Türkiye’nin sayılı elektronik markalarından olan Sunny’nin ve Atmaca Holding’in 2. kuşak temsilcisi olarak markasını yıllar içinde çok daha güçlü bir konuma getiren Âdem Atmaca, üretim kapasitesi açısından hem Türkiye’nin hem de Avrupa’nın en büyük elektronik firmalarından birini oluşturmayı başarmış bir isim. Türkiye’nin üçüncü büyük yerli üreticisi olan Atmaca Elektronik A.Ş; istihdama verdiği önem, ülke insanına olan inancı, 42 yıllık üretim-pazarlama deneyimi, binlerce çalışanı, milyonlarca mutlu müşterisi, sosyal sorumluluk ve etik değerlere olan saygısıyla Türkiye’nin sayılı elektronik üreticilerinden oldu. Bu başarıda büyük bir rol oynayan Atmaca Holding ve Sunny Yönetim Kurulu Başkanı Âdem Atmaca ile Sunny’nin kuruluş hikayesini, sektöründeki başarısının sırlarını ve yaptığı sosyal sorumluluk projelerini Klass okurları için konuştuk.
Adem Bey, siz Atmaca Holding ve Sunny Yönetim Kurulu Başkanı olarak yaptığınız başarılı işlerle tanınan örnek bir isimsiniz. Öncelikle Sunny markasının kurulma hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
1979 yılından beri Sunny olarak değil ama iş hayatı içerisindeyiz. 1988’den beri de Sunny bizim hayatımızda var. Aslında 1979 yılında rahmetli babam Hayrettin Atmaca, 23-24 yaşlarında Ağrı’da beyaz eşya, mobilya, elektronik mağazası faaliyetlerine başlıyor. 1979’dan 1988’e kadar da beyaz eşya mağazasının ticari faaliyetlerine devam ediyor. Babam çok hızlı yol kat ederek 1986-1987 yıllarında Ağrı’da vergi rekortmeni durumuna geliyor. 1988 yılında da işini İstanbul’a naklediyor. O zamanlar babamın bir Çin seyahatiyle “Sunny” aktif olarak kalbimize giriyor. Sunny, aslında ilk olarak walkmanlarla hayatımıza girdi. Babam, Okmeydanı’nda bir apartman dairesi kiralamıştı. Orada 5-10 çalışanla gelen parçaların montajı yapılıp satışa sunuyordu. Sunny’nin macerası bizim için ve ülkemiz için Okmeydanı’nda kiralık bir apartman dairesinde başladı açıkçası.
‘YERLİ FİRMALAR ARASINDA ARGE’YE EN ÇOK VE İLK YATIRIM YAPAN FİRMALARDAN BİRİYİZ’
Âdem Bey, siz Atmaca Holding ve Sunny’nin 2. kuşak temsilcisisiniz. Siz Sunny için neler yaptınız ve markanıza ne gibi farklılıklar kattınız?
Biz kendimize bir görev edindik ve aslında bu görevleri doğru bir şekilde yerine getirdiğinizde başarılı oluyorsunuz ve sürdürülebilir bir hale geliyorsunuz. Mesele zaten 10 sene sonra da 100 sene sonra da var olabilmek. Bu yüzden sürdürülebilir bir iş yapmak gerek. Sunny’nin ilk günden beri söylediği bir şey var; “Biz en güncel teknolojiyi en uygun şartlarda tüketiciye sunmak için varız.” Biz bunu başarabildiğimiz sürece Sunny her zaman var olacak. Hakikaten hep yapmaya çalıştığımız şey bu ve kendi sektörümüzde de yerli firmalar arasında da hep öncü firma olmaya gayret ettik. Sunduğumuz fonksiyonların, sağladığımız şartların önünde olması lazım. Yani alan kişi kendini avantajlı hissetmeli, bunu aldım ve iyi ki almışım demeli. Bunu söyletebiliyor olmak gerek. Burada da önemli olan teknolojiyi yakından takip etmek ve güncel olanı sunabilmek. Yerli firmalar arasında ARGE’ye en çok ve ilk yatırım yapan firmalardan biriyiz. Üretim aşamaları olarak her güncel duruma ve yerlilik oranını artıracak şekilde yatırım yapan firmalardan da biriyiz.
‘ULUSLARARASI MARKALARLA ARAMIZDAKİ FARKI SIFIRA İNDİRDİK’
Sunny olarak sizin rekabet konusundaki başarınızın sırrı nedir?
Teknolojiyi tam anlamıyla çok yakından takip ediyoruz. Özellikle son iki yıldır “webOs” ve “Tizen” işletim sistemleriyle uluslararası markalarla aramızdaki farkı sıfıra indirdik, artık hiçbir fark yok. Çünkü webOs işletim sistemi LG firmasının, Tizen işletim sistemi ise Samsung firmasınındır. Bugün bir Sunny televizyonu aldığınız zaman dilerseniz LG işletim sistemi dilerseniz de Samsung işletim sistemli bir televizyon satın alabiliyorsunuz. Kullanıcı menüsü, kullanım alışkanlıkları hepsi birebir aynı. Bugün artık şunu çok rahatlıkla söyleyebiliyoruz; geldiğimiz noktada en iyi diye zihninizde canlandırdığınız ürünün aynısını yerli bir firma olarak çok daha avantajlı bir şekilde biz size verebiliyoruz. Temelde de varoluş sebebimiz, hedefimiz, gayemiz zaten bunu gerçekleştirmekti. Biz 3 yıl öncesiyle bugünü karşılaştırdığımız zaman özellikle büyük ekran televizyonlarda çok ciddi bir pazar payı elde ettik. Binde 5 olan 60 inç üzeri olan pazarda, şu an yüzde 8’lerdeyiz. 60 inç televizyonlar, 50 inç televizyonlar genellikle salona alınan televizyonlardır. Daha önce Sunny ağırlıklı olarak 43 inç ve altı televizyonlar satardı. Bunlar da daha çok evin ikinci televizyonudur. Ama dedik ki biz salon televizyonu olmak istiyoruz. Salon televizyonu olmak için neler yapılması gerekiyorsa onları yapalım dedik. İşletim sistemleriyle, kumandasıyla, televizyonu kullanırken edindiğiniz tecrübeyi en üst seviyeye çıkarmamız gerekiyor ki insanların salonuna girelim. Bugün baktığımız zaman 50 inçte yaklaşık olarak yüzde 16-17, 55 inçte yüzde 13-14, 60 üstünde yüzde 8 gibi bir pazar payımız var ve bunlar gerçekten çok önemli.
Peki pazar payında ulaşmak istediğiniz bir hedefiniz var mı?
Pazar payı olarak hedeflediğimiz noktadayız. Piyasa dengelerini gözettiğiniz zaman rakipler ve konumlanmaya baktığınız zaman aldığımız pazar payı hakikaten çok önemli ve kayda değer. Burada artık önemli olan adedi daha çok arttırmaktan ziyade ürünün katma değerini daha fazla arttırmak. Yani ürüne daha çok fonksiyonlar eklemek ya da mekanik olarak daha güzel tasarımlar yapmak. Burada biraz daha tüketici tecrübesini ürün olarak gerçekten en üst noktaya getirdik ama bir de satın alma tecrübesini, satış sonrası tecrübesi gibi o dünyanın tamamını daha da iyiye getirmek için uğraşıyoruz.
‘TÜRKİYE’DE ÜRETİLEBİLECEK EN ÜST SEVİYE ÜRETİMLERİMİZİ YAPIYORUZ’
Sunny’nin bütün ürünleri Türkiye’de mi üretiliyor?
Her şey Türkiye’de üretiliyor. Fabrikamız Esenyurt’ta, biz 2005 yılından beri buradayız. 70 bin metrekare kapalı alanımız, toplamda ise 110 bin metrekarelik bir alanımız var. Sunny bünyesinde 1500 çalışanımız bulunuyor. Grup olarak da 2500 kişi civarındayız. Elektronik kartlar, mekanik parçalar ve nihai ürün haline gelecek tüm parçalar fabrikamızda üretiliyor. Türkiye’de üretilebilecek en üst seviye üretimlerimizi yapıyoruz.
Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
İhracatımızın büyük çoğunluğunu Avrupa ülkelerine yapıyoruz, başta da İtalya ve Hırvatistan geliyor. Avrupa’nın hemen hemen her yerine ihracatımız var.
“BABAM HAYRETTİN ATMACA’NİN BİZE YAŞAYARAK ÖĞRETTİĞİ BİR KONUDUR SOSYAL SORUMLULUK.”
Sunny, artık gücünü ispatlamış ve tamamen yerli marka statüsünde olarak dünyaya ihracatlarda bulunan bir marka. Siz aynı zamanda sosyal sorumluluk projelerine de çok büyük desteklerde bulunuyorsunuz. Bunun için en son memleketiniz Ağrı’ya gittiniz. Bize orada neler yaptığınızdan bahsedebilir misiniz?
Babam Hayrettin Atmaca’nin bize yaşayarak öğrettiği bir konudur sosyal sorumluluk. Bizim bu ülkeye karşı bir sorumluluğumuz var, her şeyimizi buradan kazandık ve tüm yatırımlarımızı bu ülkeye yatırdık. Bir de doğduğunuz coğrafyaya, yaşadığınız memleketinize bir vefa borcunuz var ve bunu mutlaka yerine getirmeniz gerekiyor. Hayrettin Bey’in çocukluğunda yaşadığı bir eğitim süreci ve serüveni var. Çok zor şartlarda okumuşlar, ilkokul eve 4 km uzaklıkta, ortaokul ve lise 16 km uzaklıktaymış. Ve bunları Ağrı’nın -40 derecesinde olduğunu düşünün. Hakikaten çok çok zor. Bunlardan dolayı da babam Ağrı’da eğitimi destekleyen tüm projelerde yer aldı. Hayrettin Bey aslında Ağrılı iş adamları için doğduğu şehrine, ilçesine yatırım yapması konusunda bir yol da açtı. İlk olarak Hayrettin Atmaca Lisesi’ni yaptı ve onunla beraber bizim Ağrı’da şantiyelerimiz hiç eksik olmadı. Daha sonrasında bir erkek öğrenci yurdu yapıldı, Hayrettin Atmaca İmam Hatip Lisesi ve onun yurtları, kapalı spor salonu, birkaç tane cami yapıldı. Özellikle eğitim konusunda o bölgeye elimizden geldiğince destek olmamız konusunda nasihatlerde bulundu. Vefat etmeden önce de Hayrettin Atmaca Kız İmam Hatip Lisesi’ni bize yaptırdı. Bana mutlaka yap dedi, bende baba bunu İmam Hatip lisesi değil de fen lisesi yapsak olmaz mı dedim. Dedi ki “yok oğlum kız İmam Hatip lisesi yap. Oradaki insanların bazılarının tutuculukları vardır, kızlarını okula göndermezler. Buraya kız İmam Hatip lisesi yap ki kızlarını okula göndersinler” dedi. Yaptırdıktan sonra da gördük ki gerçekten okula gönderilmeyecek olan kız çocukları orada eğitim almaya başladı. Bir süre sonra neleri daha iyi yapabiliriz ve ekleyebiliriz diye düşündük, isteğimiz çocuklara dokunmak, tecrübelerimizi aktarmaktı. Ağrı’nın zirvesinde bir teknoloji yarışması düzenledik. Bu yıl ilkini yaptık ama geleneksel olarak devam edecek. Bu yarışmaya 68 okul katıldı ve 20’si de finale kaldı. Yaklaşık 3 binin üzerinde kişinin katıldığı çok muhteşem bir finalle sonuçlandı.
Bu yarışmayı düzenlemenizdeki amacınız neydi?
68 okulun içindeki finale kalan 20 okuldaki öğrenciler öğretmenleriyle beraber 4-5 kişilik grup oluşturdular. Gecelere kadar beraber bir motivasyonla oturup yarışı en iyi şekilde bitirebilmek için gayret içine oldular. O gün orada olmanız lazımdı, o çocukların biri gülüyor biri ağlıyordu. Kazananların hepsi de kız çocukları, bir tane erkek vardı aralarında. Ve gün boyunca teknolojiyi, yazılımı, devreyi konuştular. O kadar keyifliydi ki. Şimdi ise seneye nasıl daha kapsamlı yapabiliriz diye düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl bu yıl gördüğümüz birtakım noktaları da tamamladıktan sonra niyetimiz orada 1. olacak çocukları ülke çapındaki yarışmalara sokacak şekilde desteklemek. Orada bir başarı elde ettikten sonra bunu dünya çapında yarışmaları var oralara göndermek istiyoruz. Amaçlarımızdan biri de çocuklara o motivasyonu katmak. Ve belki bizler için küçük ama çocuklar için iyi bir ödül verdiğimizi düşünüyorum. 1. olana 75 bin, 2.’ye 50 bin, 3.’ye ise 25 bin TL verdik. Baktığınız zaman 3-4 çocuk bu parayı kendi aralarında paylaşıyorlar. Ve yapmak istediklerini bu parayla yapıp diğer arkadaşlarına da anlattıkları zaman diğer çocuklar da motive olup yarışmaya katılmak isteyecekler. Yarışmayı bölgesel olarak da başarılı bir şekilde gerçekleştirirsek belki birkaç yıl sonra Türkiye çapında yapılan bir yarışmaya dönüşür.
‘CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ’NDEKİ KEMİK İLİĞİ NAKİL ÜNİTESİNİ HAYATA GEÇİRDİK’
Siz Sosyal sorumluluk projeleri içinde bulunmaktan keyif alıyorsunuz. Başka sosyal sorumluluk projeleri de yaptınız mı?
Çocuklara eğitim anlamında yaptığımız projelerin dışında sosyal yardım kapsamında aylık düzenli olarak birçok aileye dokunuyoruz. Benim rahmetli babam ilik kanseriydi. 3 kere ilik nakli oldu, üçüncü naklinde babamı kaybettik. Kemik iliği nakli çok maliyetli bir süreç ve çok az hastanede gerçekleşen bir şey. Biz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ndeki kemik iliği nakil ünitesini hayata geçirdik. Binlerce insan orada ilik nakli olarak şifa buldu ve hala da aktif bir şekilde çalışmaya devam ediyor.
‘HAYRETTİN ATMACA, HERKESİN GÜVENDİĞİ BİR İNSANDI’
Babanızın sizin için bir idol olduğunu konuşmalarınızdan anlayabiliyoruz. Peki babanızın en çok hangi özelliklerini sevdiniz ve ondan hangi yönleri örnek aldınız?
İlkokul 4. sınıfta bize hayran olduğunuz birinin biyografisini yazın ve getirin diye bir ödev vermişlerdi. Herkes Cüneyt Arkın, Türkan Şoray’ları getirirken ben rahmetli babamın biyografisini götürdüm. Gerçekten onu bir rol model olarak almıştım. Babamın en sevdiğim yönü ise insanlara güven vermesiydi. Sadece çocuklarına değil etrafındaki tüm insanların bir sıkıntısı olduğu zaman insanlara inanılmaz bir güven verirdi ve yanında olurdu. İnsanların dertleriyle dertlenir yardımcı olurdu. Bu kadar güvenilir olmasının sebebi de çalışkanlığı, dürüstlüğü, gayretiydi. Zaten her şeyi mümkün olduğunca mükemmele yaklaştırdıkça etrafa güven veriyorsunuz. Hayrettin Bey herkesin güvendiği bir insandı.
Adem Bey, Sunny olarak gelecek hedefleriniz arasında neler bulunuyor?
Sunny’de gerçekten çok iyi bir noktaya geldik. Özellikle son 3-4 yılda arzu ettiğimiz noktadayız. Jumbo markası da bizim grup markalarımızdan birisi. Karaca ailesiyle olmak bize hakikaten farklı bir vizyon kattı. Çünkü Jumbo çok köklü bir marka. Orada tüketicinin beklentileri, yapmanız gerekenler ve sorumluluklarınız çok büyük. Sunny’de de Jumbo’da da idealimiz şu: Alan kişiye bir söz veriyorsunuz ve benim size vaadim şu diyorsunuz. Ve bu vaadin yüzde 100 yerine getirilmesi gerekiyor. Şu anda bu noktaları iyi bir şekilde yerine getirmiş durumdayız. Bunun bir sonraki aşaması Sunny markasını Avrupa’da da bu kadar çok güçlü konuma getirmek ve bunu sürdürebilir kılmak. Aynı amaçlar Jumbo için de geçerli.
Adem Bey, bu kadar yoğun iş temposunda stresinizi nasıl atıyorsunuz ve hobileriniz nelerdir?
Çocukluğumdan beri motor sporlarına karşı bir tutkum var. Şu anda da motorsiklet kullanmayı gerçekten seviyorum, güzel bir arkadaş grubumuz var. Bunu tek başına yapmaktan ziyade arkadaşlarla beraber yapmak çok daha keyifli oluyor. Ayrıca ben bir golf tutkunuyum. O yüzden daha çok golfe zaman ayırıyorum. Golf benim için bir terapi gibi. İki yıl oldu başlayalı, ve hayatımda kendime verdiğim en güzel hediyelerden biri olabilir. Orada da güzel bir çevremiz oluştu hatta geçtiğimiz aylarda Jumbo olarak güzel bir turnuva düzenledik. 5 yaşında çocukların da, 80 yaşındaki kişilerin de oynayıp keyif aldığı çok az şey vardır golf de onlardan biri.
İnstagram: adematmaca
Adem Atmaca: En Güncel Teknolojiyi En Uygun Şartlarda Tüketiciye Sunmak İçin Varız
Atmaca Holding ve Sunny Yönetim Kurulu Başkanı Adem Atmaca, Sunny’nin Kuruluş Hikayesini ve Yaptığı Sosyal Sorumluluk Projelerini Klass’a Anlattı.