Zübeyde Dal, estetik alanındaki yirmi yıllık tecrübesiyle yaptığı başarılı uygulamalarla adından söz ettiren bir isim. Gelişen teknolojiyle birlikte kişilere yaptığı fiziksel uygulamaların yanı sıra dünyada ilk kez deniz ürünlerinden elde edilen ve hücre onarımına yardımcı besin desteği olan “Celergen” markasının Türkiye distribütörlüğünü yapıyor. Zübeyde Dal, güzelliğin sadece dış görünüş olarak değil, tüm vücut olarak bir bütün halinde ele alınması gerektiğini vurguluyor. Estetik, sağlık ve güzelliği bir arada sunan Renaissance By Zübeyde Estetik Merkezi’nin sahibi Uzman Estetisyen Zübeyde Dal, İsviçre teknolojisinin harika ürünü olan “Celergen”in özelliklerini Klass’a anlattı.
“Dışarıdan her türlü şekli ameliyatla veya gerekli cihazlarla yapabiliyoruz. Ama maksat dışardan bunu yapmak değil, içerideki organlarında yaşlanma sürecinin yavaşlatılabilmesi. Bunu da “Celergen” ile sağlayabiliyoruz.”
Zübeyde Hanım, uzun yıllardır alanınızda yaptığınız başarılı uygulamalarla tanınıyorsunuz. öncelikle Renaissance By Zübeyde Estetik Merkezi’nde ne gibi hizmetler veriyorsunuz?
20 yıldır bu sektörde hizmet veriyorum. Kliniğimizde daha çok cilt bakımları, medikal bakımlar, zayıflama, epilasyon gibi işlemler yapıyoruz. Ayrıca, 10 yıldır plastik cerrahlar, medikal dermatologlara danışmanlık yapıyorum.
Sektördeki deneyimlerinizi göz önüne alacak olursak estetiğin 20 yılda geldiği nokta nedir?
Artık görsel anlamda dışardan her türlü güzelliği, estetiği teknolojiyle birlikte çok iyi bir şekilde gerçekleştirebiliyoruz. Ama bilim adamları hep bir arayış içerisindelerdi; insanlara içeriden nasıl bir uygulamayla dokunabiliriz diye araştırıyorlardı. özellikle 30-40 yaşından sonra artık anti-agingler de kişileri korumamaya başlıyor. Zaten beslendiğimiz besinler tamamen doğal değil. Bu yüzden bilim adamları vücudu içeriden destekleyerek insanları nasıl daha genç ve daha sağlıklı bir hale getirebiliriz diye bir arayış içerisine girdiler. Bizi yaşlandıran şey DNA hücresinin yaş ilerledikçe giderek azalmasından kaynaklanıyor. Bu yüzden artık kişilere sadece dışarıdan değil, içeriden de müdahale etmek gerekiyor.
“CELERGEN, KULLANILMAYA BAŞLADIĞI ANDAN İTİBAREN TELOMER DEDİĞİMİZ BAĞ DOKUSUNUN YAŞLANMASINI GECİKTİRMEYE BAŞLIYOR”
Peki, günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte insanların vücutlarına içeriden müdahale etmek için ne gibi uygulamalar yapılabiliyor?
Burada asıl olay DNA’yı onarmak ve onu diri tutmaktan geçiyor. Vitaminler, belirli hyaluronik asitler, kolajenler, lifler derken bilim adamları DNA üzerinde bir değişiklik yapamadılar. DNA’da bulunan telomer bağ dokusu doğduğumuzda uzunken yaş itibariyle kısalmaya ve küçülmeye başlıyor. Burada da Türkiye’deki distribütörlüğünü ben ve Avni özçalış Bey’in yaptığı İsviçre’nin harika ürünü “Celergen” devreye giriyor. Deniz ürünlerinden elde edilen yardımcı besin desteği olan Celergen, kullanılmaya başladığı andan itibaren telomer dediğimiz bağ dokusunun yaşlanmasını geciktirmeye başlıyor. Yani bir nevi dokuyu uzatıyor. Araştırmalarda deniz ürünlerinin insan DNA’sındaki onarımı çok daha etkili olduğu ortaya çıkıyor. Birçok bilim adamının çalışmasıyla hayata geçirilen Celergen, deniz ürünlerinin hiçbir şekilde işlenmemişi olan spermlerden elde ediliyor. Doğal, organik, besin desteği olarak bize katkı sağlıyor. Buradaki amacımız kişinin sadece dış görünüşünü güzelleştirmek değil, yaşlanmasını da engelleyebilmek.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Mayıs sayısında...