Dündar Keşaplı: Dünya Futbolunun Yıldız İsimleriyle Yaptığım Röportajlar Bugünlere Gelmemi Sağladı

Dündar Keşaplı: Dünya Futbolunun Yıldız İsimleriyle Yaptığım Röportajlar Bugünlere Gelmemi Sağladı Dündar Keşaplı: Dünya Futbolunun Yıldız İsimleriyle Yaptığım Röportajlar Bugünlere Gelmemi Sağladı

Ünlü Gazeteci Dündar Keşaplı, İtalya’daki Gazetecilik Kariyerini ve Uluslararası Çalışmalarını Klass’a Anlattı.  

Uzun yıllardır İtalya’da yaşayan Türk Gazeteci Dündar Keşaplı, 35 yıl önce elleriyle ilmek ilmek sıfırdan yarattığı kariyerinde altın çağını yaşıyor. Başarılı meslek hayatı sayesinde sadece İtalya’da değil uluslararası alanda iş, spor, sanat, siyaset ve moda dünyasından pek çok ünlü isim ile özel röportajlara imza atan, aynı zamanda dostlukları bulunan Keşaplı, Türk basının uluslararası arenada en bilinen isimleri arasında yer alıyor. Yıllardır sadece İtalya’daki gelişmeleri Türkiye’ye aktarmakla kalmayıp aynı şekilde Türkiye’de yaşanan gelişmelerin İtalyan kamuoyuna aktarılmasında da önemli bir rol üstlenen Dündar Keşaplı, kendisinin deyimiyle her iki ülke için de ‘‘son dakikaların aranılan adamı” olmaktan çok mutlu olduğunu ifade ediyor. İtalyan medya kuruluşlarının da Türkiye ile ilgili gelişmelerde ilk başvurduğu isim olan Gazeteci Dündar Keşaplı ile İtalya’daki gazetecilik kariyerinin nasıl başladığını, kariyerinde tanınmasının nedenlerini ve uluslararası çalışmalarını Klass okurları için konuştuk.

Dündar Bey, uzun yıllardır İtalya’dasınız. İtalya’daki hayatınızın nasıl başladığından ve gazetecilik kariyerinizden bahseder misiniz?
İtalya maceram biraz tesadüflerle başladı. Asıl hedefim 80’li yılların sonlarında basketbol oynarken ABD’ye gitmekti. Fakat o dönem vize alamayınca bir arkadaşımın aracılığıyla eğitim için İtalya’da şansımı denemeye karar verdim. İtalya liglerini yıllardır takip ediyordum. Çok sevdiğim için belki de bu durum bir şeylere vesile olur düşüncesiyle İtalya’da yaşamaya başladım. Türkiye’ye, aileme yakın olması da burada kalmam için bir başka nedendi. Biraz da kısmetimde İtalya varmış. Gazetecilik kariyerime ilk adımı 1994 yılında attım ve o dönem İtalyan-Amerikalı bir editörün hazırladığı “Metropolitan” dergisinde yazmaya başladım. Kısa süre içinde Türkiye’de önemli bazı kültür-sanat, sinema ve spor konularında yazılarım yayınlanmaya başladı. Türk medyasına da spor haberleriyle katkı vermeye başladım. Bu sırada 1997 yılında İtalyan devlet televizyonu Rai International’dan iş teklifi aldım ve yaklaşık 10 yıl boyunca burada çalıştım. Rai’deki çalışmalarım tabii benim İtalyan medyasında tanınmamı sağladı. Bu tabii daha sonraları benim İtalyan SKY TG 24, Mediaset TGCOM 24 gibi önde gelen haber kanalları da olmak üzere pek çok radyo kanalıyla iş birliği yapmamın önünü açtı. İtalyan medyasıyla olan güçlü bağlarım bugün de devam ediyor.

Gazetecilik kariyerinizde sizin Türkiye ve uluslararası medyada daha çok tanınmanızı sağlayan ne oldu?
Gazeteciliğe adım attığım ilk günlerden itibaren hep özel ve önemli haberlere ağırlık verdim ve bunun da meyvesini topladım.

‘EN BÜYÜK YATIRIM İNSAN İLİŞKİLERİDİR’
Burada genç gazetecilere bu meslekte önemli bir unsur olduğu mesajını mı veriyorsunuz?

Evet, kesinlikle. Örneğin ilk yıllarda John Travolta, Anthony Hopkins, Ornella Muti, Sharon Stone gibi pek çok yıldız isimlerle röportaj yapma imkânı buldum. Ama ben küçük yaştan beri spora tutkuluyum. Bu nedenle spora ayrı bir ilgim var. Kariyerimde bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşündüğüm bir dönemde önemli bir spor kanalında işe başladım. İş için değil, tanışmak için gittiğim yetkili yaklaşık bir saatlik sohbet sonrasında yarından itibaren bizim İtalya’daki temsilcimiz oldun dedi. “Şaka mı” dediğimi hatırlıyorum. O da bana “Hayır, artık bizde çalışmaya başlıyorsun” dedi. Çok mutlu oldum tabii ki. Bu gelişme olduğunda yıl 2000 idi ve kariyerimde yeni bir sayfa açılmıştı. Dolayısıyla özellikle sporda yaptığım özel röportajlar benim yükselmemi sağladı. 2000’lerin başından itibaren başlayan kariyerimde çok sayıda önemli isimler görüşme fırsatım buldum. Maradona, Pele, Beckenbauer, Shevchenko, Roberto Carlos, Zlatan Ibrahimoviç, Cristiano Ronaldo, Fabio Capello, Marcello Lippi, Dino Zoff, Didier Deschamps, Jose Mourinho gibi dünya futbolunun önde gelen yıldız isimlerle yaptığım röportajlar bugünlere gelmemi sağladı. Bu röportajlarım sadece Türk basınında yer almakla kalmadı, diğer dillere de çevrilerek İtalyan ve dünya medyasında da ses getirdi. Neticede bu noktaya birilerinin yönlendirmesi ya da destekleriyle değil, kendi emeğimle bazen çok zor günler de geçirerek bazen haksızlıklara uğrayarak ama asla pes etmeyerek, büyük özveri ve fedakarlıkla çalışarak kademe kademe yükseldim. Kendime saygım ve özgüvenim var. Bu özellikler de bence başarıya giden yolun başlangıç noktaları. Tabii ki sadece bu yeterli değil. Benim felsefem şudur: “En büyük yatırım insan ilişkileridir”. Bu nedenle sadece İtalya ya da Türkiye değil, uluslararası boyutta geniş bir çevreye sahibim. Bu nedenle mutlu ve gururluyum.

Kariyerinize baktığımızda uluslararası boyutta ilklere imza atan bir yapınız var. Önemli projelerde de yer aldınız. Bize biraz uluslararası boyuttaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Yapım gereği küçüklüğümden beri aktif kişiliğim var ve bir şeyler üretmeyi, yeni fikirler önermeyi seviyorum. Başarının bir başka kilit unsuru da kendinize güveninizin olması gibi etrafınızdakilerin de size güvenmesi ve saygı duyması gerekiyor. Profesyonel şekilde çalışmak gerekir, amatör ruhlu insanların sonu hep hüsran olmuştur. Bu nedenle kolay ve yapmacık olan hiçbir şeyi sevmiyorum. Sahip olduğum çevre sayesinde Monako’da 2003 yılında hayata geçen ‘Golden Foot’ (Altın Ayak) ödül töreninde bizzat jüri üyesi oldum. 2007’de bu jürinin başkanlığını üstlendim. O yıl İtalyan golcü Alessandro Del Piero’ya ödülünü bizzat kendim verdim. Bu ödülün benim kariyerime katkısı oldu. Daha sonra İtalya Spor Yazarları Derneği’ne kayıtlı yabancı uyruklu ilk ve tek gazeteciyim. Halen de buradaki görevim sürüyor. Her meslekte olduğu gibi bizim meslekte de aktif olmak zorundasınız.

Hedeflerinize ulaşırken nereden güç aldınız? Bundan sonraki hedefiniz nedir?
Hayaller ve idealler insanlar için en büyük enerji kaynağıdır. Asla bunlardan vazgeçmeyeceksiniz. Bugünlere gelmemde ailemin özellikle de manevi açıdan çok büyük katkısı vardır. Onlar benim yaptığım bu işlerle hep gururlandılar. Ama ne yazık ki Annemi ani bir rahatsızlık sonucu geçen yıl kaybettim. Onun eksikliği bende büyük boşluk oluşturdu ama yaşasa benimle gurur duyardı, duyuyordu da… Belki artık aramızda değil ama onun hep yanımda olduğunu hissediyorum. Bunu şu nedenle söylüyorum; insanın en büyük gücü ailesidir. Anne-baba-eş çocuklar… Onların değerini çok iyi bilmek gerekiyor. Hiç unutmuyorum; yıl 1983 Yalova’da yaşıyoruz ve o yıllarda yurt dışına gitmeyi kafayı koymuştum. Bu fikrimi etrafımdakilerle paylaştığım zaman, çok sayıda kişi bana gülmüştü. Hatta “Sen kim yurt dışı kim” diyen dahi olmuştu. Ne yazık ki bizim insanımızda sık gözlemlediğim bir durum var. O da benimki gibi bir durumda olan birine ya da bir şekilde maddi manevi fark etmez destek olunması gereken bir durumda ne yazık ki samimiyetle bu desteği vermiyoruz. Bana o gün söylenen sözler de aslında bunun ispatı gibi. Ben gözümü kulağımı bana destek olmayanlara kapattım. Kendi inandığım yolda yürüdüm. Pek çok gerçek dostum da beni bu konuda takdir etti ve destekledi. Bundan sonrasında neden FIFA ya da UEFA gibi üst düzey bir kurumda görev almayayım. Bir mevkiye gelmek ne kadar önemliyse o mevkiyi korumak da çok önemli bir sorumluluktur. Tabii mevki ve koltuklar kalıcı değil kişilik ve karakter kalıcıdır. Değer sahibi olmalı insan ve bunları korumalı.

İnstagram: kingdudu2022
 

Dündar Keşaplı