çocuğu korumak için hemen yetkili kişileri aramalısınız. Ne yapacağını bilemeyen kişiler Alo 183 telefon hattını arayabilirler. Bulundukları illerde baro çocuk hakları komisyonu, insan hakları komisyonu veya kadın hakları komisyonlarına başvurup destek talep edebilirler.”
“Türkiye’de hayvanların güncel sorunu: insan eziyeti. Hem bizim dinimizde hem tüm kutsal kitaplarda yer yer farklılıklar göstermekle birlikte, tüm bu kitaplar hayvan haklarına ve hayvanların refahlarına ilişkin hükümlere yer vermiştir. Kur’ân-ı Kerîm, hayvanların da insanlar gibi bir ümmet, bir topluluk olduğunu ifade eder “Yeryüzünde yürüyen bütün hayvanlar ve kanatlarıyla uçan bütün kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettir.”(En’am Suresi)”
“ülkemizin hayvan hakları konusunda, gelişmiş ülkelerle aynı düzeye gelebilmesinin yolu, kanun yapma çalışmalarından geçmektedir. Şu aşamada, yaşayan bir varlığı öldüren insanın kötülüğü karşısında yetersiz olacak olsa da, Avrupa ve Amerika’daki düzenlemelere paralel olarak; hayvanları yaralayan, öldüren veya işkence edenlere iki ila üç yıl arasında hapis cezasını öngören bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır.”
“Tüm dünya genelinde boşanma mevhumunun hem hukuki hem de duygusal sonuçlarını sadece eşler açısından değil çocukların o masum ve saf gözlerinden yansıtmayı hedefleyen bir kitap oldu. çünkü çocuklar ıslak beton gibidir. Ona ne iz bırakırsanız hayatları boyunca taşırlar.”
Ayşegül Hanım, ülkemizin en önemli kanayan yaralarından birisi kadına şiddet. öncelikle Kadına ve haklarına karşı işlenen şiddet karşısında kanunlar nasıl bir yaptırım sağlıyor?
Sizin de söylediğiniz gibi, Kadına Yönelik Şiddet toplumumuzun en büyük sorunlarından biridir. Anayasa, insanların yaşama hakkını ve bedensel bütünlüğünü koruma altına alır. Kadına yönelik her tür şiddet, anayasal bir hakkımızın ve kadının insan haklarının ihlalidir. Yalnızca cezalandırılması için değil, şiddetin gerçekleşmeden önlenmesi veya süren şiddetin sonlandırılması için de devlete önemli sorumluluklar düşer.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin önlenmesine Dair Yasa, şiddet gören veya görme tehlikesi altında yaşayan kadınları ve aile bireylerini korumayı amaçlıyor. Halen önemli bazı eksikleri olan ve “Yeni Şiddet Yasası” olarak da geçen bu yasa, İstanbul Sözleşmesi temel alınarak hazırlandı.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin önlenmesine Dair Yasa, iki temel tedbir kararı öngörüyor:
Koruyucu Tedbirler: Şiddete uğrayan veya şiddet görme tehlikesi altında olan kişiler hakkında koruyucu tedbir kararları. Bunlar şiddete maruz kalan kadın hakkında alınacak tedbir kararlarını (sığınak, hukuki destek, psikolojik destek gibi) kapsar.
önleyici Tedbirler: Şiddet uygulayan ve/veya şiddet uygulama ihtimali olan kişi veya kişiler hakkında alınacak tedbir kararlarına deniyor.
Şiddet Yasası’nın getirdiği en önemli hususlardan biri, acil yani gecikmesinde sakınca olan hallerde -şiddet olayının tekrar gerçekleşmesi ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda- kolluk kuvvetlerinin bazı tedbirleri alabilmesidir. Bu gibi durumlarda, kolluk güçlerinin hem koruyucu hem de önleyici tedbirlere, ilgili makamdan tedbir kararı olmasa bile geçici olarak karar verme yetkisi vardır ve bunu kullanmalıdır. Kolluk böyle durumlarda bu tedbirleri alarak ilk işgününde ilgili makama sunmalı ve ilgili makam tedbir hakkında 48 saat içinde karar vermelidir.
Kadınlar farklı nedenlerden ötürü farklı şiddetlere maruz kalabiliyorlar. Peki bunu önlemenin hiçbir yolu yok mudur? Hem bir kadın hem de Avukat olarak kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?
öncelikle kadına yönelik şiddetin kaynağının neler olduğu tespit edilmeli ve bu kaynakların ortadan kaldırılması amacıyla sosyal politikalar yürütülmelidir. Bu bağlamda sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya büyük bir iş düşmektedir. Bunun yanında en büyük görevlerden biri de Hukuk devletine düşmektedir. Kanun koyucunun bu konuda caydırıcı etkisi; yüksek yaptırımlar ön görmesi, yargı makamlarının etkin bir soruşturma ve kovuşturma aşaması yürütmesi bu suçun görülme sıklığını belirli bir seviyeye indirecektir.
Şiddet mağduru bir kadın bu durumu yaşadığında ilk etapta polise veya bulunduğu yer jandarma bölgesinde ise jandarmaya ulaşmalıdır. Ancak tıbbi müdahaleye acil ihtiyaç duyan kadın doğrudan bir sağlık kuruluşuna gitmeli ve şiddet gördüğünü dile getirmelidir. Bu durumda vaka hastane polisine intikal ettirilir. Şiddet gören kadınlar, doğrudan Cumhuriyet Savcılığı nezdinde de şikayetçi olabileceği gibi, İl ve İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlükleri, belediyelerin veya baroların Kadın Dayanışma Merkezleri, Mor çatı gibi çeşitli kadın örgütlenmelerinden yardım isteyebilir veya Alo 183’ü arayabilirler. ALO 183 kadın, çocuk, özürlü sosyal hizmet danışma hattı, şiddete maruz kalan veya kalma ihtimali bulunan kadınlara psikolojik, ekonomik ve hukuki destek vermekte ve gerekli duydukları hizmete ulaşmalarını sağlamaktadır.