Hayatýmýzda her gün bir þeylerle mücadele edip, bir þeyleri yoluna koymaya çalýþýyoruz. Ýþ hayatýnda baþarýlý olabilmek, mevkii koruyabilmek ve her zaman daha iyisini yapmaya çaba gösteriyor olmak hem bedenen hem de ruhen yoruyor insaný. Bu noktada üstü örtülü þekilde kapitalizmin bir kaynaðý olan bankacýlýk sektörüne getirilen mobbing sisteminin kiþiyi kendi benliðinden nasýl kopardýðýný anlatýyor “Kulis”… Yazar Yasmin Bilge, birebir gerçek hayatýný ele aldýðý kitabýnda iþ hayatýnda çalýþan binlerce kiþinin yaþadýðý problemleri duyurabilmeyi amaçlýyor. Ýnsanlarýn dünyasýnda yaþadýðý problemleri “Kulis” adlý kitabýnda gün yüzüne çýkaran Yasmin Bilge, yaratmak istediði farkýndalýkla baskýcý sistemle yönetilen kiþilerin harekete geçmesini umut ediyor. Ýnsanlarýn her durumda öncelikle kendi deðerlerine saygýn kalmasý gerektiðini belirten Yasmin Bilge, “Kulis” kitabýnýn detaylarýný ve yaratmak istediði farkýndalýklarý Klass’a anlattý.

“Kulis’i yazarken iki tane amacým vardý; birincisi yazar olmak, ikincisi de sosyal bir amaçla binlerce çalýþanýn bu sektörde yaþadýklarýný duyurabilmekti. çünkü her bankacý kendi içerisinde günün birçok dakikasýný bunu düþünerek bunun azabý içerisinde yaþayarak en yakýnlarýna bile yaþadýðý þeyi anlatamayarak yaþýyor. Ben de bunun sesi olmak istedim.”

“Sorgulamadýr, bir yolculuktur hayat… Ve o insanlar hayat yolculuklarýnda ne kadar çabuk keþfedebilirse o kadar anlamlý yaþar hayatý. Ben de bu hayattan anladýklarýmý anlatmaya çalýþtým.”

Yasmin Haným, “Kulis” kitabýnýzda günlük hayatta yaþanmýþ ama kimsenin gündeme getirmediði bir konuyu ele adýnýz. öncelikle sizden bu kitabý yazma fikrinin nasýl oluþtuðunu öðrenebilir miyiz?

Yazmak çok eski yýllardan beri benim hep içimde vardý. Bu kitabý yazmayý bir anda düþündüm. Bir gün ev taþýmýþtým. Bahçeye çýktým ve güneþ ýþýðýný gördüm. O anda güneþ ýþýðýný, mevsimi ve içinde bulunduðum zamaný hiç fark etmediðimi anladým. Gerçek hayatý yaþamýyordum. Sürekli aklýmýn içerisinde iþle yoðun bir þekilde meþgul olduðumu ve iþten eve giderken mevsimi bile hissedemediðimi anladým. O anda bir tane çiçek gördüm. Gittim onun yapraklarýný sevdim… Onun yanýnda bir çiçek daha vardý. O da bir canlýydý ve onun da sevgi isteyeceðini düþünerek onu da sevdim. Orada biraz oturdum bir anda kitap tüm þekliyle kafamda ortaya çýktý. Daha sonra 12 yýllýk çalýþma deneyimimde yaþadýðým gerçek ve birebir olaylarý bu kitapta yazdým. Burada iki tane amacým vardý; birincisi yazar olmak, ikincisi de sosyal bir amaçla binlerce çalýþanýn bu sektörde yaþadýklarýný duyurabilmekti. çünkü her bankacý kendi içerisinde günün birçok dakikasýný bunu düþünerek bunun azabý içerisinde yaþayarak en yakýnlarýna bile yaþadýðý þeyi anlatamayarak yaþýyor. Ben de bunun sesi olmak istedim.

Kitabýnýzý sadece bankacýlýk sektöründe çalýþan kiþilere ithafen mi yazdýnýz yoksa baþka sektörleri de ele aldýnýz mý?

Aslýnda kitabýmda mobbing olayýný ele aldým. Mobbing, mevcut gücün ya da pozisyonun kötüye kullanýlarak sistematik olarak psikolojik þiddet, baský, kuþatma, taciz, aþaðýlama, tehdit, deðersizleþtirme gibi þekillerde bir kiþiye yönelik yapýlan duygusal saldýrýdýr. Mobbing kapitalizmin kaynaðý olduðu için ilk olarak üstü örtülü bir þekilde bankacýlýk sektöründe bir yönetim biçimi haline getirildi. Bir personelden maksimum verimi almak amacýyla personeli sisteme mecbur býraktýktan sonra sistemli bir þekilde uygulandý. Böylece hem iþ sürekliliði saðlandý hem de daha ucuz þekilde daha çok kâr edebilecek iþlere imza atmalarý saðlandý. Hatta yeri geldi (buna kitapta da yer verdim) bankalar çalýþanlarýna günlük spot hedefler verdiler; “bugün 5 tane sigorta satmayan iþten çýkamaz” dediler. Burada önemli olan ürünün doðru kiþiye ulaþmasý veya ürünün fonksiyonunun hiçbir önemi yoktu. önemli olan sadece ürünün satýlmasýydý. çalýþanlar hedeflerini tutturmak için annesini, amcasýný, teyzesini, arkadaþý aradýlar, yalvardýlar resmen. çünkü iþten çýkamayacaklardý. Bu gibi son derece trajik boyutlara gelen olaylar ilk olarak bankacýlýk sektöründe yaþandý. Sonrasýnda da beyaz yakalýlarýn çalýþtýðý birçok sektörde bankacýlýk sektöründen kopyalanarak bunun uygulandýðýný gördüm. Bu durum kamu sektöründe de yaþanýyor, sadece özel sektörde deðil. Yaptýðýmýz iþten dolayý çok geniþ kitleler tanýyoruz. Ve bu durumda ben görüyorum ki artýk günümüzde kamu sektörü çalýþanlarý da satýþ odaklý çalýþýyorlar. Buradaki sorun satýþ odaklý çalýþýrken bunun bir mantýk çerçevesi içerisinde devam etmemesi. Ama artýk o mantýk yok, sadece satýþ var. Bu artýk insanlarý psikolojik olarak kuþatana kadar gecesini, gündüzünü bu baský altýnda býrakarak devam ediyor. çünkü her þey saðlýklý bir zihin ve açýk bir kalple baþlar. Saðlýklý bir zihin olmadýðý zaman insan hiçbir þey sorgulamaz, bir adým ileriye dahi gidemez. Ama bu hayatý deneyimlerken insanlarýn iþ yapmaktan baþka ihtiyaçlarý da vardýr. Bu kiþilerin hepsini saðlýksýz boyuta getirecek þekilde zihinleri kuþatýlýyor. Ve sadece bankacýlýk sektöründe deðil, daha çok para yapmak adýna birçok sektör bunu modelliyor. çünkü iþe yarýyor…

Peki, kitabýn içeriðinde bu konularý nasýl ele aldýnýz?

Kitap bir bankacýnýn günlüðü þeklinde yazýldý. Tamamen durum bildiriyor aslýnda. Olduðu þekliyle içsel bir konuþma gibi yazýlmýþ bir kitap. Birebir gerçek hayatýmý ele aldým.

Devamý ve daha fazlasý Klass Magazin Ekim sayýsýnda..

Röportaj: Erdi Kartal

Fotoðraflar: Yavuz Kaynar