Kemal Bey, sizin isminizi taşıyan tarihi bir köşkte mutlu bir yaşam sürüyorsunuz? Öncelikle “Kemal Bey Köşkünün” tarihini sizden öğrenebilir miyiz?
Ben bu köşkün dosyasını Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan, tadilat yaparken aldım. Bu yapı birkaç kere restorasyon görmüş ama son 100 yıldaki mimarisi hiç değişmedi. 160 yıllık bir tarihe sahip olan bu köşkün ana mimarisine sadık kalmaya çalıştım. Bununla ilgili olarak da belediyeden ödül aldım. Bizim ülkemiz bu işin önemli olduğunu belki son 60 yılda anladı. Yeşilköy, İstanbul’un en eski mahallelerinden birisidir. Hem Müslümanların hem de gayrimüslimlerin bir arada yaşadığı bir yerdir. Ben bu köşkü 2007 yılında aldım. Doğumumdan itibaren bu yaşıma kadar hep müstakil evlerde yaşadım. Müstakil evin ayrı bir keyfi vardır. Bu şekilde yaşamaya başladıkça evinizle barışmaya ve bu hayat tarzına alışmaya başlıyorsunuz. Bu yapının tarihini araştırdığımda çok önemli tarihi kişiliklere rastladım. Bu yüzden evin farklı bir enerjisi var. Köşk yüksek tavanlara sahip. Bu da evin ferah olmasını sağlıyor. Çevrede, her yerde ağaçlar var. Evin bahçesindeki çam ağacının boyu yaklaşık 18 metre. Yaşının 400 sene olduğu tahmin ediliyor. Bu köşkün ismi eskiden ‘Beyaz Köşk’tü. Bu isimde çok fazla köşk olduğu için onlarla karışıyordu. Bundan dolayı ev halkı köşke benim adımı koymaya karar verdi. Köşk yaşayan bir insanın ismini taşıyor. Bu da eve farklı bir ruh katıyor.
Kemal Bey Köşkünün nasıl bir ruhu var?
Burası benim için bir yuva. Kızım buraya geldiğimizde 2 yaşındaydı. Oğlumuz burada dünyaya geldi. Ben çocukken İskenderun’da evimizi yıkmışlardı. Orası da bir yol yalısıydı. Her sene nisan ayını geçince Akdeniz’de denize girersiniz. O evin yıkılması benim için bir travma olmuştu. İnsan çocukluğunun geçtiği, top oynadığı yeri unutmak istemiyor. Bu yüzden hep bir köşk ve yalıda yaşamak istedim. Bundan önce Ulus’ta oturuyordum. Bodrum’da da bir yalımız var. Denizi çok seven bir insanım. Yalı çok daha estetik durur ancak yalıda rutubet sorunu yaşarsınız. Ben köşkte oturmayı daha çok seviyorum. Yalıdan farklı olarak köşkte mahalle kültürü vardır. İstanbul’da hala mahalleciliği yaşatan bölge Yeşilköy’dür. Yeşilköy gerçek bir mahalle. Burada oturan insanlar pek başka bir yerde oturamaz.
Kemal Bey Köşkü’nün ne gibi özellikleri var?
Köşk beş katlı, 700 metrekarelik bir alana sahip. İçerisinde bir sinema salonu, sauna, spor salonu, mescit, kütüphane ve asansör var. Evin bölümleri birbirinden bağımsız, herkesin kendisine özel bir alanı var. Avizelerimiz yurt dışına ihracat yapan özel bir şirket tarafından tasarlandı. Dışarıda bir bahçemiz ve güllerimiz var. 18 metre büyüklüğünde bir çam ağacımız var. Komşular üzerlerine devrileceğinden endişelendikleri için kesmemi istediler ancak ben bu ağaca kıyamadım. Bu ağaç aynı zamanda kuşların yuvası. Onların şarkılarıyla uykuya dalıyorum. Bu ağacın dışında köşkümüzün bahçesinde 12 tane ağacımız daha var.
Kemal Bey, ayrıca sizin entelektüel bir tarafınızın da olduğunuzu biliyoruz. Ne tür kitaplar okumayı seviyorsunuz?
Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi mezunuyum. Şimdi de tarih, psikoloji, felsefe veya siyaset bilimi alanlarının birinde yüksek lisans yapmayı hedefliyorum. Ben kitap okumayı ve yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Evimde 2500’e yakın kitabım var. Daha çok Türk siyasi tarihini, o dönemdeki karakterleri okumayı seviyorum. Okuduğum kitaplar arasında dört cephede savaşmış bir askerin günlüğü vardı. Arap çöllerinde savaş sırasında yaşadığı olayları anlatan bir kitap. Bir askerin günlüğü çok tehlikelidir. Olayları bütün çıplaklığı ile yansıtır. Ben Çanakkale Savaşı’ndaki olayları hem Osmanlı askerlerinin hem de Anzak askerlerinin anılarından okudum. O yazılanları okuduğumda o askerlerin ne kadar zor şartlarda mücadele ettiğini gördüm. Şimdiki hayatımızla o dönemdeki şartları kıyasladığımda kendimi çok aciz hissettim.