Eda Hanım, başarılı bir iş kadını aynı zamanda ressamsınız. Şimdi de yeni bir oluşumun içindesiniz. Bize yeni markanız Nobleda’yı ve kuruluş hikayesini anlatır mısınız?
EDA ERDOĞAN: Ben her zaman farklı sektörlere atılmak istiyordum. Neler yapabilirim, ne tür bir sektörde olabilirim derken kızım bana ilham oldu. Bana, “Anne sen zaten güzel giyiniyorsun. Tarzın çok güzel. Neden bunu bir markaya çevirmeyelim” dedi. Bende bunun üstüne, neden olmasın ki dedim. Hiç bilmediğim bir sektördü. Ama artık kendi markamı kurmak ve büyümek istedim. Öncelikle kendime koleksiyonlar belirledim. Ve bunun için de bir marka belirlemek lazımdı. Fikirlerimizden bütün sanatçı arkadaşlarıma bahsettim. Bana marka önerisi bulunmaları için rica ettim. Kulağa melodik gelen, farklı bir isim bulmak istedim. Mitoloji kitaplarına kadar araştırdım. Birçok tanrıça isimleri buldum. Ama hepsi kullanılıyor. Markamın adını bulmak için 6-7 ay araştırmalar yaptım. Herkeste olmayan, farklı bir isim bulmak istedim. En sonunda bir pazar günü, evde tek başına otururken bir kâğıda benim hoşlandığım ve arkadaşlarımın bana uygun gördüğü bütün kelimeleri tek tek yazdım. Daha sonra bu kelimeleri İngilizce, Latince, İtalyanca ve Fransızca’ya tek tek çevirerek birçok kelimeler üretmeye çalıştım. Arkadaşlarımın bana sürekli kullandığı ‘asil kadın’ cümlesinden yola çıkarak ‘asil’ kelimesini soyutladım. Ve asil kelimesinin karşılığı olan ‘Noble’ kelimesini buldum. Sonuna ismimden yola çıkarak ‘da’ yı ekleyip Nobleda’yı keşfettim. Ve bir sabah uyanıp dedim ki “bu benim markam olmalı”. Markamın adını ilk önce ailemle paylaştım. Onların da çok hoşuna gitti. Çevremde birçok olumlu tepkiler aldım. Markamın hikayesi işte bu.
İş hayatı konusunda uzun zamandır bilinen bir isimsiniz. Şu anda aktif olarak aile şirketinizde zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz?
E.E.: Şirin Group hala aktif olan bir şirketimiz. Fakat son zamanlarda ben içerisinde pek fazla bulunmuyorum. Zamanımı çocuklarıma ayırmak istedim. Ama sık sık destek oluyorum. Çünkü orası bizim aile şirketimiz. Özellikle kardeşim Mehmet, her zaman beni destekledi. Kardeşim bana yapmam gereken asıl işin tekstil olduğunu ve bunun bana daha uygun olduğunu söyledi. Bazı şeyleri kendim tasarlamak ve yaratmak istediğim için, tekstil işine yöneldim.
Markanız Nobleda’nın farkı nedir? Satış stratejilerinizden kısaca bahseder misiniz?
E.E.: Ben kadınların kendilerine güvenmelerini istiyorum. Çoğu kadın bazı işlerde kendisini geriye çekiyor. Bu noktada Nobleda, ezberleri bozmak istiyor. Aynı zamanda ressam olduğum için renklerle çok barışığım. Ben kadınları renklerle barıştırmak ve onlara renkleri sevdirmek istiyorum. Kıyafetlerimde kalıplarıma çok güveniyorum. Bir kıyafetimi giydiğiniz zaman, sanki birkaç kilo vermiş gibi hissedebilecek kadar güzel kalıplarımız var.
Peki sanatçı ruhunuz ve renkli kişiliğinizi işinize nasıl yansıttınız?
E.E.: Sanatçı olarak her şeye sanat ve renk gözü ile bakıyorum. Gerçekten her şeyin bir sanat olduğuna inanıyorum. Bir kahve sunumu bile benim için bir sanattır. İşime ve markama sanatı yansıtmak istiyorum. Kadınlarımızın bazı tabularını yıkmak istiyorum. Bana sorulan en çok soru “Siz tesettürlülere mi yoksa açık kadınlara mı hitap ediyorsunuz?” Bu soruya cevap olarak her zaman “Ben giyinmeyi bilen her kadına hitap ediyorum” derim. Çünkü benim için herkesin bir tarzı olduğunu düşünüyorum. Kendine güvenen her kadının arkasındayım.
Birlikle birçok fikir ürettiğinizi söylediniz. Peki anne-kız ilişkinizde Nobleda ile ilgili ne gibi fikir alışverişlerinde bulunuyorsunuz?
DİLARA ERDOĞAN: Annemle aramızda kuşak farkı var. Annem kendi yaşına uygun fikirler üretiyor. Bende kendi yaşımla ilgili fikirlerimi sunuyorum. Ortaya güzel karmalar çıkarıyoruz.
Markanızda en çok dikkat ettiğiniz şeyler nelerdir? Kumaş tercihiniz ne yönde? Bunları bize kısaca anlatır mısınız?
D. E.: Öncelikle annemin günlük hayatında tercih etmediği hiçbir kumaşı markamızda kullanmıyoruz. Annem o kumaşı hissedip, kendi üzerinde giymeli. Kumaşlarımız konusunda çok iddialıyız. Dikim konusunda ise markamızı çok iyi bir ekibe emanet ettik. Müşterilerimizi en iyi ve her zaman tercih edecekleri kaliteli kumaşlarla buluşturuyoruz.
Hedef kitlenizi nasıl belirlediniz? Markanızın satış kanallarından bizlere bahseder misiniz?
D. E: Artık eskisi kadar yaş sınırlaması olduğunu düşünmüyorum. Günümüzde çoğu kadın yaş sınırına takılmaksızın kendi yaşlarına göre daha genç kombinler yapıyor. Bize göre de yaş sınırlaması olmamalı. Bazen annem benim giysilerimi giyiyor. Bence bir kadın beğendiği her şeyi yaş sınırı koymadan giyebilmeli. Hedef olarak ise renklerle ve kendiyle barışık, giyinmeyi bilen her kadına hitap ediyoruz. Markamızın satışlarını ise internet aracılığı ile sağlıyoruz. İnternet sayesinde global bir markayız diyebiliyoruz. Çünkü bize her ülkeden ulaşabiliyorlar. Gelecekteki hedeflimiz ise yurt dışındaki taleplerimizden yola çıkarak farklı ülkelerde ‘corner’lar kurmak.
Web: www.nobleda.com.tr
Instagram: nobledaofficial
.JPG)
.jpg)
.JPG)
.JPG)
.jpg)
.JPG)
