Etem Özçelik: Süleyman Seba’nın Yanında İnsanlığı, Dürüstlüğü ve Yöneticiliği Öğrendim

Etem Özçelik: Süleyman Seba’nın Yanında İnsanlığı, Dürüstlüğü ve Yöneticiliği Öğrendim Etem Özçelik: Süleyman Seba’nın Yanında İnsanlığı, Dürüstlüğü ve Yöneticiliği Öğrendim

Beşiktaş Kulübü Yönetim Kurulu Eski Üyesi ve Modoko’nun Kurucularından Etem Özçelik, Beşiktaş Kulübü’yle Yolunun Nasıl Kesiştiğini ve Modoko’yu Kurma Hikâyesini Klass’a Anlattı.  

Beşiktaş Kulübü’nün eski üyelerinden olan ve görev yaptığı süre boyunca 3 Divan üyeliği kazanarak Beşiktaş’a sayısız katkılar sunan Etem Özçelik, Beşiktaş sevgisi ve Beşiktaş Kulübüne yaptığı katkılarla tanınan bir isim. Doğrudan 5.000, dolaylı olarak 35.000 kişiye istihdam sağlayan, Türkiye’nin seçkin mobilyacılar sitesi Modoko’nun kurucularından biri olarak da sektöründe saygın bir isim olan Etem Özçelik, Modoko’da 14 sene başkanlık yaparak en uzun başkanlık yapan kişi olma unvanını koruyor. Şimdilerde bu görevlerinden ayrılarak ailesiyle vakit geçirmenin tadını çıkartan Etem Özçelik ile Beşiktaş Kulübü’yle yolunun nasıl kesiştiğini ve Modoko’yu kurma hikâyesini Klass okurları için konuştuk.

Etem Bey, Türkiye sizi Beşiktaş Yönetim Kurulu Üyeliğiniz ve Modoko Başkanı sıfatınızla tanıyor. Her iki yerde de çok sevilen ve sayılan bir isimsiniz.  Bize Beşiktaş’la yolunuzun nasıl kesiştiğini ve bu büyük sevginin nasıl oluştuğunu anlatabilir misiniz?
Benim hayatım zorluklar ve mücadeleler içinde geçti. Mobilyacılığa 7 yaşında çırak olarak başladım. Benim ustalarımın hepsi Rum ve Ermeni’ydi, onlardan çok şey öğrendim. Hayatta en güzel şey yönünü ve hedefini belirlemek. Niyetlendiğiniz zaman olmaz diye bir şey yok. 1957 senesinde evimiz Balmumcudaydı, o zamanlar antrenmanlara gidiyordum. Hayatımda futbol ve Beşiktaş taraftarlığım o zamanlardan başladı. Genç yaşta menüsküs ameliyatı olunca da Beşiktaş’ta futbolcu olma hayalim bitti. Ama ben gene de durmadım, Şişli’nin bir takımı vardı, Hürriyet Spor idi adı ve İstanbul 1. kümedeydi. Burada futbola devam ettim ve yöneticiliğe başladım. Tabi bu arada da Beşiktaş Kulübü’nden hiç kopmadım. Bir gün rahmetli Süleyman Seba kulübün çok fazla borcu olduğunu söyledi. İlk başlarda kulübü bırakmayı düşünse bile bir şekilde tekrar borçla parayı bulduk ve kulübü o şekilde devraldık. Süleyman abinin her istediği şeye elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Beşiktas’a kendimizi çok fazla adadık. 14 arkadaş aramızda para toplayıp altyapı için bir minibüs aldık. O minibüsle de maçlarımıza gidip gelmeye başladık. Yaklaşık 16 sene Süleyman Seba’nın yanında insanlığı, dürüstlüğü ve yöneticiliği öğrendim. Dünyanın en dürüst insanı kim deseler ben Süleyman abi derim. Allah da bize o günlerin şartıyla çok iyi bir kadro oluşturttu. Bütün deplasmanlara, dünyanın her yerine gittim. Hatta takım yöneticileri yokken de ben giderdim, Süleyman abinin öyle bir güveni vardı bana. 2000’li yıllarda Süleyman abi yorulduğunu söyledi ve yöneticilikten ayrıldı. Bazı çok sevdiğim arkadaşlarım bana yöneticilik için aday ol dediler ama Süleyman abiden sonra çok istemedim. Beşiktaş’ın en eski üyelerinden biriyim. Beşiktaş’a üç yerden divan üyesiyim. Süleyman abiyle çok güzel işler yaptık, beni çok severdi bende onu çok severdim.

‘MODOKO’DA 14 SENE BAŞKANLIK YAPARAK EN UZUN SÜRE BAŞKAN OLAN KİŞİ OLDUM’
Sizin hem Beşiktaş aşkınız hem de Modoko aşkınız var. Modoko’nun kurucularından biri olduğunuzu biliyoruz. Modoko’yu kurma hikayenizi  okuyucularımız için anlatırmısınız?

Her ne kadar Beşiktaş’ta faaliyetlerime devam etsem de mobilya sektöründen hiçbir zaman kopmadım. Modoko’nun kurucularından biriyim. 21 yaşımda dükkanımı açmıştım, 23 yaşımda da mağazamı açmıştım. Modoko’da 14 sene başkanlık yaparak en uzun süre başkan olan kişi oldum. Ben bir yere gittiğim zaman muhakkak bir eser bırakmak isterim. Yani emeğim karşılığında oraya bir şeyler kazandırmak isterim. Mesela Beşiktaş’tayken bugün Ümraniye’deki tesislerin yerini bulup Süleyman abiyle beraber bu tesisleri kazandıran kişiyim. Bugün gençlerin antrenman yaptığı, gençleri kazandığımız bir yer orası. Modoko’ya geldiğim zaman bir idealim vardı. Bir site yaparak büyütmek istiyordum. Birtakım uğraşlarımızın sonucunda da taksitle Modoko’nun şu anki mevcut arsasını aldık. Malzeme ihtiyacımızı daha hızlı temin etmek için kerestecileri yanımıza aldık. Üye sayısını artırmak için bu kişileri de Modoko’ya üye ettik. Zamanla ürün çeşitliliği çok fazla arttı ve şimdi müşteriler geldiği zaman mobilyasını, halısını, avizesini yani her şeyini bu bölgeden temin edebiliyor.

‘SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI TARAFINDAN ‘YAŞAYAN ÇINAR’ ÖDÜLÜNE LAYIK GÖRÜLDÜM’
Modoko’da çok uzun yıllar boyunca başkanlık yaptınız. Başkan seçilme süreciniz nasıldı ve başkanlık sürecinizde hangi projelere imzanızı attınız?

Yıllarca bana Modoko’nun başkanlığı teklif edildi ama Beşiktaş ile ilgilendiğim için bu teklifi pek istemedim. Her yönetim zamanında bana teklif edildi. En sonunda Modoko’yu daha çok geliştirme gayesiyle başkanlığı kabul ettim, yönetimi de oluşturduk. 14 senede Modoko’yu iyi yerlere getirdik. Çünkü ticareti bilen bir insanım. Özellikle reklama önem verdim, daha ileriye gitmek için gelir kaynakları aradım. Mevcut olan arazilerde dükkanlar yaptım. Mevcut bir yerimiz vardı, İstanbul Belediye Başkanlığı’na proje hazırlattırdım ve tapusunu aldım. Modoko’ya gelir getirecek bir bina yapmak istiyordum. Sonunda 7000 metrekarelik bir AVM yaptık. İki katına yönetim ve toplantı binası yaptık. Geri kalanını da mobilya sektörüne kiraya verdik. Çok şükür güzel bir gelir sağladık oraya. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2000 kişinin önünde ‘Yaşayan Çınar’ ödülüne layık görüldüm. Bu benim için en büyük mertebe oldu. O zamanlar Covid yeni çıkmıştı, bu olaydan istifade yetiştirdiğim arkadaşlara müsaade ederseniz artık ayrılmak istiyorum dedim. Önce kabul etmediler, beni onursal başkan yapmak istediler ama ben artık yorulmuştum ve istemiyordum. Hem futbol hayatımda hem de mobilya sektöründeki iş hayatımda eşimle bir öğlen yemeği yemeye fırsatım dahi olmadı. Yeri geliyordu çocuklarımla beraber bir akşam yemeği de yiyemiyordum çünkü işlerim gereği yapılması gereken hep bir şeyler çıkıyordu. Ama artık evimde üç öğün yemeğimi yemek istiyordum. Allah’a şükür ki o gün bugündür kendime göre yaptığım bir yaşantım var. Ben paradan fazla hayata önem verdim. Yeşili çok seven bir insanım, bugün 50 sene önce Şişli’de diktiğim çınarların büyüdüğünü görüyorum. Bu gerçekten çok güzel bir şey.

Etem Bey, son olarak gelecek planlarınız var mı ve gençlere önerileriniz nelerdir?
Uzun dalgalardan gelip de körfeze girersin ya aynı şekilde bakıma aldım kendimi. Bu bakımdan da çıkmıyorum şimdi. Beni en mutlu eden şeylerden biri de bugüne kadar beraber görev yaptığım insanların beni unutmuyor olması. Demek ki onlara da bir şey vermişiz ki unutulmuyoruz. Gelecek nesile önerilerim şudur; Memleketinde yatırım yapsınlar. İşlerin geleceğini görsünler, hangi işlerin ileride değer göreceğini araştırsınlar. Sevdiği işleri yapsınlar. Hedef koysunlar. O hedef koyulduğunda bir şekilde yapılıyor çünkü. 
 

Etem Özçelik

Etem Özçelik: Süleyman Seba’nın Yanında İnsanlığı, Dürüstlüğü ve Yöneticiliği Öğrendim Etem Özçelik
Etem Özçelik: Süleyman Seba’nın Yanında İnsanlığı, Dürüstlüğü ve Yöneticiliği Öğrendim Etem Özçelik