Ünlü Ritim Ve Vokal Sanatçısı Kaan Şolcum Müzikle İç İçe Olan YaşamınıKlass’a Anlattı

Ünlü Ritim Ve Vokal Sanatçısı Kaan Şolcum Müzikle İç İçe Olan YaşamınıKlass’a Anlattı Ünlü Ritim Ve Vokal Sanatçısı Kaan Şolcum Müzikle İç İçe Olan YaşamınıKlass’a Anlattı

Davul çalmak ve müzik benim için bir hobi...

İki yaşında müzikle tanışan Kaan Şolcum bu konudaki yeteneğini eğitimle pekiştirerek Sahne Sanatları ve Opera bölümünden Tenor olarak mezun oldu. Müzisyen ve solist kimliğiyle birçok başarılı projede yer alan Şolcum, 12 yıldır şirket çalışanlarına verdiği “Ritim Terapi” konseptli interaktif workshoplarda kişilerin müziğin ve ritmin gücüyle başarıyı yakalamalarına yardımcı oluyor. Son dönemde yer aldığı reklam filmiyle adından sıkça söz ettiren sanatçı, sesini ve müzik konusundaki yeteneğini daha geniş kitlelere ulaştırmak için yeni projeler üzerinde çalışıyor. “Sahneye Buyur” adlı gösterisini izleyenlerle buluşturmaya hazırlanan ünlü ritim ve vokal sanatçısı Kaan Şolcum müzikle tanışmasını, gerçekleştirdiği ritim terapi çalışmalarını ve hedeflerini Klass’a anlattı.  

 

 

“12 yıldır yaptığım ritim terapi gösterileri farklı sektörlerdeki şirket çalışanlarının stresten uzaklaşarak iş hayatlarındaki motivasyonlarının, sinerjinin ve koordinasyonun yükseltilmesini sağlıyor.”

 

“Hayat sizin için hazırladıklarını bir yerde bekletiyor. Zamanı geldiğinde de onu size sunuyor. Oynadığım reklam filmine baktığımızda hem kendi enstrümanıyla bu kadar bağdaşan hem de isminin bu kadar ön plana çıktığı bir sanatçının daha önce görülmediğini söyleyebilirim.”

 

Kaan Bey, düzenlediğiniz ritim terapi atölyeleri kişilerin iş hayatlarının yanı sıra sosyal yaşamlarında da başarıya ulaşmalarını sağlıyor. önemli bir kariyere sahip bir müzik adamı olarak müziğe tutkuyla bağlı olduğunuzu biliyoruz. öncelikle bu tutkunuzun nasıl başladığını kısaca bizimle paylaşır mısınız?

İki yaşımdayken plastik havanelini elime vermişler. Ben de onlarla yastıklara vurarak ritim tutuyormuşum. 12 yaşıma geldiğimde ise annem sayesinde müzik kursuna başladım ve özel davul dersleri aldım. Rock, caz, Latin, pop gibi farklı dallarda birkaç yıl eğitim aldıktan sonra 14 yaşımda Yamaha Müzik Okulları tarafından hazırlanan Yamaha Junior Band bünyesinde İzmir’deki kolejlerde ve üniversitelerde konserler vermeye başladım. Lisede ise 9 Eylül Konservatuarı Vurmalı çalgılar bölümünde eğitim gördüm. Yükseköğretimde ise Sahne Sanatları ve Opera bölümüne geçiş yaptım. Ardından Tenor olarak üniversiteden mezun oldum. üniversite yıllarımda çevremdekiler yüzümü ve fiziğimi kullanarak oyunculuğa yönelmem gerektiğini söylüyorlardı. Yer aldığım reklam kampanyalarının ardından bu alanda çok fazla teklif gelmeye başladı. Bunların yanı sıra eğitimim devam ederken interaktif ritim vokal gösterileri düzenledim. 12 yıldır yaptığım ritim terapi gösterileri farklı sektörlerdeki şirket çalışanlarının stresten uzaklaşarak iş hayatlarındaki motivasyonlarının, sinerjinin ve koordinasyonun yükseltilmesini sağlıyor.

 

Peki, bu gösterilerde katılımcılarla birlikte nasıl bir çalışma gerçekleştiriyorsunuz?

Şu anda devam ettiğim ritim terapilerin altyapısında birkaç eğitmenle birlikte hareket ediyoruz. Arkadaşlarımızla birlikte şirketlerin motivasyon ve takım çalışmalarına gidiyoruz. Şirket çalışanlarına verdiğimiz interaktif ritim workshoplarda kişilere ritim tutmayı öğretiyorum. Onlarla birlikte çalıyorum. Workshoplarımda kendi farkımı ortaya koymak adına işin içine stand-up gösterileri de ekledim. Ardından workshoplarımda sesimi de kullanmaya başladım. Gösteri esnasında katılımcıların çaldığı bolero ritminde kontrtenor olarak vokal yapıyorum. Kontrtenor çok nadir bulunan bir ses rengidir ve kadın sesi inceliğinde çıkan erkek sesi anlamına gelir. Bu şekilde gösteriye farklı renkler katıyorum. çünkü 12 yıldır gerçekleştirdiğim bu çalışmalarda farklı şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum.

 

“RİTİM ATöLYELERİ SONRASINDA ŞİRKET İçİ KOORDİNASYON YüZDE YüZE çIKIYOR”

Ritim terapi gösterilerinize katılan şirket çalışanlarından nasıl geri dönüşler alıyorsunuz? Workshopların iş verimliğinde ne gibi etkileri oluyor?

Yurt dışında gerçekleştirilen araştırmalar gösteriyor ki haftada bir yapılan ritim atölyeleri istifalarda yüzde 60 oranında azalma, iş verimliliğinde ise yüzde 70 oranında artış sağlıyor. Ritim atölyeleri sonrasında şirket içi koordinasyon ise yüzde yüze çıkıyor. Ayrıca hizmet verdiğimiz şirketlerin İnsan Kaynakları departmanından aldığımız bilgilere göre bu atölye çalışmaları şirket içerisindeki küsleri barıştırıyor. Bunu şu şekilde gerçekleştiriyoruz: 30 kişilik bir grupla çalışma yapıyorsak müziğin arasında ataklar veriyoruz. Bu atakları da iş hayatında birbirlerinin yüzüne dahi bakmayan iki kişinin yapmasını istiyoruz. Böylece bu kişilerin birbirleriyle göz kontağı kurmasını ve eğlenceli bir şekilde iletişime geçmelerini sağlıyoruz. İletişime geçildikten birkaç gün sonra da aynı kişilerin kol kola atölyeye geldiklerini görüyoruz.

 

önümüzdeki dönemde daha geniş kitlelere ulaşmak adına büyük konserlere imza atmayı düşünüyor musunuz?

İçinde müziğin ve stand-up gösterilerinin de olduğu halka yönelik biraz daha özel duygulara dokunabileceğim “Sahneye Buyur” adında bir konsept hazırladık. İnsanların kendilerini anlatabilecekleri bu gösterilerde birbirimizin hayatlarını görebileceğiz. Ayrıca katılımcılar sahneye çıkarak hem çalacaklar hem de dinlemekten daha büyük keyif alacaklar. çünkü bugüne kadarki gösterilerimize katılanlar hep aynı şeyi dile getiriyor. çoğu kişi izlediği performanslarda çok eğlendiğini; ancak eve gidince unuttuklarını, sahnede çalıp söylediklerinde ise edindikleri bu deneyimi yıllarca unutamadıklarını söylüyorlar.

 

Daha farklı şeyler yapmak istediğinizi dile getirdiniz. Peki, nihai hedeflerinizi değerlendirdiğinizde ileriki dönemde neleri gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz?

Bugüne kadar müzikle ve enstrümanla markalar için bir şeyler yaptım. Bundan sonra sesimi de kullanarak bir şeyler yapmak istiyorum. Bu; bir marka, bir dizi, film ya da single çalışması olabilir. Nihai hedefim sesimi ve diğer yeteneklerimi halka ulaştırabilmek. Yakın dönemde az önce bahsettiğim “Sahneye Buyur” projesini gerçekleştireceğim. Bunun dışında kafamda bir de single çalışması var. Bunun için de çalışmalarım devam ediyor.

 

 “Sahneye Buyur” projesini izleyiciyle ne zaman buluşturmayı düşünüyorsunuz?

“Sahneye Buyur”u daha önce Bodrum Türkbükü’nde ve birkaç şirketin gala gecesinde gerçekleştirdik. Ancak bu ayın sonlarına doğru “Sahneye Buyur” adlı projemizi tüm halkımızla buluşturmayı planlıyorum.

 

önceden sanatçılar insanlara ulaşılmaz geliyorken sosyal medyanın da etkisiyle halkla iç içe olmaya başladılar. Son dönemde yıldızı parlayan bir sanatçı olarak bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Bir mega star olsanız halktan kopuk yaşayabilirsiniz. Ancak halktan kopuk yaşayan bir sanatçının insanlarla girebileceği sıcak ve samimi diyaloglardan mahrum kalacağını düşünüyorum. Bu açıdan ben hiçbir zaman kendini halktan soyutlayan bir sanatçı olmam diye düşünüyorum. Performanslarım sırasında izleyicilerim de benimle birlikte sahnede oluyorlar. Onlarla beraber müzik yapıyoruz. Yanımdakilerin dışında karşımdakileri de vücut perküsyonuyla performansa dahil ediyorum. İzleyiciyle sanatçı arasında bir bütünlük oluşturan bu durum hem bana hem de insanlara eğlenceli geliyor.

 

Sahne, yeteneğinizi gösterebileceğiniz çok önemli bir alan. Bunun yanı sıra televizyon dünyası da çok güçlü bir mecra. Bu alanın gücünü en son oynadığınız reklam filminin ardından gelen tepkilerle gördünüz. Peki, reklam filmi sonrasında nasıl tepkiler aldınız?

Sanat boyutunda çok fazla geri dönüş alamasak da bilinirlik anlamında reklam kampanyası başladığı günden bu yana güzel tepkiler aldım. En az 3 tane dizi, 4 tane de reklam teklifi geldi.

 

“OYUNCULUĞA SICAK BAKIYORUM”

Peki, gelen oyunculuk tekliflerine nasıl bakıyorsunuz?

Sahne Sanatları ve Opera bölümünden mezun olduğum için oyunculuk işimin bir parçası. Bu açıdan oyunculuğa sıcak bakıyorum.

 

Peki, kendinizi nasıl bir karakteri canlandırırken hayal ediyorsunuz? İnsanlar Kaan Şolcum’u ekranda nasıl tanıyabilirler?

Hayat sizin için hazırladıklarını bir yerde bekletiyor. Zamanı geldiğinde de onu size sunuyor. Oynadığım reklam filmine baktığımızda hem kendi enstrümanıyla bu kadar bağdaşan hem de isminin bu kadar ön plana çıktığı bir sanatçının daha önce görülmediğini söyleyebilirim. Reklam filmlerinde sanatçı boyutunun da yer alması çok nadir gelişen bir durumdur. Bunun ileriki dönemde gerçekleşecek güzel şeylerin habercisi olduğunu düşünüyorum.

 

“DAVUL çALMAK VE MüZİK BENİM İçİN BİR HOBİ”

Sanatçıların ilham kaynakları vardır ve sürekli kendilerini yenileyerek o ilham kaynaklarını beslerler. Peki, siz nasıl yaşamaktan hoşlanırsınız? İş dışında neler yaparsınız? Sizi hayatta mutlu eden şeyler nelerdir?

Davul çalmak ve müzik benim için bir hobi. Bu açıdan hiçbir zaman çalıştığımı düşünmedim. Beni hayatta sakinlik, huzur ve doğada kendimle baş başa kalmak çok mutlu eder. Sağlığıma çok dikkat ederim. Dengeli beslenirim. Spor yaparım. Kişisel bakımıma özen gösteririm. Bunların dışında balık tutarım. çok fazla seyahat ederim. Ağırlıklı olarak Türkiye’yi gezerim. çünkü ülkemiz kadar her bir köşesi ayrı güzel bir yerin olduğunu düşünmüyorum.

 

Fotoğraflar: Ahmet çevik