Herhangi bir sebepten dolayı kaybedilmiş dişin yerine uygulanan implant, geçmişten bugüne gelişen teknoloji ile birlikte artık hastaların total dişsizlik sorunlarına dahi kısa sürede çözüm ortağı olabiliyor. Dişsizlik sorunu yaşayan kişiler ve yurtdışından gelen hastalarının bir günde yeni dişlerine kavuşmalarının büyük bir avantaj sağladığını söyleyen Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği Kurucularından Diş Hekimi Arzu Zogun, hiç dişi olmayan hastalara da öncesinde hazırlanmış olan geçici protezlerle gülüş tasarımı ve Hollywood Smile’nin uygulanabildiğini belirtiyor. Yaşadığı stresler sonucunda diş sorunlarını en çok eğitimli ve iş dünyasındaki kişilerin yaşadığını vurgulayan Dt. Arzu Zogun, stresin çiğneme kaslarını gerdiğini ve bunun neticesinde de diş sıkma problemi yaşayan kişilerin zamanla dişlerini kaybettiklerini belirtiyor. Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği Kurucularından başarılı Diş Hekimi Arzu Zogun, implant uygulamasının geldiği son noktayı ve Buruksizm ve tedavisini Klass’a anlattı.
“Sağlık sorunu olmayan, sistemik sağlığı yerinde olan, 1 hafta 10 gün sigara kullanmayacak vakalarda ve de belli bir oranda kemiği olan hastalara rahatlıkla implantlarını yapıp, planlayıp onun üzerinde vidalı dişimizi 1 gün sonra yapabiliyoruz.”
“Diş tedavisi dediğimiz zaman sadece çürük diş tedavisi veya eksik dişi yerine koymak gibi düşünmemek lazım. Diş sorunlarıyla bel ağrısı yapacak kadar tüm sistemi etkileyen çok kilit belli şeyler vardır. Diş sorunlarını kompleks bir sistem olarak düşünüp bütün olarak en baştan planlamak gerekir.”
“Eğitim düzeyi yüksek ve iş dünyasında olan insanlar daha çok diş sorunu yaşıyorlar. çünkü öncelikle çok ciddi diş sıkıyorlar. Şu anda iş dünyasının ve toplumun en büyük sorunu buruksizm yani diş sıkma problemidir. Ve toplumun 90’ında maalesef diş sıkma problemi var.
Arzu Hanım, diş hekimliğinin son dönemlerde sıkça tercih ettiği implant uygulamasının gelişen teknoloji ile günümüzde geldiği son nokta nedir?
Dişin olmadığı veya çektiğimiz dişin yerindeki çene kemiğine dişin kökünü taklit eden, titanyumdan oluşan yapay bir madde koyuyoruz ve buna da implant diyoruz. İmplant bir alt yapıdır. Onun üstüne de istediğimiz şekilde diş yapıyoruz. Hiç diş olmayan vakalarda da protez yapıyoruz. Protez, üstüne yapacağımız diş çeşitleri farklı. Ama implant dediğimiz şey altyapıdır. İmplantın geldiği son noktada ‘immediate loading’ dediğimiz anında yükleme uygulaması yer alıyor. Eskiden hiç dişi olmayan bir insan geldiğinde kemiği uygunsa implant yapardık 3-6 ay arasında beklerdik. Sonra bu süre 1-2 aya indi. Şimdi beklemeye gerek kalmadı. önden hazırladığım protezini yarın veya aynı günün akşamında o implantların üzerine vidalıyorum. Yani hiç dişi olmayan kişi geldiğinde implantlarını yaptırıp, vidalı, sabit dişini çok kısa sürede hazırlayıp takabiliyoruz.
Peki, buradaki teknoloji nedir?
İmplantın artık dokuyla entegrasyonu değişti. Ve aslında belki bu hep vardı. Bu araştırmalar sonucunda fark edildi ki anında yüklediğimiz zaman da implant ile doku arasındaki uyum sağlanıyor. Bu yaklaşık birkaç yıldır var. Ama bu bizim gibi sağlık turizmi yapan klinikler için inanılmaz bir ürün. Yani hastanın 1 haftada implantları, dikişi yapılır diye düşünülürken hasta geliyor implantları yapılıyor, ertesi gün dişini takıyoruz. Hatta dikiş almaya bile bazen gerek kalmıyor. Eriyen dikişler yapıyoruz 3 gün sonra gidebiliyor. Ama benim genelde tercihim yine de dikişi alıp hastayı ülkesine öyle yollamak. O hasta isterse 3 yıl uğramasın. Sabit diş ve implantlarını kullanıyor olacak. Ama o bir geçici diş ise yani üzerine sabit olarak yaptığımız geçici bir diş ise onu bir süre sonra geldiğinde sürekli dişe çevirme şansımız var. Dolayısıyla hiçbir zaman hasta dişsiz kalmıyor. En önemlisi takma dişlerden kurtuluyor. Bu yöntemin önemli konforlarından bir tanesi bu.
Kişinin kemik dokusu az olduğunda o dokuyu tedavi ediyorsunuz. Peki bu işlem zamanınızı almıyor mu?
öncelikle implant her vakaya yapılmıyor. Bunun yapılması için kullanılan implantlar sayısı ya 4 ya da 6 implant üzerinde oluyor. Mesela alt çenede arkalarda kemik yoktur. Ama ön bölge her zaman kemiği olan bir bölgedir. Oraya ben 4 tane implantımı yapıyorum. Diğer taraflara gerek kalmıyor. Balkon gibi dişleri uzatarak, belli bir matematiksel hesaplamalarla, belli bir açılandırmayla hastanın çiğneme yapacağı dişler kadar bir mesafeyi dişlendirebiliyoruz. Ama dişsiz yüzde 60 vakada rahatlıkla uygulanabiliyor. Yüzde 40 ise iyice kemiği kalmamış hastalardır. Bu hastalarda tabi ki önce kemik oluşturuyoruz. Kemik oluşturmamızın da belli kuralları var. Yani eğer oluşturduğumuz kemik belli bir orandaysa yine yükleme yapabiliyoruz. önemli olan kemiği bile uyguladıktan sonra ‘implantın primer stabilizasyon’ dediğimiz ilk tutuculuğu belli bir ölçünün üzerinde ise yine aynı şekilde sabitleyebiliyoruz. Bu her vakaya uygulanmaz. Bunun için iyileşmenin iyi olması lazım. öncelikle sigara içmeyen hastayı tercih ediyoruz. Hastanın en azından 1 hafta 10 gün sigara içmemesi gerekiyor.
“İMPLANT ARTIK ŞüPHE BIRAKMAYAN VE DAHA CESURCA UYGULANAN BİR YöNTEM OLMAYA BAŞLADI”
Sigara ne gibi zararlar oluşturuyor?
Sigara, iyileştirmeyi geciktiren, implantın tutunmasına zarar veren bir şeydir. Eğer şeker hastalığı kontrol altına alınmamışsa, sigara içiliyorsa, bağışıklık sistemi düşükse bu hastalara implant da uygulanamıyor. Ama sağlık sorunu olmayan, sistemik sağlığı yerinde olan, sigara içse dahi 1 hafta 10 gün sigara kullanmayacak vakalarda ve de belli bir oranda kemiği olan hastalara rahatlıkla implantlarını yapıp, planlayıp onun üzerinde vidalı dişimizi 1 gün sonra yapabiliyoruz. Bu yıllardır belli çeşitlerde yapılan bir sistem. Ama implant artık şüphe bırakmayan ve daha cesurca uygulanan bir yöntem olmaya başladı. çünkü eskiden kısıtlıydı. Belli sistemlerle yapılırdı. Ama şimdi sınırlar genişledi. Uygun vaka sayımız arttı. çünkü eskiden her vakaya yapılmazdı. Vakaların yüzde 10’una 20’sine yapılırdı. Şimdi neredeyse yüzde 60’ına yapabiliyoruz. Dolayısıyla implant zaten gelişti. Dişsizliğe artık kimse mahkum değil. Bu hiç dişi olmayan hastalara uyguladığımız bir yöntemdi. ön dişleri var, arka dişleri yok, kemiği var, ön dişleri kırıldı ve dişlerini çekmek zorunda kaldığımız hastalara da implant yapıp diş uyguluyorduk. Dediğim gibi vakti olmayan hastalar için, yurtdışından gelen ve kısıtlı olarak gelen hastalar için, korkan hastalar için, diş hekimini çok fazla ziyaret etmek istemeyen hastalar için, genel anesteziyle yaptığımız ve bir hekim olarak da benim vazgeçilmez bir uygulamamdır implant.
Dişsiz vakalara da gülüş tasarımı veya Hollywood Smile yapılabilir mi?
Bu zaten yıllardır yaptığımız bir şey. Dişsiz vakalarda bunu en başta yapıyoruz. Yani hastamız geldi ve dişleri yok. öncelikle o hastanın yüzüne ne yakışır ona bakıyoruz. Bunun için de geçici bir protez yapmak gerekiyor. Aslında o geçici protezi daha sonra vidalayacağımız protez olarak planlayıp tıpkı eski porselen protezler gibi yüzüne yakışacak, hiçbir şey engelimiz olmadan yani tutar mı tutmaz mı, protez oynar mı diye düşünmeden yüze yakışacak protezi önden hazırlıyoruz. Onunla tomografi ve röntgen alıyoruz. Onun altına koyacağımız implantları planlıyoruz. İmplantları yaptığımız hastaya yakışan dişi bulduktan sonra o dişi geçici olarak hastanın ağzına vidalıyoruz. Dolayısıyla dişi olmasa da o hastanın yüzüne yakışacak, onu daha genç gösterecek, daha eski yıllarındaki güzel dişleri gibi gösterecek protezi baştan yapıyoruz. İmplantı yaptıktan sonra onu rahatlıkla vidalayabiliyoruz. Bunu özellikle söylüyorum çünkü altta implant yoksa damağa göre diş yapardık. Biraz sınırları aştığımızda protez oynardı, hastanın ağzından düşerdi. O yüzden dişle istediğimiz gibi oynayamazdık ve çok iddialı şeyler yapamazdık. Ama şimdi öyle bile olsa yapıp onun altına nasılsa tutacak olan implantları yaptıktan sonra daha sabit, hastayı daha mutlu eden sonuçları en başta planlayarak rahatlıkla ilerleyebiliyoruz.
“İMPLANT AĞRI YAPAN BİR CERRAHİ DEĞİLDİR”
çok genç yaşta dişlerini kaybedip uzun yıllar takma dişlerle dolaşan insanlar var. O kişilerin kemikleri erimiş oluyor mu?
çoğunlukla erimiş oluyor ama her zaman bir miktar implant yapmak için kemik vardır. Yoksa da biz ilave kemiklerle var olan kemikten destek alıyoruz. Titanyum alerjik bünyelerde de çok fazla alerji oluşturmuyor. Sadece dediğim gibi sistemik iyileşme problemi varsa o zaman sorun olabiliyor. En çok zorlandığımız başka bir vaka da hasta 35-40 yaşında veya orta yaş ama diş eti problemi dolayısıyla bütün dişleri sallanıyor ve çekilmesi gerekiyor. Ama kimse hiçbir yaşta dişlerinin hepsinin çekilmesine hazır olamaz. Hele genç ve orta yaşlarda buna kimse hazır olamaz. İmplant bu vakalarda bize çok büyük kurtarıcı oluyor. Aynı seansta hastanın dişini çekiyoruz. En başta hastanın kendi orijinal dişleriyle aldığımız ölçü üzerinden orijinal dişlerine uygun bir protez hazırlıyoruz. Hastanın aynı seansta cerrahi günü dişlerini çekip implantlarını yapıp hazırladığımız protezleri bunun üzerine vidalayabiliyoruz. Anestezi altında olduğu için hasta ağrı hissetmiyor. Hastalarımız genellikle diş çekiminden ağrı duyarlar. İmplant ağrı yapan bir cerrahi değildir. Diş çekimi ağrısı olur. Ama zaten operasyon sonrası ağrı kesici, antibiyotik uygulamasıyla hastanın o ağrısı dindirilebilir. Hasta birkaç gün daha sıvı ile beslenebilir ama o zor geçecek günleri ağrı kesici ve antibiyotiklerle çok daha kolay atlatıyor. Yani bu tedaviden geçen hastalara bir daha sorduğumuzda yine aynı şeyi yaptırırdım diyorlar. Ve genellikle o hastalar aynı şekilde bizlere hasta yollarlar. Hani hekimden değil çekenden sor derler ya ben bunu teknik olarak anlatıyorum ama hastalarımız yaşayan kişiler oldukları için onların anlattıkları daha önemli oluyor. Biz de onlardan bir televizyon programı için dinledik. Bizim için çok güzel şeyler söylemişlerdi. Hiçbir şey kolay değildir ama sonuçta ulaşacağımız şey hayal ettiğimiz bir şey ise o süreç çok daha kolay geçer.
“İŞ DüNYASININ VE TOPLUMUN EN BüYüK SORUNU BURUKSİZM”
Peki, bunca yıllık hekimlik tecrübenize bakarak bir değerlendirme yapmanızı istersek; en çok toplumun hangi kesimi diş sorunları veya diş kaybı yaşıyor?
Size çok şaşırtıcı bir şey söyleyeceğim; eğitim düzeyi yüksek ve iş dünyasında olan insanlar daha çok diş sorunu yaşıyorlar. çünkü öncelikle çok ciddi diş sıkıyorlar. Şu anda iş dünyasının ve toplumun en büyük sorunu ‘buruksizm’ yani diş sıkma problemidir. Ve toplumun 90’ında maalesef diş sıkma problemi var. çünkü baş, boyun ağrıları, migrenle karışan baş ve yüz ağrılarının hepsi diş sıkmaktan kaynaklanıyor. Eklem ağrıları, yemek yerken çıkan eklem sesleri, esnerken takılan çeneler… Bütün bunlar diş sıkma ve sonrasında geriye dönüşümsüz olan sorunun belirtileridir. Diş sıkmanın tek sebebi strestir. Sabah yorgun uyanır insanlar. Zaten sürekli çene ve yüz kasları ağrır. Bunu bazen sinüzitle, bazen migrenle, bazen strese bağlı baş ağrısıyla karıştırırlar. Hatta diş ağrısıyla karıştırırlar. Hatta dişi ağrıyor diye kanal, kanal geçmeyince dişi çektiren hastalar dahi var. Bir dişini çektirdi ve geçmedi diye ikinci dişini çektirenler var. Ama aslında sorunun tamamen diş sıkmaya bağlı kas ağrısı olduğu daha sonra fark eden hastalar da var. Buruksizm’in sebebi stres. Aslında çözümü eskiden beri herkesin bildiği bir şey vardır. Diş sıkıyorsan gece plağı yani gece koruyucusu takılan bir ağızlık. Onu kullanacaksın ama onu bir kere herkes kullanamıyor. Ve tek başına yeterince etkili değil. Onun için belli yöntemler var. Yoga yapan hastalarım ben bunu yoga ile halledebiliyorum diyorlar. Tabi ki odaklanırlarsa mutlaka hallederler. Ama o bile tek başına etkili değil. Biz çiğneme kaslarına maseter ve temporal kas diyoruz. Bunlara botoks uyguluyoruz. Botoks aslında estetikten önce fizik tedavide uygulanmış bir yöntem. Günümüzde migrende dahi uygulanıyor. çene kası çok sıkan hastalarda tıpkı body yapmış insanın vücut kasları gibi çok sert olur, taş gibi olur. Hatta gelişip estetik olarak bile daha geniş ve köşeli bir yüz görüntüsüne sebep olur.
Botoks uygulamasıyla o bölgede nasıl bir oluşum oluyor?
Botoks uygulamasıyla hem genişleyen yüzün daha dar gözükmesine yardımcı olabiliyoruz hem de aslında bizim asli amacımız olan oradaki kasın olması gereken güçte kasılmasını sağlayabiliyoruz. çok güçlü olan kas dişi de aşındırır. çünkü bu hastalar olması gerekenden daha güçlü çiğnerler. Benim hastalarımın neredeyse yüzde 90’ı diş sıkıyor, yüzde 55-60’ı dişlere zarar verecek boyutta. Kesinlikle çok ciddi oranda botoks uyguladığım hastalarım var. Ama botoksu tek başına uygulamıyoruz. Botoks geçici bir şey. O kas 6 ay sonra eski gücüne kavuşuyor. Ama hazır sersemlemiş olan kası uzatmak adına o seanstan itibaren gece plağı dediğimiz plağı birlikte kullanmak lazım. Kası rahatlatıp uzasın diye de gece plağıyla o kası uzatıyoruz. Bütün bunlar sadece tek başına da hallolmuyor maalesef. çünkü sen bugün diş sıkmış olmuyorsun. Aslında sen yıllardır diş sıkıyorsun ve diş sıktığın için ve dişler birbirine sürttüğü için madde kaybetmiş oluyor. Daha kısa dişler oluyor. çünkü aslında orijinalimizde eklemin duruşu ve çene ilişkilerimiz orijinaline uygun. Biz orijinaline uygun yani ilk gençlik dönemlerine ait o yüksekliğe kavuşma çabasında olmalıyız. Bunun içinde dişlerde hiçbir kaplama yoksa dişlerin üzerine dolgularla bunu yükseltebiliyoruz. Dişlerde kaplama yapılacaksa kaplamaları bir tık yüksek yapıyoruz. Yani 1-2 mikronla bazen 1 mm’ye kadar arka dişleri yükselttiğimizde çok ciddi farklar oluyor. çok daha fazla madde kaybetmiş hastalarımız da oluyor. Onlar da neredeyse kişiden kişiye değişse de 2-3 mm’ye kadar çıktığımız vakalar var. İmplant vakalarında mutlaka iki çene arasındaki orijinal mesafeyi yakalamaya çalışırız. Onun için önden hazırlık her zaman önemlidir. Orijinal mesafe belli kriterlere göre, oranlara göre buluruz. Ama belli referanslarımız vardır. Bunu yaptığımız zaman hastanın hem çenesi rahatlar hem eklem rahatlar hem baş ağrısı, boyun ağrısı rahatlar. Ama bu 1 günde olmaz. çünkü yıkım bir günde olmadığı için yapım da bir günde olmaz. Bazen 6 ayı alan vakalarımız var. Yani aslında diş tedavisi dediğimiz zaman sadece çürük diş tedavisi veya eksik dişi yerine koymak gibi düşünmemek lazım. Diş sorunlarıyla bel ağrısı yapacak kadar tüm sistemi etkileyen çok kilit belli şeyler vardır. Diş sorunlarını kompleks bir sistem olarak düşünüp bütün olarak en baştan planlamak gerekir. Bir de o kişinin gerçek sorunu nedir? Bilmez ki estetik zanneder, yaşlı görünüyorum zanneder, dişlerim görünmüyor zanneder veya tek taraflı çiğniyorum ağrım var diye düşünür. Bütün bunları değerlendirdiğimiz zaman o hastanın tüm ihtiyaçlarına cevap vermek lazım. O zaman insanlar zaten rahatlayıp uzun yıllar hem estetik olarak hem fonksiyonel olarak hem görüntü olarak hem de zaten günlük yaşam kalitesi olarak çok daha yükselmiş bir motivasyonla hayata devam eder. çünkü bazen küçük bir ağrı bile tüm hayatımızı zehir edebilir.
Fotoğraf:Mertcan Alşahin