Sadece Başarı Odaklı Bir Çalışma Prensibi Geliştirdik

Sadece Başarı Odaklı Bir Çalışma Prensibi Geliştirdik Sadece Başarı Odaklı Bir Çalışma Prensibi Geliştirdik

Uyguladığı özel işlemlerle başarısı ve tanınırlığı Türkiye sınırlarını aşan Garage Hair Repair Studio, 4. Yılında 5. Şubesini Acıbadem’de açtı...

Hedef olarak sadece başarı odaklı çalışarak franchise sistemine karşı geliştirdiği ‘ortaklık’ sistemi ile kalıcı ve sürdürebilir bir ekip oluşturan Garage Hair Repair Studio Kurucusu Ahmet çoban, müşterileriyle olan iletişimleri ve iş birliktelikleri içinde oldukları dünyaca ünlü markaların kendisine ve markasına değer kattığının altını çiziyor. Kendi kendini büyüten ve geliştiren sistemin devam edebilmesini için ilk günkü görüş ile çalışmalarına devam edeceklerinin altını çizen Ahmet çoban, kısa süre içinde yakaladıkları önemli başarılarının sırlarını Klass’a anlattı.

 

Ahmet Bey, Garage Hair Repair Studio 4’üncü yılında 5’inci şubesini açtı. Kurduğunuz hedefler doğrultusunda nasıl ilerliyorsunuz, bu sizin başlangıçtaki hedefiniz miydi, öğrenebilir miyiz?

Kendi markam için tek hedefim sağlıklı, beni anlatan, müşterilerimi mutlu eden, benim oluşturmak istediğim tüm mantaliteyi (duvarın rengine varan kadar) yansıtmaya çalışan bir yapı oluşturmaktı. Markamı kurduğumda her şeye sil baştan başlayacağımı biliyordum. çünkü lokasyon değiştirmiştim. Hedef olarak da sadece başarı odaklı bir çalışma prensibi geliştirmek istemiştim. Geçen süre içerisinde umduğumuzu bulduk ve yaklaşık 15 kişilik bir ekiple kurmuş olduğum düzen benimle beraber bu yolda taşın altına elini koyan kişilerle beşinci şubeye ulaşmış oldu. 15 kişilik ekip çoğalarak 110 kişilik bir ekibe ulaştı. Bu kişilerin tamamı aynı dili konuşuyor, herkes aynı işi yapıyor. Kendi içinde birbirini çok daha iyi anlayan bir ekip var. Sebebi de bizim özellikli servislerimizdir. Bunlardan Bruslight, ombre, sakinleştirici bakım gibi hem isimleri hem hikayeleri olan servislerimiz mevcut. Gelen müşterilerimize “biz bunu yapabiliriz” ya da “biz bunu yapamayız” dememiz salonumuzun en önemli özelliklerinden bir tanesi ve tüm 110 kişilik ekip bu değerlerin tamamına sahip. Ekibimizin birbiriyle iletişimi de çok kolay ve bir şubeden diğer şubeye geçtiklerinde de hiçbir şeyi yadırgamıyorlar. çünkü bir şubedeki boya ile diğerindeki boya bile aynı yerde oluyor.

 

“PATENTLİ HİZMET üRETEN TüRKİYE’DEKİ EN GENç KUAFöRüM”

Dört yılda 5 şubeye ulaşmak başlangıçta sizin için hedef miydi?

Aslında değildi… Allah bana çalışırsan, peşinden koşarsan, onu hakikaten arzularsan doğruyu bulabileceğimi göstermiş oldu. çünkü ben başlangıçta sadece maaşlı çalışan biriydim. çalıştığım yerde maaşıma biraz daha iyileştirme yapılmasını istemiştim. Onlar yapmayınca ben sadece hayatıma biraz daha iyi bir katkı sağlamak için böyle bir risk aldım ama iş başa düşünce içsel becerilerimi keşfettim. Kendi iç güdülerimle hareket ediyorum. Her şeyimi kendim gibi ifade etmeye çalışıyorum. Ben deneme ve yanılmayı çok severim. Herkes ileriye gidiyorsa ben bir geriye gideyim orada ne var görmek isterim. Onun için de zaten patentli hizmet üreten Türkiye’deki en genç kuaförüm. Kendi saç bakım ürünlerimiz önemli mecralarda satılıyor. çok kaliteli internet sitelerinde ve multi brand mağazalarda yer alıyor. Bunun yanı sıra biz dünyanın önemli noktalarına gönderiyoruz. Dünya çapında geçerli önemli sertifikalara sahibiz. Bu kalitede bu kadar geniş ürün gamına sahip olan başka Türk kuaförü yok. Bunun dışında alan alan salonlarını bölen, salon içerisinde bütün metrekareye sadece ayna ve koltuk koymayan nadir yapılardan bir tanesiyiz. Sohbet ve kahve içme alanımız var. Biz bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır sözüne inanıyoruz. Kahvemiz de kendi markamız. Bu da sektörde ilk yapılan hareketlerden bir tanesi. Buraya gelen müşterilerimizle önce konuşuyoruz, tavsiyelerimizi sunuyoruz. Benim yetemediğim bir yerde başka bir uzmandan destek alıyorum, onun yetemediği yerde başka birinden destek alıyoruz. Planlıyoruz ve sonrasında işlemimize geçiyoruz. Bu da Türkiye’de sektörde olmayan bir olay. Normalde Türkiye’de kuaförden içeri girersin hemen koltuk çekilir. Ama biz bunu istemiyoruz. Bu hizmet sunumu da yine bizi sektörde ayrıştıran özelliklerimizden bir tanesi. Patentli hizmetlerimiz, ürünlerimiz, geliştirdiğimiz kesim teknikleri, boyama teknikleri, özel karışımlara verdiğimiz isimlerin (kurşuni, Desertred, Toffee Brown gibi) hepsi bizi sektörde çok güzel bir konuma getirdi. Lider miyiz ya da rakipsiz miyiz bilemiyorum. Ama güçlüyüz, bir aradayız, tercih ediliyoruz, dikkat çekiyoruz…

 

Bundan sonraki süreçte hayalini kurduğunuz ana bir hedefiniz var mı?

Benim için sistem en önemli şey. Şahıslardan bağımsız bir işletme ve şahıslardan bağımsız yürüyen bir işleyiş kurduk ki bu benim için en önemli olan şeydi. Ben bunu tekrar etmeye çalışıyorum. Onun için şubeleşirken şubelerini haftalık düzende ziyaret eden Türkiye’deki tek kuaförüm. Sebebi de ben belli doğruları oluşturdum. Gencecik bir ekiple çalışıyorum. Türkiye’de belki de 20-25 yıllık markaların şubeleşmesi beklenir. Biz 4 yılda 110 kişiyi birbirine benzetip bütün şubelerin içerisine dağıtıp oradan benzeri performanslar çıkartmalarını istiyoruz. Benim tek arzum var; oluşan sistemde çok güçlü bir alt yapının olması, şahıslardan ve benden de bağımsız bir işleyişin olmasıdır. Sonrasında zaten karşımıza fırsatlar çıkıyor. Ben son dakika olaylarını da çok seviyorum. “Ben bunu kesinlikle yapmam, İstanbul’da 3’ten fazla şube açmam” gibi katı kurallarım yok. İki tane farklı mantalitem var onun için de etrafıma duvar öremiyorum. Bunu yaparım ya da yapamam diyemiyorum. Her an her şey olabilir.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Haziran sayısında..