Kızı Olmayan İnsan Babalık Duygusunu Tam Anlayamaz

Kızı Olmayan İnsan Babalık Duygusunu Tam Anlayamaz Kızı Olmayan İnsan Babalık Duygusunu Tam Anlayamaz

Asortie Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Murat Erat, iş yaşamındaki başarısının yanı sıra disiplinli kişiliği ve spora verdiği önemle de tanınıyor. Ünlü iş adamının az bilenen yönü ise mutlu aile yaşamı. 2010 doğumlu Seden Su ve 2016 doğumlu Eylül Eda adında iki kız babası olan Murat Erat, yaklaşık 20 yıllık Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Öğretmeni olan değerli eşi Seda Hanım ile birlikte kızlarını büyük bir özenle yetiştiriyor. Hafta içi yoğun bir çalışma temposu içerisinde olan buna rağmen sporunu aksatmayan başarılı iş insanı, hafta sonları da çoğunlukla açık havada spor yapmayı tercih ediyor. Erat tüm bu keyifli anlarını eşi ve kızlarıyla birlikte geçirmekten de ayrı bir keyif alıyor. Sosyal yaşantısında sportif yaşam tarzıyla dikkat çeken, fit görünümünü ve iş yaşamındaki enerjisini mutlu aile yaşantısına ve düzenli olarak yaptığı spora borçlu olduğunu söyleyen Murat Erat ile pek bilinmeyen aile yaşantısını ve kızlarıyla olan muhteşem ilişkisini Klass okurları için konuştuk.  

“Birçok baba, erkek çocuğunun olmasını çok ister ama benim bir evladım daha olacaksa dua ederim ki o da kız olsun. Belki iddialı olacak ama kızı olmayan insan babalık duygusunu tam anlayamaz. Biz kalabalık bir aileyiz, 11 tane yeğenim var. Erkek babası olma duygusunu yeğenlerimde yaşadım sanırım. Onun için kız çocuğunun yeri bende çok başka. Kuzularım Seden Su ve Eylül Eda’yı çok iyi yetiştirdiğimize inanıyorum.”


Murat Bey, iş yaşamınızın yanı sıra aile yaşamınızda da çok iyi bir baba olarak göze çarpıyorsunuz. Öncelikle babalık duygusunu ve çocuklarınızın sizin için ne ifade ettiğini öğrenebilir miyiz?
Babalık çok özel bir duygu. Önce hayallerle başlayan ve sonra kucağınıza aldığınız bir umudun ellerinizde büyümesi ve o büyürken de size hayata dair birçok şey öğretmesi tarif edilemeyecek kadar huzur veren bir konu. 2010 doğumlu Seden Su ve 2016 doğumlu Eylül Eda adında iki kızım var. Birçok baba, erkek çocuğunun olmasını çok ister ama benim bir evladım daha olacaksa dua ederim ki o da kız olsun. Belki iddialı olacak ama kızı olmayan insan babalık duygusunu tam anlayamaz. Biz kalabalık bir aileyiz, 11 tane yeğenim var. Erkek babası olma duygusunu yeğenlerimde yaşadım sanırım. Onun için kız çocuğunun yeri bende çok başka. Kuzularım Seden Su ve Eylül Eda’yı çok iyi yetiştirdiğimize inanıyorum. Her şeyden önce benim evlatlarımın milli ve manevi duyguları gelişmiş, ahlaki yönleri yüksek gerek akademik gerekse de sosyal eğitimlerine dikkat ettiğimiz, toplumsal yaşama katkı sağlayacak kadar bilinçli, iyi kalpli ve merhametli birer insan olmasını istiyoruz. Eşim Seda Hanım’ın yaklaşık 20 yıllık Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Öğretmeni olmasının çocuklarımın eğitimi üzerinde çok etkisi var. Eşimle aynı frekansta düşündüğümüzden dolayı çocuklarımız biraz şanslı da diyebiliriz. Çocuklarım benim için elbette, birçok babanın hissettiği gibi, “dünyanın en önemli varlıkları ve benim de koşulsuz varlık sebeplerim” diyebilirim. Onların ileride iyi ve mutlu yaşaması ve bulundukları topluma artı değer katacak güzel işlere imza atabilecek olmaları benim en büyük çabam. İleride çok para kazanacakları bir meslekleri olsun istemiyoruz ama ileride çok dostları olsun ve her geçen gün yalnızlığa itilen hayatta çevresindeki birçok insan ile mutlu ve huzurlu bir hayat geçirsinler istiyoruz. Onlara şimdiden güzel insanlarla tanışmanın, hayatlarına değer katacakları konusunda birçok deneyim kazandırmaya çalışıyoruz.


Çocuklarınızla neler yapmaktan hoşlanırsınız? Daha çok nasıl vakit geçirirsiniz?
Çocuklarımı asla bir mesleğe ve bir uğraşa kanalize etmiyorum. Hayatımızda var olan birçok şeyi yapmaya çalışıyorum. Fakat bu birçok şeye sahip olurken de bedel ödenmesi gerektiğini öğretiyorum. Bunun için de bol bol ticarete alışsınlar diye tatlı oyunlar oynuyoruz. İstediklerini hemen elde edip, ilerleyen süreçlerde şu an çocuklarımızın kronik hastalığı haline gelen “tatminsizlik” girdabına düşmemeleri için kızlarıma bazı sorumluluklar yüklüyorum. Mesela, kendilerine bir oyuncak veya bisiklet almak istediklerinde hemen sipariş vermiyoruz. Önce onlara boncuk, ip vs. gibi ürünler alıyorum. Evde onlardan kolye ve bileklik yapıp Etiler veya Ulus pazarında birlikte satıyoruz. Kazandıkları para ile de istediklerini alıyorlar.
Bunun yanında çocuklarımla evde ve bahçede misket, seksek, ip atlama, körebe gibi bizim çocukluğumuzun oyunlarını oynuyoruz. Evde kaldığımız sürelerde ise kitap okuma saatleri ve elişi kağıtları ile origami yapıyoruz. Bunlara ilave olarak Seden Su; jimnastik, bisiklet ve yüzme eğitimi alıyor. Onun için hafta sonları spor tesislerine gidiyoruz. Bunun yanında çocuklarımla bol bol ormanlara gidiyoruz ve oradaki hayvanlara yem ve mama bırakıyoruz. Özellikle de doğayı tanımaları için hayvanat bahçesi ziyaretleri yapıyoruz. Eylül Eda tam bir at tutkunu. Eylül Eda ile birlikte at çiftliklerine giderek ata binmeyi çok seviyoruz. Ayrıca hayvan barınaklarına gidip oradaki dostlarımıza mama vermeyi de çok seviyoruz. Yazları denize girmeyi çok sevdikleri için, ben çok denizi sevmesem de onların baskısı sonucu, denize giriyoruz. Kışları da bol bol havuz sporları yapmaya çalışıyoruz.
Seden Su, toplumsal duyarlılığı çok gelişmiş bir çocuk. Bunu daha ileri taşımak ve körelmesini önlemek için bazı aktiviteler yapıyoruz. Örneğin geçen hafta elimize çöp poşetleri alıp Beşiktaş Bebek sahilinde insanların yerlere attığı çöpleri topladık. Biz bunu yaparken çevreden 6 kişinin de bize katılması hem beni hem de çocuklarımı çok mutlu etti. İnsanlara farkındalık da oluşturmuş olduk.


Sizin bisiklet tutkunuz var. Kızlarınızın da böyle bir tutkusu var mı?
Evet, Seden Su ve Eylül Eda benim gibi bir bisiklet tutkunu. O yüzden sık sık uzun bisiklet turlarına katılıyoruz. Bazen sabah çok erken saatlerden akşama kadar bisikletlerimiz ile geziyoruz. Bu gezileri daha verimli hale getirmek için de dinlenme molalarında yeni lezzetler tadıyoruz. Ayrıca kitaplarımız da hep yanımızda oluyor. Onlarla sık sık kitap okuma saatleri yapıyoruz. Eylül Eda, küçük olduğundan onunla çok yapamadık ama pandemi öncesi, Seden Su ile huzur evlerindeki büyüklerimizi ziyaret edip onlara kendi yaptığımız minik hediyeler veriyorduk. Büyüklerimizin hiç tanımadıkları birini karşılarında görmeleri ve uzun uzun sohbet etmeleri sonucunda yüzlerinde beliren tebessüm ve mutluluk tarif edilmez bir duygu. Çocuklarımın da bunu yaşamasını istiyorum.

Oldukça yoğun bir iş yaşamınız var. Çocuklarınıza zaman ayırmak zor olmuyor mu?
İnsanoğlun en güzel ürettiği şey mazeretlerdir. Günümüz insanının en çok şikâyet ettiği durumların başında yoğun olmak geliyor. Ben asla yoğun bir insan değilim. Eğer siz sabah 9 da uyanıp hayata saat 10 da adapte olur ve akşam 6 dan sonra da gidip bir AVM köşesindeki mekâna kendinizi hapsederseniz elbette zaman yetmez ve yoğun olursunuz. Birçok şirketi yönetiyorum kendimi yoğun görmüyorum ama etrafımdaki birçok insanın kendini yoğun olarak inandırmış olmasına da çok şaşırıyorum. Ben her gün saat 5 de uyanırım. Seden Su ve Eylül Eda’nın ben saat 7’ye kadar uyuduklarını asla hatırlamam. Onlar da hafta içi ve hafta sonu mutlaka en geç saat 6’da uyanırlar. Ben saat 9’a kadar hem çocuklarla ilgilenir hem de gün içinde yapacağım birçok işi hallederim. Akşamları da eve geldiğimde verimli bir zaman geçiririz. Kitap okuruz ya da oyun oynarız. Televizyonda çok zaman kaybetmeyi ailecek sevmiyoruz.

Siz aynı zamanda sportif bir insansınız ve farklı branşlarda neredeyse profesyonel seviyede spor yapıyorsunuz. Çocuklarınızı da bu şekilde eğitiyorsunuz. Bu yönünüzü çocuklarınıza nasıl aşıladınız?
Spor yapmak sağlık açısından elbette çok önemli bir unsur ama sporun diğer yönü de sosyalleşme aracı olmasıdır. Çocuklarla birlikte birçok alanda spor yapıyoruz veya spor aktivitelerini seyretmeye gidiyoruz. Güreş, cirit, okçuluk gibi ata sporlarımızın da bilinmesi için bunlara da çok gidiyoruz. Mesela iki hafta önce Seden Su ve Eylül Eda ile birlikte Hentbol maçına gitmiştik. Orada böyle bir sporun olduğunu ilk kez gördüler. Yine Voleybol, Basketbol, yüzme, bisiklet, doğa yürüyüşü vs. sporları imkânlarımız ve birazda Eylül Eda’nın hakimiyeti J ile yapmaya çalışıyoruz. Eylül Eda biraz baskın lider bir karaktere sahip olduğundan spora gittiğimizde takım liderimiz oluyor.


Siz babanızı nasıl anlatırsınız? Onun hangi yönlerini seviyorsunuz?
Babam, babasız büyüdüğü için kendine babalık konusunda bir rol model alacak kimsesi olmamış ama buna rağmen bize çok şey öğretti. Bazen düşünüyorum da onların yaptıklarını biz asla yapamayız. Sahip olduğumuz bu kadar nimete rağmen 2 çocuğu yetiştirmekle ilgili zaman zaman birçok kaygı taşıyoruz. Ama bazen babamı düşündüğümde 80 m2 bir gecekondu içinde 9 kişilik bir aileyi nasıl geçindirmiş. Muazzam bir azim ve tarif edilemeyecek fedakârlıklarla dolu bir süreç aslında. Önceki nesil olarak birçoğumuzun babası mutlaka aynı zorluklarla aile geçindirmiş. Ama onlar bizlere yokluk zamanında bile ahlaki olarak hep var olmanın ve mücadele etmenin bilincini aşılamışlar aslında.
Babam bize birçok şeyi yaşayarak öğretti. Tabi bunu bilinçli olarak mı yapıyordu yoksa içinde bulunduğu imkânlar mı bunu gerektirdi bilmiyorum ama ben bunun faydasını gençliğimde çok gördüm. Mesela benim hiç unutmadığım bir şey vardır; Mahallede bir vitesli bisiklet furyası başlamıştı. Herkesin bisikleti varken ben de babamdan istediğimde babam bisiklet değil ayakkabı boyama sandığı almıştı. Ben o sandıkla kahvehaneleri, işyerlerini gezerek ayakkabı boyadım ve kazandığım para ile önce babamın aldığı sandığın parasını babama verdim, sonra da bir beyaz eşya bayisinden taksitle bisiklet almıştım. O sandık bana çok şey öğretti. Babamın bana öğrettikleri ile şimdi çok şükür kendi yağımızda kavrulan bir işveren oldum. Bu deneyimleri kızlarım büyüdüğünde, ömrüm de yeterse onlara aktarmayı çok isterim.

 

Murat Erat