Tasarımcı Sonradan Olunabilen Bir Olgu Değil, İnsanın İçinde Yatan Bir Yaşam Tarzıdır
2005 senesinde Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü'nden mezun olan Ahu Akın, mezun olduğu günden bu yana başarılarla dolu kariyerinde mimari ve iç mimari birçok projeye imza atıyor. Sahibi olduğu Ahu Akın Mimarlık imzası taşıyan konut, restoran ve ofis projeleriyle öne çıkan iç mimar, her alanda fark yaratan tasarım ve uygulamalar yapıyor. Bunların içinde birçok bina tasarımı, restorasyon ve mağaza projesi bulunan Ahu Akın, müşterileriyle dostane sıcak bir ilişkisi olan, huzuru ve güveni sağlayan bir firma sahibi. Ahu Akın ile başarı hikayesini, sunduğu ayrıcalıklı hizmetleri, tasarımlarını, çalışma prensiplerini, mimari görüşünü ve yeni sezon trendlerini Klass okurları için konuştuk. .
Yeditepe İç Mimarlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra İtalyan ve Türk firmalarının da aralarında bulunduğu mutfak-banyo ve iç mimarlık firmalarında tasarımcı olarak 2005 yılında sektöre adımımı attım. Her tasarımcının kendine ait bir tarzı, rengi ve trendi vardır. Başkalarının yanında çalışırken tabi ki çok şey öğrenirsiniz fakat kendi tarzınızı her zaman yansıtmanıza müsaade edilmez. Dolayısıyla ben de tasarım felsefemi kendi ofisimde müşterilerimle yaşamak ve hizmet vermek istediğimden Ahu Akın Mimarlık’ı kurdum.
Sunduğunuz ayrıcalıklı hizmetin farkı nedir? Daha çok trendleri mi takip edersiniz yoksa kendi trendlerinizi mi oluşturursunuz?
Tasarımcı sonradan olunabilen bir olgu değildir, insanın içinde yatan bir yaşam tarzıdır ki bu sizin kılık kıyafetinize, kullandığınız kaleme, arabanıza bile yansır. Aslına bakarsanız bir iç mimarın kendine has bir trendi olmalıdır. Bir mekânı müşterinize teslim ettiğinizde eğer ki iç mimarına burası siz kokuyor diyorsa, bundan güzel mutluluk yoktur. Benim ofis mağazam çok renkli, duvarları Alice Harikalar diyarını anımsatıyor. Belki biraz kafeterya sitilinde sanırım bir tek menüsü eksik. Ahu Akın Mimarlık müşterileriyle dostane sıcak bir ilişkisi olan, huzuru ve güveni sağlayan bir firmadır. Sanırım bunu bir ayrıcalık olarak düşünebilirim.
Bir mekânı oluşturma sürecinizi anlatabilir misiniz?
Bir projeye start verdiğinizde öncelikle müşterinizi çok iyi tanımalı ve aynı frekansa geçmelisiniz. Alışkanlıklarını, neleri sevdiğini nelerden hoşlanmadığını çok iyi analiz etmelisiniz ki, ortaya her iki tarafı da mutlu edecek bir proje ortaya çıksın. Bir iç mimarın görevi, müşterilerini doğru yönde yönlendirmek ve tasarlanan mekânın son halini görseller ile sunarak hayal edilen iç mekâna bir adım daha yaklaştırmaktır. Çoğu zaman, müşterilerimiz hayallerindeki yaşam alanını tarif ederken zorlanırlar. Bu durumda, farklı tarzlardaki iç mekân tasarımlarını müşterilerimiz ile paylaşarak tasarım konseptine karar verilmesinde yol gösterici olması sağlanır. Gerekli tüm bilgiler toplandıktan sonra, müşterilerimize bir keşif ziyaretinde bulunarak gerekli ölçüler alınır ve tasarım projesinin görselleştirme aşamasına geçilir. Mekân için seçilen mobilya ve malzemelerle bitmiş halinin 3 boyutlu görsellerini onaylattıktan sonra mekânın uygulama projeleri çizilir ve şantiye aşaması başlar. Şantiye kontrollerinde her gün muhakkak kontrol edilir ve işin nihai sonucunda 3 boyutlu çizimlerin aynıları müşterilerimizin yeni mekanlarında gerçekleşmiş olarak teslim edilir.
Tasarımlarınızda nelere dikkat edersiniz? İlham kaynağınız nedir?
Hayatımızı kolaylaştıran kullanışlı tasarımları en şık ve pratik halleriyle tasarlamak bence bir tasarımcının olmazsa olmazıdır. Tasarımlarımda genel olarak ergonomiye dikkat ederim çünkü bir tasarımın insana huzur vermesi ve konforlu olması gerektiğine inanırım. İlham… her projede o buram buram hasretini çektiğimiz, bazen arayıp bulamadığımız, bazen bulur gibi olduğumuz ilham. Projelere başlarken hep bir çıkış noktası yakalamaya çalıştığımız, biz onu değil de o bizi bulsun diye dua ettiğimiz belki de projenin en can alıcı noktası olan ilham=projenin çıkış noktası=hikâye=kurgu=konsept tartışmasız çok önemlidir. Yine de diyebilirim ki Lorinda Mamo’nun “Her harika tasarım çok daha iyi bir hikâye ile başlar.” sözü benim her zaman ilham kaynağım olmuştur.
Hangi alanlarda hizmet veriyorsunuz? Daha çok konut mu yoksa ticari işletmelerle mi çalışıyorsunuz? Sunduğunuz hizmete A’dan Z’ye anahtar teslim diyebilir miyiz?
Hem konut, hem de mağaza, ofis ve restoran projelerine hizmet vermekteyiz. Sürecin başından sonuna kadar büyük bir özenle müşterilerimize sıra dışı bir projelendirme ve uygulama hizmeti sunmak konusunda konsept tasarımdan, uygulamanın sonuna kadar A’dan Z’ye anahtar teslim projelendirme ve uygulama hizmeti sunuyoruz.
Pandemi dönemiyle birlikte insanlar evlerinde daha çok zaman geçirmeye başladılar ve bu da evlerindeki bazı mimari sorunları daha net görmelerini sağladı. Bu dönemde size gelen talepler daha çok hangi yönde oldu?
İnsanlar artık huzur veren keyifli yaşam alanları dekore ettirmek istiyorlar. Evlerde sadelik, huzur arayışı ve doğallık ön planda. Ofislerin kapatılıp evlerde çalışılmaya başlanmasıyla, evlerde çalışma ya da home office denilen çalışma alanının önemi arttı. Ev kavramı artık otel rahatlığında, ofis ciddiyetinde ve kişisel bir sığınak gibi görülüyor. Bu alanları tasarlarken de motivasyonlarını koruyabilmek-konsantrasyonlarını sağlayabilmek ve üretken olabilmeyi ön planda tutarak çalışma mekanlarını tekrardan revize etmeye başladık. Ayrıca ev hanımlarının ev dekorasyonu içinde son derece hassas oldukları ve zamanlarının büyük bir çoğunluğunu içinde geçirmekten büyük bir zevk aldıkları mutfaklar Amerikan mutfak modelleri ile değiştirilip tüm ailenin bir arada keyifli vakit geçirebilecekleri ortam haline getirilmeye başlandı.
Kendinizi belli bir mimari görüşe yakın görüyor musunuz?
Tasarımlarımda etkilendiğim kültür Art Nouveau. Kısaca açıklamak gerekirse; 1800lerin sonuna doğru Fransa ve Avrupa’da ortaya çıkmış bir tarzdır. Kullanılan çizgiler çok süslüdür. Doğa, özellikle çiçekler, kuşlar ve böcekler bu tarzın ilham kaynağıdır. Bu motifler genellikle asimetriktir. Bu da tam benim içimdeki mimari tarzın karşılığıdır. Ayrıca benim tasarımlarımda maksimalizm tasarım hakimdir. İhtişamlı görünüm, cesur renkler ve iddialı çizgilerle dikkat çekmektedir. Minimalist yaklaşımın tam zıttıdır. Minimal yaklaşım sadeliği öne çıkarırken, maksimal yaklaşım abartılı parçaları seçmektedir. Hedef ise ihtişamdır. Örnek aldığım meslektaşlarımın başında; Microsoft adına tasarladığı optik Mouse projesiyle Philippe Starck ve Atina’da tasarlamış olduğu Semiramis Otel projesiyle Karim Rashid geliyor.
2021 yılında sizce iç mimaride neler ve hangi renkler trend olacak?
Yeni sezonda çok daha canlı ve parlak renkler ile yaşam alanları daha canlı bir görüntüye kavuşturulacak. Duvar kağıtları bu sene de dekorasyonda sıklıkla kullanılacak. Sulu Boya darbeleri veya büyük boyalı çiçekler gibi sanat eserlerine benzeyen duvar kağıdı, odalara çarpıcı bir görünüm kazandırmanın yanı sıra trendlerden biri olacak. Mobilya koyu renklere doğru eğiliyor. Son yıllarda İskandinavya trendi sayesinde oldukça popüler olan solgun ve ağartılmış ahşaplardan uzaklaşıyoruz. Meşe hala çok popüler olsa da venge gibi birçok yeni koyu ahşap ürün görülüyor. Gri renk hala birçok iç mekân için nötr bir seçenek olabilir, ancak bu yıl Zümrüt yeşili, kayısı portakalı, boz kahverengi, kırmızı-bordo, lacivert, leylak-mor-sarı, hardal sezonun trend renklerinden. Duvarlarda ve mobilyalarda, özellikle koltuk koleksiyonlarında daha cesur renkler görülmekte.