Ahu Hanım, dikkat çekici tasarımlar ve uygulamalar ile alanınızda fark yaratan bir isimsiniz. Siz tasarımlarınızda nelerden ilham alıyorsunuz, neye ağırlık veriyorsunuz?
Müşteriler ile birebir diyalogda olmaya çok dikkat ediyorum. Kişinin isteği ve ihtiyacı doğrultusunda o senenin modasına uygun revaçta olan stili evlere, ofislere, mağazalara, restoranlara birebir uygulamaya çalışıyorum. Bu sene magenta rengi çok revaçta. Magenta, mavi ile fuşya karışımı bir renk. Yaptığımız yatak odaları ve salon perdelerinde bu rengi müşteri projelerine adapte edip hem teknolojik hem fonksiyonel hem de moda içerisindeki bir tasarımı evlerinde ya da ofislerinde sergilemek istiyorum.
“JAPANDİ, İSKANDİNAV TARZI İLE JAPON KÜLTÜRÜNÜN BİR ARAYA GELMESİNDEN OLUŞUYOR.”
İç mimaride estetik önemli midir?
Estetik bir anlayışa sahip olmak benim için çok önemli. Estetik, evinizin sizi yansıtma tarzıdır. Siz modernlikten hoşlanırsınız, bir başkası daha minimal ya da country tarzdan hoşlanır. Müşteri ne seviyorsa ona bağlı olarak gelişiyor süreç. Bu sene japandi tarzı akımı revaçta. Japandi, İskandinav tarzı ile Japon kültürünün bir araya gelmesinden oluşuyor. Japon evlerinde metrekareler çok küçüktür. Sizin orada masanın üstüne koyduğunuz bir vazo bile ya kâse ya da bir tabak fonksiyonelliğini göstermek zorunda. İskandinav evlerine ise gittiğinizde çok soğuk bir iklim olmasından dolayı orda da bir yastık ya da halının çok yumuşak ya da sıcak hava vermesi beklenir. Yani hem fonksiyonellik hem ergonomi hem de estetik birbirinden ayrılmayan parçalardır.
2023 yılında mimaride trendler nelerdir?
Birkaç tarzdan söz etmek mümkün. Öncelikle gotik tarzın ön plana çıktığını görüyoruz. Siyahlar, aşırı koyu renkler, Japandi tarzı, sofistike ve rustik tarzlardan söz edebiliriz. Minimalizm biraz geriye gitti. Pandemi ve deprem gibi durumlar sebebiyle doğadan uzak kaldık. Pandemi süreci ile birlikte insanlar evlerine kapandığı için doğaya bir özlem oldu. Dolayısıyla bu sene doğayı vurgulayan temalar, toprak tonlu renkler, fuşya, mistik yeşiller, mercan mavileri, orman renklerinin hakimiyetini görüyoruz.
Deprem sonrası binalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Görsellik kadar yapı sağlamlığına önem verildiğini düşünüyor musunuz?
nsanlar ne yazık ki ne dıştan ne içten depremin gerçekliğini görmeden dizayn ediyorlar. İç mimar olarak bu konuda şunu söyleyebiliriz. Deprem kaçış anında koridorlara sarkıt avizeler, yatak odasının kapısını devrildiği anda kapatacak boy dolapları, yatak başlığı ya da koltukların cam pencere önlerine konulması, yemek büfeleri, mutfak dolapları gibi ürün ya da aksesuarları sergileyeceğiniz dolapları kilitli hale getiriyoruz ve her şeyi duvarlara sabitliyoruz. Sarkıtların, apliklerin kopup bedene zarar vermemesi açısından müşterilerin büyük çoğunluğu spot aydınlatmalara geçti. Ofislerde cafe tablelar bile yere sabitleniyor artık. Daha çok Amerikanvari ya da kilosu ağır olmayan ev kapılarına geçildi. Olası depremlerde kapıların üzerinize devrilme ihtimallerinde zarar görmemeniz açısından. İç mimarlar bunlara müdahale edip karar verebiliyor.
‘BEN GÖSTERİŞİ SEVEN BİR MİMARIM. AMA HER ŞEYİN BİR BÜTÜN OLARAK AYNI RENK UYUMU İÇERİSİNDE OLMASINDAN HOŞLANIYORUM’
Ahu Hanım, son olarak bir mimar bir yapıya bakınca ne görmeli ki ona iyi mimar diyebilelim?
Ben özellikle uyuma çok dikkat ediyorum. Yazlık bir villa tasarladığımızı düşünürsek onun korkuluğundan tutun da şöminesine kadar, çatısından tutun da merdiven detaylarına kadar ben en fazla 3 ya da 4 ürün kullanıyorum. Ben gösterişi seven bir mimarım. Ama her şeyin bir bütün olarak aynı renk uyumu içerisinde olmasından hoşlanıyorum. Benim için renk ve malzeme çok önemli. Renk geçişlerine çok dikkat ederim. Çünkü zaten iç mimar demek estetiklik demektir yoksa herkes her şeyi dekore eder, tasarlar. Herkesin algısı ve anlayışı çok farklıdır. İnsanlar bu bütünlüğü bir araya getiremedikleri için bizi tercih ediyorlar. Bu yüzden bir mimar müşterisine renk ve malzeme konusunda yol aldırmalı.