Nurdan Tekeoğlu : “İnsanlık Var Oldukça İnsanoğlu Katma Değer Üretmeye Devam Edecektir”

Nurdan Tekeoğlu : “İnsanlık Var Oldukça İnsanoğlu Katma Değer Üretmeye Devam Edecektir” Nurdan Tekeoğlu : “İnsanlık Var Oldukça İnsanoğlu Katma Değer Üretmeye Devam Edecektir”

Ünlü Film Ve Belgesel Yapımcısı Ve Akademisyen Nurdan Tekeoğlu,  Ses Getiren Sinema Ve Belgesel Projelerini Klass’a Anlattı Avusturya Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan, özel sektörde uzun yıllar süren başarılı kariyerinin ardından sinema alanına yönelen ve burada birbirinden değerli yapımlara imza atan Nurdan Tekeoğlu, önemli festivallerde ödüller almaya ve Türkiye’yi başarıyla temsil etmeye devam ediyor. Özellikle Karadeniz coğrafyasını ve kadınların buradaki zorlu şartlarda verdiği yaşam mücadelesini anlatan çarpıcı belgeselleriyle adından söz ettiren Nurdan Tekeoğlu, bir yandan akademik kariyerini de sürdürerek bu alanda genç nesillere eğitim vermeye ve tecrübelerini paylaşmaya devam ediyor. Yapımcı ve Akademisyen Nurdan Tekeoğlu ile hayatını, film ve belgesellerini, akademisyen yönünü ve metaverse ve yapay zeka kavramlarına nasıl baktığını Klass okurları için konuştuk.  

Nurdan Hanım, siz hem başarılı bir işkadını, başarılı bir yapımcı ve akademisyensiniz. Öncelikle okuyucularımız için sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
İstanbul doğumluyum. Anne tarafından 3. kuşak Selanik mübadili, baba tarafından da Mersinliyim. Avusturya Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde Sosyoloji okudum. 1988 yılından 2011 yılına kadar Galleria, Gelişim Yayınları, Güneş Gazetesi, Egebank, Bayraktar Holding, Garanti Bankası, Siemens, The Ritz Carlton şirketlerinde iletişim ve pazarlama alanında yönetici olarak çalıştım. Kariyerimin doruk noktasına Metro Group’un Türkiye Temsilciliği pozisyonu ile ulaştım. 2001 yılında kurumsal sosyal sorumluluk anlamında Türkiye’nin ilk kısa film yarışması olan Metro Kısa Film Yarışması’nı Türsak Vakfı ile düzenledim. Birinci ve ikinciyi New York Film Akademisi’ne gönderdiğimiz bu yarışmayı 9 yıl boyunca düzenledik. Sinemayı çok seviyordum. Gazeteci eşim Orhan Tekeoğlu, Karadeniz kadınlarının yüksek dağlık kesimlerde doğaya karşı verdiği mücadeleyi anlatan ve TRT ödülü alan İFAKAT belgeselini çekmek istediğini söyleyince yapımcılık mesleğini daha iyi icra edebilmek için Metro Group’tan ayrıldım.  

“FATMA KAYACI’NIN BİLİNMEYEN HİKÂYESİ PROJEMİZ KOSOVA’DA FERFİLM FESTİVALİ’NDE AÇILIŞ FİLMİ OLDU”
Bu zamana kadar hangi projelere imza attınız?
2010-2024 yılları arasında İFAKAT’tan sonra “Öyle Sevdim ki Seni” isimli uzun metraj filmin; Sıra Dışı İnsanlar, Rudolf Nurayev: Düşlerin Adası, Vargit Zamanı, 7 Kibele, Fatma Kayacı’nın Bilinmeyen Hikâyesi isimli belgesellerin yapımcılığın üstlendim. Mübadeleyle ilgili 2017’de Antakya Film Festivali Özel Jüri Ödülü’nü kazanan ve Antalya Film Festivali seçkisine kabul edilen “İki Yaka Yarım Aşk” isimli kısa filmin yönetmenliğini üstlendim. 2019 yılında İstanbul Film Akademisi’ni bitirdim. Ardından “İki Gün” isimli kısa filmimi çektim. Film ve belgesellerimizle ülkemizi yurt dışı film festivallerinde temsil etmeye çok önem veriyoruz. Özellikle Karadeniz belgeselleri Karadeniz’in doğası nedeniyle çok merak uyandırıyor. Bir anlamda Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlıyoruz. Bu sene Fatma Kayacı’nın bilinmeyen Hikâyesi projemiz Kosova’da Ferfilm Festivali’nde açılış filmi oldu. TRT Belgesel Yarışması’ndan 2022 yılında Kültür Bakanlığı ödülü dâhil olmak üzere 20’ye yakın ödül aldı. Son olarak 2023 yılında Lozan Mübadelesi’nin 100.yıldönümü anısına Ruyiad, Pegasus ve Fongogo’nun destekleriyle “Paramparça” isimli belgeseli Yunan Story Studios ile ortak yapım olarak hayata geçirdik. Yönetmenliğini Orhan Tekeoğlu ile birlikte üstlendim. Belgesel Yunanistan’da 11.Hanya ve 10.Ierapetra Film Festivalleri’nde finalist olarak yarışırken Meksika’da FICAA’dan En İyi Aktivist Mesaj ödülünü aldı.  Son olarak Athens Monthly Film Festivali’nde Honourable Mention ödülünü aldı. Belgesel şu anda festivallerde gösterilmeye devam ediyor. Aynı zamanda Blu Tv platformunda da izleyicilerle buluşuyor.

Akademisyen yönünüzün de olduğunu biliyoruz. Bu alanda neler yapıyorsunuz?
Metro Group’ta çalışırken Marmara Üniversitesi’nde pazarlama alanında master ve doktora yaptım. Özel sektörde öğrendiklerimi paylaşmak için akademisyen oldum. İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde de 10 yıldır eğitim veriyorum. Ayrıca şirketlere iş geliştirme anlamında danışmanlık çalışmalarını da yürütüyorum. Geçen sene Martı Derneği’nin “Yüz Akımız Yüz Kadın” isimli projesine seçildim ve bu konuda yazılan kitapta da kendi iş hayatımı anlattım.

Son projelerinizden bahseder misiniz?
Son projelerimizde Prof. Dr. Ali Akyüz’ün biyografik belgeselini çektik. İnşallah sonbahar aylarında gösterime girecek. Son 2 senedir “Dönüş” isimli belgeselimize hazırlanıyoruz. Hazırlık çalışmaları devam ediyor. Ayrıca “Halikarnas Balıkçısı’nın Yolculuğu” isimli kitabın yazarı Meltem Ulu’nun yazdıklarından esinlenerek bir belgesel çekeceğiz. Onun da hazırlık çalışmaları devam ediyor. 1 yıl içinde 3 kitap çıkarmıştım. Pandemi döneminde İstanbul Ticaret Üniversitesi YouTube kanalında 33 iş insanı ile söyleşi yaparak şirketlerini nasıl başarı ile yönettiklerine dair sorular sormuştum. Bu söyleşileri “Kriz Döneminde Stratejik Yönetim 1-2-3” olarak 3 kitap halinde Çınaraltı Yayınları’ndan çıkardık. Bu eserimiz öğrenciler, iş dünyası ve akademisyenler için önemli vaka hikâyeleri içermekte. Son olarak pazarlamanın Nostradamus’u olarak bilinen ünlü fütürist Amerikalı Faith Popcorn’un ve World Future Society Asya Başkanı Murat Şahin’in önsözlerinin yer aldığı, Prof.Dr.Figen Yıldırım, Doç. Dr. Necla Küçükçolak editörlüğünü yaptığım “The Art of Predıctıng the Future Trends” isimli kitabı 17 değerli akademisyenin makaleleri ile Scala Yayınları’ndan çıkardık. Şimdi aynı kitabın Türkçe versiyonunu hazırlıyoruz.

Bir akademisyen ve aynı zamanda bir yapımcı olarak özel yaşamınıza vakit ayırabiliyor musunuz?
İki kızımız var: Öykü Tekeoğlu ve Damla Altay. Öykü Tekeoğlu dijital pazarlama alanında üst düzey yönetici, Damla Altay ise klinik psikolog. Onlar artık kendi yollarında başarılı olarak yürüyor. Eşim Orhan Tekeoğlu ile ben belgesel alanında hayal kurmaya ve gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Seyahat etmeyi seviyoruz. Festivaller bu anlamda büyük bir fırsat sunuyor. 

“ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK, SANAL GERÇEKLİK, HEPSİ İNSANLARI YORACAK VE PSİKOLOJİK SORUNLARA YOL AÇABİLECEK GİBİ GÖZÜKÜYOR.”
Yapay zekâ ve metaverse hayatımıza yenilikler getirdi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz.
Yapay zekâ insanların işlerini kolaylaştıracak bir buluş. Tabii ki kötü amaçlarla kullanılmaması lazım. Bununla birlikte birçok mesleği de ortadan kaldıracağı aşikâr. Fakat ben insanlık var oldukça insanoğlunun katma değer üretmeye devam edeceğini düşünüyorum. Yeni meslekler ortaya çıkacak. İnsanlar birinci, ikinci, üçüncü üniversitelerini bitirecek. Metaverse gibi oluşumlar ise insanların sanal ve fiziki dünyada paralel yaşamları sürdürmesine neden olacak. Artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, hepsi insanları yoracak ve psikolojik sorunlara yol açabilecek gibi gözüküyor. Tabii ki yüz tanıma gibi yapay zekâ destekli teknolojiler etik sorunları da gündeme getirecek. Çok fazla değişimin olacağı döneme geldik. Pazarlama akademisyenlerinin, yöneticilerinin işi zor. Bu zorluğu Philip Kotler, Pazarlama 6.0 kitabı ile de çok güzel anlatmış. Trendleri ve fütüristleri çok iyi takip etmek gerekli. Sürekli olarak kendimizi eğitmeliyiz. Markaların stratejik yönetimi artık bilgiyle mümkün.