Küçük bir sermaye ve online içeriklerle çıktıkları yolda 5in1 Canpolat ve 5in1 markasıyla önemli bir başarıya imza atarak kadın girişimciliğinin en güzel örneklerinden birisini sergileyen Kabuhan Canpolat, Aslıhan Canpolat ve Elif Canpolat al-sat grubunun yanında tamamen kendi üretimleri olan 5in1 ile yakın gelecekte yurt dışına açılmayı hedefliyor. 5 kız kardeş olarak 2012 yılında kurdukları küçük bir blog ve sattıkları bir spor ayakkabı ile başlayan yolculuklarında Türkiye’nin en önemli online satış markaları arasına girmeyi başaran 5in1, her kesime hitap edebilen fiyat aralığı ve şık parçalardan oluşan koleksiyonları ile mağazacılık ve online satışı bir arada büyütmeyi ve kadının gücünü ticari hayatta da göstermeyi amaçlıyor. üç katlı mağazalarında müşteri memnuniyetini en üst seviyeye taşıyarak ayrıcalıklı bir hizmet sunan 5in1’in Kurucu Ortakları Kabuhan Canpolat, Aslıhan Canpolat ve Elif Canpolat ile kuruluş ve başarı hikayelerini Klass okurları için konuştuk.
Beş kız kardeş olarak 5in1 Canpolat markasıyla önemli bir başarı hikayesine imza attınız. öncelikle sizleri daha yakından tanıyarak kuruluş hikayenizi dinleyebilir miyiz?
ELİF CANPOLAT: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Okulu bitirdikten sonra İngilizce öğretmeni olmam bekleniyordu fakat hayallerimin arasında hiçbir zaman İngilizce öğretmeni olmak yoktu. Akademik kariyerime devam etmeyi düşündüğüm yıllarda blog yazarlığı çok popüler bir hale geldi. 5 kız kardeş olarak 2012 yılında 5in1 Canpolat adında bir blog kurduk. Sayfamızda giydiğimiz günlük kıyafetleri çekerek yayınlıyorduk. Bir süre sonra instagram da popüler bir hale gelince bir instagram hesabı da açarak giydiğimiz kıyafetleri oradaki sayfamızda da paylaşmaya başladık. Her şey internette görüp çok beğendiğim bir spor ayakkabı ile başladı. Ayakkabı tamamen el işçiliğiydi. çok beğendim ve aynısını yapmak istedim. Yapmayı başardıktan sonra da instagram hesabımdan paylaştım. Ayakkabı çok kısa sürede büyük bir ilgi gördü. Herkes ayakkabıyı nereden aldığımızı soruyordu. O an bu işi ticarete dökebileceğimizi anladık. Bir markanın ayakkabısını satın alarak üzerinde Swarovski taşlar ile desenler tasarlayıp satışını yapmaya başladık. Tek başıma yapamayacağımı anladığım zaman Aslıhan ablam bana destek oldu. Kabuhan ablam o sırada büyük bir şirkette pazarlama müdürüydü. İkimiz bir şeyler yapmaya başladıktan ve işimizi büyüttükten sonra kendisinden de yardım istedik. Bir süre sonra o da bize katıldı.
Şu anda da tasarım aşamasında aktif rol üstleniyor musunuz?
KABUHAN CANPOLAT: Al-sat grubunun harici, kendi üretimimiz olan ve 5in1 markası taşıyan tüm ürünlerin tasarımları bize ait. Aslıhan stilistlik yapıyor. 5 kız kardeş olduğumuz için sürekli modayı da takip ediyoruz. Fuarlara katılıyoruz. Yurt dışında zaman geçirerek trendler hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyoruz. Sektördeki Türk tasarımcıların da çok iyi işler çıkarttığını söylemeliyiz.
ASLIHAN CANPOLAT: 5in1 koleksiyonları tamamen bizlerin hayal gücü ve isteklerine göre ortaya çıkıyor. Sonuç itibariyle bizler de birer müşteriyiz. Kendi tespitlerimizden de yola çıkarak ihtiyaçlar ve istekler doğrultusunda müşterilerimize en iyi şekilde yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bazen insanlara kafalarındaki modelin kendilerine yakışmayacağını söylemek gerekiyor. Ten tonuna uygun renk seçiminden ideal modele varıncaya kadar her şeyi büyük bir titizlikle seçiyoruz. Koleksiyonlarımız da bizim zevk ve hayal gücümüzden yola çıkarak ortaya çıkıyor.
Nişantaşı’nda bulunan iki mağazanızla yolunuza devam ediyorsunuz. Mağazalaşma sürecinizi de sizden dinleyebilir miyiz?
K.C.: Kardeşlerime 2015 yılında katıldım. O zaman sermayemiz küçük olduğu için bir apartmanın ikinci katında bir mağaza kiraladık. Bir kadın girişimci olarak KOSGEB’ten destek istemeye karar verdim. Aldığım 15 günlük bir kurstan sonra mağazamızı açtık. çalışmaya başladığımız ilk gün itibariyle yerimiz bizi çok memnun etmeye başladı. Daha sonra KOSGEB’ten destek almaktan vazgeçtik çünkü yaptığımız işler bizi yeterince tatmin ediyordu. O zamana kadar daha çok online platformlarda satış yapan ve kermeslerde ürünlerimizi gösteren bir firmaydık. Mağazamızda kapımız hiç kapanmıyor, gelen müşteri ve misafirlerimiz sürekli bir kalabalık oluşturuyordu. Bundan dolayı bulunduğumuz alanın yeterli olmadığına karar vererek 2017’de Şakayık Sokak’ta iki katlı bir yer tuttuk. Alt katı online satışa, üst katı ise mağazaya ayırdık. Müşterilerimiz bizim için daima yol gösterici oldu. Teşvikiye’deki yeni mağazamız da açıldığı ilk günden beri çok güzel tepkiler alıyor. Online kökenli olduğumuz için mağazalaşmayı çok fazla düşünmüyoruz. Büyük şehirlerde mağazalar açabiliriz ama bunu online ile paralel olarak yürüteceğiz. Teşvikiye mağazamız 750 metre karelik bir alana sahip. Şu anda Merter’de sadece online satışa ayırdığımız 1500 metre karelik bir merkezimiz de var. Bütün ürün çıkışlarının ve kargolarının hazırlandığı yer orası.
Bundan sonraki süreç için bir büyüme planınız var mı?
A.C: Online üzerinden 7 senedir satış yapıyoruz, 5 yıllık da bir mağazacılık geçmişimiz var. Yurt içinde daha çok online satış yaparak büyümeyi hedefliyoruz. Türkiye’de aslında bir ilki yapmaya çalışıyoruz. Online satışı devam ettirirken bir yandan da mağazalarla müşteriye “Biz buradayız” mesajını veriyoruz. Online alışveriş yapmayı tercih etmeyen veya bir sorun oluştuğunda mağazaya gelerek değişim yapmak isteyen çok fazla müşterimiz de var. Bundan dolayı online satışı ve mağazacılığı birlikte genişletmek ve büyütmek istiyoruz. İstanbul’dan sonra en çok talebi Ankara ve İzmir’den alıyoruz.
E.C: Bu işe 300 liralık bir sermaye ile başladık. Babamız çocukluğumuzdan beri bize hak etmeyi öğrettiği için başarıya hak ederek ulaşmaya çalıştık. Hedeflerimiz arasında yurt dışına açılmak da var. Yurt dışında inanılmaz bir takipçi sayımız var. Yakın zamanda iki kişiyle yurt dışı ile ilgili toplantılar yaptık. Bizden yurt dışında bayilik açmamızı istediler. Bunları duymak bizim için gurur verici. Yurt dışı çalışmalarımızı önümüzdeki yıl Almanya’dan başlatmayı düşünüyoruz. Bunların dışında Azerbaycan, Hollanda, İngiltere’den çok fazla bayilik talebi aldık. Bir Türk markası olarak yurt dışında bizi daha iyi temsil edebilecek yeni bir isme ihtiyacımız olduğuna karar verdik. Yurt dışında 5in1 ismiyle faaliyet göstermeyi düşünüyoruz. 5in1 Canpolat ise daha çok hazır giyime yönelik bir marka olarak kalacak.
üç katlı mağazanızda satışın yanı sıra farklı modeller ile kişiye özel dikimler de yapıyorsunuz. Bize ürünleriniz hakkında da bilgi verebilir misiniz?
A.C: Bizi diğer butiklerden ayıran nokta kendi üretimlerimizi yapmamız. Bunun yanında sahip olduğumuz metre kare itibariyle aslında mağazacılık yapıyoruz. 2012-2015 arasında butik olarak hizmet verirken 2015’ten sonra mağazacılığa geçiş yaptık. 5in1 Canpolat kurulduğu günden beri kendi üretimlerini yapmaya başladı. Ayakkabı, çanta, kemer, deri ürünlerde kendi üretimlerimizi tasarlıyoruz. Müşterilerimiz mağazamıza gelip hayallerindeki ürünü anlattıklarında gözlerinde canlandırdıkları kıyafeti gerçeğe dönüştürüyoruz. Bununla birlikte ürünlerimiz de diğer özel dikim markalara göre çok daha uygun.
Sizi diğer giyim markalarından farklı kılan bir nokta var mı?
K.C: Koleksiyonu çıkartırken insanların her daim dolabında tutabileceği ürünler olmasına özen gösterdik. Al sat grubunda çok hızlı bir şekilde akan bir moda var. İlk hedeflediğimiz şey yıllarca dolabınızda saklayabileceğiniz, kolay bir şekilde giyerek çıkabileceğiniz ürünler üretmek. ürünlerimizde kadının gücünü yansıtmaya çalışıyoruz. Koleksiyonumuzda bu amaçla Anadolu’da çok sık tercih edilen bir kıyafet olan şalvarla yola çıktık. Kadınların şalvarla her yerde rahat ve güçlü olduğu ve şalvarın bir anlamda kadının gücünü temsil ettiğini söyleyebiliriz. Şalvarı kombinlediğinizde çok güzel parçalarla uyarlayabiliyorsunuz.
Kendiniz için belirlemiş olduğunuz bir hedef kitleniz var mı?
A.C: Her kitleye hitap edebilmek ve her kadına dokunabilmek istiyoruz. 25-30 lira ile 7-8 bin lira arası değişen bir fiyat bandımız var. Müşteri memnuniyetini çok ileri bir seviyeye taşıdık. İşimizde uzun vadeli ve büyük hedefler belirledik. Büyük hedeflere giden yolda müşteri memnuniyetini sağlamak ve müşteriyi kazanmak çok önemli. Zaman zaman kargo bölümüne giderek oradan kontroller yapıyoruz. Kıyafetlerin nasıl katlandığına nasıl ambalajlandığına bakıyoruz. Müşteriye dokunabilmek adına özel ürünlerde özel ambalajlar kullanıyor, küçük notlar bırakıyoruz. Bir müşterinin bizi yalnızca bir defa değil birçok kez tercih etmesi ve bizi çevresine de önermesi için çabalıyoruz. Mağazamız için henüz bir açılış töreni yapmadık. Açılış töreni ile koleksiyonumuza birkaç parça eklemeyi de düşünüyoruz.
Bir Türk tasarım markası olarak tekstilde yerli üretimin önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
E.C: Kendi koleksiyonlarımızı ve vizyonumuzu genişletmek için yurt dışındaki fuarlara katılarak trendleri takip ediyoruz. ürünlerin en iyi modellerini bularak mağazamıza getirmeye çalışıyoruz. Yurt dışındaki ürünler artık ülkemizdeki ürünlerden çok da farklı değil. Türk ürünlerinin onlardan hiçbir eksiği kalmadı. Türkiye’ye bir marka getirip getirmeme, distribütörlük yapıp yapmama konusunda zaman zaman ikilemde kalıyoruz. Piyasada yerel firmalardan ziyade yabancı markalara rağbet gösteriliyor. Bizler buna karşılık kendi markamızı ve yerli üreticiyi desteklemek istediğimiz için buna şu anda sıcak bakmıyoruz. Kendi ülkemizin kalkınmasını istiyoruz. Bu amaçla bizi destekleyen ve arkamızda duran çok insan var. İnsanların bizi uluslararası markalarla özdeşleştirmesi bizi memnun ediyor.