Zeynep Karahan Uslu : “Kadını Güçlendirmek Toplumu Güçlendirmektir”
Çankaya Üniversitesi KADUM Direktörü, UNESCO TMK Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Hedefleri İhtisas Komitesi üyesi, siyasal iletişimden kamu diplomasisine dek birçok alanda önemli projelere imza atan Prof. Dr. Zeynep Karahan Uslu, toplumsal cinsiyet eşitliğine de katkı sunarak sosyal gelişime destek oluyor. Başarılı akademisyen bununla da sınırlı kalmayarak üniversite bünyesinde gerçekleştirdiği yarışma ve workshop etkinlikleri ile gençlerin iletişim alanında kendilerini geliştirmelerine olanak sağlıyor. Türkiye’nin Vakıf Üniversiteleri içinde ilk kurulan kadın araştırmaları merkezini yöneten Prof. Dr. Zeynep Karahan Uslu ile özel sektör kuruluşlarının cinsiyet eşitliği ve sürdürülebilirlik ilişkisini kurarak Türkiye’nin ortak geleceğine verebilecekleri desteği Klass okurları için konuştuk.
Mütevelli Heyet Başkan Danışmanlığı, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölüm Başkanlığı görevlerim çerçevesinde, eğitim faaliyetlerimizin yanı sıra Z kuşağından, ülkemize yönelen göç dalgasının toplumsal etkilerine dek geniş bir yelpazede toplumumuza iletişim bilimi perspektifinden bilgi üreterek katkı sağlıyoruz. Gençlerimizle bağ kurmayı öğrencilerimizle sınırlamayıp bölümümüzün kapılarını geniş toplum kesimlerine açıyor, düzenlediğimiz ‘Z Kuşağının Gözünden: ‘Göster Kendini’ fotoğraf yarışmaları, lise öğrencilerine hayatlarının ilk iletişim kampanyasını yapabilme, stüdyolarımızda kendi filmlerini çekme imkanını sunan workshoplar ve sonrasında düzenlediğimiz gala ile bunu kamuoyuna sunmaları gibi keyifli, dinamik, yaratıcı çalışmalarımızla üniversiteyi toplumla iç içe bir formda kurguluyoruz. Şu günlerde tamamladığım bir projemle Türkiye’nin bir üniversite kütüphanesinde konumlanan, ilk Podcast Laboratuvarı’nı açıyorum. Akla ve kalbe birlikte hitap edebilmeyi merkeze alan iletişimci bakışı ve dijital çağın dinamiklerini yakalayan bir perspektifle çalışmalarımı sürdürüyorum.
‘İLKLERİ GERÇEKLEŞTİRMEYE DEVAM EDİYORUZ’
Peki, ülkenin en önemli sosyal meselelerinden olan kadınların konumunun güçlendirilmesi konusunda da uzun yıllardır birçok çalışmanız oldu. Şimdilerde de Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (KADUM) Direktörü görevinizle ne tür faaliyetler yapıyorsunuz?
Vakıf üniversiteleri arasında ülkemizde ilk kurulan kadın çalışmaları merkezi olan KADUM, şimdilerde de yönetimimde, yine ilklere imza atarak yol alıyor. Son derece donanımlı, yetkin şahsiyetlerden oluşan ekip arkadaşlarımla birlikte kadın istihdamını arttırmaya temelli proje çalışmalarımızı iş dünyası ve STK paydaşlarımızla birlikte yürütmeye odaklıyız. Diğer taraftan bilimsel çalışmalarımızda da bazı ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Şu günlerde çok dilli olarak raporunu yayınladığımız, Diplomaside Kadınlar Günü kapsamında ülkemizde yapılan ilk çalıştayı Türk ve yabancı kadın büyükelçilerin, uluslararası kuruluş ve STK temsilcilerinin, uzmanların katılımıyla gerçekleştirdik. Kadınların barış süreçlerine katkısını, diplomasi başta olmak üzere, arttırma gayesiyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kadınlara yönelen şiddeti azaltmaya odaklanan farkındalık çalışmalarımız paneller, kısa filmler, iş birlikleriyle devam ediyor. Kadın sorunlarının çok yönlülüğü, bizi de çoklu alanlar üzerinden katkı sunma sorumluluğuyla donatıyor.
“İLK DEFA BİR KENTİN İŞ DÜNYASININ CİNSİYET EŞİTLİĞİ ALANINDAKİ KARNESİ ORTAYA ÇIKTI”
Geçtiğimiz haftalarda hayli ilgi çeken, ‘Kadın Dostu Markalar Endeksi’ni açıkladınız, bu çalışmanın içeriğini paylaşır mısınız?
Özel sektörün bakış açısının kadın odaklı konumlanmasını ne kadar geliştirirsek, kadınların iş dünyasındaki konumlanışı ve nihayetinde ülkemiz o kadar sınıf atlayabilir. OECD ülkeleri arasında kadın istihdamında en alt sıradayız. Oysa hem kadınların hem erkeklerin çıkarları toplumsal cinsiyet eşitliğinin, sürdürülebilir ve insan merkezli kalkınma için önkoşul olduğunu idrak edip, gereğini yerine getirmekten geçiyor. Kadın Dostu Markalar Platformu’nun getirdiği teklifi kabul ederek, meslektaşım Dr. Deniz Bayraktaroğlu’nun da katkısıyla, başkentimiz Ankara ölçeğinde gerçekleştirdiğimiz endeks, tam bu hedefe hizmet ediyor. Kadın ve erkeklerin, hak ettikleri biçimde çalışma süreçlerinde yer alabilmelerine katkı sağlama, daha adil, insana yakışır yaşam sürme ve rekabet süreçlerinde insan kaynağımızı verimli kullanma açısından şirketlerin nerde durduğunu tespit etmek, daha iyiyi yakalamak için olmazsa olmazdı. Ve şu ana kadar bu derinlikte bir veri yoktu. Dolayısıyla ülkemiz açısından ilk olan bu çalışmayı yürütmekten heyecan duydum. Mavi, beyaz yakalı ve yönetici kadın oranlarından, şirketlerin kadınları destekleyen uygulamaları kurumlarında ne düzeyde uyguladıklarına, cinsiyet eşitliğini sağlayacak sosyal sorumluluk projelerini ne ölçüde takip ettiklerine dek, tüm yönleriyle şirketleri değerlendirdim. İlk defa bir kentin -ki o kentte başkentimiz oldu- iş dünyasının cinsiyet eşitliği alanındaki karnesi ortaya çıktı. Detaylar Üniversitemizin web sitesindeki detaylı rapor aracılığıyla görülebilir. Ancak, , Sürdürülebilir Değer Zirvesi ve Eşitliğin Liderleri Ödül Töreni esnasında ilk kez paylaştığım, Ankara Kent Konseyi, ATO ve ASO desteğiyle gerçekleşen çalışmamdaki veriler, kadın istihdamındaki farklı seviyelerin tümünde görülebilen düşüklükten, sektörel farklılıklara, sosyal sorumlulukçu bakış eksikliğine dek dikkat çekici.
Kadın Dostu Markalar Endeksi nasıl bir çerçevede ilerleyecek? Bundan sonraki planlarınız nedir?
Uzun yıllardır kadın çalışmaları alanında farklı konulara yönelmekle birlikte, özellikle kadınların istihdam oranlarının on yıllardır yatay seyretmesi, ülke olarak ilerlememize, 21. yüzyılın sıçrayarak ilerleyen gelişim trendlerini yakalamamıza zincir vuran temel bir etken ve konuya eğilmemi tetikliyor. Dolayısıyla iller ve ülke genelini kapsayıcı farklı çalışmalarımı sürdürerek; kadınların iş dünyasında hak ettikleri konumlara yükselmelerini hızlandırmaya, şirketlerin sosyal sorumluluk projelerini, iletişim ve halkla ilişkiler perspektiflerini, kurum kültürlerini dönüştürtmeye teşvik yönlü çalışmalarıma devam edeceğim. Bilhassa sivil toplum kuruluşları ile yürüttüğüm iş birliklerimiz artacak.
Sizce iş dünyasının cinsiyet eşitliğini güçlendirmede sorumluluğu var mıdır, katkısı ne tür değişimleri tetikleyebilir?
Tüm şirketlerin, Birleşmiş Milletler İş ve İnsan Hakları Rehber İlkelerine göre devletlerin yanı sıra, kadınlar ve kız çocuklarının haklarına saygı gösterme konusunda açık sorumlukları var. Ve bu mesuliyetleri hepimizin ortak geleceğini belirliyor. Yine bu rehber ilkelerin yanı sıra iş dünyasının aktörleri, BM Kadınların Güçlendirilmesi İlkeleri (WEPs) çerçevesinde de rol üstlenmelidir. Örneğin ülkemizde 596 şirketin bu ilkelerin altında imzası var ve uygulama sonuçları da aynı yoğunlukta olmalı. Torunlarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak adına 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin ortak keseni olan toplumsal cinsiyet eşitliği, önde gelen şirketlerinde katkısıyla gerçekleşebilir, konu sadece kamunun sorumluluğunda değildir. İşletmelerin tedarik zincirlerinden faaliyet gösterdikleri alanlara, işleyiş mekanizmalarına dek tüm seviyelerde kapsayıcı nitelikte kadın dostu politikaları benimsenmesi, sosyo ekonomik gelişimimizin kilitlerini açacak niteliktedir. Kadınlar güçlenip gelir elde edebildikçe, ailelerine ve toplumlarına yatırım yapar, yoksulluk azalır, refah standartlarımız iyileşir, çevre korunur, demokrasi derinleşir.