Sahnemi İş İçin Değil, Aşkla Yapıyorum

Sahnemi İş İçin Değil, Aşkla Yapıyorum Sahnemi İş İçin Değil, Aşkla Yapıyorum

Genç başarılı şarkıcı Nihan Akın müzik yaşamını ve hayallerini Klass’a anlattı...

Genç ve başarılı şarkıcı Nihan Akın, müziğe çocuk yaşlarda gönül vermiş ve hayatını müzik odaklı yaşamış bir isim. Müziğin bilimi olan İstanbul Teknik üniversitesi Müzikoloji Bölümü ve İstanbul üniversitesi Türk Sanat Müziği bölümünden mezun olan ünlü şarkıcı birçok ünlü ismin de vokalistliğini yapmış. Sesiyle adeta büyüleyen Nihan Akın, sosyal yaşam dünyasında gerçekleşen özel gecelerde sahne alıyor ve özel bir kitle tarafından beğeniyle takip ediliyor. 8 dilde şarkıyı güzel sesiyle yorumlayabilme yeteneğine sahip olan genç ve başarılı şarkıcı Nihan Akın, müzik hayatını, çalışmalarını ve hedeflerini Klass okurları için anlattı.

 

“Her işimi ilk günkü heyecanımla yapıyorum ve onu hiç kaybetmiyorum. Mükemmelliyetçiliğim yüzünden böyle biriyim. Ama böyle biri olduğum için başarı geliyor. Müzisyenlerimin en küçük ihtiyacından repertuarıma kadar her şeyle tek tek kendim ilgileniyorum. çünkü her konuda bilgi sahibiyim.”

 

“Ben 8 dilde şarkı söylüyorum; İngilizce, Türkçe, İtalyanca, İspanyolca, Fransızca, Japonca, Arapça ve Yunanca. Bu özelliğim benim yabancı davetlerde, Türkiye’de yapılan yabancı kongrelerde, uluslararası kongrelerde de yer almamı sağladı..”

 

 

Nihan Hanım, iş ve sosyal yaşam dünyasının birçok önemli projesinde yer alarak adınızdan sıkça söz ettiriyorsunuz. öncelikle müzik tutkunuzu profesyonel kimliğe dökme süreci nasıl gelişti?

Ben hem İstanbul üniversitesi yarı zamanlı Türk Sanat Müziği Bölümü hem de İstanbul Teknik üniversitesi Müzikoloji Bölümü’nden mezun oldum. Müzikoloji müziğin bilimini öğrendiğimiz oldukça güçlü ve zor bir bölümdür. Birincilikle girdiğim bölümde daha sonra okulda asistan olarak kalmamı istediler fakat ben o yıllarda sesimi keşfettiğim için vokalistliğe başlamıştım. Profesyonel hayata Hülya Avşar’ın vokalisti olarak 2000 yılında başladım. 17 yıldır sahnelerdeyim. 19 yaşında Petek Dinçöz’ün Universal Plak’tan çıkan albümünün vokal koçuydum. Bütün şarkılarını benim sesimden dinleyip çalıştı. Ben okuma odasından ona tarif ediyordum. Sonra yanına çağırdı karşısına oturtup şarkılarını benim ağız hareketlerimle okumaya başladı. O zaman başladığımda benim vokalist değil daha önde olmam gerektiğini söylediler. Sesin tını olarak da öne çıkıyor, ses karakterin arkada durabilmeye uygun değil dediler ve ben de arkada olduğum her günün bana eziyet olduğunu düşünüyordum. Vokalistlik yaptığım hiçbir gün mutlu olamadım. Sadece tecrübe oldu bana. Petek Dinçöz’e, Hülya Avşar’a, Gökhan özen’e, çelik’e (çelik’le beraber Bostancı Gösteri Merkezinde düet yaptık, ben daha 18 yaşındaydım) vokal yaptığım yıllarda bile çok fazla istek vardı içimde. Neden onlar önde, neden ben onların arakasındayım diye düşünüyordum. 1-2 sene bu şekilde çalıştık ve ben daha fazla duramadım. Daha sonra Fuat Güner’le tanıştık. O da bana albüm yapacaklarını söyledi. çünkü “senin sesinin tınısı çok başka” dedi. “Mariah Carey sesli kızım” diye severdi beni. Hatta ilk çıktığımda Sertab Erener’e de çok benzeten olmuştu. İlk haberim Sabah gazetesinde manşet olarak ‘Sesi Sertab Gibi’ diye çıktı. Ona da benzetiyorlardı. Müzikalite olarak tabi ki Sertab Erener’i örnek aldım.

 

Şarkıcılık fikrinizin oluşmasında sizin için dönüm noktası olan bir hikayeniz oldu mu?

Benim için dönüm noktası ortaokulda Cem özer’in sunduğu ‘Laf Lafı Açıyor’ programına götürmeleriyle olmuştu. Her hafta programa birileri çıkıyor ama benim gittiğim hafta Cem özer sunucu, Yıldız Tilbe vokalist, Sezen Aksu, Sertab Erener, Fahir Atakoğlu ve Levent Yüksel konuk. Ben zaten o dönem koroda söylüyordum ama onları görünce kendi kendime kesinlikle şarkıcı olmam lazım dedim.

 

“HER İŞİMİ İLK GüNKü HEYECANIMLA YAPIYORUM VE ONU Hİç KAYBETMİYORUM”

Nihan Akın’ın en büyük özelliği nedir? İnsanlar niçin Nihan Akın’ı sahnede görmek istiyor?

Beni sahnede dinledikten sonra karşılaştığım insanlar; “Sahnede devleşmek terimi biri için yazılmışsa bu sizin için yazılmıştır, sahnede duruşunuz, kıyafetiniz, şarkıya girişiniz, şarkıyı hissedişinizle bize o anı yaşatıyorsunuz. Sahnenizi iş için değil aşkla yaptığınız çok belli oluyor” diyorlar. Böyle bir farkım var; yaşatıyorum ve eğlendirmeden bırakmıyorum, eğlendirdiğim kadar kendim de eğleniyorum. Her işimi ilk günkü heyecanımla yapıyorum ve onu hiç kaybetmiyorum. Mükemmelliyetçiliğim yüzünden böyle biriyim. Ama böyle biri olduğum için başarı geliyor. Müzisyenlerimin en küçük ihtiyacından repertuarıma kadar her şeyle tek tek kendim ilgileniyorum. çünkü her konuda bilgi sahibiyim. Sahnemdeki teknik detayları; ışığımdan en ufak robota kadar her konuda bilgim vardır. Ve onlara müdahale ederim. Ve hala da sürekli sorup öğreniyorum. Bu konuda Candan Erçetin’i böyle bilirim her şeyiyle kendi ilgilenir, müdahale eder, en ufak detaya kadar kendisi birebir oradadır. Ben de hep Candan Erçetin ve Sertab Erener’i örnek aldım. Bu isimler benim müziğe başlama sebebimdir.

 

Her yerde sahne almayıp teklifleri seçen birisiniz. Bunun sebebi nedir?

Bu kulvarı tercih etmemin sebebi popülariteden çok biraz daha kaliteli, kurumsal, sosyal yaşam dünyasının önemli işlerinin olmasıydı. Ve o klassı bozmamak için yeri geldi evde oturdum ve işe de gitmedim. Para hiçbir zaman önceliğim olmadı. Onu hep ikinci, üçüncü planda tuttum. Yeri geldi iş seçtim, mekan seçtim. Daha çok çırağan Palace Kempinski, Four Seasons Otelleri, Raffless Hotel, Shangri-La Bosphorus, Sait Halim Paşa gibi yerleri tercih ediyorum.

 

“SOSYAL YAŞAM DüNYASINDA EN çOK SAHNE ALAN KİŞİLERDEN BİRİYİM”

İş ve sosyal yaşam dünyasının bütün önemli organizasyonlarında Nihan Akın’ın tercih edilmesinin sebebi nedir?

Ben 4,5 yıl önce Gaydar Mırcık’la tanıştığımda sosyal yaşam dünyasının düğünlerinde, ev partilerinde, doğum günlerinde, özel gecelerinde benim olmam gerektiğini söylemişti. çünkü duruşumla, eğitimimle ve seçtiğim ekibimle bu işi en iyi şekilde yapabileceğime inandı. Orkestradaki müzisyenlerime ben çok önem verdim. Belki biraz daha fazla para harcadım ama iyi müzisyenlerden bir orkestra kurdum. İşime en başından itibaren sağlam girdim. Ortaya koyduğum sanatımdan dolayı onlar da beni sevdiler, etkiye tepki oldu. İş ve sosyal yaşam dünyasından insanlar bizim düğünümüze de o çıksın, evimize de doğum günümüze de o gelsin durumu oldu. Biraz onların kızı gibi oldum. Ondan sonrası da çorap söküğü gibi geldi. Kulaktan kulağa duyulmaya başladı, herkes tarzımı, davranışlarımı, sesimi, sahnedeki performansımı beğendi ve birbirlerine tavsiye ettiler. Sosyal yaşam dünyasının önde gelen gecelerinde en çok sahne alan kişilerden biriyim.

 

“REPERTUARIMDA çOK FAZLA ŞARKININ YER ALMASI BENİM İçİN BİR AVANTAJ SAĞLIYOR”

Repertuarınızdan biraz bahseder misiniz?

Ben 8 dilde şarkı söylüyorum; İngilizce, Türkçe, İtalyanca, İspanyolca, Fransızca, Japonca, Arapça ve Yunanca. Bu özelliğim benim yabancı davetlerde, Türkiye’de yapılan yabancı kongrelerde, uluslararası kongrelerde de yer almamı sağladı. Türkiye’deki destinasyon düğünlerinde yani iki tarafın da yabancı olduğu düğünlerde yer alıyorum. Türkiye’de bu şekilde şarkı söyleyen 2-3 kişi var. Repertuarda 8 dil söyleyebiliyorum ama tarz olarak da birbirinden farklı şarkılar söyleyebiliyorum; caz, latin, tango, pop, yöresel şarkılar gibi 2000’e yakın şarkı bulunuyor. Repertuarımda çok fazla şarkının yer alması da benim için bir avantaj sağlıyor.

 

 

Sosyal yaşam dünyasının projelerinin dışındaki projelerinizden bahseder misiniz?

O Ses Türkiye’den bir teklif geldi. Vokal koçları lazımdı. Bana da teklif ettiler ben de Hülya Avşar’la devam etmek istediğimi söylemiştim. Hülya Avşar elemelerde bizim gruba İrem Derici’yi seçti. İrem yabancı söyleyen bir kızdı. Hülya Avşar da ‘Türkçe söyleyemez mi?’ dedi. Benim düşüncem de İrem, Hadise’nin grubundaki yabancı söyleyen kişilerle çarpıştırabileceğimiz tek isimdi. Hülya Hanım da bu sebeple İrem’le bu şekilde devam etti. İrem’i Türkçe söyleyenlerle çarpıştırsaydık durum farklı olabilirdi. 1-2 isim daha var oradan çıkıp şu an single yapmış olan. Onları da ne zaman görsem benim hayatıma siz dokundunuz diyorlar. İzmir’den getirdiğim bir kız vardı benim elemesini yaptığım. O da şu anda Murat Boz’un vokalisti oldu, single’ını yaptı. Geçen beni gördü. Siz beni İzmir’den okey verip getirtmeseydiniz şu an hala sadece İzmir’de şarkı söylüyor olacaktım dedim.

 

“TARKAN’IN SON ALBüMüNDE ‘KEDİ GİBİ’ ŞARKISINDA PROZODİ HATASI VAR”

Sizde star olabilecek sesleri keşfetme yeteneği de var. Bu nereden geliyor?

Ben Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuar’da batı müziği ve nazariyatı bölümünde hocalık yaptım. Beni hocalığa istediklerinde ben daha 23 yaşındaydım. Oranın konservatuar bölümünde jüriydim. Fazla dikkatliyim. Mesela çoğu insan fark etmedi ben fark ettim; Tarkan’ın son albümünde ‘Kedi Gibi’ şarkısında prozodi hatası vardı. Bizim hocalarımız olsa asla kabul etmezlerdi. Bizim ilk öğrendiğimiz şey prozodi yani müzikle sesin uyumu, sözün müziğe yazımının uyumudur. Yani konservatuar okuduktan sonra hiçbir şeyi yazmak için yazamazsınız. Ben de söz-müzik yazıyorum ama bunları bildikten sonra bu şekilde yazamıyorum. Yazıyor olsam her gün 5 tane şarkı yazarım. Ama mükemmeliyetçilikten dolayı bu konuları atlayamıyorum. Yoksa uydurma yapsam şu dönemde bunu çok yapan var ben de yapardım.  

 

Şu anda söz yazabiliyorsunuz, müzik yapabiliyorsunuz ve söyleyebiliyorsunuz. Bunu da Türkiye’de yapan ender kişilerden birisiniz diyebilir miyiz?

Ben ilk şarkımı yaptığımda çok küçüktüm, ortaokuldaydım. İlk olarak şarkı söylemeye koroda başladım. Koroda da solisttim. Herkes koroda söylüyordu ben meyan okuyordum. Yani şarkının en tiz yerini öne çıkıp okuyordum. İlk alkışımı orada almıştım. Olduğum yerde hep bir adım önde oldum ve zaten arkada da duramadım, iyi ki de duramamışım diye düşünüyorum. Mesela ben okula da giderken otobüse bindiğimde oradaki insanlar benden haberi yok ama ilerde hepsi beni tanıyacaklar diye düşünüyordum. Ben küçükken ufak kameralar yeni çıkmıştı. Babam da böyle şeylere meraklı olduğu için bir tane almıştı. Sertab Erener’in klipleri çıkmıştı ben de onun hastasıydım. Onun izlediğim kliplerinin aynısını kuzenlerim ve kardeşimle birlikte çekiyordum.

 

Nihan Akın’ın bundan sonraki en büyük hedefi nedir?

Benim bazı sanatçılar gibi dünya çapında yıldız olacağım gibi uçuk hayallerim yok. Sektör çok büyük bir sektör. Türkiye bu konuda çok yeterli değil. O yüzden yurtdışıyla ilgili planlarım yok. Türkiye’de gelebileceğim en iyi yer neresiyse oraya gelmeden ölmek istemiyorum. Ben çok büyük hayaller kurmaktan da korkuyorum. Basamakları çıktıkça yeni hayaller kuran biriyim. Dünya starı olacağım, Harbiye Açık Hava’da konser vereceğim gibi bir düşüncem yok. Ama ben ne düşündüysem yavaş yavaş gerçekleştirdim. Benim ilklerim hep iyi oldu. Dönüm noktalarımda hep güzel insanlara denk geldim.