Farklı fikirler ve yöntemlerle yola çıkarak kişiye özgü tasarımlar ortaya koyan başarılı modacı Karmen Aksu, insanların iç dünyasını kıyafetlerine yansıtıyor. Birçok ülkede aldığı eğitimler ve yılların vermiş olduğu tecrübeler sayesinde uzman işçiliğini tasarımlarına yansıtan Karmen Aksu, kendisini tercih edenlerin iç dünyasını çözümledikten sonra duruşu ve yürüyüşü ile değerlendirip tasarımlarını bir bütün halinde ele alıyor. Türkiye’de tasarımcı, terzi ve desinatör olarak çalışmalar yapabilen sayılı kişiler arasında yer alan Karmen Aksu, kişiye özel olarak hazırladığı ayrıcalıklı tasarımları ve yöntemlerini Klass’a anlattı.
“Sohbetle başlayan tasarım hikayem karşımdaki kişiyi tanımakla devam ediyor. Sonrasında kişinin kıyafeti taşıma şeklini görmek için öncelikle onları yürütürüm; bakışlarına, anatomisine bakarım. Her şey bir bütün oluşturduğu zaman benim için tasarım oturmuş oluyor.”
“Hedefim; defilemin sonunda ‘ben’ olarak çıkmak ve o defilede yapılan bütün kostümlerin kendi iç dünyamdan, ruhumdan bir parça olarak çıkartmak. Hiçbir kaygı gözetmeden ben buradayım demek istiyorum. Sonrasındakiler tabi ki sürecin akışına bağlı. Benim gibi insanlar da mutlaka ülkeyi kalkındıracaktır diye düşünüyorum.”
öncelikle Karmen Aksu’yu tanıyalım… Ne gibi tasarımlar ortaya koyuyorsunuz ve yaptığınız çalışmaların özellikleri nelerdir?
Benim tasarımlarım tamamen özgün tasarımlar, ruhumdan gelen, hiçbir yerden alıntı olmayan çalışmalar. İşin kreatif yönünü hiçbir zaman düşünmüyorum. Sadece giyilme özelliği olduğu sürece bu benim için yeterli. Modadaki felsefem tamamen kişiye özel karakteristik tasarımlar yapmak. Tasarımlar kişiyle birleşmeli; keskin insana keskin, cool insana cool tasarımlar yapmak gerekir. O yüzden benim tasarım ilkemde önce proporsiyon var, sonra kişiyi tanımak, ardından da kişinin o giydirdiğim kıyafetle bütünleşmesi var. Sohbetle başlayan tasarım hikayem karşımdaki kişiyi tanımakla devam ediyor. Sonrasında kişinin kıyafeti taşıma şeklini görmek için öncelikle onları yürütürüm; bakışlarına, anatomisine bakarım. Her şey bir bütün oluşturduğu zaman benim için tasarım oturmuş olur. Sektörde 28 senedir varım ve hikayelerim hep kişilerin anatomisiyle oldu. Bazıları çok keskin bakar, bazıları çok soluk bakar, bazılarının iç dünyası çok fazla vahşidir, bazıları çok durgundur. Dolayısıyla vahşi insana durgun kıyafet giydiremezsin, durgun insana da vahşi kıyafet giydiremezsin.
İnsanların bu iç dünyasını nasıl çözümlüyorsunuz?
İnsanların duruşu ve yürüyüşü benim onların iç dünyasını çözümlemem için yeterli oluyor. Gelen kişileri önce yürütürüm. Kişi yürüdüğü zaman zaten kişiliği ortaya çıkıyor. Sohbetleri, beğendiği tarzlar, yaşam şekli gibi durumlar kişinin karakteristik özelliklerini ortaya çıkartıyor. Buraya gösterişli bir ayakkabıyla cat walk yaparak giren bir insan cool veya sakinliğin içerisindeki bir insan değildir. Mutlaka o kişi bir seksilik ya da bir vahşilik istiyordur. Dolayısıyla da oradan çözebilirsiniz. 26 ülkeye gittim ve oralarda tasarımlar yaptım. Oralarda da dikkat edilen unsurlar bunlar. Karşımdaki insana kıyafet tasarlarken kişinin istediğiyle benim istediğimi birleştirdiğimde kişiye özgün bir tasarım ortaya çıkmış oluyor.
“TAMAMEN KİŞİYLE öZDEŞLEŞEN TASARIMLAR HAYATA GEçİRİYORUM”
Renkleri bu durumda nasıl değerlendiriyorsunuz?
Renkler kişinin teniyle alakalı; göz rengi, teninin rengi, saç rengi gibi unsurlara göre belirliyorum. Renk belirlerken ruha göre çalışmıyorum. Sarışınlarda genelde açık pastel renklerin kullanılmasını öneriyorum, koyu renkli insanlara da koyu renkler öneriyorum. Bir zümrüt yeşili sarışınlardan ziyade esmerlerde daha güzel durur. Dolayısıyla tene göre bir geçiş kontrastı vardır. Sarışında bir bal köpüğü ya da nude bir renk tam onun tenidir. Ama sarışında siyah çok patlar. Burada geçişler çok sırıtmamalı. Esmerlerde de yanık kahve, siyah, kırmızının tonları (tam kırmızıdan bahsetmiyorum) gibi koyu renkleri tercih etmek gerekiyor. Ben güncel tasarımlar yapmıyorum ya da güncel modaya ayak uydurmuyorum. Tamamen kişiyle özdeşleşen tasarımlar hayata geçiriyorum. Sektörün içindekilere bakarsak o zaman tasarımlarım karşımdaki insanla birleşmemiş olacak. önce karşındaki insanı tanımak lazım sonra giydirmek lazım. Eğer tanımadan giydiriyorsanız bu biraz ticarete giriyor.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Temmuz sayısında...