Alışveriş Merkezi, Cadde ve Meydan Projeleri’nde kiralama, mimari proje ve konsept geliştirme alanlarında hizmet veren Concept7, perakende sektöründeki köklü firmaların projelerinde görev alarak, özellikle yeme-içme ve de eğlence bölümleri ile yeniden kiralama konularında yaptığı başarılı işlerle adından söz ettiriyor. “Şehir plancı” ve “mimar”lardan oluşan güçlü kadrosuyla hizmet veren Concept7, ortaya koyduğu projelerle alışılmışın dışına çıkarak yenilikçi ve sürdürülebilir farklar yaratıyor. 2002 yılından itibaren gayrimenkul sektöründe edindiği deneyimleri, yaptığı her çalışmasında geliştirerek hayata geçiren Concept7 Kurucusu Gül Bozbıyık, firmasının kuruluş hikayesini, projelerini, iş hayatındaki kurallarını ve hedeflerini Klass’a anlattı.
“Prensibim ortaya konulan projede yenilikçi farklar yaratabilmek. Yoksa kiralama işini herkes yapabilir. Ama bir projeyi yaparken en önemli şey yaptığımız işin içimize sinmesidir.”
Gül Hanım, öncelikle genelde erkek egemenliğinin hakim olduğu sektörünüzdeki kariyerinize nasıl başladığınızı öğrenebilir miyiz?
Yıldız Teknik üniversitesi Şehir Planlama Bölümü’nden mezun oldum. Daha öğrenciyken emlakçılık yaparak çalışmaya başladım. Bir dönem inşaat firmasında da çalıştım. Orada aktif bir şekilde şantiye denetmenliği yaptım. Sonra 2007 yılında Avi Alkaş ile birlikte alışveriş merkezi ve perakende sektörüne adımımı attım. 2011’e kadar Avi Bey ile çalıştım. Kendisi gerek Türkiye’de gerekse dünyada hatırı sayılır önemli isimler arasında yer alıyor. Bu konuda ne öğrendiysem Avi Bey ve çok kıymetli ekibinden öğrendim. 2011 yılında JLL’ den ayrılıp Simit Sarayı ile sektörün perakende kısmına geçip 2015 yılına kadar Simit Sarayı CEO’su Abdullah Kavukçu’yla çalışarak marka tarafında kariyerime devam ettim. 3 yıl içerisinde Simit Sarayı’nın bütün konseptini değiştirdik. Operasyonundan dekorasyonuna çatal-bıçağından yurtdışına açılmaya, master franchiseler vererek akademiler kurmaya, yeni fabrikalar alarak kocaman bir marka yaratmaya tüm ekip bir çok operasyona imza attık.
3 yıl içerisinde Simit Sarayı’nın bugünkü kemik kadrosu oluştu. Ve de sonunda, New York’ da mağaza açma heyecanını yaşadıktan sonra “tamamdır” dedim ve ayrıldım. Abdullah Kavukçu bu ülke için tartışmasız çok önemli ve de başarılı bir isim. İyi ki tanıdım ve de iyi ki çalıştık. Simit Sarayı’nda geçen dolu dolu üç sene de kariyerimde oldukça önemli bir yere sahiptir. Vedalaştıktan sonra kendi işimi yapmak konusunda en çok desteği veren gerçek bir patron.
Peki, “Concept7”yi kurma fikriniz nasıl oluştu?
Simit Sarayı’ndan ayrıldıktan sonra, belediyelerle alışveriş merkezi projesi geliştiren ve belediyelerle çalışan bir geliştirme şirketine danışmanlık vermeye başladım. Concept7’yi kurma fikri buradan doğdu. Urfa, Balıkesir, Hatay, Karabük, Ordu, İstanbul gibi şehirlerin Belediyeleri derken baktık ki birçok belediye ile çalışıyoruz. Ardından kendi geliştirdiğimiz projelerin kiralama süreçleri geldi. Dolayısıyla bir kiralama departmanı kurarak kendi geliştirdiğimiz projeleri kiralamaya başladık. Yeni bir proje yatırımcısına gidip, o projeyi almak için teklif veren konumunda değildik. Bu da yeni kurulmuş bir şirket olarak bizi avantajlı hale getirdi. Geliştirmediğimiz projelerin de kiralama danışmanlık hizmetini vermeye başladık.
Verdiğiniz hizmetler arasında konsept geliştirme, bir de kiralama danışmanlığı yer alıyor. Yönetim danışmanlığına girmeyi düşünmüyor musunuz?
Şu ana kadar istemedik çünkü konsept geliştirme bizim zaten çok keyif aldığımız bir iş ve zamanımızın çoğunu buna ayırıyoruz. İleride yönetim danışmanlığıyla ilgili daha farklı fikirlerimiz var; çünkü standart bir yönetim işi yapmak istemiyoruz. Şu an bu işi iyi yapan firmalarla zaten partnerlik yapıyoruz. Bizim çizdiğimiz yol biraz daha yeme-içme, oyun alanları olan ya da tematik “Entertainment Mall” anlayışında olan projeler geliştirmek üzerine. Zaten bu konuda Türkiye’deki en güçlü firmalardan biriyiz, belki de yeme-içme kiralaması anlamında en büyük tecrübeye sahip olan ekip de Concept7 ekibi. Bu nedenle sanırım kuvvetli konseptler kurabileceğimiz projeleri tercih ediyoruz. çünkü bu alanlar dışındaki perakende markalarında fark yaratmak neredeyse imkansız. En başta entertaiment ve yeme-içme olmak üzere, mimari ve sosyal alanlar ile projenizi rekabetçi, farklı ve sürdürülebilir hale getirebilmeniz mümkün.
Devamı Klass Magazin Mart sayısında...