Senur Akın Biçer : Başarılarıyla İş Dünyasının En Önemli Rol Model Kadınlarından Oldu
Küçük elektrikli ev aletleri sektörünün önde gelen markalarından Arnica’yı sektöründe daha güçlü bir konuma yükseltecek projelere imza atan Senur Akın Biçer, iş dünyasının en önemli rol model kadınlarından biri olma süreciyle de dikkat çeken bir isim. 2024 yılında da kişisel ve kurumsal olarak fark yaratan projelere imza atmayı sürdürmeyi hedefleyen başarılı iş insanı Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin de yeni döneminde yönetim kurulu üyeliği ve saymanlık görevini üstlendi. Senur Akın Biçer, aynı zamanda Küçük Ev Aletleri Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdürürken bu kadar yoğun bir yaşam döngüsünde başarıya nasıl ulaştığını ise ’10 Altın Kuralı’ ile açıkladı.
SENUR AKIN BİÇER’İ BAŞARIYA GÖTÜREN 10 ALTIN KURALI
Hedef belirlemek: Kolay ya da zor olması fark etmez hedef koymak, koyduğumuz hedefleri gerçekleştirmek bize ilerleme gücü veriyor. Başarı kasımızı güçlendiriyor. Bu nedenle varmak istediğiniz noktayı zihninizde canlandırarak ilerlemenizi sağlayacak, stratejik adımlarla ilerlemek bizi güçlendiriyor.
Öğrenmeyi sevmek: Yaşımız kaç olursa olsun öğrenme sevgisi bizi her zaman ayakta ve dinamik tutuyor. Bu nedenle ilgi alanlarının gelişmesi, yeni ve farklı konularda bilgi sahibi olmak önemli. Yeni bilgiler hayatımızın diğer alanlarını etkiliyor.
Empatik olmak: İletişim başarının altın kuralı. Birbirimizi daha iyi anladığımız ölçüde başarılı oluyoruz, sorunların üstesinden kolay geliyoruz. İyi bir iletişim ise ancak empati duygusunun güçlenmesiyle sağlanıyor. Bu nedenle başkalarının ne yaşadıklarını, o durumlarda neler hissettiğini, hangi durumda, neden öyle davrandıklarını hissetmek ve anlamak, kritik kararların arifesinde çok işe yarıyor.
Kendine zaman ayırmak: Aile, arkadaşlar ve dostlar her zaman hayatımızın kıymetli parçalarını oluşturuyor. Ancak unutmamamız gereken şu ki, biz, kendimizle iyi geçinemezsek başarılı da olamayız, mutlu da olamayız. Bunun için kendimize zaman ayırmak, sevdiğimiz şeyleri yapmak, neyi severim, neyi sevmem bunların farkına varmak gerekiyor.
Çok yönlü olmak: İsviçre çakılarını neden seviyoruz? Tek bir alet gibi görünürken günlük yaşamda birçok işimizi kolaylaştırıyorlar çünkü. Hayatta da tek bir alanda yoğunlaşmak, diğer alanlara karşı bizi deneyimsiz hale getirebiliyor. Bu nedenle öğrendiğimiz bilgileri pratik olarak uygulayabileceğimiz alanlar geliştirmemiz gerekiyor. Bir mühendisseniz örneğin sanat ve spora dair de uğraşlar edinmek sizi destekliyor.
Sivil toplum kuruluşlarında yer almak: Ülkemiz sahip olduğu genç nüfusla gerçekten büyük bir hazineye sahip. Gençlerin de iş hayatının dışında ilgilerini çeken sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak çalışmaları hayatı daha kolay tanıma ve anlamlandırma konusunda önemli bir anahtar.
Vazgeçmemek, başarısızlığa hazırlıklı olmak: Elbette hayatta hiçbir plan başarısız olunacağı düşünülerek hayata geçirilmiyor. Ancak her plan da başarıya ulaşmıyor. Bu nedenle vazgeçmeden, ancak durumdan dersler çıkararak karşılaşılan başarısızlığın üstesinden gelmek başarıya giden yolun kritik bir basamağı.
Zamanı iyi kullanmak: Gün, hafta, ay, yıl… Planlı olmak hayat kurtarıyor. Yaptığımız planlara harfi harfine uymak her zaman mümkün olmasa da bütünü görebilmek için planlı olmak gerekiyor. Bir yıl içinde yapacaklarınızı bilmek, maddi-manevi kaynaklarınızın nereye, nasıl kullanıldığını görmek yeni bakış açıları geliştirmenize de yardımcı olur.
Yardım istemek, destek almaya hazır olmak: Bazen işin içinden çıkamayacağımızı hissettiğimiz durumlar olabilir. İşte öyle anlarda deneyim ve bilgi açısından bizden daha zengin bir yapıya sahip olan kişilerden yardım istemek, bize sunulan destekleri almaya hazırlıklı olmak başarı getirir. Aksi halde başarıya ulaşmasına kesin gözüyle bakılan bir projeyi, minik bir engeli aşamadığınız için gerçekleştiremeyebilirsiniz.
Anda kalmak: Anda kalmak, çok söylenen bu nedenle de etkisini yitirmiş gibi görünen bir söz. Ancak başarının ve ilerlemenin temelinde pozitif bir yaklaşıma sahip olmak yatıyor. Oysa düşünce yapımız genellikle geçmiş için pişmanlık duymak ve gelecek için kaygılanmak arasında gidip geliyor. Böyle olunca da pozitif olmamız mümkün olmuyor. Bunu ancak o sırada içinde bulunduğumuz duruma dair bir farkındalığa sahip olduğumuzda sağlayabiliyoruz. Kötü bir durumda iken “Şu an her şey olumsuz gidiyor. Bunun içinden çıkabilmek için şu yolları izleyebilirim” diye plan yapmak bizi ileriye taşıyor.