Neslihan Hanım, siz alanınızda başarılı projelere imza atmış bir iç mimarsınız. Sizi daha yakından tanımamız için bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ben 2002-2003 yılları arasında Türker İnanoğlu’nun Sinema Televizyon okulunda sinema drama yönetmenliği eğitimi aldım. Bir sene bu işi yaptıktan sonra 2004-2008 yılları arasında Haliç Üniversitesinde iç mimarlık alanında okuyarak mezun oldum. Mezun olduktan sonra bir süre bir mimarla proje bazlı çalıştım ve 2010’da kendi firmamı kurdum. 2010’dan beri de birçok kurumsal firmanın ya da şahısların projelerini yapıyoruz. Eğitim hayatıma tekrar dönmek gerekirse 2021 yılında hızlı bir şekilde yüksek lisansa başladım ve şu anda da tez aşamasındayım. Yakın zamanda tezimi bitirip teslim edeceğim.
Daha çok hangi alanlarda hizmet veriyorsunuz?
Biz bir alanda uzman olmak istedik. Özellikle kurumsal firmalarda perakende mağaza zincirlerinde, ofis, restoran ve mağaza projelerinde uzman olduk. Çok fazla konut yapmadık ama hiç yapmıyor değiliz, hatırını kıramadığımız bazı müşterilerimizin ofislerini yaptıktan sonra evlerini de yapıyoruz. Lakin bir alanda uzmanlığımız olsun ve bu alanda kalalım dediğimiz için mağaza, restoran ve ofis alanında kurumsalda kaldık.
Hem sanat yönetmeni hem de iç mimarsınız. İkisi arasında benzerlikler ve farklılıklar var mı?
İki meslekte mekân yaratır. Biri kalıcı biri geçici mekân yaratır. Sanat yönetmeni geçici mekân yaratır. Kameranın kadrajına göre o açıda olan mekânın tüm aksesuarını ya da o sahnede oyuncunun giyeceği kostümü, bir yemek sahnesi varsa o yemekleri sanat yönetmeni bulur ve seçer. Ben eskiden sanat yönetmeni setin annesi gibidir derdim. Tasarım yaparken mekânın annesi de iç mimardır aslında. İki tane çocuğum olduğu için annelik kelimesini çok kullanıyorum. Yaptığım her projeyi bir doğuma benzetiyorum. Tasarım hamilelik süreci, sancılı ve daha çok emek sarfedilen bir dönem. Uygulaması ve iş bittiği anda baktığınızda her çocuk nasıl birbirinden farklıysa her proje de birbirinden çok farklı. Ve hepsinde yeni şeyler öğreniyorsunuz. Öğrenim bizim meslekte hiçbir zaman bitmiyor. Biz burada konuşmaya başladığımız bir dakika içinde piyasada yaklaşık on bin tane yeni malzeme alternatifi çıktı. Ve biz bunlar arasında doğru malzemeyi doğru malzemeyle birleştirerek doğru projede kullanmakla yükümlüyüz.
‘İÇ MİMAR SİZİN KENDİ HAYATINIZI ŞEKİLLENDİRMENİZİ SAĞLIYOR’
Sanat yönetmeliğinin ve iç mimarlığın en çok hoşunuza giden yönleri nelerdir?
İkisinde de bir şeyleri yaratıyor olmayı seviyorum. Yoktan var etmek ve bunu birilerine sunuyor olmak, birilerinin de bu yaptığımız işleri görmesi oldukça güzel. Siz aslında bir film izlerken yönetmenle bir anlaşma imzalıyorsunuz; inanacağınıza ve o iki saat onunla hayatınıza renk katacağınıza ya da o hikâyenin içine gireceğinize söz veriyorsunuz. Sanat yönetmeni oradaki mekânın içine sokuyor sizi, ona inandırıyor ve onunla ilgili karşılıklı yapılan anlaşma sonucunda bir sinema salonundan çıktığınızda hayatınıza geri dönüyorsunuz. İç mimar size daha yaşanılabilir mekanlar yaratıyor aslında en büyük benzerliği de bu. İç mimar sizin kendi hayatınızı şekillendirmenizi sağlıyor. Burada beni en çok besleyen şey şu aslında; biz karakter analizi yapma konusunda çok ciddi yol aldık bu eğitimle. Haliyle ben bir müşteriyle tanıştığım zaman neleri sevebileceğini tahmin ediyorum. Biz iç mimarlar çok brief alırız ama ben bu briefleri almadan, gördüğüm karakter analizi eğitimi sayesinde çok daha hızlı yol alabiliyorum.
İç mimarlıkta sizi öne çıkaran yönler nelerdir ve insanlar neden sizi tercih etmeli?
Bugün çevremizde gördüğümüz iç mimarların birçoğu maalesef bu alanda eğitimli ve uzman değiller. Benim gibi fakülte mezunu çok az insan var ve Türkiye’de odasına kayıtlı bu işi yapan 8.700 kişiyiz. İstanbul’da 3.200 kişiyiz ve çok azız. Baktığınızda on binlerce iç mimarlık firması var. Benim buradaki en büyük önerim bir iç mimarla çalışacakları zaman mutlaka İç Mimarlar Odası’ndan odaya üye olup olmadığını ya da bu alanda eğitim alıp almadığını öğrensinler. Çünkü bizim sektörde çok fazla iyi niyet suistimal ediliyor. Benim en büyük referansım yaptığım projelerdir. Alanında uzman ekibimiz, teknik kadromuz ve organizasyon kökenli bir proje koordinatörümüz var. Bu sebeple çok hızlı bir şekilde projeleri hayata geçiriyoruz. Örnek vermek gerekirse bir saat mağazasını tam 10 günde teslim ettik. 1000 metre ofis projesini de 35 günde teslim ettik. Biz sahaya girdiğimiz zaman açıkçası iş bitmeden uyumaz ve rahat edemeyiz. En büyük farkımız hızımız.
‘MEKANİK, ELEKTRİK, TEKNİK BÜTÜN ALTYAPILARI PLANLIYORUZ VE PROJELENDİRİYORUZ’
İç mimarlıkta gelecek hedefleriniz arasında neler bulunuyor?
Hani iç mi dış mı diye bir soru vardır ya, Türkiye’yi bu sorudan kurtarmak istiyorum. Mesleğimiz aslında çok bilinen bir meslek ama çok yanlış bilinen bir mesleğimiz var. Genellikle ülkemizde iç mimarları sadece halı, perde, koltuk seçen kişi olarak biliyorlar. İnsanlara bu alanda gerçek işin içeriğini anlattığım zaman çok şaşırıyorlar. Biz mekanik, elektrik, teknik bütün altyapıları planlıyoruz ve projelendiriyoruz. İç mimari projeye göre mekanik alt yapısını ben veriyorum makine mühendisi ona göre proje çiziyor. Elektrik alt yapısını ben veriyorum elektrik mühendisi ona göre çiziyor. Biz daha teknik bir mesleğiz. 2021 kasımda Düzce’de bir deprem oldu. Bu depremde bir tane bina yıkılmadı, 572 kişi yaralandı ve 2 kişi vefat etti. Sadece bina değil eşyalar da öldürüyor. Biz bunu çok anlatmaya çalışıyoruz ama halkımız bu konuda bilinçli değil. Bu konuyu daha çok kişiye duyurup anlatmak, insanları bilinçlendirmek istiyorum.
Hem sanat yönetmenliği hem de iç mimarlık yapan Türkiye’de tek kişisiniz. Bu durumun size kattığı avantajlar nelerdir?
Aslında az önce de bahsettiğim gibi müşteriyi daha hızlı tanıyabiliyorum. Ya da bir kadrajın arkasından üç boyutlu daha rahat görebiliyorum. Müşteriye de daha hızlı geri dönüş yapabiliyoruz çünkü üç boyutlu hayal edebiliyorum ve bununla ilgili önerilerde bulunabiliyorum.
Instagram: metrajgroup
Neslihan Koç Çapar
Beyoğlu Kurukahvecisi Watergarden
N.S. Psikoloji
Rossmann Mağaza İçi Stand
Voice360
.JPG)
.jpg)
.JPG)
.JPG)
.jpg)
.JPG)
