Girdiği her alanda yaptığı başarılı çalışmalarla adından övgüyle bahsettiren, aile şirketindeki başarılı yönetiminin yanı sıra Nobleda markasını da kurarak başarısını pekiştiren ressam Eda Erdoğan, sanatsal çalışmalarıyla dikkatleri çekmeye devam ediyor. Resim yapmanın kendisi için büyük bir tutku olduğunu her fırsatta dile getiren ve büyük bir keyif ile eserlerini ortaya çıkardığının altını çizen başarılı ressam, ilk kişisel sergisi “Alem-i Şuhud” ile sanatseverlerin kalbini kazanmış bir isim. Yarattığı eserler ile özellikle kadınlara ilham olduğunu belirten Erdoğan, “Kadın ve kadına atfedilen güzellikler asırlar boyu hem kaleme hem de fırçaya ilham kaynağı olmuştur. Ben de fırça darbelerimde ilhamımı bu şevk ve istekle tuvalle buluşturuyorum.” diyor. Nobleda Kurucusu başarılı Ressam Eda Erdoğan ile sanat tutkusunu ve ilk kişisel sergisini Klass okurları için konuştuk.
Eda Hanım, girişimci ruhunuz ile hayata geçirdiğiniz markalarla örnek bir iş kadını profili çiziyorsunuz. İş hayatınızda nasıl bir çizginiz var, dinleyebilir miyiz?
İş hayatımda sert bir mizaca sahibim. İş dünyası biraz da böyle olmayı gerektiriyor. İş ve sosyal hayatımda insanlara davranış şeklim farklılık gösteriyor. Yeni tanıştığım insanlara kendimi hemen açmam başlangıçta arama mesafe koyarım. Hayal kırıklığına uğramamak için insanları tanıma evresinde kötü yönlerini göz önünde bulundururum. Çok sevdikleriniz, samimi olduğuna inandığınız insanlar sizi üzebiliyor. Şu zamanda insan ilişkileri menfaatler üzerine kurulmuş durumda. Üzücü bir durum ama ne yazık ki artık böyle. Karşılıklı yapılır oldu her şey.
İş dünyasındaki başarınızın yanı sıra resme olan yeteneğiniz ve merakınız sayesinde büyük beğeni toplayan eserlere imza atıyorsunuz. Resme merakınız ne zaman ve nasıl başladı?
Küçük yaşlardan beri resme merakım vardı. Bir gün Azerbaycanlı bir ressamın sergisini ziyaret ettim ve sanatçının eserlerinden çok etkilendim. Kendisine resme olan ilgimi anlattım ve bu konuda ders almak istediğimi söyledim. Israrım sonucunda bendeki hevesi görmüş olacak ki elime bir kalemle bir parça kâğıt verdi ve etrafımda gördüklerimi çizmemi istedi. Böylece resim yeteneğimi test etti. Odanın içerisindeki birkaç objeyi çizmeye başladıktan sonra perspektifteki başarımı gören Azerbaycanlı sanatçı “Sen beni fazla uğraştırmazsın haftaya Pazartesi atölyeme gel. Ben resim yaparken sana da öğretirim” dedi. Böylece amatör olarak başladığım resme profesyonel bir şekilde devam etme şansını elde ettim.
‘ÇALIŞMALAR BEĞENİ ALDIKÇA, İNSANLAR İLGİLENDİKÇE VE TALEP GELDİKÇE ESERLERİMİ GENİŞ BİR KİTLEYE ULAŞTIRMAYA KARAR VERDİM’
Peki eserlerinizi geniş kitlelere ulaştırmaya nasıl karar verdiniz?
Her çalışmama yeni bir fikirle ve heyecanla başlıyorum. Severek ve keyifle yapıyorum çalışmalarımı. Sonuç olarak güzel resimler ortaya çıkıyor. Çalışmalar beğeni aldıkça, insanlar ilgilendikçe ve talep geldikçe eserlerimi geniş bir kitleye ulaştırmaya karar verdim. Bireysel çalışmalarıma ara vermeden devam ediyorum. Renklerle çok barışığım. Çalışmalarımda yaptığım tekniklerle özellikle kadınları renklerle barıştırmak ve onlara renkleri sevdirmek istiyorum. Böylece kadınlara ilham verdiğimi ve örnek olduğumu düşünüyorum.
Eda Hanım, bize ilk kişisel serginizi anlatır mısınız, serginizin verdiği bir mesaj var mıydı?
İlk kişisel sergim olan “Alem-i Şuhud”u Üsküdar Belediyesi Nevmekan Sahil Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturdum. 32 eserden oluşan sergimde; görsel gerçekliği öznel idealizmle süsleyerek, hatırda kalan ile hayal edileni buluşturarak sanatseverlere yeni bir dünyanın kapılarını açmış oldum. Kadın ve kadına atfedilen güzellikler asırlar boyu hem kaleme hem de fırçaya ilham kaynağı olmuştur. Bir kadın ressam olarak bu kişisel sergimde İstanbul’u hatırlamak, onu biz kadınlarla ve yine bizlerin el emeği göz nuru kendi kültürümüze ait motiflerle süsleyip, derin manevi ritüelleriyle hayal etmeyi diledim. Alem-i Şuhud, yaşamadığım hatıraları özlediğim geçmişe ve kadının manevi büyüsüne açılan bir penceredir. Benim için son derece özel bir sergidir. Bu kadar ilgi görmesi ve büyük beğeni toplaması ise beni naçizane çok mutlu etmiştir.
Çok başarılı, güzel ve özel işlere imza attınız. Şüphesiz sevdikleriniz her zaman başarılarınızla gurur duyuyorlar. Peki, bu süreçlerde en büyük destekçiniz kim oldu?
Benim en büyük destekçim ailemdir ve örnek aldığım kişi ise her zaman babamdır. Kendisi hem başarılı bir iş adamı hem de merhametli bir babadır. Onunla zaman geçirmekten, deneyimlerinden faydalanmaktan ve geçmişte yaşadığı hayata dair ders niteliğindeki sohbetlerinden büyük haz duyuyorum. Hayatım boyunca yılmadan başarılı bir şekilde yolumda ilerlememi babam Sadullah Erdoğan’a borçluyum. Babamla aramda çok sağlam bir bağ vardır. Onu çok seviyorum. Allah ona uzun ömür versin.