Risk Almadığınız Sürece Büyük Başarılar Elde Etme Şansınız Hiç Yoktur

Risk Almadığınız Sürece Büyük Başarılar Elde Etme Şansınız Hiç Yoktur Risk Almadığınız Sürece Büyük Başarılar Elde Etme Şansınız Hiç Yoktur

Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman “Zafere Giden Yol” kitabını ve muhteşem kariyerini Klass’a anlattı...

Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman, ilk kupasını Türk Telekom’un başındayken kazandı. Daha sonra Efes Pilsen ile EuroLeague üçüncülüğü kazanarak camiaya tarihinde bir ilki yaşattı. Avrupa’ya transfer olan ilk Türk basketbol antrenörü sıfatıyla gittiği İtalya’da Siena ile Avrupa Şampiyonu olan Ergin Ataman bu başarılarıyla kariyerinde önemli bir çıkış yakaladı. İlerleyen yıllarda Beşiktaş ve Galatasaray gibi Türk sporunun önde gelen kulüpleriyle Avrupa’da ve Türkiye liginde kupalar kaldırarak adını Türk basketbol tarihine altın harflerle yazdıran Ergin Ataman, “Risk almadığınız sürece büyük başarılar elde etme şansınız hiç yoktur. O riski aldığınız zaman da başarıya öncelikle kendinizin inanması lazım.” diyor. 2019 yılında Anadolu Efes ile EuroLeague finali oynayarak kupaya bir kez daha yaklaşan Ergin Ataman parlak kariyerini kendi yazdığı kitabı “Zafere Giden Yol”da anlattı. Sıra dışı başarılarını kaleme döktüğü kitabının bütün gelirlerini Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na bağışlayacak olan ünlü Basketbol Antrenörü Ergin Ataman ile yeni kitabını ve ilklerle dolu basketbol kariyerini Klass okurları için konuştuk.

 

Ara Spot\\

 

“Beni tanıyanlar, özellikle de yeni nesil son 5-10 seneki Ergin Ataman’ı biliyor. Peki bu Ergin Ataman nereden geldi, bu günlere nasıl ulaştı? Kitabım işte bu sorulara cevap veriyor. Bütün bunların bir hikayesi var. Yaşadıklarımın ayrıca duygusal tarafı da var. Bunların farkına varabilmek, gelinen noktada hangi güçlüklerle savaşıldığını, saha dışında neler yapıldığını öğrenmek önemli. Bunların hepsi bu kitapta yer alıyor.”

 

“34 yaşında profesyonel olarak Avrupa’ya transfer olan ilk Türk basketbol antrenörü oldum ve gittiğim takımı tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonu yaptım. Siena’ya ilk transfer olduğumda basın toplantısında ben hedefleri anlatırken oradaki gazetecilerin gülümsemeleri, ertesi gün de “hayalci Türk koç” diye manşet atılması benim için unutamadığım bir anı oldu.”

 

“Şampiyon olduktan sonra bütün Siena halkı şehrin meydanını hıncahınç doldurup sevinç gösterileri yaptı. Meydanlarda 60-70 bin kişi toplanmıştı. Şehrin Belediye Başkanı ve Valisi tarafından bana şehrin anahtarı verildi. Yıllar sonra bile oraya gittiğimde çok büyük bir sevgi ve heyecanla karşılandığını söyleyebilirim.”

 

“Ben bugüne kadar şampiyon olduğum takımların hiçbirinde favori koç olmadım. Elimde hep yeterli kadrolar vardı ama bu kadroların hiçbirisi o sezonun en büyük bütçeleriyle kurulan takımlar değildi. Beşiktaş’ta yıllar sonra gelen şampiyonluklar elde ettim,  Galatasaray’da da aynı şekilde. Bütün bunlara o camialarda kazanılan Avrupa şampiyonlukları eklendi.”

 

“Kitaptan maddi anlamda hiçbir beklentim yok. Ben bir anı olsun, arşiv olsun, Türkiye’deki spor kitaplarına yeni bir kitap eklensin diye bu teklifi kabul ettim. Daha sonra kitabın tanıtım etkinliğine giderek bu kitabın satışından elde edilecek gelirin büyük bölümünün Türk Eğitim Gönülleri Vakfı’na bağışlanmasını istediğimi belirttim.”

 

“Her yenilgi galibiyete giden bir basamaktır ve sizin galibiyete ulaşmanız için o basamakları çıkmanız gerekiyor. Biz Anadolu Efes ile çok büyük bir sıçrama yaptık. Finali kaybettiğimiz maçtan hemen sonra da gelecek sezon nasıl şampiyon oluruz diye de plan yapmaya başladık. Nitekim de pandemiye kadar ligi domine eden takım olduk. Oyuncularımız rekor üzerine rekor kırdı..”

 

Ergin Bey, “Zafere Giden Yol” adını verdiğiniz muhteşem bir kitap yayınladınız. Bu kitabı hangi duygu ve düşüncelerle yazdınız?  

Biz genelde yoğun bir tempoyla çalışan ve bu tempoya alışkın insanlarız. Yoğun tempo bizim için eylül ayında başlayıp haziran ayına kadar devam eder. Bu süreç sürekli seyahat ve maçlarla geçiyor. Pandemiden önce devam eden sezonda 85 tane maça çıktık. Bunun yanında antrenmanlar ve hazırlık maçlarıyla geçen çok yoğun bir dönem geçirdik. Salgının ortaya çıkmasıyla beraber bütün maçlar mart ayında durdurulunca ben de bu süreci kitap yazarak değerlendirmeye karar verdim.  Hikayemi insanlarla paylaşmak istedim.

 

“BASKETBOL OKULLARINDA çOCUKLARI çALIŞTIRMAKLA BAŞLAYAN VE DAHA SONRA DüNYA YILDIZLARININ KOçLUĞUNU YAPMAYA KADAR UZANAN BİR HİKÂYE BU.”

Sıra dışı bir hikayeniz olduğunu söyleyebilir miyiz?

Gerçekten sıra dışı bir hikayem var. Basketbol okullarında çocukları çalıştırmakla başlayan ve daha sonra dünya yıldızlarının koçluğunu yapmaya kadar uzanan bir hikâye bu. Bu yolda Türk Basketbolunun en büyük takımlarını çalıştırdım. Arada İtalya deneyimim de oldu. Orada da yaşadığım anılar, kazandığım ve son dakikalarda kaybettiğim şampiyonluklar var. Bütün bu geçen süre içerisinde yaşadıklarımın bana hissettirdiği duyguları genç nesille paylaşmak istedim. Yurt dışında gördüğümüz insanların ulaştıkları başarılar bize hep erişilemez gibi gelir. Bunlara bir Türk insanının da doğru yoldan giderek ve çalışarak ulaşabileceğini göstermeye çalıştım. Bizim mesleğimizde daima zirvede kalamıyorsunuz. Bazen düşüşler yaşıyor, takım değiştiriyorsunuz. 25 yıllık kariyerimde çok fazla takım çalıştırdım. Bunlara rağmen geri adım atmadım. En iyi dönemlerimde de daima daha iyisini nasıl yapabileceğimi düşündüm.  Bu hikâyeyi okurlarla paylaşmak istedim. Fanatik Yayınları’ndan Gökhan ve Hamit Bey bana yön verdiler. Tek başıma bir kitap yazabilmek benim için çok zordu. Bu teklif onlardan geldi ve ben de sıcak baktım. Şu bir gerçek ki daha yolun yarısındayız. önümüzde kazanmamız gereken daha çok maç ve kupa var. Bu hikâyeyi de böylece paylaşmış olduk. Okurlar için kısa bir biyografi ve basketbol anısı oldu.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Eylül sayısında...