Büşra Hanım, Ayşe Hanım’la beraber Orka Holding’in genç kuşak temsilcileri olarak şirkete yeni bir bakış açısı kazandırdınız. Öncelikle sizi daha yakından tanıyarak ikinci kuşak olarak şu anki süreci sizden dinleyebilir miyiz?
Büşra Orakçıoğlu: Yaklaşık 7 yıldır Orka Holding’te çalışıyorum. İkinci kuşağı temsil ediyoruz. Ben pazarlama departmanının başındayım. Damat, Tween ve DS Damat olarak üç markamız var. Üçü de müşterilerimize farklı kulvarlarda hizmet sunuyor. Küresel olarak zor bir sene geçirdik. Ama biz markamızın gücü ve bilinirliği, personelimizin gücü ve dijitale yatırım yapmaya çok önceden başlamamızın verdiği avantajla bu süreci iyi atlattığımızı düşünüyorum. Aynı zamanda hem global sahnede olmak hem de yurt içinde bu kadar ulaşılabilir olan bir markaya hizmet vermek her zaman riski biraz azaltıyor. Şu anda da dijitale yatırım yapmaya devam eden bir markayız. Aynı zamanda yurt dışında da temkinli bir şekilde, saha araştırmasını yaparak, mevcut ülkelerde büyüme stratejisi ile büyümeye devam ediyoruz.
Ayşe Hanım sizi de daha yakından tanıyabilir miyiz?
Ayşe Hüsna Orakçıoğlu: Benim kendi avukatlık ofisim var. Hem şirketin iş hukuku davaları ile hem de kurumsal davaları ile ilgileniyorum. Haftada iki gün şirkete giderek danışmanlık hizmeti veriyorum, geri kalan günlerde kendi ofisimde çalışıyorum. Bir aile şirketi olduğumuzu düşünürsek ben de şirkete hukuksal anlamda en iyi hizmeti vermek istiyorum. Şu anda şirketlerde en çok konuşulan, ikinci kuşak temsilcileri ilgilendiren aile anayasası hususunda destek olabileceğimi düşünüyorum.
Orka Holding olarak tekstil sektöründe sizin ürünlerinizi farklı kılan özellikler nelerdir?
B. O.: Koleksiyon açısından dünyadaki tüketicilerin istekleri değişti. İnsanların daha hibrit ve fonksiyonel ürünler talep ettiğini gördük. Biz bunu beş sene önce fark ettik. Çünkü insanların hayatları hızlandı. Yenilikçi ve teknolojik altyapıya sahip koleksiyonlar ürettik. Pantolonlarımızla sabah iş toplantısına gidip akşam aynı pantolonla yürüyüşe gidebilirsiniz. Bu kumaşın verdiği teknoloji aynı zamanda dikiş tarafında müşterinin konforuna ayak uyduran bir sistem ile müşterinin 7\24 gardırobuna hizmet etmek onu akıllı gardırop haline getirmek istiyoruz.
Şu anda hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?
B. O.: Koleksiyon bazında dijitalleşme çalışmalarımız devam ediyor. Bir de operasyonel olarak dijitalleşme sürecimiz devam ediyor. Şu an bütün mevcut mağazalardaki stok kontrolü, lojistik, planlama ve üretimin akıllı olması, temiz üretim yapılması önemli. Dijitallik zaten bir anda dönüşüm anlamına geliyor. Giresun’da üçüncü fabrikamızı açacağız. En büyük yatırımımız da tamamen döngüsel tüketime ve yeşil üretime yönelik. Şu anda dünyadaki atıkların en büyük ikinci kısmını tekstil ürünleri oluşturuyor. Biz bunun bilincinde olan bir markayız. Gördük ki genç kuşak, yeni jenerasyon bunu talep ediyor. Bu misyonu sahiplenen markaları tüketmek istiyorlar. Dolayısı ile biz bu tekstil atıklarını nasıl dönüştürebileceğimiz ile alakalı güzel bir proje hazırlıyoruz. Hem sosyal sorumluluk bilincine hizmet edecek hem de diğer markalarda bu bilinci artıracak öncü ve lider bir proje olacak. Avrupa tarafında yeşil mutabakatla beraber bu konuda ek vergilendirmeler getirildi. Dolayısı ile hem lojistik tarafımızın yeşil olması hem de üretim tarafımızın yeşil olması için bu konuda danışmanlık almaya başladık. Üçüncü fabrikamızı da şu an o şekilde şekillendiriyoruz.
Bunun yanı sıra Halidun Orakçıoğlu ve Süleyman Orakçıoğlu bizim önümüzdeki en büyük örneklerdi. Ve her zaman onları bir idol olarak algıladık. Keza Süleyman Orakçıoğlu’nun aşırı titizliği ve işine duyduğu saygı benim için her zaman bir örnekti. Babam Halidun Orakçıoğlu’nun ise çalışkanlığı ve iş takibi her zaman bize örnek olmuştur. Biz de onların bu büyük başarısını devam ettirmek istiyoruz. Dünyada 400’e yakın mağazamız var. Biz de ikinci kuşak olarak bu bayrağı temsil alıp daha ileriye götürmeye çalışacağız.
Giresun’daki yeni fabrikanızda ne gibi yenilikler göreceğiz?
A. H. O.: Yeni fabrikamızda tamamen karbon salınımı en aza indirmek için çalışıyoruz. Bunun üzerine de danışmanlık alıyoruz. Bu bizim bildiğimiz bir alan değildi. Daha az su tüketimini önemsiyoruz. Çünkü tekstilde ciddi bir boya kullanımı söz konusu olduğu için daha akıllı su tüketimi yapmak durumundayız. Tüketilen suyu atık haline dönüştürmeden önce tekrar kullanma veya daha az su tüketimi yapma üzerinde çalışıyoruz. Aynı zamanda elektrik konusunda güneş enerjisinden yararlanarak daha akıllı bir fabrika yapısı oluşturmaya çalışıyoruz. Fabrikaya da ciddi bir dijital yatırım yaptık. Daha akıllı ve daha az atık üreten bir üretim sistemine dönüşmesini istedik. Yapılan herhangi bir hata o döngünün bozulmasına sebep oluyor.
Üç fabrikada da Giresun’u tercih etmenizin özel bir nedeni var mı?
B. O.: Lojistik limanlara yakın olduğu için bu bölgeyi tercih ettik. Bir diğer sebebi de teşviğin olması. Giresun stratejik anlamda bizim için önemli. Bölgede yaklaşık olarak 800 kişiye istihdam sağlıyoruz. Bunun neredeyse yüzde 60’ı kadın. Giresun’a gittiğimiz zaman insanlar bizi büyük bir sevinçle karşılıyorlar. Herkes fabrikayı çok iyi tanıyor. Tanımasa bile bir akrabası kesin orada çalışıyor. Bundan dolayı bizim için de gurur verici bir durum.
Orka Holding’te 7 senedir görev alıyorsunuz. Şirketin ikinci kuşak temsilcisi olmanın zorlukları oldumu sizin için?
B. O.: Bizde aile anayasası yaklaşık 7 senedir vardı. Bütün süreçleri ve operasyonu görmeden hiç kimseye sorumluluk verilmeyecekti. Ben okulu bitirmeden çalışmaya başladım. İlk başta mağazada başladım. Hepimiz küçükken hafta sonları mağazada sıcak satışı izliyorduk. Benim alanım daha çok mimari ve kreatif tasarım olduğu için tasarım departmanında oryantasyon yaptım ve yaklaşık üç sene kumaş departmanıyla beraber tasarımda çalıştım. Daha sonrasında e-ticaret, dijital dönüşüm, iş geliştirme departmanlarında çalıştım. Şimdi ise pazarlamanın başındayım. Pazarlama hepsini kapsadığı için ilgi alanım daha çok bu departmandı.
Aile anayasası kavramı tam olarak neyi içeriyor?
A. H. O.: Aile anayasası ikinci kuşağın sorumluluk almadan önce yapmasıı gereken maddeleri içeriyor. Herkesin bir yere veya konuma ulaşmak için çabalaması için ortaya koyulan bir yasa. Herkesin eşit olduğunun hüküm altına alınması için hazırlanmış bir yasadır. Yaklaşık on senedir yabancı bir fonla ortaklığımız vardı. Dolayısı ile herkesin daha profesyonel ve kurumsal olması için böyle bir adım atmak istedik. Biz de ikinci kuşak olarak aslında hepimiz bu süreçlerden geçtik. Şu anki pozisyonda olmamızın tek sebebi o süreçlerden başarıyla geçmemizdir.
Küresel anlamda İtalya modanın başkenti sayılır. Sizin bir Türk markası olarak İtalya’da bu kadar başarılı olmanızın nedeni nedir?
B. O.: Bizim hem üretim hem de perakende tarafımız güçlü olduğu için kalıp konusunda mükemmel ürünler elde ediyoruz. İtalya’da çok rağbet gördük çünkü ciddi bir fiyat ve gusto avantajı sağlayan bir marka ile karşılaştılar. Girdiğimiz her corner’da veya department store’da insanlar kıyafetlerin hem kalitesinden hem duruşundan gerçekten çok memnun kaldı. Biz İtalya’da ilk senemizde yüzde iki yüz büyüdük. Ve şu an neredeyse 24 noktamız mevcut. Orada da kendi içinde pazarlama direktörünün, e-ticaret direktörünün olduğu ciddi bir ekibimiz var. Şu an asıl hedefimiz Avrupa’da e-ticarete adım atmak. Hem marka kanalında hem de kendi e-ticaret sitemizin büyümesi adına bu hedefimizi gerçekleştirmek istiyoruz.
Dijitalleşme konusunda başka nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
A. H. O.: Avrupa’da lojistiği sağlayabilmek için İtalya’yı merkezimize aldık. Orada bunu sağlayacak lojistik depomuz var. E-ticaret sitemiz kuruldu. Şu an aktif bir şekilde veri topluyoruz. Aynı zamanda satış yapıyoruz. Buradan Almanya, Fransa, İspanya’ya ve diğer ülkelere satış sağlayabiliyoruz. İspanya’da çok büyük bir departmant store’un offline mağazalarına girdik. İlk sene pandemiye rağmen büyük bir başarı gösterdik. Geçen haziran ayındaki bayi toplantımızda dört mağaza daha açmak istediklerini söylediler. Onların e-ticaret sitelerine de girdik. Orada da güzel bir ivme yakaladık. Bizim de odak noktamız markalarımızı daha iyiye götürmek. Bizim de amacımız e ticaret tarafımızı Amerika’da güçlendirmek. Onun da şu an altyapısını hazırlıyoruz. Hem büyük bir pazar yeri ile gireceğiz hem de kendi sitemizle yer alacağız. Orada da hacim çok büyük. Orada bulunmak da bizim için çok ciddi bir fırsat.
Dijital dönüşüm konusunda mağazalarınızda neler yaptınız?
B. O.: Dijital dönüşümü hem mağazalarımızda hem de koleksiyonlarımızda yaptık. Aslında bunların hepsi birbirine dokunan alanlar. Dijital dönüşüm aslında altı çok dolu olan bir kavram. Üretimi dijitalleştirerek akıllı üretime geçmek, lojistiği dijitalleştirerek daha akılcı bir lojistik yapısına geçmek dijital dönüşümün en önemli faktörleri. E ticarette veya mağazada herhangi bir müşterimiz alışveriş yaparken bunun arkasında ciddi bir yapay zekâ çalışmakta. Satılması en zor ürünü öncelikli hale getirip satış danışmanına bunun bilgisini verebilecek kadar akıllı bir sistem mevcut. Bu sisteme geçmek bizim iki senemizi aldı. Bu aslında tek bir sistem değil. Buna bağlı ve bunu besleyecek birçok farklı sistem mevcut. Aynı dilde konuşabilmeleri belli bir süre alıyor. Sistemi hem son tüketiciye ulaşacak şekilde dijitalleştirmek aynı zamanda satışın arka planını dijitalleştirmek gerekir. Günümüzde en önemli şey hız. Hızı yakalayabilen perakendede ayakta kalacak. Başka çıkış yolu yok diye düşünüyorum.
Kumaş teknolojileri anlamında ne tür yatırımlar yapıyorsunuz?
B. O.: Yaklaşık 10 senedir nano-care, tamamen su itici gömleklerimiz, aynı zamanda easy care diye de ütü gerektirmeyen ürünlerimiz mevcut. Bunlar da kumaşın verdiği teknolojiden kaynaklanıyor. Şu anki asıl yatırımımız geri dönüşüm üzerine. Şu an mağazalardaki takım elbiselerimizin yüzde kırkı geri dönüştürülmüş pet şişelerden yapılıyor. Bu oranı daha da artırmayı düşünüyoruz. Yeni dünyanın kuralları çok farklı. Bireysel olarak da kız kardeşim ve ağabeyim ile ‘good for you’ ismi ile bu konuda yatırım yapıyorum. O da tamamen pandeminin getirdiği düzene hitap eden bir sistem. Sizin de söylediğiniz gibi şu anda yurt dışında ve yurt içinde en önemli mağazaların bile kapandığını gördük. Dolayısı ile insanlar daha çok local’e döndü. Biz de bunu bir fırsata çevirdik. Kendi işinin sahibi olmak isteyen gençlerin çok makul bir fiyat karşılığında kendi işinin sahibi olmasını sağlıyoruz. Aile olarak yeniliklere açık bir düşünce yapısına sahibiz. İşimiz de zaten bunu gerektiriyor. Babam ve amcam halen yenilik yapmak adına çalışıyor ve araştırmalar yapıyor. Biz de ikinci kuşak olarak yenilik yapma konusunda sonsuz bir özgürlüğe sahibiz.
Şirket olarak ne gibi sosyal sorumluluk projelerine imza atıyorsunuz?
A. H. O.: Halihazırda metaverse dünyası inanılmaz bir algı yarattı. Biz de dünyadaki ilk metaverse’te çekilen bir diziye sponsor olduk. Valilik ile çalışarak Van ve Erzincan’daki çocuklara kendi karakterini yaratıp o dizide oynatma şansını verdik. Yakın zamanda hep beraber oraya gideceğiz. Orada internete erişimi olmayan çocuklara hem Ipad erişimi hem de internet erişimi sağladık. Kodlamaya ciddi şekilde merak saran çocuklar var. Onlara bu konuda imkan tanıyıp hayallerini gerçekleştirmek istiyoruz. Aynı zamanda metaverse tarafında ilk mağazamızı açacağız. Bunu da Türkiye’deki ilk defa biz yapacağız. Dünya bu tarafa gidiyor, biz de gelişmeleri yakalamaya çalışıyoruz.
2022 yılı koleksiyonlarında markalarınız müşterilere ne tür ürünler sunacak?
B. O.: Dünya trendlerinde ve Türkiye’de daha çok konfor ve hibrit ürünlerin arttığını görüyoruz. Günümüzde lüksün anlamı değişti. Lüks artık daha çok para verdiğiniz değil sizi en çok rahat ettiren ürün anlamına geliyor. Katlayıp çantanıza atabileceğiniz fonksiyonel ceketler, toplantılarınızda şık bir görünüm sağlayıp sonrasında akşam spor salonuna veya yürüyüşe gidebileceğiniz rahat pantolonlar, koku yapmayan, terletmeyen t-shirtler, ütüsü kolay olan gömlekler koleksiyonlarımızın en önemli parçaları olacak. Önümüzdeki sezon çok güzel bir mavi tonu koleksiyonlarımıza ekleyeceğiz. Onunla beraber lila ve onu takip eden sarı.
Bu yılki hedefleriniz nelerdir?
A. H. O.: 2022’de de global taraftaki yatırımlarımız daha öncesinde pazar araştırması yaptığımız ve gerçekten emin olduğumuz yeni pazarlarda olacak. Ama asıl hedef verimli olduğumuz mevcut pazarları daha da büyütmek olacaktır. Bunun en başında İspanya ve İtalya geliyor. Oradaki durumumuzu daha da büyütmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda da yeni pazarlara gireceğiz. 2021’in sonunda Dubai’ye girdik ve çok güzel tepkiler alık. 2022’de de Dubai’de ikinci ve üçüncü mağazalarımızı açmayı hedefliyoruz.
B. O.: Aynı zamanda koleksiyonumuz için çok güçlü bir isimle anlaşmak üzereyiz. O da herkes için güzel bir sürpriz olacak. Dünyaca bilinen bir kreatif direktörle birlikte bir koleksiyon hazırlayacağız. Yurt içinde ise mevcut durumu daha verimli hale getirebilmek, karlı ve verimli alanlarda büyümek gibi bir stratejimiz var. 2021’de 2020 yılında yaşanan şoku atlatıp bizim kendi hedeflerimizi ulaşmamızı sağlayan bir yıldı. 2022 artık tamamen yatırımlarımızın ve hedeflerimizin çok daha büyüdüğü bir yıl olacak.