Genç yaşta iş hayatına atılan ve o günden bugüne kadar sürekli severek ve isteyerek üretmeye kendini adamış bir isim olan başarılı ve yardımsever iş kadını Güzel Kurşun, ailesinden gelen yaşam felsefesi kapsamında eğitime gönül vermiş bir isim. Her şeyin şeffaf bir şekilde yürütüldüğü ve denetime açık olan tüm sosyal sorumluluk projelerinde yer almak isteyen Güzel Kurşun, şehit ailesi çocuklarına gerçekleştirilen yardımlar için önemli projelere imza atmaya hazırlanıyor. Eğitimin ülkemizin geleceği olduğunu ve buna çok değer verdiğini belirten Güzel Kurşun, sosyal sorumluluk felsefesini ve sosyal sorumluluk bilinciyle gerçekleştireceği çalışmaları Klass’a anlattı:
“Ailemden gelen duygular, yetiştirilme tarzım ve eğitimin önemini bildiğimden dolayı yardım derneklerinde yapılan çalışmalar amaca hizmet ettiği sürece ben destekleyeceğim. Ama önceliğim daima eğitim ve şehit aileleri…”
Güzel Hanım, genç yaşta atıldığınız ticaret hayatınız boyunca hep bir şeyler üretmeye yönelik çalışmalar gerçekleştirdiniz. öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Memur bir ailenin çocuğu olarak büyüdüm. Trabzon’da hatırı sayılır bir ailem vardı. Bu sebeple daha rahat bir hayatımız oldu. Trabzon’daki arazilerimiz içerisinde rahmetli dedemin bağış olarak yaptığı bir öğretmenevi vardı. Eğitime ailecek hep destek verdik. Babam da bir eğitimciydi. Ben ise üniversite dönemimde ticarete atılmaya karar verdim. 18 yaşındaydım aklımda birçok proje oluşuyordu her şeyi yapabileceğime inanıyordum ama ders notlarım açısından biraz tembel olduğumu söyleyebilirim. Okurken stajımı bir organizasyon şirketinde yaptım. O zamanki patronlarıma bu işi öğrendiğimi ve onlara kardeş firma olacağımı söyledim. Bana destek olacaklarını ama bu işin biraz zor olduğunu söylediler. 26 yaşına kadar düğün, fuar hizmeti, organizasyonlar gibi çok fazla çalışmanın içerisinde yer aldım. Ama 26 yaşında babam vefat edince büyük bir şok yaşadım ve 2 sene çalışmalarıma ara verdim. Sonrasında İzmir bana dar geldi. İstanbul’a geldim ve aile dostlarımız olan TRT’nin Genel Müdürü İbrahim Şahin ve yardımcısı Zeynel Koç’a yapımcı olmak istediğimi söyledim. Onlar da bana bu işlerin biraz zor olduğunu belirttiler ve benden bir demo yapmamı istediler. Demoyu verdim ve Zeynel Bey izledikten sonra benim bu işi çok iyi bir şekilde yaptığımı belirtti. Sonra yapımcılık serüvenim TRT Belgesel’de başladı. Yapımcı oldum, ürettim ve metnine kadar her şeyi kendim yaptım. Yapımcı olarak birçok proje hayata geçirdim. Kendi şirketimi de kurdum ve orada da çok güzel projelere imza attık. üretmeyi ve bunu desteklemeyi oldukça severek yapıyorum. O arada önemli isimlerle yolum kesişti. Tam olarak yükselme dönemine gireceğim zaman sağlık problemim ortaya çıktı. Zehirli guatr hastalığına yakalandım. İki buçuk yıl maddi manevi olarak zor bir süreç geçirdim ama onu da atlattım.
“öLüM OLMADIĞI SüRECE HER ŞEYE BİR çARE BULUNUR. YETER Kİ SORUNA SORUNLA DEĞİL çöZüMLE GELİNSİN”
Şu an artık hayatınızın ikinci dönemini yaşıyorsunuz. çok büyük bir hastalık atlattınız ve hayata tamamen farklı bakmaya başladınız. Sizin için neler değiştiğini öğrenebilir miyiz?
Hayatınızı başka bir evrende yaşamaya başlıyorsunuz, dünya size boş geliyor. Bunu ilk önce babamı kaybettiğimde anlamıştım. ölüm olmadığı sürece her şeye bir çare bulunur. Yeter ki soruna sorunla değil çözümle gelinsin. Ama yaşadığım hastalık son derece ağır bir hastalıktı. Doktorlar bana hep moralimi yüksek tutmam gerektiğini söylediler. Bir gün cenazeden çıkmış gibi, bir gün dünyanın en mutlu kadını gibi olacaksın dediler. Bir sene bunun için savaş verdim. Ameliyatsız ve atomsuz her şeyi yendim. Tabi ki Recai Doğan ve Bülent Akgerman’ın bana çok destekleri oldu. Daha önceden hayatta soyut baktığınız her şey somutlaşıyor. Bir anda bir rahatsızlık yaşıyorsunuz ve çok başka bir dünya içine giriyorsunuz. O dönemde olan mal varlığımla bile sokaktaki insanlara yardım etmeye çalıştım. Herkesi eşit görmeye başladım. Rahmetli babamın da dediği gibi her şey olursunuz ama önce insan olun derdi. Ben de belki gereğinden fazla mütevaziyim ama böyle olmayı seviyorum.
“DERNEK çALIŞMALARIMDA HERZAMAN EĞİTİME öNCELİK VERECEĞİM”
Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında yakın zamanda bir derneğin yönetim kurulundaydınız. Aynı zamanda birçok derneğin de gönüllü bağışçısısınız. Bu yardımsever ruhunuzun kaynağı nedir?
Ailemden gelen duygular, yetiştirilme tarzım ve eğitimin önemini bildiğimden dolayı yardım derneklerinde yapılan çalışmalar amaca hizmet ettiği sürece ben destekleyeceğim. Ama önceliğim daima eğitim ve şehit aileleri… Onlar için elimden geleni yapacağım. çocuklar olmadan, eğitim olmadan biz bir hiçiz. Yakın aile dostumuz Alkim Kimya’nın Sahibi Cihat Kora ile babam beni tanıştırdığında 23 yaşındaydım ve neden sürekli okul yaptığını ona sormuştum. Eğitim olmadan hiçbir şey olmaz demişti. Okul olursa hastane olur, okul olursa adalet olur dedi. Kendisi ne kadar büyük ve yoğun bir iş insanı olsa bile okuldaki öğrencilerinin tek tek başarılarına bakıyordu. Bunu önemsemesi bizim eğitime destek vermemiz gerektiğinin en önemli göstergesi oldu. Dernek organizasyonlarında ya da bireysel olarak ihtiyaç sahibi olan şehit ailelerinin çocuklarına gideceğim ve onlarla birebir ilgilenmeye çalışacağım. Dernek kuruluşlarında bazen insanların kafasında “Para doğru yere gidiyor mu?” düşüncesi oluyor. Bu soruya “evet” diyebildiğim ve kalbimin inandığı her derneğe bağışçı olmaya ömrümün sonuna kadar devam edeceğim.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Kasım sayısında...