unsur.” sözleriyle ifade ediyor. Uzman Dr. Cihan Bolat ve eşi Nilüfer Bolat ile mutlu birlikteliklerini ve sevgi anlayışlarını Klass okurları için konuştuk.
Cihan Bey ve Nilüfer hanım, mutlu bir birlikteliğiniz ve aile yaşantınız var. Bu büyük aşkın ilk kıvılcımları nasıl başladı?
Cihan Bolat: 2005 yılıydı ve yeni mezun olmuştum. Kendi ilçeme tayinim çıkmıştı. Eşim benden 1 ay önce burada çalışmaya başlamıştı. Bir arada çalışmaya başladıkça aramızda bir uyum olduğunu fark ettik ve hislerimiz oluşmaya başladı. Kayseri’de ve yakın çevrelerde birlikte vakit geçirmeye başladık ve ilerleyen süreçlerde aileleri tanıştırdık. TUS’u kazandıktan sonra İstanbul’a tayinim çıktı. Şansımıza eşimin tayini de aynı hastaneye çıktı. Mümkün görmediğimiz bir durum yaşandı. Çünkü zor bir ihtimaldi. Belki de sevginin mucizesidir. Evlilik için belirlediğimiz tarihte tamamen doluydu, hiç yer bulamadık. 1 hafta sonrasına organizasyon ayarlayabildik. İyi ki de planladığımız tarih olmamış çünkü o hafta seçimler oldu ve bütün düğünler iptal oldu. Orada da güzel bir şans yakaladık. Nişanlılık ve evlilik süreci ile birlikte mutlu bir aile olduk.
Nilüfer Bolat: Tayinimiz aynı sağlık ocağına çıkmıştı. Orada birlikte çalışmaya başladık. Bu birlikteliğimizi evlilik ile taçlandırarak güzel bir aile olduk. Nikahta keramet var derler ya bizim yaşadığımız süreçte şans hep yanımızda oldu. Eşim düğünümüze bile nöbetten gelmişti. Zor, yorucu ama keyifli bir süreçti.
Hep birlikte aynı yerlerde çalışmışsınız, inanılmaz bir örnek bu. Bir arada çalışmak nasıl bir duyguydu?
N.B: Bizim hastanede 2 yıl kadar beraber çalışma sürecimiz oldu. Birlikte çalışmış olmanın güzel tarafları var. Birbirimize destek olduğumuz, birbirimizi çoğu zaman anlayabildiğimiz güzel bir süreçti. Birbirimizin psikolojisini ve ruh halini de daha iyi anlayabildik ve gözlemleyebildik.
‘İLK ÇALIŞMAYA BAŞLADIĞIMIZ ZAMANLARDA BİRBİRİMİZE VAKİT AYIRAMIYORDUK’
Bu yoğunluk arasında birbirinize zaman ayırabiliyor musunuz?
C.B: İlk çalışmaya başladığımız zamanlarda birbirimize vakit ayıramıyorduk. İşlerimiz çok yoğundu. Eşimde bende yoğun bir şekilde çalışıyorduk. Bize zaman kalmıyordu, birbirimizi zor gördüğümüz bir dönem geçirdik. 2 yıldan sonra bazı şeyler oturmaya başlayınca sistemler değişti ve eşim birim değişikliği yaptı. Sonrasında birbirimize daha fazla vakit ayırmaya başladık.
N.B: İlk 3 ay özellikle evin girişinde selamlaşmaktan ibarettik. Denk gelmiyor ve fırsat yaratmamız mümkün olmuyordu. İş sürecimiz karşılıklı olarak çok yoğun bir programda ilerliyordu. Böyle bir dönem yaşadık. Tabi bu durum birbirimizi daha çok özlememize de neden oldu.
Evlendikten sonra iş hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?
N.B: O dönem ikimizde yeni olduğumuz için iş takviminde bir plansızlık söz konusuydu. Nöbetlerin ne zaman, kaçta olacağı belli olmuyordu. Bu plansızlığın çok zorlayıcı tarafları oldu. Nöbet günlerimiz aynı günler olmadığı için geriye görüşebileceğiniz çok bir zaman ve vakit kalmıyordu açıkçası. Bu sürecin verdiği rahatsızlık ile birlikte kendimize göre ayarlamalar yapmaya çalışıp bu şekilde bir sistem oturtmaya başladık. Düzeni çok sonra kurabildik.
‘BEN SEVGİNİN KESİNLİKLE BİR TAMAMLAYICI UNSUR OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM’
Sevgiyi nasıl tanımlarsınız?
C.B: Ben sevginin kesinlikle bir tamamlayıcı unsur olduğunu düşünüyorum. Bireylerin birbirinin eksiğini tamamladığı ve bir bütün olduğu. Kendimde olmayan eksik bulduğum parçaları eşimde bulduğum bir ilişkimiz var çünkü beni tamamlayan bir unsur. Birleşmenin adı budur bence. Kadın için de erkek için de böyle. Eşimin belirgin yanları bende daha vurgulu hale geldi. Böylece benim için doğru kişi olduğunu anladım.
N.B: İnsanın hem iyi, hem kötü anında yanında birinin olması gerekiyor. Bu kişinin onu anlayabilen, tamamlayabilen, düşüncelerine saygı duyan ve katkı sağlayan birinin olması ve aynı bütünlüğü sağlayabiliyor olması o kişiyle bir ömrünü geçirebileceği anlamını taşıyabilir.
‘BİZ ASLINDA 3 KİŞİLİK BİR SEVGİLİYİZ. HEP BİR ARADAYIZ’
Özel günlerin sizin için nasıl bir anlamı var? Sevgililer Günü için bir planınız var mı?
C. B: Geçmiş yıllarda mesleki mecburiyetler sebebiyle bir arada olamadığımız ve zaman geçiremediğimiz çok anlar oldu. O yüzden beraber vakit geçirebileceğimiz günler olması, bu zamanları yaratabilmek bizim için çok özel çünkü biz bir aradayken çok keyif alıyoruz. Yoğun iş tempolarının ardından birkaç günde olsa birbirimize zaman ayırmak bizi çok mutlu ediyor. Klasikleşmiş özel gün rutinleri yerine biz daha çok çevre illere gidebileceğimiz, birlikte huzurlu hissedebileceğimiz, baş başa olabileceğimiz mini seyahatleri tercih ediyoruz. Çünkü özel günlerin alışılagelmiş standart konseptlerini sıkıcı buluyoruz. İstanbul gibi bir yerde yoğun iş temposu dışında insanların birbirine zaman ayırabilecekleri tek gün pazar günleri. Pazar günü dışında insanların birlikte zaman geçirebilecekleri böylesi özel ve anlamlı günlerin olması önemli bu yüzden.
N.B: Kadınların her zaman bu özel günlerle ilgili beklentileri olur. Küçük sürprizleri severiz. Hediyelerden hoşlanırız. Baş başa özel bir yemek bizi mutlu hissettirir. Bunları her zaman yapamıyoruz. Bu özel günler bunun için bir alan yaratıyor. Biz fırsat buldukça değerlendirmeye çalışıyoruz. Çocuk olunca işler biraz daha farklı oluyor tabi. O da planlarımıza dahil oluyor. Biz aslında 3 kişilik bir sevgiliyiz. Hep bir aradayız.
Birbirinizde sevdiğiniz özellikler nelerdir?
N.B: Eşim çok soğukkanlıdır. Bu özelliğini seviyorum çünkü benim panik olduğum zamanlarda beni sakinleştiriyor. Biz kadınlar tek bir aksilikle bütün planlarımızın bozulduğunu düşünüyoruz. Gerginleşip elimizin ayağımızın birbirine dolandığı çok oluyor. Eşim bu konuda her zaman anlayışlı ve saygılı bir yaklaşım sergiliyor.
C.B: Eşim çok detaycıdır. Detaylı düşünür ve öyle hareket eder. Bunun güzel bir özellik olduğunu düşünüyorum çünkü yaptığımız iş gereği detaylı düşünmem gerektiğini bana öğretiyor. Detaylı düşünceler iyi sonuçlar almamıza neden oluyor. Plansız harcamalarım oluyor, eşim bu konuda da hayatımda bir denge unsuru diyebilirim.