İç Hastalıkları Beslenme ve Detoks Uzmanı Dr. Samira Gasımlı, Ro-Sa Life Style kliniğinde kişilerin başta zayıflama olmak üzere karaciğer ve bağırsak rahatsızlıklarına çözüm ortağı oluyor. Karaciğer yağlanmasını kendisine özel uygulamalarıyla yok ederek kişilere daha sağlıklı bir yaşam sunan Samira Gasımlı, Ro-Sa Life Style kliniklerinde verdikleri hizmetlerini ve farklı uygulama yöntemlerini Klass’a anlattı.
SAMİRA GASIMLI: “Karaciğer detoksu ilk kez uygulandığında minimum 3 cm maksimum 9 cm bel çevresi incelebiliyor. Bunun yanında kilomuz düşüyor, karaciğer yağlanmaları ve şeker sıfırlanıyor, kolesterolleri düşüyor, hasta kendini daha enerjik hissediyor, uykusu düzene giriyor, bağırsakları, safra kesesi iyi çalışıyor, safra kesesindeki taşlar ve böbrek taşları da düşüyor, damarların içerisindeki kolesterole bağlı plaklar temizleniyor ve horlamayı da tedavi ediyor. Kişi aslında tamamıyla sağlığına kavuşmuş oluyor. En önemli sonuçlardan bir tanesi de vücuttaki büyüme hormonunu arttırıyor.”
Samira Hanım, fit bir vücuda sahip olabilmenin en öncelikli adımı sağlıklı olabilmekten geçiyor. Size göre sağlıklı bir vücut için öncelikle nelere dikkat etmek gerekiyor?
SAMİRA GASIMLI: Günümüzde oluşan hastalıklar ve gelişmeler 10 sene öncesine göre artık aynı değil. Bu yüzden öncelikle meslektaşlarımın bilgilerini, tedavilerini yenilemeleri gerektiğini düşünüyorum. Yediklerimiz, bulunduğumuz ortamlar ve her şey hızla değişiyor. özellikle besinlerdeki kimyasalların artması ve beslenmeler değiştiği için hastalıklar da değişiklik gösterdi. Vücudumuza giren besinler kadar onların nasıl sindirildiği de çok önem arz ediyor. Karaciğer şimdiye kadar hiç önlemi alınmayan ikinci üçüncü planda tutulan bir organdı. Tıpta da genel olarak bağırsakla beraber karaciğer sindirim için çok önemli organlardır.
Peki, bunların sindirim sistemi ile bağlantısı nedir?
S.G.: Gıdadaki kimyasal maddelerden temizleyen, onlardan sorumlu olan, vücudumuzun dış etkenlerden zarar görmesini engelleyen, filtre eden organ karaciğer ve bağırsaktır. Ne kadar kaliteli yersek yiyelim bağırsaklarımız çalışmıyorsa sindirilmez, sindirilmezse yediğimiz kaliteli besinin de bir önemi kalmaz. Karaciğer bu filtreyi yaptıktan sonra besini damar sistemine gönderir ve bu şekilde kalbe ulaşır kalp de bütün organlara yayar. Ama yanlış beslenmeler ve yanlış düzen ile belli bir zaman sonra karaciğeri yormaya başlarız. Ağrı kesici ilaçlar, antibiyotikler de bu konuda da etkili kimyasallardır. Karaciğer yorulunca da filtre etme fonksiyonu da zamanla azalıyor. Karaciğerin yorulması demek de karaciğer yağlanmasıdır. Eskiden sadece alkol içenlerde karaciğer yağlanması olur gibi bilinse de artık başka sebepler de bu durumu etkiliyor. Şu anki dönemde alkole bağlı karaciğer yağlanması daha çok geride kaldı; aldığımız ilaçlar, yediğimiz besinler, hayat tarzımız ve vücudun yanlış çalışma sistemi karaciğer yağlanmasına ve yorulmasına sebep oluyor. Yağlanma olduktan sonra ilk belirtisi alerji, ikinci belirtisi ise halsizliktir. Bunlarla beraber uyku bozukluğu da geliyor. Sonradan insülin direnci dediğimiz gizli şeker de başlar ve bu durum iştahımızı arttırır. Sürekli yeriz ama sürekli açızdır. Kişinin açlıktan eli ayağı titrer. İnsülin direnci olan bir kişi aç kalamaz. çünkü dokular sürekli açtır ve bizi yemek yemeğe iter. Ama buradaki problem, yediğimiz gıdanın aç olan bölgeye ulaşmamasıdır.
Karaciğer yağlanması aynı zamanda kilo almaya sebep oluyor diyebilir miyiz?
S.G.: Kesinlikle öyle. Karaciğer yağlanmasındaki ilk gözle görülür belirtileri göbek gölgesidir. Bu çok zayıf insanlarda da oluyor. Kollar, bacaklar, vücut ince ama göbekli olunuyor. Bunlar çok hassas olan kişilerdir ve birinci derecedir, yeni başlamıştır. Ama artık ilerlemiş seviyede göbek varsa bu ikinci, üçüncü seviyeler oluyor ve en sonunda siroza kadar götürüyor. Bu yüzden de karaciğerimizi dikkate alıp kısa bir şekilde tedavi etmemiz gerekiyor.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Haziran sayısında..
Röportaj: Erdi Kartal
Fotoğraflar: Mert Can Alşahin