Suzan Hanım, öncelikle gülüş tasarımı nedir?
Son dönemde sıklıkla adını andığımız gülüş tasarımı kişiden kişiye değişmekle birlikte aslında herkesin idealize ettiği gülüşü simgeler. Bazen genç bir bireyde beyazlatma ile de bir gülüş tasarımı yapabiliriz. İlerleyen yaşlarda bunu kombine tedavilerle sağlıyoruz. Gülüş tasarımı aslında beklentinin karşılanması demektir. Ancak kısaca bahsedersek yeni ve dinamik bir gülüş dizayn etmek demek.
Gülüş tasarım süreci nasıl başlıyor? Hastalarınız size hayalindeki gülüşü nasıl aktarıyor?
Öncelikle herkesin gülüş konusunda bir amacı var. Sosyal bir hayatın içerisinde yaşıyoruz. Herkes çok dinamik olmak, dinamik kalmak istiyor. Güzel gülmek de aslında bunların içerisinde yer alıyor. İnsanların ‘güzel gülmek’ derken idealize ettiği birtakım şeyler var. Bu kimi zaman bir sanatçının gülüşü, kimi zaman da bir arkadaşının gülüşü olabiliyor.
Size gelen danışanlarınız gülüş tasarımı esnasında hangi operasyonlardan geçiyorlar?
Bu bireyin yaşına ve ihtiyaçlarına göre değişen bir durum. Kişinin dişleri mevcut ancak çarpıksa öncelikle ona şeffaf plak veya diş teli ile ortadontik tedavi uyguluyoruz. Kişi bu tedaviden de memnun kalmazsa birtakım estetik malzemelerle işlemler gerçekleştiriyoruz. Lamine dediğimiz, ince, porselen yaprakçıklar veya daha büyük problemler varsa zirkonyum, krom ve kaplamalarla yeni bir estetik dizayn sağlıyoruz.
Gülüş estetiği yaptıran kişiler operasyon sonrası herhangi bir bakım yaptırıyor mu?
Elbette yaptırıyor. Ancak bu bakımlar gündelik bakımlarımızdan çok da farklı değil. Hepimizin gündelik olarak en az iki defa diş fırçalaması, diş ipi kullanması gerekiyorsa ağızda restorasyon olan bir birey de bu çok daha önemli. Çünkü biz restorasyonu ne kadar iyi yaparsak yapalım diş eti ve diş sınırlarında birikinti olma ihtimali daha fazla. Dolayısıyla bu ağızların çok daha iyi bir temizliğe ihtiyacı var.
Size göre diş estetiğinde en önemli detay hangisi?
Hayaller ve gerçekler en önemli detaydır. Kişinin beğenip de geldiği ağız, kendi anatomik yapısına uygun mu? Öncelikle buna bakıyoruz. Bu gülüşü ona en uygun hale getirmeye çalışıyoruz. Kişinin kendi ağız bütünlüğü, yüzünün formu, kendi hayata bakışı ve duruşu da bu konuda çok önemli. Yüzün bir bütün olarak haritasını çıkardığımızı hayal edelim. Biz bu harita üzerinde ilerliyoruz. Biz bu sürece “Smart Smile Design” diyoruz. Gülüşü gösteren pembe hat ve beyaz hat dediğimiz iki hat var. Beyaz hatta eşlik eden kırmızı hattın da çok sarkık olmaması gerekir. Bu konuda kırmızı estetik denilen bir uygulama mevcut. Hastalarımız ağızlarını açarak güldüğü zaman diş etleri o kadar çok gözüküyor ki diş çok daha geri planda kalıyor. Oysa bizim istediğimiz diş bütünlüğünün, beyaz alanın daha çok gözükmesi. Burada diş eti tedavileriyle o diş etini bir miktar olması gereken yere yükseltiyoruz. Bu işleme diş eti manikürü diyenler de var. Diş etini olması gereken yere taşıdığımızda bizim uygulamayı planladığımız diş formunun da final hali çok daha düzgün ve güzel oluyor.
Birçok insanın muzdarip olduğu diş eti kisti ile ilgili olarak sizden bilgi alabilir miyiz?
Diş eti problemleri de apayrı bir yelpaze. Basit bir diş eti iltihabı, hafif kanama ve koku ile seyrederken daha ilerlemiş olan diş eti problemlerinde aşırı diş eti çekilmesi ve dişin hassas tabakasının ortaya çıkması söz konusu olabiliyor. O hassas tabaka da zaten kök yüzeyi olduğu ve koruyucu yüzeye sahip olmadığı için soğuk gıdalar tükettiğinizde hassasiyet gösterebiliyor. Bu durumda diş eti tedavisi yaparak açıkta kalan alanları hem fonksiyonel hem de estetik olarak birtakım dolgularla örtmemiz gerekir.
Diş eti problemlerine sebep olan en önemli etkenler nelerdir?
Burada baskı ve basınç da çok önemli. Ağızda birbirine bağlı olan bir sarmal var. Geceleri farkına varmadan dişlerini sıkan bireylerin diş ve diş etlerinde de çok ciddi problemler görüyoruz. Farkına varmadan yaptığınız bu gece sıkmaları uzun dönemde diş eti çekilmelerine sebep olabiliyor. Diş köklerinde erimelere sebep olabiliyor. Hiç ummadığınız bir anda dişlerinizde aşırı hassasiyet olduğunu fark edebilirsiniz. Genelde 10 kişiden 6’sında geceleri diş sıkmalarına rastlıyoruz.
Diş sıkmalarını, bir diğer adıyla bruksizmi nasıl tedavi ediyorsunuz?
Bruksizmi teşhis ettikten sonra iki alternatif yolumuz var. Öncelikle sıkmaya sebep olan masseter kasının kasılmasını ve parafonksiyonunu ortadan kaldırmamız gerekir. Bunu iki yolla yapabiliriz. Birincisi uzun dönem, hastamıza splintleme dediğimiz özel, gece plakları uygulayabiliriz. Bunun da daimi hekim kontrolünde uygulanması gerekir. Düzenli kontrollerle bu kullandığımız splint plağın da ağız içi uyumunun ve sıkmaya karşı etkisinin durumuna göre birtakım düzenlemeleri yapılıyor. Diğer bir yöntem ise bu splinte eşlik etmek için o kasın dondurulmasını sağlamak. Halk ağzında botoks diye bilinen botulinum toksin ile masseter kasını bloke ederek sıkma fonksiyonunu ortadan kaldırabiliyoruz. Etkisi çok kalıcı olmamakla beraber yaklaşık 6 ay sonra tekrar uyguladığımızda, ilk iki uygulama sonrası kas genellikle eskiye geri döner. Dolayısı ile ikisi kombine kullanıldığında majör bruksizm dediğimiz aşırı sıkma sorununun çözümünde çok iyi bir yol almış oluyoruz.
INSTAGRAM: suzanyavascadt
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
.jpg)
.JPG)
.jpg)
