Paris’e Gidip Kahve İçelim Akşam Dönelim Deseler Kabul Ederim

Paris’e Gidip Kahve İçelim Akşam Dönelim Deseler Kabul Ederim Paris’e Gidip Kahve İçelim Akşam Dönelim Deseler Kabul Ederim

Ünlü Diş Hekimi Sonay Öztan Gökhan, yaşam felsefesini Klass’a anlattı...

Başarılı ve ünlü bir Diş Hekimi olan, Nişantaşı ve Güngören’deki iki şubesinde hastalarını ağırlayarak onlara sağlıklı gülüşler kazandıran Dt. Sonay öztan Gökhan, yaşamını empati üzerine kuran ve çevresindeki herkese mutluluk dağıtmaya özen gösteren bir isim. Mutluluğun paylaştıkça çoğalacağına inanan, çevresindeki herkese ve her şeye karşı sevgi dolu olan Diş Hekimi Sonay öztan Gökhan için başarı ise çok önemli bir faktör. Hayalini kurduğu her şey için adım atmaktan çekinmeyen, pozitif bakış açısıyla başarıyı kucaklayan Dt. Sonay öztan Gökhan ile yaşam felsefesini, başarı ve mutluluk anlayışı ile hobilerini Klass okurları için konuştuk.

 

“Bir ev kadını evinde mutluysa, kendini mutlu edebiliyorsa o başarıya ulaşmış bir kadındır. Bir iş kadını, iş adamı da kendilerine göre istediklerinin yüzde 60’ını yapabiliyorsa ben onları başarılı sayıyorum. Ama ben yüzde 90’ını yapıyorum.:)”

 

Sonay Hanım, başarılı bir diş hekimi olarak hastalarınızı sağlıklı ve estetik dişlerle buluşturuyorsunuz. Peki, Sonay öztan Gökhan’ı daha yakından tanımak istersek bizimle yaşam felsefenizi paylaşabilir misiniz?

İnsanları mutlu etmek, yardım etmek, onların hayatına dokunmak beni çok mutlu ediyor … Mesleğimi iş olarak yapıp paramı alayım yoluma bakayım gibi bir anlayış beni en çok üzen anlayıştır. Eğer hastalarımın sağlığına sağlık, güzelliğine güzellik katıp onları mutlu edebiliyorsam ne mutlu bana. Hastalarımla diyaloğuma çok önem veririm. Hatta insanlar bana çok fazla dertlerini anlatırlar. Bir ara psikiyatriste dahi gittim. çünkü bütün hastalarım bana derdini, özel duygularını anlatmaya başlamıştı.

 

“ADETA BİR GöREV İNSANIYIM, BAŞARI BENİ MUTLU EDİYOR”

Bu kadar dert dinlemek sizce iyi bir şey mi?

Aslında çok iyi bir şey değil. Herşey bunları dinleyen kişide birikiyor. Kendine de dert oluyor ya da benim de başıma gelir mi diye soruyoruz. Ama artık çok fazla sorgulamamayı öğrendim. Ben artık o kişiye yardım etmek için aracıyımdır diye düşünüyorum. Eskisi gibi kendime çok dert etmiyorum. çünkü önceden geceleri uyuyamazdım. Ama tabi psikiyatri desteğiyle iyi oldum. İnsanlara daha fazla nasıl yardım edilebilir diye birtakım kurslar alıyorum. Aslında yine bir sorumluluk alma peşinde sayılırım. Dolayısıyla bu karakter benim üstüme büründü. Bir şey yapılacağı zaman arkadaşlarım da bütün sorumluluğu bana veriyorlar. Evin içerisinde de sorumluluk bende. Aslında karakter olarak ben bundan hoşlanıyor görünüyorum ama çok da hoşlanmıyorum. Birileri benim için yapsa çok daha hoşuma gidecek.:) Bir şeyleri başarmak sanırım beni mutlu ediyor. üzerime aldığım bir işi mutlaka sonuca ulaştırırım.  Verilen görevi sonuna kadar yerine getiririm. Adeta bir görev insanıyım. Başarı beni mutlu ediyor.

 

“KARŞIMDAKİ İNSANIN YERİNE KENDİMİ KOYUYORUM”

Eğitim alıyorum dediniz. Biraz onlardan bahseder misiniz?

Kursları çok takip ediyorum. Sadece mesleki kursları değil yaşam ile ilgili her kursu takip ediyorum; diksiyon, insan ilişkileri, davranış bilimleri gibi her konuyla ilgili kurslara gitmeye gayret ediyorum. çünkü yaşamın içerisindeyiz ve ben günde yaklaşık 50-60 kişiyle iletişimde oluyorum. En büyük özelliklerimden biri de empati kurmam. Yeni işinden ayrılmış bir insan geldi diyelim. Erkekse yalnız kalmak istiyor, kadınsa güzelleşmek farklı şeyler hissetmek istiyor. Siz ona zaten hayata güzel bak ya da sen ne kadar güzelsin dediğinde zaten o kişi senin yanında oluyor. O yüzden hastalarımın çoğu arkadaşım gibi oluyor. Karşımdaki insanın yerine kendimi koyuyorum ve ona onun istediği şekilde davrandığım için çok daha çabuk kalbine girebiliyorum. Bana hep zenginle zengin fakirle fakir köylüyle köylü olabiliyorsun diyorlar. Bu da kurduğum empatiyle alakalı.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Haziran sayısında..