Her Vücut Esnek ve Günlük Aktiviteleri Yapabilecek Kadar Stabil Olmalıdır

Her Vücut Esnek ve Günlük Aktiviteleri Yapabilecek Kadar Stabil Olmalıdır Her Vücut Esnek ve Günlük Aktiviteleri Yapabilecek Kadar Stabil Olmalıdır

Anadolu Efes Performans Koçu ve Pac Personal Training Kurucusu Ozan Şirikçi, bilimsel ve sistematik çalışmalarını Klass’a anlattı...

Multidisipliner tıp ve spor bilimi olan kondisyonerlik alanındaki başarılı çalışmalarıyla adını duyuran, Fenerbahçe, Kadın ve Erkek A Milli Basketbol takımlarında görev yaptıktan sonra başarılı çizgisini Anadolu Efes’te sürdüren ve Anadolu Efes’ın başarısında önemli bir pay sahibi olan Ozan Şirikçi, kurucusu olduğu PAC Personal Training bünyesinde spor yapmak isteyen her bireye bilimsel programlar ve uzman ekibi ile hizmet veriyor. Sporcu sakatlanmalarını en aza indiren programları ile de alanında fark yaratan Ozan Şirikçi “Egitmenlerimizin her biri kendi içimizde kurduğumuz eğitim akademisi sayesinde bilgilerini sürekli güncelleyen ve kendilerini geliştiren bireyler olarak görev yapıyor” diyor. Anadolu Efes Performans Koçu ve Pac Personal Training Kurucusu Ozan Şirikçi ile spor dünyasına girişini ve başarı hikayesini Klass okurları için konuştuk.

Ozan Bey, hem Anadolu Efes teknik kadrosunda hem de kurucusu olduğunuz Pac Personal Training’teki başarılarınızla dikkat çekiyorsunuz. Spor dünyasına girişinizi ve bu başarıların hikayesini dinleyebilir miyiz?

Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunda 2. sınıfta okurken bir gün Basketbol A Milli Takım antrenörü olacağım diyerek bir hedef belirledim. Bu hedef doğrultusunda üniversite eğitimim henüz bitmeden bu alanda çalışmalarıma başlamıştım. üniversite mezuniyetimin sonrasında almış olduğum 2 yıl temel tıp bilimleri eğitimi ve insan fizyolojisi ana bilim dalında yaptığım 3 yıllık yüksek lisansın ardından soluğu Amerika’da aldım. O zamanlar ülkemizde henüz çok bilinmeyen ve sadece kondisyoner olarak statü bulan bu mesleğin multidisipliner bir tıp ve spor bilimi olduğu bilinmiyordu. Başarılı çalışmalarımın arkasında yatan bu geniş arka plan beni zaman içerisinde birçok konuda haklı duruma çıkardı. Yenilikleri kabul etmek zordur. Sporcularda atletik performansın gelişmesini sağlayan koç olarak bu meslekte Türkiye’de bir ilk oldum. Fenerbahçe bünyesinde genç basketbolculardan oluşan ülker Alpella takımında başlayan kariyerim kısa zamanda kadın ve erkek basketbol A milli takımları, Fenerbahçe A takım ve Anadolu Efes ile olan beraberliğim ile devam etti. 2010 Basketbol Dünya Şampiyonası’nda 2.’lik, 2011 Avrupa Kadın Basketbol takımı ile Avrupa ikinciliği, 2012 Londra Olimpiyatları derken Anadolu Efes ile günümüze kadar geldik.

Oluşturduğunuz sistematik çalışmalarla hem sakatlanmaların önüne geçiyorsunuz hem de gözle görülür biçimde performans artışı sağlıyorsunuz. Bu sistematik çalışmalardan bahseder misiniz?

Spor yaralanması veya düşme sonucu sakatlanma gibi durumların önüne bir seviyeye kadar geçilebilir. Bizim görevimiz kişinin hareket durumlarındaki zayıf halkayı tespit edip o konuyu ele alarak hareket zincirini tamir etmek. örneğin kalça kasları zayıflamış bir birey buna bağlı olarak diz yaralanması veya ayak bileği burkulması yaşayabilir. Hareket zincirinde her bölge önem taşır bundan dolayı hareket formu düzeltilmelidir. Bu da bir dizi test sayesinde belirlenir. Bu testleri yapmadan spora başlamak kumardır. Zayıf hareket paterni belli bir süre sonra eklem yaralanmasına yol açabilir. Biz bu noktaları tespit ederek yola devam ederiz. Bu da bize hem performans artışı hem de spor yaralanması önleyici bir program yapma şansı verir.

Günümüzde spor sakatlanmaları hem profesyonel hem de amatör olarak sporla ilgilenenler için büyük riskler teşkil ediyor. Siz insanlara bu konuda neler öneriyorsunuz?

Her vücut esnek, günlük aktiviteleri yapabilecek kadar stabil ve enerji metabolizması aktif olmalıdır. Günlük esneme egzersizleri, minderde ve ayakta günlük stabilite egzersizleri ile birlikte kalp hızını normal atımın üzerine çıkaracağınız 20-30 dakikalık tempolu yürüyüşler ile sakatlıkların önüne geçilebilir.

Aynı zamanda teknolojiden de faydalanan bir sektördesiniz. Pac Personal Training’te alanınızdaki hangi teknolojileri kullanıyorsunuz?

Teknolojiden yararlanarak online derslerimizi başlattık. Sporsuz ve hareketsiz geçen dönemlerde insanların iyi beslenmesi, aynı zamanda eğitmenlerimiz tarafından profesyonel bir şekilde online şekilde çalıştırılmasını istedik. çalışmalarımızı birtakım ekipmanlarla da destekliyoruz. Bazı müşterilerimizin evlerine küçük çaplı spor salonları kuruyoruz. Profesyonel bir biçimde vermiş olduğumuz personal training hizmeti online platformda da devam ettiriyoruz. ülkemizin ve tüm dünyanın içerisinde olduğu zorlu ama kısa sürecek dönemi en iyi ve en verimli şekilde atlattıktan sonra online sistem üzerinden yurt dışındaki insanları da kapsayacak şekilde hizmet vermeye devam edebiliriz. En başarılı olduğumuz konu hareket eğitimi. Bir hareketin doğru yapılıp yapılmadığını çok iyi bir şekilde tespit ediyoruz. Merkezimizde bir takım ölçüm yöntemlerimiz var. Bunlar yarı klinik, ortopedik ölçümler. İşimiz bir antrenör olarak nerede durmamız gerektiğini tespit etmek. Herhangi bir ekleminde problem olan bir bireyin antrenman kapasitesini tespit edip belli bir noktaya kadar onu geliştiriyoruz. Bu süreçten sonra tekrar test yaparak kemik ve kas yapısına bakıyoruz. Bu testlerden sonra herhangi bir problem devam ediyorsa birlikte çalıştığımız doktorlar ve fizyoterapistlere danışarak problemi çözüyoruz.

PAC Personal Training bünyesinde nasıl bir hizmet veriyorsunuz?

Sadece basketbol değil birçok spor branşından sporcuları, gençleri, yetişkinleri ve çocukları çalıştırıyorum. Kurmuş olduğum PAC markası altında bu insanlara profesyonel sporculara sunduğumuz bilimsel ve sistematik hizmeti vermeye çalışıyoruz . Sporcu olsun veya olmasın merkezimize gelen herkes profesyonel bir sporcuymuş gibi bilimsel program ve uzman eğitmenler eşliğinde çalışmaktadır. Eğitmenlerimizin her biri kendi içimizde kurduğumuz eğitim akademisi sayesinde bilgilerini sürekli güncelleyerek ve kendilerini geliştirerek görev yapıyor.

 

Spor dışında ilgi duyduğunuz hobileriniz var mıdır?

Kendinize ayırdığınız zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sporun ve bilimin dışındaki en büyük tutkum müzik. Evimde gitar ve piyano var. Dore Music’te sevgili Görkem Baharoğlu ile birlikte şan dersleri yapıyoruz. Klasik/flamenco gitar çalıyor, fırsat buldukça müzikle uğraşıyorum. Zaman yönetimi bunca uğraş arasında elbette önemli bir konu. Günlük hayatımda zamanla adeta yarışıyorum. Bilginin bu kadar hızlı bir şekilde paylaşılması ve yayılması iş dünyasını bir o kadar hızlandırdı. Günlük hayatımda yapmam gerekenlere odaklanıyor geriye kalan şeyleri de zamana bırakıyorum. Zamanında yapamadığım işlerim olduğunda zaman zaman ben de gerginlik yaşayabiliyorum fakat bu durumun İstanbul’da yaşamanın bedeli olduğunu söyleyebilirim.