Adalet Deniz Kılıç : “Aile Yılı İle Beraber Her Bireyin Hakkı Daha Çok Korunacak”

Adalet Deniz Kılıç : “Aile Yılı İle Beraber Her Bireyin Hakkı Daha Çok Korunacak” Adalet Deniz Kılıç : “Aile Yılı İle Beraber Her Bireyin Hakkı Daha Çok Korunacak”

Ünlü Avukat Kılıç Hukuk Bürosu Kurucusu Adalet Deniz Kılıç, 2025 ‘Aile Yılı’nın Detaylarını Klass’a Anlattı Deneyimli avukat kadrosu ile hukuki danışmanlık, dava takibi, sözleşme hazırlığı, temsil hizmetleri alanlarında danışanlarının her türlü sorununa etkin çözümler üreten ve daima şeffaflık ve ulaşılabilirlik ilkesiyle hizmet veren Kılıç Hukuk Bürosu’nun kurucusu ünlü Avukat Adalet Deniz Kılıç, aile hukuku alanındaki bilgi ve tecrübesiyle de hukuk camiasında tanınmış bir isim. 2025 yılının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘Aile Yılı’ ilan edilmesiyle aile ve toplum kavramları bir kez daha tartışılmaya başlanmışken aile birliğinin korunması adına alınacak tedbirler de bir kez daha gündeme geldi. Adalet Deniz Kılıç ile 2025 ‘Aile Yılı’nın neler getireceğini ve miras paylaşımı meselesini Radisson Blu Bosphorus Hotel İstanbul’un muhteşem atmosferinde Klass okurları için konuştuk.  


Deniz Hanım, 2025 yılı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Aile Yılı” ilan edildi. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Aile yılı hakkında önce Aile ve Sosyal Politikalar Başkanı da bir açıklama yaptı. Bu yılın “Aile Yılı” seçilmesiyle beraber vatandaşların hayatına doğrudan dokunacak müjdeli haberler olacağını söyledi. Bunun arkasından da 13 Ocak tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından Aile Yılı müjdeleri duyuruldu. Bunların içerisinde benim daha çok dikkatimi çekenler nüfus artışına yönelik sosyal yardımlar oldu. Yeni evlenecek gençlere faizsiz kredi ve çocuk doğum yardımları artırıldı. Tabii ki bunun devamı da gelecektir. Maddi destekler dışında aile yapısının korunmasına dair yönetmelik ve uygulamaların yürürlüğe gireceğini de düşünüyorum. Bizim de kanunlarımızda hepimizin bildiği üzere aile hukuku çok önemli bir yer kaplıyor. Özellikle Aile İçi Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile hem erkeğin hem de kadının fiziksel ve manevi şiddete karşı korunması amaçlanmıştır. Bu konuda da kolluk kuvvetleri ve savcılık, hızlı ve başarılı bir şekilde çalışmaktadır. Bunun dışında çocuğun korunması, eğitim hayatına devam edebilmesi ve sağlıklı bir ailede büyüyebilmesi için de gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Bu sene yapılan bu açıklamalarla da aile hukuku alanında yeniliklerin geleceğini ve korumaların artacağını düşünüyorum.

‘EKONOMİK SEBEPLERE BAĞLI BOŞANMALAR BÜYÜK BİR ARTIŞ GÖSTERDİ’

Sizce ne tür değişikliklerin yapılması daha faydalı olur?
Ailenin korunması için alınacak en önemli tedbirlerden bir tanesi ekonomik desteklerin artmasıdır. Bunun yanında istihdamın artmasının da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü ülkemizde son yıllarda ekonomik sebeplere bağlı boşanmalar büyük bir artış gösterdi. Bazen de aileler icra tehlikesi sebebiyle boşanmak istemedikleri halde resmi olarak mahkemede boşanma işlemini gerçekleştirmektedirler. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda ekonominin biraz daha iyiye gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Arkasından hem eşlerin hem de çocukların haklarını daha iyi koruyan yasalar çıkarılmalı. Bu hususların kırsal bölgelerde yaşayan insanlara da anlatılması gerekiyor. Hem erkek hem kadın haklarının daha çok yasalaşması gerektiğini düşünüyorum. Büyükşehirlerdeki yaşam ile kırsal bölgelerdeki yaşam çok farklı. Bundan dolayı daha etkili önemlerin alınması söz konusu olabilir. Aile Yılı ile de beraber her bireyin hakkının daha çok korunacağını düşünüyorum.

“GECİKEN ADALET,  ADALET DEĞİLDİR”

Türkiye bir bakıma toplumsal olarak yeni bir döneme giriyor diyebiliriz o halde…
Kesinlikle evet. En önemli konulardan birisi de eğitim. Eğitim ailede başlar dediğimiz için de erkek ve kız çocuklarımızın ailede alacakları sevgi ve saygının da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü hukukun her zaman çözemediği durumlar olabiliyor. Bunlar genellikle aile içi meseleler oluyor. Bu yüzden aile içi eğitimin çok daha özenli ve dikkatli verilmesi gerekiyor. Bazı meselelerin hukuki boyuta taşınmadan halledilmesi gerekiyor. Aksi takdirde geri dönülmez yollara girilebiliyor. O yüzden ben her zaman uzlaşmanın daha iyi olduğunu düşünüyorum. Geciken adaletin de adalet olmadığını düşünüyorum. Aile içi davalar çok yıpratıcı olabiliyor. Bundan dolayı bazı dava türlerinde arabuluculuk zorunlu hale getirildi. Ben de arabuluculuğun zorunlu hale gelmesiyle pek çok anlaşmazlığın mahkemeye gitmeden çözüleceğini düşünüyorum.


Aile içi davalarda erkeklerin de mağdur edildiğini görüyoruz. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Tüm dünyada geçerli olan ‘Kadının beyanı esastır’ ilkesinin maalesef zaman zaman kötüye kullanıldığını, erkeğin de şiddete uğradığını görüyoruz. Erkekler de aslında uzaklaştırma ve hapis kararı aldırabilir ancak kararların genellikle yüzde 80 oranında kadınlar lehine kullanıldığı bir gerçek.

Miras paylaşımı meselesi de aile hukukunda önemli bir yer sahip. Bu konuda sizin görüşleriniz nelerdir?
Bizim kanunlarımıza göre herhangi bir eş vefat ettiğinde mirasının dörtte biri sağ kalan eşe, dörtte üçü de çocuklara eşit şekilde dağıtılır. Ancak bazen paylaşımlar muvazaalı bir şekilde yapılabiliyor. Miras paylaşımı çocuklar arasında adaletsiz bir şekilde yapılıyor. Bunlar da çok uzun süren davalara neden oluyor. Kişilerin sağken yaptığı bazı tasarruflar vefatından sonra iptal ile sonuçlanabiliyor.

‘BİZİM HUKUKUMUZDA TÜM MİRASÇILARIN HAKLARININ KORUNMASI ESAS ALINMIŞTIR’

Vasiyetnamelerdeki her şey geçerli midir?
Vasiyetname başka bir kişinin kişilik haklarına zarar vermediği takdirde manevi olarak uygulanmak zorundadır. Bir kişi hür bir birey olarak sağlığında kendi mal varlığı ile ilgili her türlü tasarrufu yapabilir. Vasiyetname ile ise öldükten sonraki mal varlığını düzenlemiş olur. Burada işin içine birinci derece yakınlar için saklı pay kavramı giriyor. Eğer ki tüm mal varlığınızı bir kişiye veya kuruluşa bağışlarsanız vefatınızdan sonra bağlı bulunduğunuz yerdeki sulh hukuk mahkemesi vasiyetnameyi açmak üzere bir tebligat çıkartır. Saklı paylı mirasçılar olarak kabul edilen yakınlarınıza çocuklarınıza miras bırakmadığınız takdirde vasiyeti iptal davası açılabilir. Bizim kanunlarımızda evlatlıktan ve mirastan çıkarmak diye bir şey de yoktur. Yalnızca vasiyetname ile kanunda belirtilen çok sınırlı hallerde bu durum geçerli olabilir. Bu durumlardan biri cana kasttır. Eğer çocuğunuz size karşı böyle bir davranışta ve muamelede bulunduysa mirastan ıskat söz konusu olur. Bunu da yine vasiyetname ile düzenleyebiliyoruz. Bu durumda bile mirastan çıkartılan tarafın bunun haklı sebepleri olmadığını ispatladığında vasiyetin iptalini isteme hakkı var. Bizim hukukumuzda tüm mirasçıların haklarının korunması esas alınmıştır. Ancak çocuklar vefattan sonra kendi iradeleriyle reddi miras yapabilir. Bizim kanunlarımız aslında yeterlidir. Sadece uygulamada ve insanların davranışlarında sorunlar var.