Op. Dr. Fatih Meydanoğlu:Glokom Tedavi Edilmediği Takdirde Görme Kayıplarına ve Körlüğe Kadar Giden Bir Hastalıktır

Op. Dr. Fatih Meydanoğlu:Glokom Tedavi Edilmediği Takdirde Görme Kayıplarına ve Körlüğe Kadar Giden Bir Hastalıktır Op. Dr. Fatih Meydanoğlu:Glokom Tedavi Edilmediği Takdirde Görme Kayıplarına ve Körlüğe Kadar Giden Bir Hastalıktır

İstanbul Cerrahi Hastanesi’nden Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fatih Meydanoğlu, Glokom Hastalığı ile İlgili Tüm Merak Edilenleri Klass’a Anlattı.  

Göz tansiyonun yüksek seyretmesiyle oluşan, görme sinirinde zaman içerisinde harabiyet geliştiren ve tedavi edilmediği takdirde görme kayıplarına ve körlüğe kadar giden bir hastalık olan glokom, açık açılı glokom ve kapalı açılı glokom olmak üzere iki çeşittir ve çeşidine göre belirtiler de farklılık gösterir. Kişilerin, göz sağlığı için mutlaka senede bir kez rutin kontrole gitmelerini söyleyen İstanbul Cerrahi Hastanesi’nden Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fatih Meydanoğlu ile glokom hastalığının nasıl oluştuğunu, belirtilerini ve tedavilerin nasıl gerçekleştiğini Klass okurları için konuştuk.

Fatih Bey, Glokom hastalığı nedir?
Glokom göz tansiyonunun yüksek seyretmesi ile oluşan, zaman içerisinde görme sinir lifi harabiyeti geliştiren ve tedavi edilmediği takdirde görme kayıplarına ve körlüğe kadar giden bir hastalıktır. Normalde göz tansiyonu 10-20 mm Hg. arasında olmalıdır. 20 mm Hg üzerindeki göz içi basınçları yüksek olarak kabul edilir. Tabii herkes de aynı şey geçerli değildir, kimilerinde 22-23 mm Hg normal kabul edilir. Çünkü gözün yapısı o basıncı karşılayabilecek güçtedir. Kimisinde de 17-18 mm Hg bile yüksek kabul edilerek ilaç tedavisine başlanılabilir. Gözün ön ve arka olmak üzere iki tane odacığı vardır ve ikisinin içinde de farklı yoğunlukta sıvılar bulunmaktadır. Ön odacıktaki sıvının basıncının yüksek olması göz tansiyon hastalığının nedenidir. Gözümüzün damarsız olan lens ve kornea dokusunu oksijenlendiren ve besini temin eden (kan görevi gören) bu sıvı, göz içinde devamlı olarak üretilir ve basıncı 20 mm Hg’nin üzerine çıkmadan dengeli bir şekilde boşaltılır.

Glokom kaç çeşittir ve belirtileri nelerdir?
Glokom, açık açılı glokom ve kapalı açılı glokom olmak üzere iki çeşittir ve çeşidine göre belirtileri de farklılıklar gösterir. Açık açılı glokom; Ön odacıkta üretilen göz içi sıvısının normalde üretilmesi gerekli miktardan daha fazla üretilmesi veya bu sıvının boşaltım kanallarının dar olması nedeniyle göz dışına atılımının azalması durumu, göz içi basıncının artmasına ve görme sinir liflerinin tahribatına neden olur. Bu tip glokom genellikle belirti vermez. Seyrek olarak sabahları göz çevresinde veya başımızda hissettiğimiz bir ağrıya neden olabilir. Ayrıca cisimleri bulanık görme, ışıkların çevresinde harelenmeler, görme alanında kayıplı alanların olması da diğer belirtileridir. Kapalı açılı glokom dediğimiz ikinci tip glokom ise iris kökünün göz içi sıvısının boşaltım kanalının ağzını tıkamasıyla oluşur. Aniden göz içi basıncı çok yükselir ve çok şiddetli göz ağrısı, bulanık görme, ağrının şiddetinden bulantı ve kusma belirtileri olabilir.

‘HERKESİ SENEDE BİR RUTİN KONTROLE ÇAĞIRIYORUZ’
Bu hastalığın tanısını nasıl koyuyorsunuz?

Hasta rutin bir muayeneye geldiğinde göz içi basıncını ve kornea kalınlığını ölçüyoruz. 20 mm Hg’nin altında olsa ve gözünde glokom belirtileri olmasa bile herkesi senede bir rutin kontrole çağırıyoruz. Çünkü 40 yaşından sonra insanların yüzde 2’sinde göz tansiyonu görülüyor, 60 yaşından sonra ise bu oran yüzde 10’a kadar artış gösterebiliyor. Bu durumda herkesin senede bir kontrol edilmesi gerekiyor. Tanı için ayrıca görme alanı testleri yaparak görmesinde kayıp olup olmadığına bakıyoruz. Tomografi cihazlarıyla retinanın görme sinir lifi analizini yapıyoruz.

‘HASTA İLAÇ VE LAZER TEDAVİSİYLE İYİLEŞEMEZSE EN SON OLARAK CERRAHİ BİR İŞLEM OLAN AMELİYATLA YENİ BİR KANAL YAPIYORUZ’
Glokom’un tedavisini nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Üç çeşit tedavi var. Birincisi medikal tedavi yani ilaç tedavisi. İlaç tedavisinde hastaya göz damlaları veriyoruz, bu damlalar iki şekilde etki ediyor. Birinci olarak bazı damlalar göz içi sıvısını üreten organa etki ederek daha az üretmesini sağlıyor. İkinci tip damlalar ise göz içi sıvısının dar olan boşaltım kanallarını genişletiyor. Böylece sıvının göz dışına akımı kolaylaşıyor ve göz içi basıncı düşüyor. Bu damlalar gözün bozuk olan yapısını düzeltmiyor, geçici süreyle basıncı düşürüyor. Bu damlaların bir kısmı 12 saat, bir kısmı ise 24 saat etkisini ettiği için, bazıları günde bir kez bazıları ise günde iki kez ömür boyu damlatılıyor. İkinci tedavi yöntemi ise lazer tedavisidir. Kapalı olan daralmış açıya lazer şutları atarak kanalın ağzını örten dokuyu lazerle yakabiliyoruz, aynı zamanda gözyaşı sıvısını üreten organın bir kısmını yine bu lazerlerle yakarak sıvı üretimini de düşürebiliyoruz. Eğer hasta ilaç ve lazer tedavisi ile iyileşemezse en son olarak da cerrahi bir işlem olan ameliyatla yeni bir boşaltım kanalı yapıyoruz.

Glokom oluşumunda rol oynayan faktörler nelerdir?
Glokom genetik geçişle, akrabalarında glokom olan insanlarda, kortizonlu ilaç kullananlarda daha sık görülür. Çünkü kortizon göz içi basıncını arttıran bir maddedir. Ayrıca göz içi iltihabı geçiren kişilerde, diyabetik hastalarda, migreni olanlarda, vücut tansiyonu ani olarak yükselen ve düşen insanlarda daha sık görülebilir.
 

Op. Dr. Fatih Meydanoğlu