Türkiye’nin önde gelen hukuk büroları arasında yer alan özen Hukuk ve Danışmanlık Bürosu’nun kurucusu başarılı ve ünlü Avukat Zeynel öztürk, başarılarla dolu kariyerini güven ve dürüstlük ilkesi üzerine kurmuş bir hukukçu. Genç yaşlarda çocuklarının da kendisi gibi hukukçu olmasını isteyen Av. Zeynel öztürk aynı zamanda bu emeline erişmiş şanslı babalardan. Babalarının yolundan giderek başarılı birer avukat olan Arb.Av. Ezgi öztürk ve Av. Ozan öztürk ise hukuk dünyasının genç ve başarılı temsilcileri arasında yer alıyorlar. Ayrı ayrı edindikleri sorumluluklarla babalarına gurur yaşatan Arb.Av. Ezgi öztürk ve Av. Ozan öztürk kariyerlerinde sağlam adımlarla ilerliyorlar. özen Hukuk ve Danışmanlık Bürosu Kurucusu Av. Zeynel öztürk ve Arb.Av. Ezgi öztürk ile Av. Ozan öztürk mesleklerindeki prensipleri ve dönüm noktalarını Klass’a anlattılar.
ZEYNEL öZTüRK:
“Bizim meslekte avukatla müvekkilin birbirine güvenmesi çok önemlidir. Bir doktordan bir de avukattan hiçbir şeyinizi gizlememelisiniz. Aynı şekilde avukatta müvekkiline karşı dürüst olmalı. Bir doktor hastasının iyileşip iyileşmeyeceğine yönelik sonucu görebiliyor. Biz Avukatlar ise yüzde yüz göremesek bile yüzde 70-80 sonucu dosya elimize geldiği an görebiliyoruz. İşte o noktada müvekkile doğruyu söyleyeceksin.”
EZGİ öZTüRK:
“Hukuk fakültesini bitirdikten sonra ise Nuhoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Vekili kendisi de avukat olan Av. Hayri Nuhoğlu ile tanışmam meslek hayatımdaki en önemli dönüm noktasıydı. Niye derseniz; hem kendisi hem de Nuhoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nuhoğlu gerek mesleki anlamda gerekse insani anlamda çok değer kattı bana.”
Zeynel Bey, oldukça başarılı bir hukukçusunuz. Sizi bu mesleğe iten nedenler neydi?
Zeynel öztürk: Erzincan’dan İstanbul’a küçük yaşlarda geldim ve eğitimimi İstanbul’da sürdürdüm. Futbola ilgisi olan ve derslerle ilgisi olmayan bir çocuktum ama hayatta yaşanan olaylara karşı çok duyarlıydım. Kuştepe Lisesi’nde okurken Edebiyat öğretmenimiz “hayatınızda sizi etkileyen bir olayı kompozisyon şeklinde yazın” dediğinde ben o dönem Deniz Gezmiş’lerin idamını yazmıştım. Gerçekten çok etkilenmiştim ve bunu kaleme başarıyla dökünce Edebiyat öğretmenim Doğan Erdoğan ve Felsefe öğretmenim Eren Erdoğan’ın dikkatini çekmiştim. O zamanlar okumaya hevesli bir çocuk değildim ama benim aynı zamanda veliliğimi üstlenen Eren Hocam “bence sen hukuk okumalısın” demişti. Bana hukuk fakültesini zorlarsam ve oraya girersem başarılı bir hukukçu olabileceğimi söylemişti. Bana da çok mantıklı gelmişti. 1975 yılında da İstanbul üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdim.
“BİZİM MESLEKTE AVUKATLA MüVEKKİLİN BİRBİRİNE GüVENMESİ çOK öNEMLİDİR”
Peki mesleğinizde sizi başarıya götüren prensipler nelerdi?
Zeynel öztürk: Yetiştiğim bölge çok fazla mağduriyete uğradığı için hep savunma hakkı ihtiyacı doğmuş bir bölgeydi. Hep savunulması gereken olaylar yaşadık. Bu olaylarla birlikte hocalarımın benim üzerimde çok etkisi oldu. Hiçbir zaman onlarla diyaloğum kopmadı. Bana kişiliğimi kazandırdılar. Toplumda hukukçuluğun para olmadığını anlattılar. Hukukçunun sosyal yaşama bir katkı sunması gerektiğini; görevinin ise maddi, manevi ve cezai yöndeki haklarını savunmak olduğunu empoze ettiler. Prensiplerimden bahsedecek olursam asla güvenmediğim kişinin davasını almam. Kişi bana sorununu detayıyla doğru bir şekilde anlatmalı. Ben ona o zaman yardımcı olabilirim. Zaten zamanla birlikte elde ettiğim tecrübeyle kimin doğru kimin yalan ya da eksik söylediği anlayabiliyorum. Bizim meslekte avukatla müvekkilin birbirine güvenmesi çok önemlidir. Bir doktordan bir de avukattan hiçbir şeyinizi gizlememelisiniz. Aynı şekilde avukatta müvekkiline karşı dürüst olmalı. Bir doktor hastasının iyileşip iyileşmeyeceğine yönelik sonucu görebiliyor. Biz Avukatlar ise yüzde yüz göremesek bile yüzde 70-80 sonucu dosya elimize geldiği an görebiliyoruz. İşte o noktada müvekkile doğruyu söyleyeceksin. Davaya girip kayıp olduktan sonra hakim böyle karar verdi demeyeceksin. Bir ceza dosyasında bir olayı incelediğin zaman o kişinin ne kadar ceza alabileceğini minimum görebiliyorsun. Bunu söyleyeceksin. Bu bir hukukçuyu erdemleştiren bir olgudur. çocuklarım ve ben güven vermeyen hiçbir kişinin dosyasını almıyoruz. Tabelamızı görüp kapımızdan içeri girenlerin de dosyasını almıyoruz. Tüm müvekkillerimiz birisinin vasıtasıyla bize gelmiştir. çünkü kapıdan gelen adam bizden önce birçok avukatın kapısına gitmiştir ve onun tek araştırması uygun fiyat yönündedir. Kısacası işimizi dürüst icra ediyoruz ve bu yüzden de güvenilir bir şekilde kurucusu olduğum özenHukuk ve Danışmanlık Bürosu ayakta duruyor.
çocuklarınızın hukukçu olmalarını özellikle mi istediniz yoksa onlar kendileri mi tercih etti?
Zeynel öztürk: Açıkçası çocuklarımı hukukçu olmaya zorladım. özellikle oğlum Ozan’ı çok zorladım. çünkü pek istemiyordu. Ama Ezgi çocukluğundan beri benim kitaplığımın etkisinde çok kaldı. Başarılı olduklarını da gördükçe mutlu oluyorum.
Ozan Bey ve Ezgi Hanım’ı mesleki anlamda nasıl buluyorsunuz?
Zeynel öztürk: İkisi de bana beklediğimin çok üstünde bir başarı verdiler. çünkü ben onların elde ettiği başarıyı çok uzun süreler sonra edebildim. Tabi onlar için babalarının hukukçu olması büyük bir avantajdı. Biz fakülteyi bitirip baroya staj müracaatı yapmak için 5 tane avukatın imzası gerekiyordu. Ben günlerce o imzaları toplamak için uğraşmıştım. Evet Alp Selek gibi değerli hukukçuların yanında staj görmüştüm ama zorlanmamış da değildim. Şanslıydım ve hayat beni böyle iyilerle karşılaştırdı.
“BABAMIN çOK HIRSLI OLMASINI VE YENİLGİYİ KABUL ETMİYOR OLMASINI KENDİME öRNEK ALIYORUM.”
Ozan Bey, baba mesleğini tercih etmenizin sebebi nedir? Ve babanızın hangi yönlerini örnek alıyorsunuz?
Ozan öztürk: Normalde hukukçu olmayı düşünmüyordum ama küçükken babamla bir keresinde Ankara’ya Yargıtay’a duruşmaya gitmiştim. O ortamdan çok etkilenmiştim. Bir de mantıklı bakmak gerekirse oturmuş bir düzen var. Küçükken futbolu çok seviyordum ve iyi oynuyordum. Galatasaray’ın alt yapısında yer alacaktım ve okulumu değiştirmemi istemişlerdi. Babam kabul etmemişti ve günlerce ağlamıştım. Ama bugün baktığım da iyi ki de kabul etmemişim. Babamın çok hırslı olmasını ve yenilgiyi kabul etmiyor olmasını kendime örnek alıyorum. Yenilgiyi kabul etmiyor olması bunlar bizim mesleğimizde önemli bir husustur. Bunun dışında gerçekten çok başarılı ve çok iyi bir baba. Şu an benim 10 yaşında bir oğlum var. Babam da onun ikinci babası gibi. çocuğumun da hukukçu olmasında çok netiz. Hatta bu yaşta cübbeyle fotoğraf çektirmeye, duruşmalara götürmelere başladık.:) Tabi benim okulumu hızlı bir şekilde bitirmemde ve işime dört kolla sarılmamda sevgili eşim Selen’in de rolü büyük oldu.Bir an önce okulu bitirip evlenp yuva kurma isteğimi doğurdu. Okul sonrası evlenip yuva kurmak bana büyük bir sorumluluk verdi.
Ezgi Hanım, sizin hukukçu olma hikayeniz nasıl gelişti? Babanızın ve ağabeyinizin bu konuda ki destekleri ne yöndeydi?
Ezgi öztürk: Ben başarılı bir eğitim hayatı olan Fen odaklı okuyan bir çocuktum. Unicef’in projelerinde yer alıyordum. Ama bir fen kampına katılmamla birlikte hayatımı çok da fen ile geçirmemem gerektiğini anladım. Küçükken hayalim mimar olmaktı. O kamp dönüşü taşınma durumundan ötürü okulumu değiştirecektim ve bu esnada İstek Acıbadem’de görüşürken okulun müdür yardımcısı bana sen baban gibi hukukçu ol, başarıyla yaparsın dedi. Evet mantıklıydı. Zaten babam da çok istiyordu. Marmara Hukuk’u kazandım ve başarıyla mezun oldum.
“AV. HAYRİ NUHOĞLU İLE TANIŞMAM MESLEK HAYATIMDAKİ EN öNEMLİ DöNüM NOKTASIYDI”
Kariyeriniz nasıl şekillendi? Hep babanızla mı çalıştınız?
Ezgi öztürk: Hukuk fakültesini bitirdikten sonra ise Nuhoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Vekili kendisi de avukat olan Av. Hayri Nuhoğlu ile tanışmam meslek hayatımdaki en önemli dönüm noktasıydı. Niye derseniz; hem kendisi hem de Nuhoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nuhoğlu gerek mesleki anlamda gerekse insani anlamda çok değer kattı bana. Yeni avukat olmama rağmen bana güvenmeleri, beni desteklemeleri ve yetiştirmeleri kendimi geliştirmemde çok yardımcı oldu. İstanbul Akvaryum ve Aqua Florya AVM ile Crowne Plaza Florya’nın AVM kiralamalarında hukuki yöneticilik yaptım. Kiracıları ikna etmek, sahibi ile konuşup onların ikna edilmesi, hepsiyle ayrı ayrı sözleşmeler yapmam, inşaata başlanması, kiracılar arasında adil bir ücret ve sözleşme hakları paylaşımların yapılması en büyük başarılarımdan biri olarak görüyorum. Alışveriş merkezleri perakende sektörü aynı zamanda kiralama ve şirketler hukuku, marka hukuk alanları uzmanlık alanımdır. Eş zamanlı olarak hem Arabuluculuk hem de İstanbul Akvaryum Turizm TİC. LTD. ŞTİ.’de hukuk danışmanlığı ve özen Hukuk ve Danışmanlık Bürosunda yönetici avukatllik yapıyorum.
Ozan öztürk: Benimde kariyerimde Nuhoğlu ailesinin yeri büyüktür.özellikle Nuhoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Vekili kendisi de avukat olan Av. Hayri Nuhoğlu ile tanışmam benimde meslek hayatımdaki en önemli dönüm noktasıdır. Ayrıca; Nuhoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nuhoğlu’nunda; Nuhoğlu ailesinin bana güveni beni geliştiren en önemli dönüm noktam oldu. örnek vermem gerekirse; Fikirtepe’deki Yenitepe Kadıköy projemizde yaklaşık 1000 arsa sahibi ile konuşup onların ikna edilmesi, hepsiyle ayrı ayrı sözleşmeler yapılması, inşaata başlanması, arsa sahipleri arasında paylaşımların yapılması, en büyük başarılarımdan biri olarak görüyorum. Düşünün insanlar 10 kişi bir araya gelip anlaşmıyorlar ama biz 1000 kişiyi ortak bir paydada birleştirdik ve inşaat yıl sonu itibariyle bitecek. Tabii bunu başarırken her zaman bana güvenen, yanımda varlığını desteğini hissettiren Av. Hayri Nuhoğlu’nun desteklerini söylemeden geçemem.
Fotoğraflar: Yavuz Kaynar