Yelda Hanım, ‘Oturduğunuz yerde zayıflamak ister misiniz?’ adlı kitabınız raflardaki yerini aldı hayırlı ve uğurlu olsun. Kitabınızın içeriğinden biraz bahseder misiniz?
Oturduğunuz yerde zayıflamak ister misiniz? isimli kitabımız beş bölümden oluşuyor. Kitabımızın başlangıcı önce mevcut kilo durumumuz üzerinde bir durum analizi yapmanızı isteyerek başlıyor. Bunun içinde kitap okuyucusuna okumaya başlamadan önce mezura testi ile bir belini ölçmesini, çıkan sonuca göre (şişman, zayıf, obez, fit) kitabı okumaya başlayıp uygulamalar için hareket etmesini istiyor. Diyelim ki belimizi ölçtük ve değerlendirmelere göre şişman çıktık. Bu sefer de 10 maddede kilo almamıza sebep olacak maddelere şöyle bir göz atmaya davet ediyor. Sonrasında durum her ne olursa olsun sizi düşünce egzersizi yapıp motive etmeye davet ediyor.
Kitabın adı çok dikkat çekici... Bunun öyküsü nedir?
Bir televizyon programı hayatımı değiştirdi. Özel bir televizyon kanalında sağlıklı ve kaliteli yaşam programı hazırlayıp sunarken canlı yayına bir amcamız telefonla bağlanıp feryat etti. Doktorların tavsiye ettiği imkanlara sahip olamadıklarını ve orta gelirli ailelerin diyet ve egzersiz yapması için motivasyona ihtiyaç duyduklarını ve dilinden anlayacağı doktorlardan, her yerde uygulanabilecek bütçeye ve yaşanılan hayata uygun önerilerin sunulmasını istedi. Benim hayatımın akışını değiştirecek olan bu durum bu kitabın yazılma sebebi oldu. O gün hazırlayıp sunduğum televizyon programına ara vererek Türkiye’yi gezerek yeme bozuklukları ve stres üzerinde araştırmalar yaptım. Benim hayatımı bir televizyon programı değiştirdi.
Bu kitap sadece kadınlara göre mi?
Oturduğunuz yerde zayıflamak ister misiniz? adlı kitabımız cinsiyetsiz bir kitap. Çünkü zayıflama mücadelesi sadece hanımlara mahsus bir durum değil bu konuda danışanlarım arasında kadınlar kadar erkekler de mücadele veriyor. O yüzden kitapta erkeklere özel önerilerimin olduğu ayrı bir bölüm var. Çünkü kadınların ve erkeklerin kilo alma ve verme sebepleri, hormonları ve vücut kas oranları farklı olduğu için farklılık gösteriyor. İşte o yüzden kitapta Türk halkının kadın ve erkek olarak hem psikolojik hem de fizyolojik genetik özelliklerinden bahsediyorum.
Kitabınızın garanti belgesi var. Biraz bahseder misiniz?
Evet doğru...Oturduğunuz yerde zayıflamak ister misiniz? isimli kitabımız belki Türkiye de belki de Dünyada Garanti belgeli olarak yazılmış tek kitap olma özelliğini taşıyor! Bununla ilgili çok olumlu geri dönüşler alıyorum.
Siz danışanlarınıza neler tavsiye ediyorsunuz?
Danışanlarım her istediğimi yemek için ne yapmalıyım? diye sorduklarında onlara “Her istediğini yersen, her istediğini giyemezsin” diyorum. Tartı sendromu yaşayan danışanlarımı da hemen tartıya çıkarmıyorum. Çünkü ruhen yapılmayan aceleci girişimler hayal kırıklıklarına yol açabilir. Sosyal medyadan edinilen, doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmamış bilgilerle yola çıkmak doğru değil. Sağlıkta ezbere konuşmamak lazım.
Bizim ülkemizde psikoloğa gitmek, acizlik olarak görülüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Türkiye'de psikoloğa gitmek, "Ben deli miyim!" algısının hâlâ aşılamaması sebebiyle bir angarya olarak görülüyor. Psikolojik görüşme ve değerlendirme esnasında kişinin sorunun ne olduğunu anlamak için kişi ve sorunu hakkında ayrıntılı değerlendirme yapılıyor. Bu değerlendirme esnasında bazı psikolojik testlerden yararlanılabiliyor. Sorunun ne olduğunu anlaşıldıktan sonra atılacak adımlar, uygulanacak terapi yöntemi ve terapi süreci hakkında danışan bilgilendiriliyor. Sonraki aşama ise terapi aşamasıdır. Burada da uygulanacak terapi yöntemine göre hareket ediliyor. Psikolojik problem yaşayan birisi bu sorununu çözmek istiyorsa bir psikologdan yardım almalı. Nasıl ki kışın nezle olduğumuzda doktora gidip tedavi oluyorsak psikolojik problem yaşadığımızda da bir psikoloğa gidip tedavi almamız gerekir.
Ekranları birden bırakma kararı aldınız ve bir yazar olarak karşımıza çıktınız. Bunun sebebi neydi?
Televizyonu bırakarak, eğitimini aldığım psikoloji konusunda uzmanlaşmayı ve akademisyen olmayı tercih ettim. Mesleğimde tutkulu ve meraklıyım. Dizilerde oynarken ve sunuculuk yaparken, aklım hep okulumdaydı. Gönlüm hep uzman bir psikolog ve psikoterapist olmaktan yanaydı. Setlerde sürekli oyuncuların ruh hallerini inceliyor, vücut dillerini nasıl kullandıklarını izliyor, analizler yapıyordum. Yeteneğiniz varsa şov dünyasında her zaman yer alabilirsiniz. Ama her zaman büyük bir sabır ve sebatla İstanbul Cerrahpaşa gibi bir okulda belli bir yaş aralığında eğitim görme şansınız olmayabilir.
Beslenme alışkanlıklarımız ve psikoloji arasında nasıl bir ilişki var?
Ben İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa fakültesinde yüksek lisans yaparken depresyon ve yeme bozuklukları üzerinde yazdığım tez konusu sayesinde bu konuyla ilgili birçok kişi üzerinde anketler ve gözlemler yapma şansına sahip oldum. Ve bu yaptığım anket ve gözlemlerde, beslenme ve psikoloji üzerinde alışkanlıklarımız üzerinde gerek özel gerekse iş hayatında yaşadığımız dalgalanmalar sonucunda oluşan stres ve depresyonun beslenme alışkanlıklarımız üzerinde önemli etkisini gördüm. Canımız sıkıldığı an kendimizi mutfak da bulmak, duygusal açılığımızdan dolayı en ufak bir olumsuzluk anında yemek yemeğe yönelmek gibi.
Psikolojik açıdan beslenmemizi dengelemek için ilk adım ne olmalıdır?
Hiçbir gıda tek başına kilo aldırmaz. Mutlaka yanında bir suç ortağı vardır. Önemli olan ölçülü olmak. Terazi üzerindeki dengeden önce düşünce ve davranışlarımızın üzerindeki denge oldukça önemlidir. Psikolojinin hastalıkta, sağlıkta ve diyette dengede olunması gereken ve çok önem arz eden bir konu olmasına karşın nedense pek bahsedilmediğini görüyoruz. Benim de kitabı yazmam sebebim bu. Bir diyet programında beslenirken psikolojik olarak dengede olmanın önemini vurgulamaktı temel amacım. Dengeyi bozmadan hiçbir şeyi kendimize yasaklamadan her şeyden ama ölçüyü kaçırmadan dengeli bir şekilde beslenmek gerekir.
İNSTAGRAM: yeldabasaranresmi