Yýldýz Sarayý Vakfý Baþkaný ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Karahan Uslu, 2013 yýlýndan bu yana sürdürdüðü Yýldýz Sarayý Vakfý Baþkanlýðý unvanýyla birçok önemli projeye imza atarak tarihi mirasýn geleceðe taþýnmasýna önemli katký saðlýyor. Gerçekleþtirdiði vizyoner çalýþmalarla tarih ve kültür bilincini oluþturan ve gelecek nesillere de aþýlayan, UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’ne dahil ettiði Göbeklitepe’yi Ýtalya’nýn baþkenti Roma’da düzenlediði etkinlikler ile tanýtarak iki ülke arasýnda bir kültür köprüsü kuran Zeynep Karahan Uslu ile Türkiye’nin turizm potansiyelini yukarý taþýyan projelerini çýraðan Palace Kemphinski’nin muhteþem atmosferinde Klass okurlarý için konuþtuk.

“Baþkan olarak seçildiðim gün makro hedefim Yýldýz Sarayý Vakfý’ný uluslararasý boyuta taþýmaktý. Geçmiþte Osmanlý’nýn günümüzde de Türkiye’nin evlatlarý olarak Batý Roma’nýn temsilcisi olan Roma’da böyle bir etkinliði yapmayý bir kültür köprüsü oluþturabilmek adýna önemsedim.”

“Bir kuþ iki kanadýný birden açmadan kanatlanýp yeni ufuklara uçamaz diye bir söz vardýr. Toplum da böyledir. Bir toplumun kendi hedeflerine ulaþabilmesi için kadýn ve erkek nüfusun ayný yetkinlikte kanat çýrpabilmesini saðlamak gerekir. Bu açýdan gerek toplumsal hedeflerimize ulaþabilmek gerek sosyal adalet açýsýndan sorumlular olarak ileri projeler üretmemiz gerekiyor.”

“ülkemizin hedeflerini yakalayabilmesi için kýz çocuklarýmýzdan baþlayarak genç nüfusumuzu bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarýnda kariyer sahibi olma oranýný hýzla yükseltmemiz gerekiyor. Mevcudiyetimizi ve rekabetçiliðimizi korumak, dünyanýn güçlü ve geliþmiþ ülkelerinden birisi olmak istiyorsak baþta kýz çocuklarýmýzý çok iyi eðitmek durumdayýz”

Zeynep Haným, Yýldýz Sarayý Vakfý Baþkaný kimliði ile çok özel ve farklý projeler geliþtiriyor ve uyguluyorsunuz. Sizden þu ana kadar neler yaptýðýnýzý öðrenebilirmiyiz?

Yýldýz Sarayý Vakfý, kültür ve sanat alanýndaki çalýþmalarýný 37 yýldýr kesintisiz bir biçimde devam ettiriyor. Ben bu görevi 2013 yýlýnda büyük bir onurla devraldým. Görevi üstlendiðim yýllar içerisinde vakfýn süregelen çalýþmalarýna farklý bir perspektif katmayý ön gördüm. Bu doðrultuda da Ýstanbul ya da salt kültür çevreleri ile sýnýrlý olan etkinliklerin yaný sýra vakfý Anadolu’ya açmayý hedefledim. Ýstanbul odaklý çalýþmalara þüphesiz ki devam ettim çünkü Yýldýz Sarayý Vakfý deðiþmez bir biçimde Ýstanbul kültürüne çok daha fazla yoðunlaþan bir vakýf. Sultan 2. Abdülhamit Han’ýn tahta çýkýþýnýn 25’inci yýl dönümünde dünyanýn bütün hükümdarlarýndan gelen hediyeleri Türkiye’deki tüm saraylardan toplayarak “Cülus” isminde sýra dýþý bir sergi açtýk. Bu sergi Osmanlý Ýmparatorluðuna ve hükümdarýna çözülme döneminde bile dünya üzerinde verilen deðeri göstermesi açýsýndan önemliydi. Bunun dýþýnda Yýldýz Sarayý Vakfý’nýn envanterini ve müze içerisindeki unsurlarý kitaplaþtýrdýk. Anadolu’da pek çok ilde paneller, gençlik projeleri, tarihimize ve kültürümüze yönelik farkýndalýk üretebilecek nitelikte kültürümüzü sahiplenen çalýþmalar gerçekleþtirdik. Son olarak ne mutlu ki bundan iki ay önce vakfý Anadolu’ya açma projesini illerden ilçelere kadar indirerek Bursa’nýn merkeze en uzak ilçelerinden birisi olan Orhaneli’nde bir halk eðitim merkezini yeniledik. Burada kadýnlarýn ve gençlerin mücevher yapýmýndan, çini ve porselen boyamaya kadar farklý alanlarda bütün ekipmanlarý temin etmek suretiyle eðitim çalýþmalarý gerçekleþtirdik. Ýlçe Osmanlý’nýn ilk yerleþtiði bölgelerden birisi olduðu için de projenin çalýþma alanýmýzla da örtüþtüðünü söyleyebilirim. Vakfýmýz bugün itibariyle Anadolu’nun ilçelerine kadar sosyal katký üreten bir sivil oluþum haline geldi.

“ROMA’DA TüRKÝYE’YÝ VE ÞANLIURFA’YI TANITTIK.”

Bildiðimiz üzere geçtiðimiz aylarda Roma’da oldukça ilgi gören bir proje gerçekleþtirdiniz. Bu serginin amacýný ve neden Roma’yý tercih ettiðinizi anlatýr mýsýnýz?

Baþkan olarak seçildiðim gün makro hedeflerim Yýldýz Sarayý Vakfý’ný uluslararasý boyuta taþýmaktý. Þunu da unutmamak gerekir ki, Osmanlý Ýmparatorluðu Doðu Roma Ýmparatorluðu’nun hüküm sürdüðü topraklar üzerinde kuruldu. Geçmiþte Osmanlý’nýn günümüzde de Türkiye’nin evlatlarý olarak Batý Roma’nýn temsilcisi olan Roma’da böyle bir etkinliði yapmayý bir kültür köprüsü oluþturabilmek adýna önemsedim. Diðer taraftan turizm perspektifinden baktýðýmýzda Ýtalya’nýn Türkiye’ye turist gönderme rakamlarý bakýmýndan Avrupa ölçeðinde 10’uncu sýrada yer aldýðýný görüyoruz. Ýtalyanlarýn arkeolojik deðerleri merkeze alarak turizm tercihi yapma refleksini göz önünde bulundurursak bunu daha yukarýya çýkarabilmek bence çok önemli. Ben köken itibariyle çok da büyük bir memnuniyet ve gururla zikretmek isterim ki Þanlýurfalýyým. ülkemizin ve dünyanýn bir numaralý arkeolojik ve kültürel mirasý Göbeklitepe memleketim olan Þanlýurfa’da. Bir amacým da Þanlýurfa’ya böyle bir katký vermekti. Göbeklitepe’nin UNESCO’nun Kültürel Miras Listesi’ne dahil edilmesi ve bu yýlýn da Göbeklitepe yýlý olmasý sebebiyle UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu üyesi olarak böyle bir proje gerçekleþtirmek benim için çok önemliydi. Bu doðrultuda vakfýmýzýn da genel amaçlarýyla paralel bir biçimde hem kültürel farkýndalýðý uluslararasý bir seviyeye yükseltebilmek hem de Þanlýurfa’nýn mevcut turizm potansiyeline somut bir katký verebilmek adýna bir sergi projesi gerçekleþtirdik. ülkemizin fotoðraf alanýnda önde gelen isimleri arasýnda yer alan, Cumhurbaþkanlýðý Kültür ödülü’nün de sahibi Ýzzet Keribar ve bir Türk-Ýtalyan ortak kültür köprüsü perspektifine katký vermesi için Ýtalya’nýn çok önemli fotoðrafçýlarýndan Francesco Cicconi’yi Göbekli Tepe’ye gönderip özel izinlerle fotoðraf çektirerek bu sergiyi gerçekleþtirmek anlamlýydý. Sergiyle de sýnýrlý kalmayarak dünyanýn en etkin bilim kurumlarýndan birisi olan ve Ýtalya’nýn da seçkin eðitim merkezi Politeknik üniversitesi’ndeki Arkeoastronom Profesör Julio Magni ve onun yaný sýra Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün temsilcisi olarak Göbekli Tepe kazýlarýný yürüten Ýngiliz Arkeolog Doktor Lee Clare ve Profesör Bahattin çelik’in olduðu bir panelist heyetle panel yaptýk. Panelle birlikte ülkemizin en deðerli sanat insanlarýndan gitar virtüözü ve ayný zamanda da Þanlýurfalý olan Profesör Ahmet Kanneci de batý enstrümaný olan klasik gitarla Þanlýurfa ezgilerini sundu, özetleyecek olursak Roma’da Türkiye’yi ve Þanlýurfa’yý tanýttýk. Stonehenge yahut Mýsýr Piramitleri gibi turizme milyar dolar seviyesinde kazaným getiren eserlerin önünde bir kültür deðerini biz ülkemizde barýndýrýyoruz. Göbeklitepe, Mýsýr Piramitleri’nden 8 bin yýl daha eski. Ýnsanlýðýn medeniyet mirasýna dair daha eski bir buluntu yok. Türkiye olarak bunun kazanýmýný elde etmemiz gerekiyor. Zaten bu senenin Göbeklitepe yýlý olarak ilan edilmesinin arkasýnda da bu var. Bu projemizde panelde sunulan tebliðlerin makale haline getirilmiþ þeklini ve özel çekimlerin çok daha geniþ halini de bir sanat kitabý olarak basýyoruz. Eðer imkân bulursak Türkçe ve Ýtalyancanýn yaný sýra Ýngilizcesini de basmayý hedefliyoruz.   

“ÞEHRÝN RUHUNU VE GöBEKLÝTEPE’NÝN ÝHTÝÞAMINI YERÝNDE GöRMELERÝNÝ SAÐLADIK.”

Bu projenin ikinci ayaðýný ise yakýn bir zamanda Þanlýurfa’da gerçekleþtirniz. Þanlýurfa ayaðý nasýl geçti?

Kasým ayýnda bu projenin devamýný Þanlýurfa’da gerçekleþtirdik. Bu defa da Ýtalyan seyahat acentesi sahiplerini, bloggerlarý, köþe yazarlarýný ve seyahat programý yapýmcýlarýný Göbeklitepe’de aðýrladýk. Turizm anlamýnda influencer dediðimiz kiþiler ile karar verici konumunda olan seyahat acentesi sahipleri ile böyle bir proje gerçekleþtirdik. önce Göbeklitepe’yi onlara götürdük, sonra da onlarý Göbeklitepe’ye getirdik. Þehrin ruhunu ve Göbeklitepe’nin ihtiþamýný yerinde görmelerini saðladýk. Umuyorum ki önümüzdeki sene Türkiye’ye gelen Ýtalyan turist rakamýnda Þanlýurfa ölçeðinde farklý bir rakamsal veriye ulaþtýðýmýzý görme imkânýmýz olacak.

Röportaj: Muammer Kapucuoðlu

Fotoðraf:Uður Atun

Mekan: çýraðan Palace Kempinski Hotel

Devamý ve daha fazlasý Klass Magazin Aralýk sayýsýnda...