Kemal Niziplioğlu: Mutluluğa Giden Yol Sevgiden Geçer

Kemal Niziplioğlu: Mutluluğa Giden Yol Sevgiden Geçer Kemal Niziplioğlu: Mutluluğa Giden Yol Sevgiden Geçer

Niziplioğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Niziplioğlu, Çocuklarına Duyduğu Aşkı Klass’a Anlattı.  

Niziplioğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Niziplioğlu, iş hayatındaki başarıları kadar çocuklarına duyduğu sevgisi ile de ön plana çıkan ve örnek bir baba profili çizen başarılı bir isim. Sevginin binlerce tonu olduğunu, bu tonlar arasındaki en büyük sevginin ise evlatları olduğunu belirten başarılı iş adamı, baba oluncaya kadar başka bir hayatın, baba olduktan sonra ise bambaşka bir hayatın olduğunun ve kişinin artık asla aynı kişi olamayacağının altını çiziyor. Hayatının en anlamlı varlıklarının çocukları olduğunu her fırsatta dile getiren ve onlara duyduğu sevginin eşi benzeri olmadığını ifade eden Niziplioğlu, mutluluğa giden yolun sevgiden geçtiğini ve sevginin renkli bir gökkuşağı kadar özel olduğunu belirtiyor. Niziplioğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Niziplioğlu ile Klass okurları için çocuklarına olan aşkı ve sevgi kavramı üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Kemal Bey, siz çocuklarınıza çok düşkün ve çocuklarınıza aşık bir babasınız. Çocuklarınızla nasıl bir iletişiminiz var?
Benim sadece kendi çocuklarımla değil, bütün çocuklarla, hayvanlarla iletişimim çok iyidir. Ben onları çok masum görüyorum. İnsan büyüdükçe egoları ve kibri gelişiyor; hesaplar, planlar değişiyor. Çocuklar ise sadece mutlu olmanın peşindeler. Ben masumiyeti çok seviyorum. Bu duyguyu da en çok hayvanlarda ve çocuklarda buluyorum. O yüzden onlara karşı büyük bir aşkım ve ilgim var.

‘’SEVGİNİN BİNLERCE TONU VARDIR’’
Sevginin sizin için anlamı nedir?
Sevginin binlerce tonu vardır. Gökkuşağına benzer ve rengarenktir. Allah aşkı, yaşamak, bir sevgiliye duyulan his hepsi bir aşktır. Bütün olarak bakıldığında hepsi sevginin renkleridir. Allah kimseyi bu renklerden eksik tutmasın derim. Bunlardan birinin eksik olması durumunda yaşamanın da pek bir keyfi olmuyor. Herkes mutluluk peşinde. Mutluluğa giden yol sevgiden geçer. Sevgi bir köprüdür. Mutluluğa ulaşmak için sevginin tonlarını fark etmeniz ve neyi sevdiğinizi bulmanız gerekir. Çoğumuz neyin peşinde olduğumuzu bilmeyiz. Mutsuz insanlara dönüp baktığınızda büyük bir kararsızlık yaşadıklarını ve ne istediklerini bilmediklerini görürsünüz ya da tek bir tona takıldıklarını görürsünüz. Tabi bu duyguların fazlasının da bünyeye zarar verdiğini bilmekte fayda var. Faydalı gördüğünüz şeyin bile fazlasının zararı olduğunu unutmayın. Her şeyin bir ortalaması var. Çok fazla sevgi obsesyona, takıntıya götürür. Kendini fazla sevmenin egosal ve narsisizm boyutuna varan sonuçları olur. Kibirli birine dönüşürsünüz. Tüm çabamız sevgi ve mutluluktan sonra saf bir huzur. Sevginin getirdiği mutluluk huzura götürür. Bunu arıyoruz. Bulmakta sorun yaşıyoruz çünkü hep fazlasını istiyoruz. Aşırılıktan, daha fazlasını istemekten vazgeçmeli ortalama bir hayatın sevginin anahtarı olduğunu bilmeliyiz.


“ÇOCUKLARIMA ZAMAN AYIRAMIYORUM SÖZÜNÜ KABUL ETMİYORUM”
Kemal Bey, siz yoğun bir iş insanısınız. Bu yoğunluğunuz arasında çocuklarınıza vakit ayırabiliyor musunuz?

Ben çocuklarıma zaman ayıramıyorum sözünü kabul etmiyorum. Çocuklara verilmeyen sevginin ileride topluma büyük zararları olur. Bugün bir araştırılma yapılsa, cezaevlerinde yatan insanların suça bulaşmalarının temelinde onaylanmamış bir çocuk, sevilmemiş kırık bir kalp, itilmişlik bulursunuz. Sevgi bir onaylanmadır. Size güvende olma hissi verir. Güvensizlik problemdir. Güvenli bulmadığınız bir evde oturamazsanız. Dünyaya çocuk getiriyorsanız o muhtaç olduğu sevgiyi, o güveni tesis etmek zorundasınız. Bu ebeveynin bir görevidir. Çocuğu ile ilgilenmek, onlara zaman ayırmak zorundadır.

Baba olduktan sonra hayatınız nasıl evrildi? Bu süreçte nasıl bir dönüşüm yaşadınız?
Baba oluncaya kadar başka bir hayatınız var, olduktan sonra ise bambaşka bir hayat. Bu aynı şekilde annelik içinde geçerli. Artık asla aynı kişi değilsinizdir. Çocuk gerçekten büyük bir sorumluluktur. Kaygı hissedersiniz, endişe edersiniz. Çocuk sizi mezarınıza kadar takip eder. Sorumluluklarınızı ne kadar yerine getirirseniz, o kadar mutlu ve huzurlu olursunuz. Bunu sağlayamadığınız takdirde asla huzura erişemezsiniz. Burada da bahsettiğim gibi çocuklarla kurduğunuz denge çok önemli. Çocuklarınız için aşırı kaygılanmaya başladığınızda onlara çok sık karışmaya başlıyorsunuz. Günümüz nesli kendisine karışılmasından hoşlanmıyor. Bütün mutluluğumuzu çocuklar üzerine kuruyoruz. Ailenin her bireyinin önceliğinin ayrı ayrı olması lazım. Tek odaklı çocukla yaşamak çocuğa yapacağınız en büyük kötülüklerden biridir. Hayatın merkezine elbette çocuğu koyacağız ama bunu yaparken her şeyin onun istediği gibi olacağını hissettirdiğinizde mutsuz bir çocuk yetiştirirsiniz. Çünkü toplum ona aynı hassasiyetle davranmayacak, sizin verdiğinizi vermeyecek. Her istediğini önüne koymayacaksınız, kendisinin kazanmasını bir şeyler için çabalamasını sağlamalısınız. Ben dengeyi mümkün olduğunca sağlamaya çalışıyorum.

“ÇOCUKLARI KORUMAK; BUNDAN SONRA GELECEK, YAŞAYACAK TOPLULUĞU DA KORUMAK DEMEKTİR”
Çocuklarınızın gözünde siz nasıl bir babasınız?

İki çocuğumda iyi bir baba olduğumu düşünüyor. Hatamı gördükleri ve fark ettikleri zaman söylemekten de çekinmiyorlar. Bilgiye çok kolay ulaşabiliyorlar dolayısı ile de sorgulama yetenekleri gelişiyor ve eleştirmeye başlıyorlar. Aslında bu iyi bir şey. Eskiden biz söylenen her şeyi doğru kabul ederdik. İnternet çağı ile beraber yeni nesil bunu yapmıyor. Çocukları korumak; bundan sonra gelecek, yaşayacak topluluğu da korumak demektir. Aile, toplumun en küçük yapı taşıdır. Birey de bu yapının bir hücresidir. Biz bütün bir vücut olarak toplumda bunu oluşturuyoruz. Herkes kendi yapı taşına ve hücresine dikkat ederse düzgün bir nesil meydana getiririz. Ebeveyn olarak bu bizim temel görevimiz. Bunu sağlamak mecburiyetindeyiz.


 

Kemal Niziplioğlu