Anadolu Efes İle Gelecek Sezon Fınal Four’da Şampiyon Olmak İstiyoruz

Anadolu Efes İle Gelecek Sezon Fınal Four’da Şampiyon Olmak İstiyoruz Anadolu Efes İle Gelecek Sezon Fınal Four’da Şampiyon Olmak İstiyoruz

Anadolu Efes Performans Koçu Ozan Şirikçi, Anadolu Efes ile final four’da yakaladıkları başarıları ve performans çalışmalarını Klass’a anlattı..

Türk basketbol tarihinin başarılı temsilcilerinden Anadolu Efes, Başantrenör Ergin Ataman liderliğinbde 18 yıl aradan sonra katıldığı Turkish Airlines Euroleague Final Four’da ilk kez finale kalarak ikincilik başarısı elde etti. Tüm ekip ile bir bütün halinde hareket ederek ülkemizi uluslararası kulvarda önemli bir noktada temsil eden Anadolu Efes’in sergilediği performans ise tüm dünyanın dikkatini çekecek seviyedeydi. Disiplinli ve koordineli çalışmalarıyla tüm takımın performansıyla yakından ilgilenerek hem mentör hem de fiziksel olarak destek veren Anadolu Efes Performans Koçu Ozan Şirikçi, ekip olarak düzenli ve doğru çalışmanın karşılığını aldıklarının altını çiziyor. Gelecek sezon yine aynı hedeflerle yola çıkarak yine çok çalışarak takım olarak en iyi yerleri hedef aldıklarını belirten Anadolu Efes Performans Koçu Ozan Şirikçi, Anadolu Efes ile Final Four’da yakaladıkları başarıları ve performans çalışmalarını Klass’a anlattı.

“Takım başarısı bir ekip işidir. Oyun bilgisi, performans ve kondisyon hepsi bir bütündür. Biz de bu puzzle’ın birer tamamlayıcısı olarak Anadolu Efes’in başarısında katkıda bulunmaktan gurur duyuyoruz.”

Ozan Bey, Anadolu Efes tarihinde ilk kez Final Four’da finale kalarak ikincilik başarısı elde etti. Ergin Ataman ile birlikte sizin de bu başarıda etkiniz çok büyük. öncelikle bu başarı yolculuğuna çıkmadan evvel takımın performans düzeyini nasıl hazırladınız ve nelere dikkat ettiniz?

Aslında bunun çok uzun bir süreç olduğu söylenebilir. Hazırlık dönemi sezon öncesi ağustos aylarında yapılan kamplarla beraber başlıyor. Bu çalışmalarla birlikte takımın gücünü belli bir seviyeye kadar çıkartıyorsunuz. Bu süreçte bazı oyuncularımız kendi milli takımlarında oynadıktan sonra kamplara katılıyorlar. Bunların her birinin de ihtiyaçları farklı oluyor. Sporcuların ihtiyacına bağlı olarak bir program yapıp bunları uygulamaya başlıyoruz. Bu hazırlık döneminin ardından sezon içerisinde de o seviyeyi takım antrenmanları ve bizim ekstradan yaptığımız çalışmalarla korumaya çalışıyoruz. Türkiye Ligi ve Avrupa Ligi maçlarının sürekliliğinden dolayı uzun süre oyunda kalan sporcuların yanı sıra az süre alan oyuncuların da kondisyonlarını yüksek seviyede tutmasını önemsiyoruz. çok oynayan oyuncular için ise stretching, beslenme, masaj gibi unsurlarla rejenerasyon sistemlerinin biraz daha hızlandırmasını sağlıyoruz. Bizim buradaki en önemli görevlerimizden bir tanesi oradaki sporcuların sezon içindeki kuvvetinin düşmemesidir. Eğer bir oyuncunun kuvveti düşüyorsa onu fark edip ona göre bir program eklemek ya da eğer oyuncu kilo aldıysa (beslenmesi ya da sakatlığıyla ilgili olabilir) hemen onu fark edip ekstradan antrenman programı yapmamız gerekiyor.

 

12 kişilik ekipte takıma genel bir antrenman yaptırmanın dışında bireysel problemlerle de ilgileniyorsunuz. Bu farklılıkları nasıl tespit ediyorsunuz ve üzerinde nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

Aslında her bir sporcunun farklı bir vücut yapısı var. Bu oynadıkları pozisyonlara göre, kendi hayatına göre ya da daha önce yaşadıkları sakatlıklarına göre değişiyor. Sezon içerisinde belki de en ufak sakatlık olarak bilinen bilek burkulması bile bizim için önemli bir sakatlık olarak yer alıyor. çünkü bu süreçte sporcu 2-3 hafta takımdan ayrı kalıyor. Düşününce sezon içinde 3 ile 10 kez arasında bir sakatlanma durumu olabiliyor. Bunların çok çabuk şekilde sahaya dönmesi gerekiyor ve onlardan verim alınması gerekiyor. Dolayısıyla bu süreçte zaten program bireyselleşiyor. Fizyoterapist ve doktorlarla bir araya gelip onun programını yapıyoruz.

 

“OYUNCUYU HEM POZİSYONUNA GöRE HEM DE VüCUT YAPISINA GöRE HAZIRLIYORUZ”

Sporcunun oynadığı pozisyona göre hazırlıklarının nasıl belirliyorsunuz?

Genelde uzun oyuncu ve kısa oyuncu olarak ikiye ayrılabilir. Sonuç olarak uzun oyuncuların çember altında mücadeleler yaptıkları için daha kuvvetli, daha fazla kütleli antrenmanlar yapmaları gerekiyor. Ama mesela kısa oyuncuların (forvetlerin, oyun kurucuların) daha süratli ve çabuk olabilmeleri için biraz daha farklı antrenman modelleri yapılıyor. Kısa oyuncuyu bir uzun oyuncu gibi çalıştırmak doğru olmaz. Aynı kuvvetlerde, aynı parametrede çalıştırmıyoruz. Onların yorgunluğu da çalışma sistemleri de biraz daha farklı oluyor. Dolayısıyla baktığınız zaman oyuncuyu hem pozisyonuna göre hem de vücut yapısına göre hazırlıyoruz.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Haziran sayısında..