Kadın Gibi, Erkek Gibi, Çocuk Gibi Hayat; Şaka Gibi

Kadın Gibi, Erkek Gibi, Çocuk Gibi Hayat; Şaka Gibi Kadın Gibi, Erkek Gibi, Çocuk Gibi Hayat; Şaka Gibi

Şaka Gibi müzikali oyuncuları yeni kabarelerini Klass’a anlattı...

 

Ahmet çevik Tiyatrosu'nun, sahneleyeceği "Şaka Gibi" adlı müzikli kabare, tiyatro severlerle buluşuyor. Mustafa Arıkoğlu’nun kaleme aldığı, Tarık Şerbetçioğlu yönetiminde sahnelenecek kabarenin Ahmet çevik, Pelin Körmükçü, Yelda Alp, özgür özgülgün’den oluşan oyuncu kadrosunda muhteşem sesi ve izleyenleri şaşırtacak derecede etkili oyunculuğuyla Yılmaz Morgül yer alıyor. Oyunun şarkılarını sahnede canlı performans sergileyerek seslendirecek olan Yılmaz Morgül tiyatro aşkının çocukluk yıllarından beri süre geldiğini söylüyor. Son derece neşeli, eğlenceli, oyuncularının her birinin beş ayrı karaktere bürünerek sahnede izleyiciyle buluşacağı müzikli kabare farklı konuları ele alıyor. “Şaka Gibi” oyununun 6 Kasım'da Trump’ta gerçekleşecek galası öncesi oyuncuların heyecanını paylaşarak gerçekleştirdiğimiz söyleşide Ahmet çevik, Pelin Körmükçü, Yelda Alp, özgür özgülgün ve Yılmaz Morgül nasıl bir araya geldiklerini ve müzikli kabarelerinin konusunu ve izleyiciye bekleyen sürprizleri Klass okurları için anlattı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Pelin Körmükçü: “Oyunumuz birkaç farklı konuyu ele aldığı için her birimiz farklı karakteri oynuyor. Daha fazla detay anlatmayayım izleyicilere sürpriz olsun. İnsanlar Yılmaz Morgül’den beklemediği performansı görecekler. Tabi ki tahmin ettikleri gibi Yılmaz’ın sesini de dinleyecekler. Yılmaz da oyunda birçok karakteri canlandırıyor.”

 

 

 

Yılmaz Morgül: “Her şey aslında ‘Şaka Gibi’… Kadın gibi, erkek gibi, çocuk gibi, hayat şaka gibi… Doğumdan ölüme kadar yaşadığımız her şeyin bir şaka olduğunu kabullenirsek bu dünyada mutlu olabileceğimizi, gülebileceğimizi anlatıyor oyunumuz.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu ekip nasıl bir araya geldi, bu serüven nasıl başladı?

 

Ahmet çevik: Yılmaz Morgül ile biz yıllar evvel ‘Olacak O Kadar’da oynamıştık. O dönemlerde Olacak O Kadar’da her hafta ünlü konuklar gelirdi. Yılmaz Bey de onlardan bir tanesiydi. Hatta Levent abinin oynamış olduğu bir karakter vardı onun kardeşini oynuyordu. O dönemlerden bir tanışıklığımız vardı. Daha sonra yaz ortası gibi Yılmaz Bey ile görüştüğümüzde “Yılmaz Bey böyle bir kabare yazdırıyorum. Sizin bunda olmanızı çok isterim. İnsanlar sizin bu yönünüzü de bilsin istiyorum. Böyle bir şeye var mısınız?” dediğimde bana olumlu yaklaştı ve görüştük. Sonra Acun Ilıcalı ile de sözleşmeleri olduğu için Acun Bey ile görüştüler. Acun Bey de projeyi onayladı. Yılmaz Bey ile olan sürecimiz böylece tamamlanmış oldu. Pelin Körmükçü’yü televizyondan tanıyordum ama tanışıklığımız yoktu. Pelin de 4,5 saatlik bir yemek görüşmesinin sonucunda projeye ‘tamam’ dedi. Pelin’le aynı sahnede olmak gerçekten benim için çok gurur verici. özgür özgülgün benim yıllardır çok yakın arkadaşım, dostum. Biz onunla hep aynı oyunda oynamayı çok isterdik bugüne nasip oldu. Yelda Alp ile zaten yıllardır Levent Kırca’da da beraberdik. Kulis ahlakı, oyunculuğu, kişiliği ve her şeyiyle o beni bırakmadığı sürece ben onu hiçbir zaman bırakmayacağım. Bu insanları bir araya getirmek gerçekten çok zordu ve bunu başardım. Bundan sonra da inşallah birlik beraberliğimiz bozulmaz ve yolumuza devam edeceğiz.

 

 

 

Pelin Körmükçü: Oyun son derece neşeli, eğlenceli, müzikli bir kabare. Yılmaz Bey’in canlı performans sergilediği, hiçbir playback olmadan, orkestra olmadan çıplak ses diye tabir ettiğimiz türden şarkılarıyla güzel neşeli bir oyun. Aslında bu kabare birkaç ayrı konuyu ele alıyor. Her biri bir şey anlatıyor ve her birinin bir mesajı var. Bu mesajı verirken de aynı zamanda izleyiciyi kahkahaya boğmak istiyoruz. Oyunumuzun yazarı Mustafa Arıkoğlu güzel bir kaleme sahip. Yaklaşık 4-5 senedir tiyatro sahnesinden uzaktım. Bunun nedeni de doğru düzgün bir ekip ve projenin olmayışıydı. Ve nedense hep müzikli bir kabarede olmak arzusu vardı. özgür özgülgün sağ olsun beni aradı ve Ahmet’ten bahsetti. Yılmaz zaten çok eskiden beri tanıdığım, çok sevdiğim, saydığım bir ses sanatçısıydı. Dolayısıyla hiç düşünmeden kabul ettim. Ve bu şekilde bir araya geldik. İnşallah 6 Kasım’da da Trump’ta galamız olacak. Oyunun adı gibi bu ekibin bir araya gelişi ve hikâyesi de şaka gibi… İnşallah izleyenler de beğenirler.

 

 

 

“İNSANLAR YILMAZ MORGüL’DEN BEKLEMEDİĞİ PERFORMANSI GöRECEKLER”

 

Karakterlerden bahsedersek ne gibi tiplemelerle karşımıza çıkacaksınız?

 

P. K.: Oyunumuz birkaç farklı konuyu ele aldığı için her birimiz birkaç farklı karakteri oynuyoruz. Daha fazla detay anlatmayayım izleyicilere sürpriz olsun. İnsanlar Yılmaz Morgül’den beklemediği performansı görecekler. Tabi ki tahmin ettikleri gibi Yılmaz’ın sesini de dinleyecekler. Yılmaz da birçok karakteri canlandırıyor. Ahmet derseniz birçok karakteri canlandırıyor. Ve bunların birleşiminde de dediğim gibi toplu bir anlatım, mesaj vermek istedik, güldürüsüyle beraber tabi ki… Dolayısıyla ben çok fazla oyunu anlatmak istemiyorum. çünkü gerçekten insanlar gelip bu sürprizi görsünler istiyorum. Zaten müzikli oluşu oyunu anlatan bir şey. Yılmaz’ın canlı performans sergilediği bir oyun. Geri kalan kısmı oyun. Hikâye de karakterler de biraz sürpriz olsun. Biz hepimiz tiyatrocuyuz ama Yılmaz’ın ilk deneyimi. Ama ben yıllarını bu işe vermiş biri olarak Yılmaz’ı değerlendirecek olursam bence sesindeki yeteneği kadar sahnedeki yeteneği de performansı da oldukça başarılı. Benim için bir diğer önemli konular da öncelikle hepimiz insanız ve hepimizin pozitif enerjili olması, hiçbirimizin birine kapris ve üstten bakma gibi bir hikayemizin olmayışı çok güzel. çünkü sanatçıyı sanatçı yapan aslında bu özelliklerdir.

 

A. ç.: Buradaki insanlar gerçekten tiyatro disiplini almış insanlar. Bu benim için çok önemli. Bir günden bir güne kimse kimseyi hiçbir zaman bekletmedi. Ben gerçekten hepsinin adına teşekkür ediyorum. Tiyatro disiplin ister, kulis ahlakı ister. Buradaki arkadaşlarım (haddim olmadan söylüyorum) herkes gerçekten çok disiplinli.

 

 

 

“YILMAZ MORGüL İLE AYNI SAHNEDE OLMAK GAYET GüZEL VE KEYİFLİ”

 

Yelda Alp: Aslında hep konuştuğumuz gibi biz bir önceki sezonda Ahmet’le birlikteydik. Bu benim Ahmet’le beraber geçirdiğim üçüncü sezonum. Zaten bir önceki sene Ahmet’le seneye görüşürüz diye ayrıldık. Bu sezon çok daha yeni bir kadronun içerisindeyim. O yüzden mutluyum. özgür’le Pelin’le Yılmaz’la ilk kez tanışık olup ilk kez sahne paylaşıyorum. Ama benim için çok keyifli geçiyor. Her şey çok yolunda, çok mutluyuz. Bir an evvel oyunumuz başlasın ve oynayalım istiyoruz. Yılmaz Bey ile karşılıklı oynadığımız çok sahne var. Onun enerjisine eşlik ettiğimiz zaman zorlandığımız anlar bile oluyor. Kesinlikle sahne enerjisi müthiş ve sesiyle de her seferinde bize müzik ziyafeti yaşatıyor. Yılmaz Morgül ile aynı sahnede olmak gayet güzel ve keyifli.

 

 

 

özgür özgülgün: Oyunu kendi sosyal medya hesaplarımızdan duyurmaya başlayınca çok güzel tepkiler geldi. Mesela kadınlar benim Instagram’ıma yorum yaparak Yılmaz Bey’i çok merak ettiklerini söylüyorlar. Yılmaz Bey’in inanılmaz bir kadın hayran kitlesi var. Ben pazartesi günleri Kültür Bakanlığı’nın sadece kadınlara özel açmış olduğu bir tiyatro kursunda yaklaşık 80-90 tane kadın öğrenciye ders veriyorum. Hepsinin ilk sorduğu şey “Yılmaz Bey nasıl?” oluyor. Oyuna gelin bakın hepiniz çok beğeneceksiniz diyorum. Yılmaz Morgül bize sahne üzerinde hakikaten pozitif enerji veriyor. Her dakikamız gırgır şamata geçiyor. Zaten böyle çalışmadığınız zaman çok zorlanırsınız. Tiyatroya ilk çalışmaya başladığınız aşamalarda ilk 1,5-2 ay insanlar birbirini tanıma aşamasından geçiyor. Biz o aşamayı çok rahat atlattık.

 

 

 

“DEĞERLİ üSTATLARIN OLDUĞU TİYATRO DüNYASINDA NEFES ALABİLMEK BİLE BENİM İçİN ONURDUR.”

 

Peki, ekibin en çok konuşulan ve merak edilen ismi Yılmaz Morgül… Müzik dünyasının önemli isimleri arasında yer alırken nasıl tiyatro teklifini kabul ettiniz ve neden bu ekibi tercih ettiniz?

 

Yılmaz Morgül: Müzikle dopdolu, çoğunluğunun enstrümanistlerin teşkil ettiği bir aileden geliyorum. Babaannemin ut çalması, ananemin piyano, babamın Karadeniz’in yöresel enstrümanı tulumla yakınlığı beni müziğe daha çok yakınlaştırdı. 4 yaşından beri şarkılar, repertuar çalışmalarının içinde olmam inanılmaz ama öyle... Ve çok küçük yaşlardan itibaren radyo tiyatrosu dinleyerek tiyatroya olan ilgim de fazlalaşmıştı. İlkokul, ortaokul ve diğer okuduğum okullarda müsamerelerde hocalarım şiirleri bana okutuyorlardı. Tiyatro kolu başkanlığını bana yaptırıyorlardı. Oyunlarda mutlaka Yılmaz Morgül vardı. Bu tiyatro aşkı da müzik aşkı gibi çocukluğumdan beri beni dört kolla sarmış en önemli sanat dallarından biriydi. Ve yıllar içerisinde de şöhret basamaklarını tırmandığım anda çok önemli isimlerden Nejat Uygur’dan, Levent Kırca’dan, Gazanfer özcan’dan, Gönül ülkü’den ve şu an hatırlamadığım çok önemli isimlerden feyzler aldım diyebilirim. çünkü sadece bu işin okulundaki hocaların eğitimiyle bir şeyler öğrenilmiyor. Mesela Türk Sanat Müziği’nde de dinleyerek çok iyi bir kulak sahibi olarak da müziği öğrenebiliyorsunuz. Böyle örnekler de ülkemizde çok var. Yıllardır tiyatroyla ilgili sahne çalışması yapmak istiyordum ve böyle bir teklif aldım. Ama bundan önce birkaç tane daha tiyatrodan teklif gelmişti. Mesela eğer yaşasaydı (Allah rahmet eylesin) Levent Kırca Osmanlı’dan günümüze Türk Müziği Müzikali yapacaktı benimle. Yine Nejat Uygur’un “Zam Salak” isimli oyununda şarkıları ben yapmıştım. Benim “Bahçıvan” şarkımı oyuna göre yeniden yazmıştım. Yani zaten tiyatro ve tiyatro oyuncularının çok içindeydim. Ama donanımlı bir star olabilmek için de o oyunculuk yeteneğimi biraz da eğitimle pekiştirmem gerektiğini biliyordum. Bir gün bunun bana bir tiyatro aşkıyla geleceğine de inanmıştım ve geldi de... Ben Ahmet çevik Tiyatrosu’nu tercih ettim. çünkü kendisini bir yıl boyunca rol aldığım ‘Olacak O Kadar’ televizyonunda tanımıştım. Kendisi böyle bir teklifte bulununca çok düşündüm. Tabi ki çok takdir ettiğim, görüşlerine çok değer verdiğim Acun Ilıcalı’ya da danıştım. O da inceledi ve benim başarılı olacağıma inandığını söyledi. Böylece ben de bu ekibe katılmış oldum. Her şey aslında ‘Şaka Gibi’… Kadın gibi, erkek gibi, çocuk gibi hayat şaka gibi… Doğumdan ölüme kadar yaşadığımız her şeyin bir şaka olduğunu kabullenirsek bu dünyada mutlu olabileceğimizi, gülebileceğimizi anlatıyor oyunumuz. Tarık Şerbetçioğlu gibi çok önemli bir yönetmenle çalışmanın onurunu yaşıyorum. Tabi ki Pelin Körmükçü’den, özgür özgülgün’e, Yelda Alp’ten, Ahmet çevik’e kadar çok değerli oyunculardan da bu provalar sırasında çok güzel feyzler alıyorum. Ekiple birlikte enerjimiz de tuttu. Allah kısmet ederse hem Türkiye’de hem de dünyanın birçok ülkesinde biz bu oyunu sergilemek istiyoruz. Ama en büyük hayalim Broadway’di bir oyunda. Galamızı yaptıktan sonra ayın 27’sinde Ordu’ya gideceğiz, sonra Sakarya-Karasu’da sahne alacağız. Bu benim ilk tiyatro oyunum. Ve bu oyunda da 4 farklı karakteri canlandırmaya çalışıyorum. Her ne kadar sürçülisan edersem herkesin beni bağışlamasını rica ediyorum. Tiyatro dünyasında ses getirmiş ünlü usta isimleri kendime örnek alıyorum. Değerli üstatların olduğu tiyatro dünyasında nefes alabilmek bile benim için onurdur. çünkü tiyatro benim için aşk…