Adalet Hanım, mesleğinize çok yakışan bir isminiz var. Avukatlık sizin için ne anlam ifade ediyor?
Adalet, benim büyük babaannemin ismi. Avukatlık çocukluktan beri hep yapmak istediğim bir meslekti. Tam 17 yıldır bu mesleği yapıyorum ve elimden geldiğince layığı ile yerine getirmeye çalışıyorum. İnsanlara yardımcı olmak ve sorunlarını çözebilmek benim için hem meslek hem de bir hobi. Bu yüzden çocukluğumdan beri yapmayı hayal ettiğim mesleğimi büyük bir zevkle yapıyorum.
Hukuk çok geniş bir alan, siz daha çok hangi alanlarla ilgilisiniz?
Kılıç Hukuk Bürosunun merkez ofisi İzmir’de. Genellikle Ege bölgesine yatırım yapan,İzmir dışındaki büyük inşaat firmaları ile çalışıyorum. Mesleğimde branşlaşmaya gitmemek ile birlikte tercihimi bu yönde kullandım. Bir projenin baştan sonra yapılışına şahit olmak, onunla ilgili kararların alınması konusunda yatırımcılara destek olmak, sözleşmeler hazırlamak benim için çok büyük bir zevk. Uzun süredir bu işi yaptığım için daha rahat ilerleyebildiğim bir sektör. Bunun dışında hukuk çok geniş yelpazeli bir alan. Herkesin hukuka ihtiyacı var. Bu yüzden de her ne kadar inşaat sektöründeki davalara baksam da gerektiğinde daha farklı davalara da bakabiliyorum. Yardım edebileceğimi düşündüğüm yerlerde tabii ki bir avukat olarak elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Son dönemde artan şiddet olayları hakkında ne düşünüyorsunuz ve şiddet gören kadınlar için bir hukukçu olarak neler yapıyorsunuz?
Özellikle son yıllarda maalesef ülkemizde ve dünyada kadına yönelik şiddet, taciz ve cinayetler çok fazla artmış durumda. Bir anne ve bir avukat olarak kadınların kendi haklarını savunması gerektiğini ve de herhangi bir şiddete uğradığında bununla ilgili önlem almanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Şiddete maruz kalan bir kadın hangi adımları izlemeli?
Eğer o anda imkanı varsa hemen 155’i aramalı. Maalesef bazı durumlarda böyle bir imkan olmayabiliyor. Bu durumda yapılması gereken şey ilk fırsatta en yakın emniyet müdürlüğüne gitmek. Emniyet müdürlüğünde işler biraz daha hızlı yürüyebilir çünkü verdiğiniz ifade ile süreci başlatmış oluyorsunuz. Uzaklaştırma kararı alınabilir. Hakkında uzaklaştırma kararı alınan bir bireyin kadının yaşadığı eve gitme imkanı kalmıyor. Bu kararları yine de delenler olabiliyor. Bu noktada kadınların dirayetli olması ve bu tür davranışların devam etmesi durumda her defasında şikayetini yenilemesi gerekir. Kadınların ekonomik özgürlüğünün olmaması, ailesi baskısı, içinde bulunulan sosyal durum yaşanılan bölgelere göre değişiklik gösterebiliyor. Maalesef kadınların çoğu bu tür durumlara sessiz kalmayı tercih ediyor. Özellikle çalışmayan kadınlar, çocuğu olanlar böyle durumlarla daha çok karşılaşıyor.
Şiddet mağduru bir kadın size başvurduğunda nasıl bir süreç başlatıyorsunuz?
Bu konuda prosedür hep aynı şekilde işliyor. Öncelikle bir emniyet müdürlüğüne ya da savcılığa şikâyette bulunuyoruz. Bizler avukat olarak prosedürü çok daha iyi bildiğimiz için istenmesi gereken şeyleri hukuki bir dille anlatmamız çok daha kolay oluyor. Alınacak olan uzaklaştırma kararlarının, önleyici tedbirlerin sağlanması için bir avukatla çalışmak her zaman daha doğru olur diye düşünüyorum. Bir avukatla çalışmanın da maliyetleri var. İnsanlar bazen bu nedenle de bir avukat tutmaktan imtina edebiliyorlar. Ben kendi adıma ihtiyacı olan kadın ve çocuklara hukuki anlamda elimden gelen her türlü imkanla yardımcı olmaya çalışıyorum. Bir kadın olarak hem çalışmanın hem de anne olmanın çok zor olduğunu ben de birebir gördüğüm için empati yaparak elimden geldiği kadar destek olmaya çalışıyorum.
Bütün bunlara rağmen şiddet olaylarının devam etmesi durumunda neler yapılmalı?
İnsanları sadece yasalar korumaz. Alınacak tedbirlerin bir sonu yok. Şiddetin devam etmesi durumunda şiddeti uygulayan kişi cezaevine de girebilir. Bu tür olaylar insanların yetişme tarzı ve kültürü ile alakalı bir şey. Hiçbir yasanın suç potansiyeline sahip insanları engelleyebileceğini düşünmüyorum.
Şiddeti uygulayan kişi kaçıncı şikâyetten sonra cezaevine girebilir?
Bizim kanunlarımızda cezaevine girmenin bazı cezalarda alt sınırları var. Aile içi şiddetle ilgili suçlar ne yazık ki cezaevine girmeyi gerektiren durumlar değil. Bu çok sık tekrarlanırsa tabii ki de kişini cezaevine girmesi söz konusu olabilir. Ancak bu konuda sayı ile ifade edebileceğimiz bir sınır yok. Kişi eşini veya çocuğunu öldürmeye teşebbüs ederse veya kasten yaralama söz konusu olduysa tutuklanır.
Kadına şiddet konusunda önleyici tedbirler sizce neler olmalı?
Ben şiddet suçu işlendiğinde direkt olarak hapis cezası ile cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum. Cezaların ağırlaşması bu tür suçları bir nebze olsun engelleyebilir. En azından tekrarı olmaz diye düşünüyorum. Suç oranlarını biraz olsun aşağıya çekebiliriz. Ben kanun koyucu olsaydım şiddet suçu işleyen kişileri en az üç ay hapis ile cezalandırırdım. Tehdit etmeyi de bu kapsama dahil ederdim. Ekonomik düzeyin arttığı ailelerde manevi şiddet çok fazla. Eşi aşağılama, baskılamaya çalışma, sosyal ortamlarda sindirme olayları çok fazla oluyor. Şiddetin her türlüsü için ciddi bir yatırım olmalı.
Adalet Hanım, ayrıca pandemi döneminde boşanmaların ciddi oranda arttığını gördük. Size göre pandemi döneminde boşanmaların artmasının sebebi nedir?
Pandemi tüm dünyayı, özellikle de ülkemizi pek çok açıdan etkiledi. En başta ekonomik etkisi çok fazla oldu. Hastalık korkusu insanları endişeli bir ruh haline sürükledi. Bunların yanında bir kapanma meydana geldi. Herkesin sosyal hayatı ve sosyal çevresi çok zayıfladı. Maddi kaygılarla beraber tüm bu durumların aile içinde bir çatışmaya döndüğünü gördük. Kişilerin çok daha fazla, mecburen bir arada kalması, iş kaybı ya da evden çalışma gibi sebeplerle de aile fertleri sorunlar yaşamaya başladı, uyumları bozuldu. Evliliklerde de boşanmalarda da ciddi bir artış var. Sosyal medya sayesinde herkes, her şeye çok rahat ulaşabiliyor. Sosyal medya maalesef birçok evliliği de sona erdiriyor.
Boşanmalarda kadın ve erkeğin hakları nelerdir?
Boşanmalarda kadın ve erkeğin hakları eşittir. Boşanma davasını kusuru az olan taraf açabilir. Kusuru az olan tarafın istemesi veya kusurların eşit olması durumunda boşanma gerçekleşebilir. İki taraftan birisi mahkemeye başvurup sebeplerini detayıyla yazarak, boşanmanın gerekçesini gösteren tüm belgeleri dilekçesine ekleyerek boşanma davasını açabilir. Bu belgeler; aldatma söz konusu ise mesajlar, telefon kayıtları veya fotoğraf olabiliyor. Mekanlardan kamera kaydı istenebiliyor. Kredi kartı dökümleri ortaya atılarak ekonomik baskı ortaya çıkarılabilir. Boşanma aşamasında aklınıza gelebilecek her şey delil olabilir. Tanıklar da bu konuda önemli bir rol oynuyor. Yalancı tanıklık olaylarına karşı aile içi davalarda aile mahkemelerinde ihtisaslaşmış hakimlerin davalara bakması çok önemli.
Mesleki yaşantınızda bu zamana kadar unutamadığınız, ilginç bir olay oldu mu?
Baktığım bir boşanma davasında müvekkilim eşinin üzerinden geçmesi için kapıya kendi getirdiği okunmuş suyu koymamızı istemişti. “Ne olur bu suyu oraya koyun, belki eşim üzerinden geçince boşanmaktan vazgeçer.” demişti. Ben de böyle bir şeye izin veremeyeceğimizi söylemiştim.
Röportaj:Muammer Kapucuoğlu
Fotoğraf:Mertcan Alşahin
Mekan: Lazzoni Hotel
İnstagram: av.adaletdenizkilic
Web: www.kilic-hukuk.com