Koç üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi iken Crossfit ile tanışan ve ardından vücut ağırlığıyla yapılan Animal Flow eğitimi alan Damla Altay, verdiği eğitimlerini sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde birleştirerek sivil toplum kuruluşlarına destek oluyor. Kişinin kendi vücut ağırlığıyla yapılan sağlıklı bir vücut gelişimi gösteren Animal Flow ile yüksek tempoda yapılan Crossfit eğitimleri veren Damla Altay, hareket ile psikolojiyi kombine ederek bunları terapiye entegre etmek istediğini söylüyor. özel ve grup dersler halinde eğitimlerini gerçekleştiren Animal Flow ve Crossfit Eğitmeni Damla Altay, alanındaki çalışmalarını, sosyal sorumluluk projelerini ve hedeflerini Klass’a anlattı.
Damla Hanım, farklı spor alanlarında çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz. öncelikle sizi tanıyıp çalışmalarını gerçekleştirdiğiniz spor alanlarını öğrenebilir miyiz?
Ben aslında Koç üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunuyum. üniversite 3’üncü sınıftayken Crossfit ile tanıştım. öncesinde de spora gidiyordum ama Crossfit’i çok sevdim. Zaten bu spora başlayanlar genelde bağımlısı oluyorlar. Bir sene sonra Avusturya’da Crossfit uzmanlığını aldım ve Crossfit dersi vermeye başladım. Bu sene şubat ayında Animal Flow adında bir egzersiz türünün eğitimine gittim. Ve bunu çok severek yapmaya başladım. Animal Flow hayvan hareketlerinin taklit edildiği, yerde yapılan bir egzersiz çeşidi.
Maçka Parkı’nda cumartesi günleri onun derslerini veriyorum. Bir de Pazar günleri bir eğitmen arkadaşım ve bize yardımcı olan başka bir arkadaşımızla birlikte bir proje başlattık; “Movement Project İstanbul”. Orada insanlara 2 saat boyunca esneklik, kondisyon, güç egzersizleri yaptırıyoruz. Katılım için herkesten 20 TL alıyoruz. Her ay farklı bir kurum seçip oraya bağış yapıyoruz. İlk başladığımızda HAçİKO ve Omurilik Felçleri Derneği’ne bağışladık.
“ANİMAL FLOW’DA MASA BAŞI çALIŞAN KİŞİLER İçİN çOK FAYDALI”
Animal Flow’un özellikleri nelerdir, insanlarda nasıl bir etki yaratıyor?
Aslında farklı disiplinlerden alınıp birbirine entegre edilen bir egzersiz alanı diyebiliriz. Yoga, calisthenics, modern dans gibi. Animal Flow, sadece kendi vücut ağırlığınız ile yapılıyor. Bazı hareketleri yogayı ve modern dansı andırıyor. Bazen ben sosyal medyada video paylaştığım zaman modern dans yaptığımı düşünenler olabiliyor. Aynı zamanda Animal Flow mobiliteyi (belli bir hareket açısında kası kullanabilme) arttırıyor. özellikle masa başı çalışan insanlar için (çünkü genelde hem omurgalarında ve sırt bölgelerinde problemler çıkıyor) çok etkili bir branş. Jimnastiği de andıran tarafları var. çünkü hareket geçişleri sırasında ellerin üzerinde durma gibi hareketler yapabiliyorsunuz.
Peki, siz neden bu alanı seçmeyi tercih ettiniz?
Crossfit’i çok seviyorum. Ama şöyle bir durum var; Crossfit’te dumbbell, halter, kürek, koşu, bisiklet vs. gibi birçok cihaz kullanıyorsunuz. Bunlar yüksek yoğunluklu ve kısa sürede yapılıyor. O yüzden vücudu çok stres altına sokan bir spor. Ben bunu haftada 4-5 gün yapıyordum ve 1 yıl bu yoğunlukta devam ettirdikten sonra vücudumu bu kadar zorlamak istemedim. çünkü yorgun hissediyordum. Sonrasında daha çok vücut ağırlığıyla çalışmaya yöneldim. Jimnastik bana çok daha keyifli geliyor. Ellerin üstünde amuda kalkma gibi ve buna benzer beceri gerektiren hareketler mevcut. Bu sebeple daha çok hoşuma gidiyor.
Esneklik, denge ve güç gerektiren bir hareketi ilk başta yapamazken, üzerinde tutarlı bir şekilde çalıştıktan sonra yapabiliyor hale gelmeniz, jimnastiğe çekilme sebeplerimin en başında geliyor.
Bodyweight antrenmana geçmemin başka bir sebebi de Crossfit’te kasları büyütürken ama tendonlar ve ligamentler zayıf kalıyor. çünkü kaslar, tendonlardan daha hızlı büyüyor. Bu sebeple ileride tendonlara kaldırabildiklerinden daha çok yük bindirdiğiniz için sakatlık çıkma ihtimali çok yüksek oluyor. O yüzden jimnastikle iyi bir temel oluşturduktan sonra ağırlık gerektiren sporlar yapmak daha mantıklı.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Temmuz sayısında..
Röportaj: Erdi Kartal
Fotoğraflar: Ahmet çevik