Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden 2011 yılında mezun oldum. Ertesi yıl Türkiye 38’incisi olarak yine Hacettepe Üniversitesi’nde uzmanlık eğitimime başladım. 2015 yılında Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı’nda uzmanlığımı tamamladım. Bu arada Prof. Dr. Kıvanç Akça’nın öğrencisi olma fırsatını elde ettim. Benim için mesleki açıdan gerçekten çok iyi bir danışman ve çok iyi bir rehberdi. Bugün de hekimlik çalışmalarımı, onun bana kazandırdığı vizyonla yürütmeye çalışıyorum.
Kliniğinizin kuruluş hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Diş hekimliğinde okuyan ve buradan mezun olan her meslektaşım gibi benim de öğrencilik yıllarımdaki hayalim, bir gün kendi kliniğimi açmaktı. Gerek stajımda gerekse farklı diş kliniklerinde çalıştığım dönemde hastalarımızın, klinikte beklerken ki ruh hallerini, biz hekimlerden beklentilerini gözlemleme fırsatı buldum. Sizin de bildiğiniz gibi insanlar diş kliniklerine gelirken gergin olabiliyor. Önceden yaşadıkları deneyimler ya da etraftan duydukları bazı kötü tecrübelerden kaynaklı “dişçi fobisi” oluşabiliyor. Hatta eşimin bile benzer sebeplerden dolayı diş kliniklerine yönelik bir fobisi vardı. İşte tüm bunlar, yani bir yandan öğrencilik hayalimiz, bir yandan çalışma ve staj tecrübelerimizde gözlemlediğimiz o korkular, bir kliniğe girildiğinde duyulan ilaç kokusu, başka bir hasta tedavi olurken duyulan cihaz sesi, bekleme alanının konforlu olmaması, personelin ilgisizliği ve doktorun hastayı anlamaması gibi olumsuzlukların etkilerinden yola çıkarak kendimize belli ilkeler belirledik ve hastalarla empati kurarak kliniğimizin temellerini attık. Hastaların korkuyla, endişeyle değil, sakin ve rahat gelebildikleri, içeri girdiklerinde bir klinik ortamında değil de evlerindeymiş gibi hissedebildikleri bir ortam hayal ettik ve bu hayalimizi de Piano Dental’i açarak hayata geçirdik. Hastalarımızın geri dönüşlerinden ve bize hissettirdiklerinden, bunu başardığımıza inanıyorum.
Kliniğiniz zaman içerisinde nasıl büyüdü?
Açıkçası biz de anlamadık. Dediğim gibi burası öğrencilik yıllarımdaki hayalimdi. Ancak kendi hakkımızı teslim edeyim, başlarken “kervan yolda düzülür” mantığıyla başlamadık. Burası bir sağlık birimiydi, bir klinikti ve her şeyin yeni olması, eksiksiz olması, tam olması gerekiyordu. Bunu sağlamadan kapılarımızı açmadık. Ciddi bir planlama yaptık. Bütün süreçleri, konsepti, çalışma prensiplerimizi, ekipmanlarımızı planladık ve her şeyi son teknoloji üzerinde kurguladık. Öyle zannediyorum ki bu bilinçli kurgu, hastalarımızın bizi doğru algılamasına sebep oldu. Bunun üstüne uzman hekimlerimizin yetenekleri de eklenince başarı kendiliğinden geldi. Özellikle hastaların tüm ihtiyaçlarının aynı çatı altında karşılanıyor olması temel ilkelerimizden biriydi. İşte onun için estetik diş hekimliği, dijital diş hekimliği, ortodonti, endodonti, pedodonti (çocuk diş hekimliği), protetik diş tedavisi, dişeti hastalıkları, ağız ve diş-çene cerrahisini ilgilendiren diğer işlemler gibi alanlarda hizmet verecek bütün doktorları bünyemizde bulundurmak istedik ve dolayısıyla burası aynı zamanda bir poliklinik oldu. Alanında uzman birçok hekim arkadaşım ile birlikte 2019’un ağustos ayından bu yana Ankara’da hizmet veriyoruz. Aslında çok kısa zaman geçmiş gibi görünse de bizim için uzun bir yoldu. Şimdi hayal ettiğimiz gibi birden fazla hekim ve diş hekimliğinin her alanında hizmet verebiliyoruz.
Piano ismine nasıl karar verdiniz?
İfade ettiğim gibi kliniğimizi kurarken her ayrıntısını iyice düşündük. İsim ve logo konusunda da yetkin bir ajansla çalıştık. Biz onlara hayallerimizi, felsefemizi, hedeflerimizi anlattık, onlar da buna ait önerilerle geldiler. Piano, bize sıcak geldi açıkçası. Öte yandan diş hekimliğinin her alanında hizmet veriyorduk. Estetik diş hekimliği, dijital diş hekimliği, ortodonti, endodonti, pedodonti (çocuk diş hekimliği), protetik diş tedavisi, dişeti hastalıkları, ağız ve diş-çene cerrahisi, hepsi vardı. Tıpkı bir piyanonun her türden müzikte kullanılması gibi... İnsanların piyano tuşları gibi düzgün bir diş yapısına sahip olmasını ve işimizin içinde tıbbın yanında sanatın da olduğunu anlatmak istedik. Ve tıpkı bir piyanodaki çeşitlilik gibi, diş hekimliğinin her alanında sunduğumuz geniş yelpazeyi tarif etsin istedik. Sanatın ve piyano sesinin verdiği huzur gibi, bizim kliniğimizin de huzurlu havasını yansıtsın istedik. İşte bu yüzden Piano isminde karar kıldık.
"YENİ NESİL DİŞ HEKİMLİĞİ"
Sizi diş sağlığı hizmeti veren diğer kliniklerden ayıran en önemli özellikleriniz nelerdir?
Kliniğimizin aurası insanlara kendilerini evlerindeymiş gibi hissettiriyor. Burada bir klinikten öte insanların kendilerini rahat hissettiği, korkularını ve ağrılarını hafifletebildiği bir ortam oluşturmak ve oluşturduğumuz aile samimiyetini onlara da yansıtmak istedik. Kliniğimizde yeni nesil diş hekimliği uyguluyoruz. Burada yeri geldiğinde hastalarımıza psikolojik destek bile veriyoruz. Hastalarımız çektikleri ağrıdan yıpranmış, uzun yıllar yaşadıkları kötü tecrübelerden yorulmuş oluyor. Onlarla oturup sohbet ettiğimizde motive oluyorlar. Biz diğer hekimlerden farklı olarak böyle bir anlayışla çalışıyoruz. Asistanlarımız hastalarımızı güler yüzle ve pozitif bir enerjiyle karşılıyor. Çocukları direkt olarak kliniğe almıyoruz. Asistan ablaları öncelikle onlarla oyunlar oynayarak rahatlamalarını sağlıyor.
“ÖNCELİKLİ ALANIMIZ GÜLÜŞ TASARIMI”
Kendinize özgü ya da rutin tedavilere göre daha özel bir tedavi yönteminiz var mı?
Burası açılır açılmaz hastalarımıza son teknoloji cihazlarla hizmet vermeye başladık. Açıkçası dijital teknolojilerdeki kapasitemiz, bizim en güvendiğimiz yanımızdan biri. Diş hekimliğinde kullanılan en son teknolojileri kullanmaya çalışıyoruz ve böylece hastalarımıza olabildiğince konforlu bir tedavi imkânı sunuyoruz. Hastamız bize gelip sorununu söylediğinde biz ona tedavi aşamasını ve çıkacak sonucu başından gösteriyoruz. Aslında hasta koltuğa oturduğunda teknolojinin de yardımıyla çıkacak sonucu biliyor ve tedavi bitiminde bir sürprizle karşılaşmıyor. Yine de biz yaptığımız işlemin her aşamasını başından sonuna kadar fotoğraflıyoruz ve hastamızla paylaşıyoruz. Bu da hastalarımızın tedavisine olan inancını ve motivasyonunu artırıyor. Ayrıca öncesi ve sonrasını görmek, arşivlemek, ne yaptığımızı bilmek bizim için çok önemli. Fotoğraflamanın dışında burada dijital diş hekimliği adı altında diş hekimliğinin birçok alanında hizmet vermeye çalışıyoruz. Eskiden kullanılan, günümüzde de hala geçerli olan ölçüleri tercih etmiyoruz. Ölçüler alınıyor, daha sonrasında içinde alçılar dökülüyor ve kalıplar elde ediliyordu. Teknisyenin yapabileceği alçı hataları olabiliyordu, keza biz ölçü alırken yanlış yapabiliyorduk. Ölçü beklerse büzülüp genleşerek şekil ve boyut değişikliğine uğrayabiliyordu. Dijital diş hekimliğinde ağız içi tarayıcı bir kamera ile alınan dijital ölçüler üç boyutlu bir bilgisayar yazılımına aktarılıyor. Ağız yapısının üç boyutlu fotoğrafı orada çıkıyor. Size uygulanması gereken tedavi neyse o yazılım içerisinden seçiliyor ve alınan dijital ölçü ile birlikte gerekli datalar yazılım üzerinden laboratuvara iletiliyor. Laboratuvarda teknisyen tarafından restorasyonun tasarımı ve üretimi yapılıyor. Bu yöntem hem hijyen açısından hem de hata payını en aza indirgemesi açısından çok başarılı. Ankara’da bu tedavi yönteminde öncü kliniklerden bir tanesiyiz. Pandemi döneminde de hastalarımızı Covid-19’tan korumak adına bu yöntem çok faydalı oluyor. Tasarımı konforla birleştirdik. Öncelikli alanımız gülüş tasarımı diyebilirim.
Cerrahi alanda ne gibi yöntemler kullanılıyor?
Cerrahi alanlarda da cerrahi işlemleri daha da kolaylaştırmak, iyileşme sürecini daha fazla hızlandırmak adına lazerler geliştirildi. Biz kliğimizde de lazerle tedavi yapıyoruz. Artık cerrahilerin büyük bir kısmını lazerle gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu operasyon sonrası ödem ve ağrıları da azaltıyor. Lazerle ağrısız tedavi uyguluyoruz.
Estetik diş hekimliğinde danışanlarınıza nasıl bir hizmet sunuyorsunuz
Estetik diş hekimliği ve dijital diş hekimliği iç içe olan alanlar. Gülüş tasarımı konusunda hastalarımız kapıdan içeriye girdikleri andan itibaren beklentilerini anlatmaya başlıyorlar. Biz de onların bu beklentilerini anlayarak bir yol kat etmeye çalışıyoruz. Tedaviye hastalarımızı anlayarak başlıyoruz. Çünkü onların mutluluğu, beklentilerinin karşılanması ile doğru orantılı oluyor. Bu noktada bizim de hastayı bilgilendirmemiz, hastanın ne yapıp ne yapamayacağımızı anlayabilmesi çok kıymetli. Hasta kliniğimize geldiğinde ilk muayenehanesinde hastanın detaylı hikayesini alıyoruz. Daha sonrasında filmlerini ve mutlaka fotoğraflarını alıyoruz. Hatta konuşma esnasında gülme aralığını görebilmek, dudak ve diş eti konumlarını görebilmek için kısa videolar almaya çalışıyoruz, analiz edebilmek için. Daha sonrasında dijital olarak üç boyutlu ölçülerini alıyoruz. Minimal dokunuşlarla neler yapabileceğimizi değerlendiriyoruz. Tedavi seçeneklerini hastamıza sunuyoruz.
İş hayatınızda olmazsa olmazlarınız nelerdir?
Dürüst ve vicdanlı olmak. Biz diş hekimleri için en önemli şey hastaların gülüşüne imzamızı atmamız. Tedavi ettiğimiz bir hastaya gittiği yerlerde "Dişlerini kim yaptı?"sorusunun sorulacağını kendime daima hatırlatırım. Bu yüzden her zaman en doğruyu yapmaya çalışırım. Hastalarımızın kapıdan mutlu olarak çıkması bizim vicdanımızın rahat olmasını sağlıyor. Biz diş hekimleri için en önemli şey hastalarımızın mutluluğu.