Muammer Bey, iş dünyasındaki önemli girişimlerinizin yanı sıra hobilerinizle de ön plana çıkan bir isimsiniz. Bu hobileri anlatabilir misiniz?
Benin en büyük hobim müzikle uğraşmak. Müziğe olan ilgim 1970’li yıllarda arabesk müziğin popüler olduğu zamanlarda başladı. O yıllarda müziğe karşı ciddi bir ilgi duymaya başlamıştım ve bağlama dersi aldım. Şiir yazmayı da seviyorum. Çok sayıda kendi yazdığım şiirlerim var.
“İCRA ETTİĞİM BESTELERİMİ VE ŞARKILARIMI PİYASAYA SÜRMEYİ VE KLİP ÇEKMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ”
Aynı zamanda söz yazarı ve bestekarsınız. Yaptığınız söz ve bestelerden bahseder misiniz?
Şiirlerimi bestelemek arzusu ile yola çıktım. Toplam 20’ye yakın muhtelif makamlarda sözü ve müziği bana ait olan şarkı besteledim. İlgi gördüm ve çok mutlu oldum. Sesimi geçmişten bugüne bazıları Orhan Gencebay’a bazıları Ferdi Tayfur’a benzetir. Ortaya bir eser çıkarmak ve onu seslendirmek bana her zaman büyük bir heyecan ve keyif veriyordu. Ancak daha sonra araya askerlik, ardından evlilik ve iş hayatı girdi. Derken, bu hobimi terk etmek zorunda kalmıştım. Ama yıllar sonra yaptığım besteleri bulunca torunlarıma hatıra olsun diye stüdyoya girip aralarından özenle seçtiğim dört tanesini okudum ve Youtube’da yayınlandı. İcra ettiğim bestelerimi ve şarkılarımı da piyasaya sürmeyi ve klip çekmeyi düşünüyoruz.
Siz çok yönlü bir insansınız. Müzik dışında başka ilgi alanlarınız uğraşlarınız oldu mu?
Evet var. Ben kitap okumayı çok severim. Özellikle edebi eserleri çok okudum. Bu bende zamanla yazma duyusu uyandırdı ve kısa öykülerden oluşan “Hayat Sevince Güzel” adını verdiğim bir çalışmam oldu. Bu kaleme aldığım kısa öykülerden oluşan denemelerimi kitapçık haline getirdim. Ve daha sonra bu kitapçığı dostlarıma okumaları için vermek üzere bastırdım. Böylece sevdiklerime benden küçük bir hatıra oldu.
Sosyal sorumluluk projelerinde de sahne aldınız ve birbirinden güzel eserler seslendirdiniz. Nasıl bir duyguydu?
Ticari hayatımda tek düze yaşamaktan zevk almıyorum. Standart bir hayat yaşamak, evden işe işten eve gidip gelmek hiç bana göre değil. Ben hep daha aktif olmak istiyorum. Topluma, gençliğe sanatsal anlamda da örnek olmayı seviyorum. Bu nedenle de C Majör İş’ten Sesler Korosu’nda yer alıyorum. Koroyla birlikte birçok sosyal sorumluluk projesinde aktif görev aldım ve almaya devam ediyorum. Yaşadığım sürece, sağlığım elverdiği sürece, topluma ve ülkeme her anlamda hizmet etmeye, istihdam sağlamaya devam edeceğim. Ve bunu yapabiliyor olmaktan da çok memnunum.
“SANATA GERÇEKTEN AŞİNA İNSAN, KENDİNİ YALNIZCA SANATKARIN SESİNDE BULUR.”
Yazdığınız söz ya da yaptığınız besteleri profesyonel anlamda değerlendirmeyi düşünüyor musunuz?
Sanat, bir duyguyu yaşayan insanın, o duyguyu bilerek ve isteyerek başkalarına aktarma olayıdır. Bu Bernard Shaw'ın deyişiyle çok basit bir gerçektir: “Sanata gerçekten aşina insan, kendini yalnızca sanatkarın sesinde bulur.” En genel ve en yaygın sanat tanımı, sanatın maddi bir faydayı değil, insanlara haz vermeyi amaçlayan özel bir faaliyet olduğudur. İşte ben de tam bu noktadayım ve her zaman kendimi sanatla uğraşırken, üretirken, bestelerken, seslendirirken tamamlanmış ve tam olarak ifade edebiliyor hissediyorum. Bundan sonra da söz ve bestesi bana ait, seslendirdiğim şarkılarım olacak. Çünkü bundan büyük haz duyuyorum.
Muammer Bey, Ceylan İnşaat bünyesinde inşaat sektöründe yıllardır önemli projelere imza atan başarılı bir iş insanısınız. Bunun yanında Zer adını verdiğiniz markanızı da büyüterek sinema sektörüne giriş yaptınız…
Zer, Ceylan İnşaat bünyesinde yer alan bir markaydı. Bu markamızı öne çıkarmak için Zer Şirketler Grubu adı altında dört yeni şirket kurduk. Zer adı altında daha önce de yapmış olduğumuz projeler mevcuttu. Bunların yanında Zer Optik ve Zer Film olarak faaliyete geçirerek markayı ön plana çıkardık. Zer Optik ile yurt dışından ithalat yapıyoruz ve toptan alım yaparak optik firmalarına dağıtıyoruz.
“KURDUĞUMUZ FİLM ŞİRKETİYLE “ZEBUN” ADINDA BİR KORKU FİLMİ, “BİZİM SEMTİN ÇOCUKLARI” ADINDA DA BİR ROMANTİK KOMEDİ FİLMİ ÇEKTİK”
Gerçekten sanatçı bir ruha sahipsiniz. Öyle ki müzik, edebiyat derken Zer Film ile sinema sektörüne hızlı bir giriş yaptınız... Hayata geçirdiğiniz projelerden bahseder misiniz?
Kurduğumuz film şirketiyle “Zebun” adında bir korku filmi, “Bizim Semtin Çocukları” adında da bir romantik komedi filmi çektik. En iyi dağıtım firmalarından birisi olan CJ Entertainment ile de dağıtımını gerçekleştirdik. Zebun filmimiz vizyona girer girmez büyük ilgi gördü bu da bizi çok mutlu etti. Filmimiz 300 salonda gösterime girdi. “Bizim Semtin Çocukları” filmimizin dağıtımını da “Mars” ile yaptık. İki filmimiz de çok güzel oldu. Korku filmimiz olan “Zebun” şimdiye kadar çekilmiş korku filmlerinden çok daha büyük bir bütçeye sahipti.
“SİNEMA SEKTÖRÜNE DEĞER KAZANDIRMAYA GELDİK”
Sanatla iç içe olan birisi olarak sinema sektörüne de çok da uzak biri değilsiniz. Biraz o sürecinizden de bahsedebilir miyiz?
Evet aslında sinemanın da çok dışında birisi değilim. 1974 yılında “Ses” dergisindeki bir fotoromanda oynamıştım. Oyunculuğa da müzik gibi ilgim vardı gençlik yıllarımda. Ödül törenlerine de sık sık katıldığımız için bu alana çok uzak değildik. Kaliteli filmler çektiğinizde topluma bir şeyler verebileceğinize inanıyorum. Yapım şirketleri arasında çok büyük firmalar olmadığını ve sektörün üç-dört kişinin tekelinde olduğunu görüyoruz. Kısacası yaptığımız ve yapacağımız işlerle sinema sektörüne değer kazandırmaya geldik.