Kurulduğumuz yıllarda kimse ambalajlı bal almaz, yediği bal sahte mi, gerçek mi bilmezdi. Zaten ambalajlı bal diye de bir şey de yoktu… Bal kimi zaman peteğiyle açıkta satılırdı. Birileri çıkıp “Bu bal köyden geldi” deyince balın doğal ve sağlıklı olduğu düşünülürdü. Bunu değiştirmeyi başardık. Biz, tam 40 yıldır “Sürdürülebilir arıcılığı destekleme, arıların ekosisteme katkılarını toplum bilincine yerleştirme, arı ürünlerinin doğallığını ve saflığını koruyarak sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir unsuru haline getirme” misyonuyla çalışıyoruz. Bunun için memleket ballarını gıda güvenliği ve hijyeni kapsamında özenle seçiyoruz. Bizim için gıda güvenliği ve hijyeni hem işimiz hem gücümüz hem de sorumluluğumuz! Balda markalaşmanın ilk adımını atan firmayız. 1986 yılında ilk bal analiz laboratuvarımızı kurduk. 1989 yılında Türkiye’nin en çok satılan bal markası olduk. 1995’te vizyonumuzu sınır ötesine taşıyarak ilk ihracatımızı gerçekleştirdik. Bugün, sektörde markalı bal kategorisinde yüzde 51 pazar payına sahibiz.
“4 MİLYON DOLARLIK BİR YATIRIMLA AR-GE MERKEZİMİZİ KURDUK”
Sizi bugünkü konumunuza taşıyan en önemli unsurlardan Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
40 yıllık zaman zarfında Ar-Ge’ye sürekli yatırım yaptık, inovatif ürünler geliştirdik. 4 milyon dolarlık bir yatırımla Ar-Ge merkezimizi kurduk. Bu merkez, Türkiye’de gıda alanında 8’inci, bal ve arı ürünleri arasında ise ilk Ar-Ge merkezi unvanını taşıyor. Gıda mühendisi, kimya mühendisi, kimyager, mikrobiyolog ve gıda teknikerlerinden oluşan 20 kişilik kadromuz ile Ar-Ge merkezimizde yılda ortalama 8.000-10.000 adet numunenin analizini yapıyoruz. Öte yandan 1986 yılında kurduğumuz kalite kontrol laboratuvarımız; bugün Türkiye’nin tek, Avrupa’nın en kapsamlı dört eşdeğer bal ihtisas laboratuvarı arasında yer alıyor. Tüm bu yatırımlarımızın esas amacı; akreditasyon kapsamında en az 100 parametrede analiz ederek doğallığını ve saflığını koruduğumuz balı, yine doğal ve sağlıklı diğer arı ürünleriyle bir araya getirerek tüketicimizin ihtiyacına yönelik yenilikçi ürünler geliştirmek. Tam da bu nedenle saf propolis ile zenginleştirilmiş katma değerli ve fonksiyonel ürünlerimizi tüketicinin hem ihtiyacına hem de damak tadına yönelik çeşitlendiriyoruz.
Bu araştırmacı faaliyetlerinizi biraz daha detaylandırmanızı rica etsek…
Bilimsel projelerimiz kapsamında; TAGEM Ege Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü ile “Arısütü üretiminde farklı besleme, saklama ve ambalajlama tekniklerinin kalite parametreleri ve ekonomik sürdürülebilirlik üzerine etkilerinin belirlenmesi” konulu araştırmayı yapıyoruz. Ayrıca TÜBİTAK-TEYDEB tarafından desteklenen “Güvenli balın tespiti için enzim tanımlanması” konulu bir projeyi hayata geçiriyoruz. Laboratuvarımız; geniş kalıntı analizi yapabilme olanakları sayesinde naftalin, antibiyotik ve pestisitleri, en düşük miktarlarda dahi olsa, milyarda bir hassasiyetle tespit etme özelliğine sahip. TÜRKAK tarafından akredite, ISO17025 akreditasyon belgesine sahip merkezimizde yapılan analiz sonuçlarının dünyanın her yerinde geçerliliği bulunuyor.
“SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE KATKI SAĞLIYORUZ”
Sosyal sorumluluk projelerinizi şekillendiren temel unsurlar nelerdir?
Arının doğa ve toplum yaşamına katkıları hakkında toplumda farkındalık yaratmak, arının korunması ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı için kadınları ve gençleri sektöre kazandırmak ve mesleki gelişmelerine katkı sağlayarak kaliteli ve katma değerli arı ürünleri üretimine destek olmak için sosyal sorumluluk projeleri ile sürdürülebilirliğe katkı sağlıyoruz.
Balparmak olarak 2004 yılından bu yana arıcılarımıza ilaç kullanımı, çevre kirliliği gibi konularda bilinçlendirme eğitimleri veriyorduk. Bu eğitimlerin kapsamını ve etki düzeyini daha da artırarak geçtiğimiz yıl arıcılık mesleğini daha sürdürülebilir kılmayı, ayrıca bala kıyasla ekonomik değeri daha yüksek diğer arı ürünlerinin üretimini artırmayı hedefledik. Böylelikle 2018 yılında, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) katkılarıyla Balparmak Arıcılık Akademisi’ni kurduk. Eğitimlerimize 2018 yılı aralık ayında Muğla Ula’daki yerleşkemizde başladık ve ilk mezunlarımızı da verdik.
“FARKINDALIĞI ARTTIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Çalışmalarınız hep farkındalık yaratmak üzerine öyle değil mi?
Evet farkındalığı arttırmayı hedefliyoruz. Öte yandan arıların doğa ve insan için önemi, ekosisteme katkıları ve arıları korumak için neler yapılabileceği konularında farkındalık yaratmak için TEMA Vakfı ve Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle Arılar Varsa Yarınlar Var projesini geçtiğimiz yıl hayata geçirdik. Proje kapsamında ilkokullarda 2, 3 ve 4’üncü sınıf öğrencilerine arıların doğadaki ve insan yaşamındaki önemi konusunda ilişkin eğitimler veriyoruz. Proje kapsamında 2019 yılında 30 ilde, 136 ilkokulda, yaklaşık 5 bin 300 çocuğa ulaşıldı. 2020 yılında ise salgın nedeniyle eğitimlerimizi çevrim içine taşıdık. Çevrim içi eğitimlerde çocuklara arıların yaşamı, anatomik özellikleri, görevleri, ürünleri ve bitkilerin çoğalması için tozlaşmasına olan katkıları hakkında bilgiler veriliyor. Ardından çocuklara gönüllü bir Arı Dostu olabilmeleri için neler yapılabilecekleri anlatılarak, Arılar Varsa Yarınlar Var farkındalık kitinde bulunan materyaller ve www.arilarvarsa.org adlı internet sitesinde yer alan dijital oyunlar tanıtılıyor. Diğer projelerimizden de kısaca bahsetmek gerekirse; 2015 yılında hammadde arzı ile kalitede sürdürülebilirliği garanti altına almak, “kovandan sofraya” bal alım sürecini gıda güvenliğine uygun ve şeffaf olarak izleyebilmek, yüzde 100 doğrulukta veri bankası yönetimi yapmak ve arıcılarımız ile sürdürülebilir iletişim kurmak amacıyla Arıcım Projesi’ni hayata geçirdik. Devam eden bir diğer projemiz de 2015 yılında TOÇEV ve Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz Kahvaltılı Sabahlar Sağlıklı Yarınlar. İlkokul çağındaki çocuklara düzenli kahvaltı etme alışkanlığı kazandırılması amacıyla başladığımız projemiz ile tesisimizde ağırladığımız 5 bin 500 öğrenciye eğitim verdik.