Serkan Bayram:“Ellerimden Utandım 18 Yaşıma Kadar Ellerim Cebimde Gezdim”

Serkan Bayram:“Ellerimden Utandım  18 Yaşıma Kadar  Ellerim Cebimde Gezdim” Serkan Bayram:“Ellerimden Utandım 18 Yaşıma Kadar Ellerim Cebimde Gezdim”

Ak Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram, Hayatını Anlattığı ‘Buğday Tanesi’ Filmine Dair Merak Edilen Çarpıcı Detayları İlk Kez Tüm Samimiyeti ile Klass’a Anlattı  

Bebekken buğday tarlasında çıkan yangında vücudunun büyük bölümünde kalıcı yanıklar oluşan ve ellerini kaybeden Serkan Bayram'ın hayata tutunma mücadelesini anlatan ‘Buğday Tanesi’ filmi beyaz perdede izleyicisi ile buluştu. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde İstanbul'da galası yapılan filmin hikayesinin gerçek bir yaşam öyküsü olduğunu belirten Ak Parti Milletvekili Avukat Serkan Bayram, henüz bir yaşındayken tarladaki bir yangın sonucu 41 gün yoğun bakımda kaldığını, yaşadığı zorlu bir hayatın ardından 41 yaşında da Erzincan'dan milletvekili seçildiğini aktardı. Yangında vücudunun bazı uzuvlarını kaybettiği için gençlik yıllarının çileyle geçtiğini, 18 yaşına kadar ellerinden utandığı için elleri cebinde dolaştığını ifade eden Serkan Bayram, sosyal baskılardan yorulduğu için göğsüne "sormayın!’" yazılı bir tişört yaptırdığını söylüyor. Hukuk fakültesini bitirdikten sonra hâkim ve savcı olabilmek için mücadele ettiğini ancak engeli dolayısıyla elendiğini vurgulayan Serkan Bayram, Meclis'te tüm partilerin desteğiyle ilgili kanunda düzenleme yaptıklarını ve engellilerin de hâkim ve savcı olabilmelerinin önünün açıldığını ifade ediyor. AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram ile hayatını anlattığını ‘Buğday Tanesi’ filmine dair merak edilen çarpıcı detayları Klass okurları için konuştuk.

“Gençlik yıllarım çok zor geçti. 18 yaşına kadar elleri cebinde gezen bir gençtim. Mahalle ve toplum baskısı beni epey yormuştu. Sonunda dayanamayıp üzerinde ‘Sorma!’ yazan bir tişört yaptırdım. Neden, niçin sorularıyla muhatap olmaktan çok yorulmuş ve sıkılmıştım. 1996’da İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdim. 1997’de hakimlik savcılık sınavına girdim. Hâkim Savcılar Kanunu'nun 8. maddesi "Alışılmışın dışında çevrenin yadırgayacağı vücut bozukluğu bulunmamak" maddesi sebebiyle beni elediler.”

“2023 yıl sonuna kadar hedefimiz Netflix ile beraber 1,5 milyar dünya nüfusuna ulaşmak, böyle bir izlenme yakalamak. İngiltere İçişleri Bakanı David Blunkett, doğuştan görme engelli bir bireydi. İsrail Enerji Bakanı Karine Elharrar tekerlekli sandalyedeydi. Almanya Federal Meclisi Başkanı Wolfgang Schauble aynı şekilde tekerlekli sandalyedeydi. Gördüğünüz gibi gelişmiş dediğimiz ülkelerin hemen hepsinde bunlara benzeyen örnekler bulabiliriz. Peki bizim gençlerimizin, bizim insanlarımızın onlardan ne eksiği var? Ya da bir eksiği var mı?”

“1 parmakla 49 yıllık bir hayat. Kalan tek parmağımla okudum, yazdım, büyüdüm, kaşık tuttum. Benim de bu dünyadaki imtihanım buymuş diyorum. Filmi yaparken yönetmen çok etkilenmişti. Yönetmen beni hayata bağlayanın ne olduğunu sorduğunda ona teslimiyet cevabını verdim. Biz hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanan, kadere ve kazaya inanmış insanlarız. Hep bir misyonumuzun olduğunu düşündüm. Bu misyonu da dünyaya, insanlığa umut olması açısından hep beraber gerçekleştirmiş olduk.”

“Engelliler Türkiye ittifakıdır, partiler üstüdür. Herkesin engelli bireylere sahip çıkması lazım. Sayın cumhurbaşkanımız son 20 yılda engelliler adına bir sessiz devrim gerçekleştirdi. Engelliler memur olamıyordu, şimdi memur olabiliyorlar. Öğretmen olamıyorlardı, bugün baktığınızda öğretmen oluyorlar. Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılına girerken engelli kardeşlerimiz vali, büyükelçi, bakan olabilecek. Türkiye, Türk insanı bunu hakediyor.  Buğday Tanesi ’de Türkiye’den filizlendi, dünyaya tohum saçarak bütün dünyaya umut olacaktır.”


Serkan Bey, ilgi çekici ve sıra dışı bir hayat hikayeniz var. Bu sıradışı hayat hikayenizi sizden dinleyebilir miyiz?
1974 yılında Erzincan Refahiye ilçesi Üçören köyünde dünyaya geldim. Bu bölgenin geçimi hayvancılık ve tarım ile sağlanıyor. Annem tarlada çalışmaya gittiği bir gün ben henüz kundaktayken beni bir ağacın altına koyuyor. Bir kaza sonucu yangın çıkıyor ve bende yangının içinde kalıyorum. Köyümüz Refahiye ilçesine 25 km uzaklıkta. Binbir zorlukla hastaneye götürülüyorum ve 40 gün yoğun bakımda kalıyorum, 41.gün hayata tutunuyorum. Gençlik yıllarım ise çok zor geçti. Ellerimden utandığım için 18 yaşına kadar elleri cebinde gezen bir gençtim. Mahalle ve toplum baskısı beni epey yormuştu. Sonunda dayanamayıp üzerinde ‘Sorma!’ yazan bir tişört yaptırdım. Neden, niçin sorularıyla muhatap olmaktan çok yorulmuş ve sıkılmıştım. 1996’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdim. 1997’de hakimlik savcılık sınavına girdim. Hâkim Savcılar Kanunu'nun 8. maddesi "Alışılmışın dışında çevrenin yadırgayacağı vücut bozukluğu bulunmamak" maddesi sebebiyle beni elediler. Netice olarak 20 yaşındaki bir gencin güzel hayallerinden biriydi ve çok üzüldüm. Bir dönem, 'Yurt dışına gideyim de en azından yabancı dil bilmediğim için sorduklarını nasıl olsa anlamam.' diye düşündüm. Vizeye başvurdum, reddedildi. Sonra da bir karar verecektim ya dünyamı değiştirecektim ya da mücadele edecektim. Ben mücadeleyi seçtim, bütün Türkiye beni tanısın, bir defa sorsun öğrensin, bir daha da sormasın istedim. Kendi avukatlık büromu açtım, 20 yıl avukatlık yaptım. 10 bine yakın vekalet aldım. Sonrasında AK Parti’nin kuruluşuyla 2001 yılında siyasete başladım. Yıllarca siyasetin içinde oldum ve her kademede görev yaptım. 2015 yılında 41 yaşımda Erzincan Milletvekili oldum. Düştüğün yerden kalkacaksın; ülkene, milletine hizmet edeceksin felsefesi ile hareket ettim. Netice olarak avukat oldum, milletvekili oldum ve bütün Türkiye beni tanımış oldu. Geçen dönem İstanbul milletvekili oldum ve şimdiki dönemde de İstanbul milletvekili olarak görevime devam ediyorum. Tabi hakimlik sınavında yaşadığım durum benim içimde uhde olarak kaldı. 2021 yılında Cumhurbaşkanımızın ve bütün partilerin desteği ile bu maddeyi değiştirdik. Bütün vekillerimize, parti genel başkanlarına ve sayın cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Sessiz bir devrim gerçekleştirmiş olduk ve engelli kardeşlerimize hakimlik ve savcılık yolu açılmış oldu. 1 Haziran 2023’te mazbatamızı aldık ve meclise kaydettireceğimiz gün Adalet Bakanlığımızın yapmış olduğu sınav açıklandı. Engelli kardeşlerimiz böylece hâkim oldu. Benim için çok güzel ve özel bir gündü. Anneler engelli çocuklarıyla gelmişlerdi. Geçmişteki gözyaşları belki acı gözyaşlarıydı ama o günkü gözyaşları sevinç gözyaşlarıydı. Umut olmak, ümit olmak ve ışık olmak gerçekten çok önemli. Şimdilerde ‘Buğday Tanesi’ filmimiz dünyaya açıldı. Bu filmimizin içeriğinde de bunu ele alıyoruz. Türk siyaset ve sinema tarihinde bir ilktir ve tamamen organiktir. Milyonların sesi, dünyada da milyarların sesi olduk. 1 parmakla 48 yıllık bir hayat. Kalan tek parmağımla okudum, yazdım, büyüdüm, kaşık tuttum. Benim de bu dünyadaki imtihanım buymuş diyorum. Filmi yaparken yönetmen çok etkilenmişti. Yönetmen beni hayata bağlayanın ne olduğunu sorduğunda ona teslimiyet cevabını verdim. Biz hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanan, kadere ve kazaya inanmış insanlarız. Hep bir misyonumuzun olduğunu düşündüm. Bu misyonu da dünyaya, insanlığa umut olması açısından hep beraber gerçekleştirmiş olduk. Görme engelli bireylerimiz öncesinde tek başına oy kullanamıyordu, bu benim zoruma gidiyordu. Kanunda bir refakatçi şartı vardı. Yasayı değiştirdik. Görme engelli vatandaşlarımız ister refakatçi ile isterse de sandıklara kurulan şablonlar ile oylarını kullandılar. 14 ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinde uygulandı. Bu insana verilen değerdir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Engelliler Türkiye ittifakıdır, partiler üstüdür. Herkesin engelli bireylere sahip çıkması lazım. Sayın cumhurbaşkanımız son 20 yılda engelliler adına bir sessiz devrim gerçekleştirdi. Engelliler memur olamıyordu, şimdi memur olabiliyorlar. Öğretmen olamıyorlardı, bugün baktığınızda öğretmen oluyorlar. Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılına girerken engelli kardeşlerimiz vali, büyükelçi, bakan olabilecek. Türkiye ve Türk insanı bunu hakediyor.  Buğday Tanesi’de Türkiye’den filizlendi, dünyaya tohum saçarak bütün dünyaya umut olacaktır.

‘FİLMİN ÇEKİMLERİ 40 GÜN SÜRDÜ, 41.GÜN VİZYONA GİRDİ’
Henüz bebekken çıkan bir yangında ellerinizi kaybetmeniz sonucunda yaşadığınız zorluklar ve mücadelenizi konu alan ‘Buğday Tanesi’ filmi beyaz perdede seyircisi ile buluştu. Hayatınızı bir film ile anlatmaya nasıl karar verdiniz?
2022 Temmuz ayında ‘Buğday Tanesi’ kitabımı yazıyordum. Yazma sürecimde geride bir eser bırakmak istediğime karar verdim. Kitabı yazarken filmini yaptırmak istedim. Sonrasında ailemi de üzebileceğimi düşünerek vazgeçtim, ancak yıllardır da mücadelemi hep kendi içimde yaşadım. Üzerinden biraz zaman geçince belki birkaç kişi üzülecek ama milyonlara umut olacaksın düşüncesiyle filmi hazırlama ve yapma sürecine girmiş olduk. Filmin çekimleri 40 gün sürdü, 41.gün vizyona girdi.

‘BİZ BU FİLM İLE TAMAMEN BİR SOSYAL SORUMLULUK NEZDİNDE, FARKINDALIK OLUŞTURMAK VE UMUT OLMAK İÇİN YOLA ÇIKTIK’
10 milyon engelli bireye, ailelerine umut olmak için, farkındalık yarattınız bu film ile.
10 milyon engellimizi aileleri ile değerlendirdiğinizde yaklaşık 40 milyon insanımızı ilgilendiren bir filmden bahsediyoruz. Bu filmden elde edilen geliri engelli bireyler için mi kullanacaksınız?
Biz bu film ile tamamen bir sosyal sorumluluk nezdinde, farkındalık oluşturmak ve umut olmak için yola çıktık. Engelli olmayan bireylere empati yeteneği kazandırmak, yaklaşım tarzlarında şükürdar hissetmelerini sağlayabilmek istedik ve şimdi bir Engelsiz Yaşam Projemiz var. Filmimiz, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde vizyona girdi. Biletler 30 TL’den satıldı. Tamamen sosyal bir proje, herhangi bir para, gişe kaygısı güdülmedi. 6 Şubat depremi arkasında 1 milyon engelli bıraktı. Oralarda gezici tırlarda, okullarda, üniversitelerde kısaca her yerde biz bu filmi gösterdik, göstermeye de devam ediyoruz. Kocaeli Büyükşehir Belediye başkanlığımız ve oradaki bir STK’mız ile birlikte orada bir “Engelsiz Yaşam Köyü” başladı. Açılışı hep birlikte yapacağız. İsmine de ‘Buğday Tanesi’ verdik. Yine İst